Galatasaray Kadın Basketbol Takımımız, EuroLeague Women D Grubu’ndaki son maçında Bourges Basket ile karşı karşıya geldi. Maçı 75-65 kazanan Galatasarayımız Euroleague’de grubundan ikinci sırada çıkarak adını çeyrek finale yazdırdı. Galatasarayımızın bu etaptaki rakibi ise Fenerbahçe Öznur Kablo oldu.
Sezon başında pandemi sebebiyle statüsü değişen Euroleague’de bir de bizim takımda yaşanan korona vakaları sonrası ilk “ayağı” kaçırınca daha da ilginç bir hal aldı yolculuğumuz. Aralık ayında Sopron’da Sopron ile iki maç, Ocak ayında sadece beş günde Bourges’te Bourges ile iki maç, Landes ile iki maç şeklinde ilginç bir fikstürden 3 galibiyet çıkarıp uzun yıllar sonra adımızı çeyrek finale yazdırmayı başardık. Gruptaki 6 maçın tamamı Galatasaray Televizyonu ekranlarından yayınlandı. Karşılaşmayı takip eden izleyiciler ise tüm bu yayınlar sırasındaki her arada şu tanıtımla karşı karşıya geldi…
Çeyrek final haberini resmi siteden yapılan duyurular ve medyadan öğrenip sevinen/övgüler dizen taraftarın bu şirketten haberi olamadı. Fiba’nın Youtube yayınından izleyenler de aynı şekilde bu reklamla hiç karşılaşmadı. Karşılaşmaları Galatasaray Televizyonu’ndan takip eden taraftarın ise bir kısmının belki dikkatini çekti ama maç sonrası anmak kimsenin aklına bile gelmedi. Küçümsemek için söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın. Bir uydu linkinden gelen görüntünün üzerine merkez stüdyodan yapılan anlatım gibi varsa yayın hakları için ödenen para hariç kanala hiçbir ek maliyeti olmayan bir yayın için gereken reklamı verebilen tek firma bu oldu…
Muğla’nın Fethiye ilçesinde faaliyet gösteren bir şirket. İnternette bazı sitelerde 2015 yılında kurulduğu bilgisi var. Türkiye çapında duyulduk bilindik bir marka değil. Hatta sektörün içinde dahi ulusal bazda bir şöhreti yok. Ancak Galatasaray gibi bir “dünya markası”(!)nın resmi yayın organına 3 Avrupa Kupası sahibi takımının maçlarını yayınlayabilme imkanı verebilmek için elini taşın altına koymuş. Ya da bir başka deyişle Galatasaray gibi bir “dünya markası”(!)nın resmi yayın organı, 3 Avrupa Kupası sahibi takımının tur atlama maçlarını uydu linkinden gelen yayının üzerine kendi stüdyosunda anlatım ekleyip yayınlayabilmek için kendi halinde bir yerel şirketin reklamına muhtaç durumda.
Bu konuyu sosyal medyada dile getirdikten sonra bir arkadaşın fark edip söylediği bir başka sponsorluğu daha var bu şirketin. 2018 Eurocup finalinin İstanbul’daki ayağında da hem parkede hem de reklam panolarında yerini almış…
“Kimdir bu Ayşe Tüzemen?” sorusuna cevap arayıp birazcık daha sosyal medyayı falan kurcalayınca daha da enteresan bir bilgiye ulaşmak mümkün. Eşi Ali Şenol Tüzemen 2016 senesinde kadın basketbol takımımıza cebinden sponsor olmuş. Ancak bu sponsorluk da kamuoyunda “Lokman Hekim vakası” olarak biliniyor. Şubenin paraya ihtiyacı olunca kulüp üyesi olan bu abimizin de kapısı bir şekilde çalınmış. O da Fethiye’de bulunan ve şimdilerde erkek basketbol ligindeki Fethiyespor’un isim sponsoru olan Lokman Hekim Hastanesi’ndeki %2.65’lik hissesini hastane yönetimine devretmiş. Oradan elde etmesi gereken 485 bin liranın 270 bin lirasını alabiliyor. 210 bin lirasını ise ilerde ödenebileceği ifade edilince o da takıma destek olmak maksadıyla bu satışı yaptığını söylüyor. Oydu buydu derken kalan 210 bin liranın(o dönemki kurlar 70 bin dolar civarı) ileriki bir zamanda sponsorluk olarak kulübe ödenmesi kararlaştırılıyor. İddialara göre dönemin şube yönetimi “hem forma boş kalmamış olur, hem de meblağ gizli kalacağı için baskıdan kurtuluruz” diyerek bu teklifi kabul ediyor.
Tabi iş burada kalmıyor, takımın bu formayla maça çıkmasından sonra Fethiye’de hali hazırda bir takım varken hatta kötü durumdayken neden Galatasaray’a sponsorluk verildiği bölgede tartışma konusu oluyor. Kamuoyunun yükselmesiyle bölgenin idari amirleri de devreye girince hastane yönetimi olayı hisse satışına dair belgeleri ve miktarları da göstererek anlatmak durumunda kalıyor. Olayı da “biz 485 bin liranın tamamını ödedik, arkadaşımız paranın yarısını bağışlarken ekmek yediği yere bir jest olarak kulüpten bunu talep etmiş” şeklinde açıklıyor. Hastane reklamı 1 ya da 2 maç sonra formadan apar topar kaldırılıyor, bu olayın medyada yer alması ise bir şekilde engelleniyor…
Aradan geçen 5 yılda Galatasaray Kadın Basketbol Takımı’nın ne bir forma ne de bir isim sponsoru hiç olmadı. Bugün ligdeki tek rakibi olan ve Euroleague çeyrek finalinde karşılaşacağı Fenerbahçe’nin sponsoru Öznur Kablo. Ulusal çapta bilinen, kablo ve türevi pek çok malın ülkedeki en büyük hacimli tedarikçisi. Yıllık cirosu 700 milyon lira civarında. Bu eşleşmenin galibini bekleyen müstakbel yarı finalist Ekaterinburg’un arkasında ise Rusya’nın devlerinden UMMC var. Asıl faaliyet alanı madencilik olsa da pek çok branşta büyük yatırımları var. Yıllık cirosu bile neredeyse milyar dolarla ifade ediliyor. Bu paranın içinden takıma aktarabilecekleri miktarın basketbol piyasasında bir ölçeği bulunmuyor. Suat Günsel’in yaklaşık 2 milyar dolarlık servetiyle bir anda kadın basketbola giren Yakın Doğu Üniversitesi’nin 2 sezonda yaptıkları bile sponsor etkisinin en yakın örneklerinden biri…
Hal böyle iken kadınlar liginde belediye ve müessese takımları hariç isim sponsoru olmayan tek takım Galatasaray. Avrupa’da da bir elin parmaklarını geçmeyecek takımdan biri. 2 takvim yılı ve 49 maçtır kaybeden Samsun Canik Belediyespor’un bile formasında 6-7 tane reklam varken ligin en çok şampiyon olan iki takımından biri, ülkenin tek Euroleague şampiyonu ve iki Eurocup sahibi Galatasaray’ın formasının sadece sırt tarafında kulübün kripto parasının reklamı var. Bir de şortunun kenarında ufacık bir leke gibi duran Tacirler reklamı…
Tüm ligde hatta tüm Avrupa’da bu işler bu şekilde gidiyor. Optimum model sponsorluktan da öte müesseseler ile kulüplerin iş birliği, popüler kültür bir lafla “şirket evliliği” şeklinde oluşmuş durumda. Son 10 yılda hatta son 20 yılda Avrupa’da basketbola damga vuran ve kalıcı olabilen takımlara bakınca karşımıza çıkan model bu; sağlam bir sermaye ile desteklenen güçlü sportif yapılar. Bazı takımlar sponsorları hatta isimleri değişse de aynı seviyelerde kalmaya devam edebiliyor.
İşte Galatasaray basketbolu bir bakış açısına göre “bu bütçelere kafa tutup tarih yazar” iken bir diğer bakış açısıyla da “basketbolun gerçeklerini reddeden bir anlayışla kör topal yürümeye çalışıyor” durumda. Ve kimse darılmasın ama işin açıkçası ilk seçenek romantik bir taraftar avuntusundan çıkıp 10 numara 5 yıldız bir kulüp yalanı olmuş durumda. Her gelen geçen yönetimin inatla devam ettirdiği klişe söylemler, her mali kurulda/kongrede asla denetlenmeyen miktarlardan güzel güzel hazırlanmış zarar tabloları ve ara ara patlatılan bir “kulübü batıracaksa kapatalım daha iyi” teranesi var.
Galatasaray’ı batıracak(!) olan amatör branşlar değil, amatör branşları çiftlik zihniyetiyle gütmeye çalışan zihniyettir. Galatasaray’ı batıranlar bu işe dünyaları yatıran müesseselerin para verip satın almak isteyeceği bir sportif kültürü ve başarıları pazarlayamayan, Galatasaray’ın adını her daim idari skandallarla gündeme taşıyan, ne rezillik ya da ne başarısızlık olursa olsun hesap sorulamayanlardır.
Sponsorluk yerine milletin cebindekini parayı alıp yüzüstü bırakma peşinde olanlar, “bunlar gelir denetler, yediğimiz haltlar ortaya çıkar” korkusuyla az buçuk niyeti olan tüm sponsorları kaçırtan, zaten bu konularda kötü şöhreti kendinden önce giden, ama kendi süslerine keder vurulmasın (ya da tezgahları kapanmasın diyelim) diye her sene bir iş yapmış gibi ortada dolanıp mali kongrelerde hesap vermek yerine kıyıda köşede izleyenler…
Galatasaray’ı batıracak(!) olan ne koçlar, ne oyuncular ne de basketbol seven taraftarıdır. Galatasaray’ı batıracak(!) olan sırf kendi düzenleri bozulmasın diye hem sponsorlara düşman olup hem de bir rezillik çıkmasın diye kulübün bütçesinden para aktararak ya da eşi dostu tokatlayarak(!) maliyetli transferler yapmaya devam edenlerdir.
Her mali kongrede amatör branşları hatırlayan kongre simsarlarımızın ya da her derbi hezimetinde(!) şubenin kellesini isteyen taraftarlarımızın hesap sorması gereken bunlardır. Galatasaray’ın amatör şubelerindeki sorun “Galatasaray”ın bir avuç şımarık çocuğudur. Galatasaray’ın var olan yüksek sportif geleneği ve tarihini pazarla(ya)mamak bu kulübe de bu armaya da ihanettir…
Galatasaray’ın, Galatasaray Basketbolu’na rakipleriyle eşit şartlarda mücadele etme şansı verme borcu vardır ve bu yönetimler üzeri bir sorun haline gelmiştir. Galatasaray’a yakışan çağın gerisinde kalıp taraftarını fukara tesellileriyle avutmak değil, çağın ilerisinden gitmektir…