Zevksiz Maçlar

  • Konbuyu başlatan Guest
  • Başlangıç tarihi
G

Guest

Misafir
Arkadaslar,
öncelikle merhaba, listeye yeni üye oldum. Türkiye'de müthiş kisir lig yüzünden cogu maci televizyondan seyrediyorum. firsat bulursam maclari yerinde izlemek isterim. Basketbolu lisansli oynamadim. üniversitedeyken daha cok kapalida tek pota mac yapardik. maalesef kazma tabir ettigim bir stilim var.

konu acis amacim, maclarin genel olarak zevksizligi.

turk basketbolu tamamiyla defans uzerine kurulu, defans yapabilen takimlar zorlarlar. tamam bunlar harika, defanssiz mac kazanilmaz. Ama hucum varyasyonlari, suta degil de gerektiginde iceri zorlama ile mucadele ile kazanilan sayilarin degeri daha onemli, ikiye bir yakaladigin rakibi saskina cevirerek potaya sokamiyorsan, farki 10 sayi actigin bi macta fast break setini uygulayamiyorsan ciddi bir kirlilik vardir derim.

turkiyede hirsi ile oynayan, oyuncu goremiyorum, savunmada butun guclerini harcayip, hucum setinde dinlenen oyuncular goruyoruz. bu da oyundan seyircinin aldigi zevki ve odedigi parayi karsilamiyor ki seyirci gelmiyor. Efesin para harcadigi rus revusunu gormek bile seyirci getirmiyor.

turk takimlarinin ya da oyuncularinin iyi rebound aldiklarini iyi zamanlama ile zipladiklarini, ne zaman gorecegiz. seyirciyi sahaya cekebilmek icin spektakuler hareketlerin ara ara yapilmasi gerekir. oyunculari bu gibi setler icin ekstra olarak calistirmak gerekir. bu, oyuncularin insiyatif kullanabilme becerisini , oyundan zevk alabilmelerini tetikleyecegini dusunurum.

turk basketbolunun iyi bir jenerasyonu oldugu soyleniyor ama bu iyi jenerasyonu neden goremiyoruz.

Saygilar
 
dogru soyluyorsun krizden sonra cok sey kaybetti Turkiye. basketbolda da futbolda da.

Ama sporcu olmak isteyen genclerin hic mi hayali yok, ya da hocalar mi baltaliyor bu istekleri bunu da anlamiyorum. bunlarin hepsi para ile olacak seyler degil. yabanci oyuncuların fazlaligi basketbolumuzu koreltiyor.

bir oyuncunun yedek kalacagini bile bile buyuk kluplerde imza atmasi garip. bizim gençler rekabete girecek kadar kendilerine güvenmiyorlar anladığım kadarıyla.
 
Ekonomi falan hikaye aslında. Basketbolun sahibi yok ki...

Türkiye Basketbol Federasyonu milli takıma hoca bulmaktan başka ne işe yarar ben çözemedim. Sadece basketbolda da değil. Bu memlekette ki federasyonlar kendilerini sadece o dalın milli takımının yönetim kurulu zannediyor. Böyle bir yere varılmaz.

Yayını ayarlayamayan, ligi pazarlayamayan, bütçesi,gelir-gideri karman çorman olan, hala vakıfla bilmemnelerle uğraşan federasyonla bu kadar olur.

Biraz da teknik girersek; takım kadrolarının 10 kişi olduğu yerde 4 yabancı hakkı tanıyan, yıldız-genç takım maçlarında bile alan savunması yapılmasına ses çıkarmayıp oyuncu köreltenlere kucak açan federasyonla bu kadar olur.
 
bence maçın zevkli veya zevksiz aynı şekilde liginde zevkli veya zevksiz geçmesinin tek nedeni taraftar dır..bi GS-fb maçı oyun olarak zevksiz geçsede maçı izleyen bi kişi zevk alır..ama bi efes-ülker maçında iki takımda manyak oynasa ama basketçinin sesi vaya hakemin düdüğü salonda yankılanıyorsa o maçtan izleyen zevk almaz..benim kanaatim...taraftar en dandik maçı bile müthiş bir heyacana dönüştürebilir...
 
Sevgili arkdaslar,

Sponsorlarin kacmasindaki tek sebep ekonomik kriz degil. Sponsorlar 2000 ve oncesinde turkiye'de basketbola ciddi maddi destek verdiler ancak hem verdikleri paralar beceriksz spor kulbu idarecileri tarafindan carcur edildi (ornek: Kombassan konya Atil Taspinar'a senelik 200 bin dolar vermisti) ve kulupler basarili olamadilar hem de sponsorlarin yeteri kadar reklamini yapamadilar. Mesela Ruffles bir sene ligin ismi icin sponsor olmustu ve iyi para vermisti ancaksponsor olarak ismi hemen hicbir yerde anilmayinca o da ertesi yil bu destegi vermedi.

ligde oynanan basketbolun zevksiz, sadece savunmaya dayali ve hcumlarim son derece hareketsiz olduguna katiliyorum. Maalesef bu Aydin Ors'un once Efes'e sonra da milli takima yerlestirdigi ekol. Bu sistem ile basari da kazanilinca (Korac Kupasi ve Avrupa 2.ligi) herkes iyi-kotu bu sistemi uygulamaya basladi. Sonunda gelip bir yerde tikandik iste.

Umarim Tanjevic milli takimda basarili olur da hareketli hucuma dayanan sistemi uygulamaya baska takimlar da baslar.

Yeni jenerasyonlarin yetismemesinin tek sorumlusu Ulker ve Efes. Yildiz takimlar seviyesinden baslayarak butun Turkiye'deki piriltili oyunculari aliyorlar ve bunlarin cok azina sans veriyorlar. Yazin milli takimda oynayan Cenk, Baris ve Valentin su an cok az zaman aliyorlar. Birkac yil icinde draftte ust siralardan secilebilecegi soylenen Ersan da acaba hala iyilesmedi mi yoksa Ulker'de hic sans bulamiyor mu?

Bence genc jenerasyonlarin yetismesini saglayabilmenin tek yolu belirli bir yasa kadar transfer yasagi getirilmesi.
 
ben de 23 gibi artık geç sayılan bir yaşa dek transfer yasağından yanayım; ama çalışma özgürlüğüne aykırı iddiasıyla müesseselerin mahkemede iptal ettirmemesi için çok ince tasarlamak gerekir bu kuralı. oyuncunun transfer olacağı takımda belirli süreler alması yönünde sıkı sınırlamalar içeren bazı koşullar konmak suretiyle istisnalar yaratılabilir bu bakımdan. bu fikir daha çok geliştirilmeye muhtaç tabii.

ayrıca ligin kalitesizliğine bakarken tüm avrupa'ya da bakmak gerekiyor. sizce nba avrupa'dan neden bu kadar oyuncu alıyor? hepsini oynatmak için mi, yoksa hepsinde yetenek gördüğü için mi? evet bazı avrupalılar'ın başarısı referans oluyor yeni oyuncular için, ama esas neden hem ülkelerin yıldız oyuncuları vasıtasıyla o ülkelerdeki ilgiyi nba'e kaydırmak, hem de çok daha acısı, oyuncu orada başarılı olsa da olmasa da avrupa basketbolunun gücünden, popülaritesinden çalmak. stojan vrankovic, marko milic ve daha onlarcası nba'e gidip büyük çoğunlukla popülaritelerini, albenilerini kaybederek döndüler. ratko varda da bir örneği mesela. milicic bu kadar mı kötü bir oyuncu? hiç sevmem ama ibrahim kutluay da aynı durumda şimdi. hele medvedenko! adama "yeni volkov" diyorlardı avrupa'da iken, ben böyle orta mesafe şutu görmedim kimsede. yıllardır durumuna bakın, "hadi oğlum senden pivot yedeği olur" gazıyla şişirdiler de şişirdiler vücudunu (mehmet de direkten döndü şimdilik bu konuda). oyuncu çalma politikasının yanına hemen hepimizin her gün nba takip etmsini sağlayan fantasy league gibi yan ürünleri de koyunca, gelsin nba maçları, nba stüdyo, murat kosova ve kaan kural gibi istatistik basketbolseverleri, vs. ama bu oyuncu çalma da olimpiyatlarda bir taraflarında patladı. bir şampiyona başarısızlığı daha olursa, buraya yazıyorum, avrupalı koçlara da saldıracaklar. gerçi olayı sadece avrupa'ya da indirgemeyeyim, avustralya bile içine çekildi bu tezgahın. sorarım, shane heal nba'de hangi garddan eksikti? ama esas zararı avrupa basketbolunun popülaritesi görüyor. ilk yıllarındaki avrupa ligi'nin havasını, fiba slam programını, final four'ları düşünürseniz, ardından da özellikle son 3 sezonda avrupa ligi'nin durumuna biraz bakarsanız hak verebilirsiniz belki bana.

umuyorum avrupa basketbolu tamamen nba'e yem olmadan toparlanır. o zaman bizim ülkedeki basketbolun da ister istemez yükseldiğini göreceğiz kanımca. ne yazık ki şimdilik gidiş tersi yönde, avrupa ligi pota altında hücum faul çalınamayan bölge kuralını bile kabul etti son gördüğüm.
 
Şimdi orda haklısın coolidge. Karşı bir alternatif çıkarmama adına bazı adamları Avrupa'dan aldıkları doğru. Fakat Avrupa bir yerde yanlış yaptı, ULEB di bilmemneydi derken çözüldü. Eğer bu çözülme olmasaydı sağlam gidiyordu daha da iyi olacaktı.

Ama Türkiye'de ki olay tamamen yönetim yetersizliği.
 

Üst