Maçtan önce beklide hepimizin aklında sakatlıklardan dolayı epey hırpalanmış olan Galatasaray karşısında sezona Obradoviç ile ağırlığını koyan ve son Eurolegue maçında Moskova’da CSKA’yı yenen, kadro derinliği daha geniş olan Fenerbahçe’nin daha avantajlı olduğu vardı.
Ancak, Ergin Ataman istediği ve konsantre olup karşı takımın oyununa çalıştığı zaman rakibinin parkede oyun olarak bir şansı olmadığını (hakem faktörü devreye girerse rakip takımların şansı oluyor) bir kez daha gösterdi. Maça Bonsu yerine Furkan ve bir türlü bekleneni veremeyen Erceg yerine Macvan ile başlayarak savunmada sertlik getirdi. Macvan belki de son iki sezonun kendi adına en iyi 4 yada 5 maçından birini oynayacağının sinyallerine vererek ilk periyotta takımı sırtladı. Hem içerde iyi savunma yaptı hem de dışarıdan üçlük sokarak Fenerbahçe savunmasının içeri gömülüp yardım getirmesine engel oldu. Bu ikiliye maestro Arroyo, Cenk ve takıma yavaş yavaş ısınan Hairston’da katılınca ilk periyot 9 sayı farkla 23-12 tamamlandı.
İki periyotta ise Mekkaleb’in hızlı driveları ile başlayan Fenerbahçe farkı kapatmaya başladı bunun en büyük nedeni Hairston’ın yorulması ve savunmada düşmesiydi. 2 .periyotun başından son iki dakikasına kadar hücumda çok zorlandık hem dışarıdan hem içeriden skor üretemedik. Fenerbahçe farkı iki sayıya kadar indirdi ve bir hücumda üç sayı atış pozisyonunda öne geçme şansı yakaladılar ancak girmeyen şutun dönüşünde hızlı hücumla sayı bularak kaosdan çıktık ve ilk yarıyı 35-31 önde tamamladık.
3. periyot ise beklide uzun zamandır hiç birimizin beklemediği şekilde bizim adımıza ezici bir üstünlükle geçti. Burada kendim ve bir çok arkadaşımın eleştirdiği ancak Malaga maçında maçı alan Ender Arslan sahneye çıktı ve dışarıdan içerden sayıları ve asistleri ile maçı aldı götürdü. Bonsu ile Furkan ile ikili oyunlar, Arroyo ile topu paylaşması Fenerbahçe savunmasını çökertti. Bu periyotu 18-9 üstünlükle geçerek son periyota 53-40 önde girdik.
Son periyotun başında farkı 15 sayıya çıkardık Fenerbahçe’nin boş hücumun dönüşünde farkı 18 sayıya çıkarıp maçon bitimine sekiz dakika kala maçı kopartma şansını yakaladık Arrroyo ile şutu kaçırdık dönüşünde Fenerbahçe üç sayı bularak farkı 12 sayıya indirdi. Bu dakikadan sonra duraklama dönemine girdik ve Fenerbahçe Bjelica ve Zoric ile etkili olarak farkı 6 sayıya kadar indirdi. Son dört dakika ise tekrar momentum kazanarak farkı 12 sayıya kadar çıkardık. Buradan maçın sonuna kadar düzeni bozmandan sabırlı hücum ve etkili savunma ile maçın sonunu getirdik ve 72-62 ile maçı kazandık.
Ergin Ataman ve oyuncular kırk dakika boyunca geri adım atmadılar ve rakibe maçta öne geçme şansı tanımadılar. Yukarıda belirttiğim gibi maçı ilk periyotta kazandık. Macvan’ın etkili oyunu direnci arttırdı ve ikinci yarı kaptan Ender Arslan’ın sürüklediği hücum gücümüz istediğimizi almamızı sağladı.
Burada değinilecek bir konuda taraftarın takıma sahip çıkması arkalarında durması ve onları itmesidir. Galatasaray taraftarıyla Galatasaray oyuncusunun bütünleştiği zamanlarda sahadaki rakip kim olursa olsun sahada tek ihtimal vardır o da Galatasaray galibiyetidir ve bunu hem oyuncular hem de taraftar almasını bilir.
Bu sene hem Türkiye liginde hem de Eurolegue debaşarılı olmak istiyorsak bu taraftar desteğinin devam etmesi çok önemli. Eurolegue ikinci turunda her maçta Fenerbahçe maçında olduğu gibi taraftar ve tribün atmosferi olması gerekiyor. Şu unutulmasın ki takımımızın yaş ortalaması yüksek ve sakatlıklardan dolayı dinlendirilmesi gerekirken daha çok yük ile dakika alan oyuncu sayımız artıyor. Burada devreye girecek olan taraftardır ve onları itecek gücü taraftar sağlayacaktır.