İyi Çocuk Ama Daha İyi Olabilir
Indiana : Ölü sezona , gerileme dönemindeki Osmanlı’nın Avrupa’ya ayak uydurma çabaları misali , değişen NBA’e ayak uydurma çabaları içinde başladılar ve yazın Hibbert’ı gönderip , West’in de oyuncu opsiyonunu kullanmamasıyla bu hareketin ilk adımlarını attılar. Ancak George’u 4 numara olarak kullanma düşüncelerini daha teorik haldeyken bile olumlu bulmamıştım ve bu zorlamanın da gereksiz olduğunu görüp sezonu garibim CJ Miles’ı 4 numara kullanarak geçirdiler genelde. Myles Turner ve Lavoy Allen’ı belli tarih aralıklarında 4 numarada kullandılar ancak ne akıcı ne de dominant bir takım olamayarak sezonu bitirdiler. Bence kısalmak ile akıcı olmak arasındaki farkı kesinlikle anlayamadılar sezon boyu. Anladılarsa bile ellerinde buna çözüm üretecek bir oyuncu grubu da yoktu. Ne small ball’a uygun bir 5 numaraları (Turner daha olmadı ) ( Gerçi Mahinmi olsa nolur dersen ben susarım sayın okuyucu ) vardı ne de kısaları hızlı top çevirecek ve oyun kurmayı kolaylaştıracak oyunculardan oluşuyordu. Sonuçta da bi ileri bi geri diye diye sezonu ortalarda bitirdiler. Bu çocuk niye mi daha iyi olur dedim ? Çünkü ellerinde George ve bir acaip uzun Turner var.
Charlotte : Indıana ile hemen hemen benzer adımları atmaya çalıştılar fakat derslerine daha iyi çalıştıkları da aşikardı. Herşeyden önce small ballda 4 numaranın ” ben bu adamı 4 yaptım” ile geçiştirilecek bir mevzu olmadığını farkedip Marvin Williams’ı aldılar ve Williams kariyer sezonu geçirdi. Bunun da yanında Batum ve Lamb’i getirerek hem daha şutör bir takım oldular hem de Batum’un gelmesi ile hücum organizasyonlarında bir adet yaratıcı kazandılar. Bunun yansıması da Kemba’nın daha iyi sezon geçirmesi oldu. ( Ama hala sevmiyorum) Fakat bütün bu iyi şeylere rağmen 2 problemleri oldu. İlki oyunun Jefferson’a uymaması ve Jefferson’ın saçma sapan sakatlık ve uyuşturucu problemleriydi. Bu konuda net olamadılar. İkincisi ise takımın üst seviye için sınırlı kalmasıydı ki bununla ilgili de NBA sisteminde anlayışlı olunabilir. Neticede cap sınırları içinde kalarak takımı büyütmek öyle kolay değil. MKG’nin sezonu 2 kere kapatarak oldukça değişik bir kişisel ilginçliğe imza attığını da belirtelim. Seneye Jefferson ile ilgili bir karar vermeleri gerekecek.
Utah : NBA takip eden insanlara , kendi takımları haricinde bu sezon en sempati duydukları takım diye bir anket yapsak sanırım Utah hatrı sayılır bir oy toplardı. ( Houston ile SMS’e çıksalar 😛 ) Geçen senenin sonunda oynadıkları oyun onlardan beklenti içine girilmesine neden olmuştu ve aslında bu beklentinin karşılığını verdiler. Batı bu kadar suni bir zayıflıktayken playoff yapamadılar ancak Burks’ün bütün sezonu kaçırdığı , Gobert’in ve Favors’ın yüksek sayıda maç kaçırdığı ve choosen oneları Exum’un da sezonu başlamadan kapattığını atlamamak gerek. Ya da hepsini geçtim ; sezon ortasına kadar Raul Neto ve Trey Burke’ün , sezon sonunda da Shalvin Mack’in yönlendirdiği bir takıma ben şimdi playoffa giremedi diye kızayım mı cidden ? Herşeye rağmen son ana kadar o ya da bu şekilde hedeflerine bağlı kaldılar ve seneye bu kadar cenabetlik yaşamadıklarını varsayarsak onları playoffta göreceğimizi umuyorum.
Detroit : Başkomutan edasıyla takımın hatta organizasyonun başına getirilen Stan Van Gundy takımı playoffa sokmayı başardı. Bu cümleden sonra zaten aslında Detroit için sezonun olayı bitiyor çünkü hedefleri buydu. SVG Drummond’a istediği potaaltı ortamını sağladı ve Reggie Jackson’ı takımın dümenine de oturtmayı başardı. KCP , Marcus Morris ve sezon ortasına kadar Ersan’dan yeterli şut katkısını aldı ve sezon ortasında Jennigs+Ersan paketi ile Tobias Harris’i aldı. Rotasyonunu bayağı bir daralttı ancak bu sene geniş bir rotasyon ile oynamanın çok bi faydası olmayacağı da açıktı. Eleştirilecek çok fazla birşeyleri yok çünkü ellerinde hakikaten bu sene için bu kadarlık malzeme vardı. Tobias Harris kumarının tutup tutmayacağı önümüzdeki sezon görülecek ancak takas etmenin çok zor olmadığı bir oyuncu olduğu da yeni salary cap geniliği ile biraz daha doğrulandı. Bu yaz öyle çok da hamle yapma şnsları olmayacak ancak ana rotasyondaki her oyuncunun kendini geliştirme , olgunlaşma sürecindeki oyuncular olması gayet mutluluk verici olmalı…
Boston : Brad Stevens sezon boyunca 13 oyuncunun da kullanılabileceği bir sistemi takıma oturttu ve bundan da bayağı bir verim aldı. Aslında Boston’ı bu sezon için değerlendirirsek gayet başarılı oldu ancak geleceğe baktığımızda bu parçalardan hangisinin üstünden bir yapı kurup üzerinden ilerlenebilir sorusunun net bir cevabı yok. Bu sezonu güzel bir sezon olarak düşünüp bu yazı bu sezona aldanmadan geçirmeleri gerekiyor. Sezon içinde ise Bradley’nin gelişimi açıkcası herkesi şaşırttı. Lige geldiğinde şut atamayan bir adamdan harika bir şutöre evrildi. Rakibe göre oynamayı takım olarak çok iyi becerdiler ve herkesin kötü yönlerini kapatacak şekilde sahada kaldılar. Turner’ın şut atamadığı , Jerebko’nun yumuşaklığı , Zeller’ın odunluğu hiç gözümüze sokulmadı uzun sürelerde. Fakat dediğim gibi bu sezon ayrı olarak tutulmalı ve gelecek hamlelerinde bu sezonki peri masalı asla yanıltıcı olmamalı. Isiah Thomas harici yaratıcısı olmayan bir takımın bu seviyenin üstüne çıkması beklentisi , kesinlikle bomboş bir beklenti olacaktır.
İyi Öğrenci Ama Eksiklerini Kapatması Lazım
Clippers : Aslında kendilerini bu bölüme almakta çok kararsız kaldım ancak Paul’ün hatrı ağır bastı. Yoksa Rivers’ın benchini çürütmesi ve Griffin’in denyolukları , onları daha aşağı koymam gerektiğine delil olabilecek şeylerdi. Smith’in kullanılamaması , Lance’in kendine getirilememesi ( ki bence yan yaratıcı rolünde fena da iş yapmazdı) , 1 playoff önce ilk turda hala maç alabilen Pierce’ın bir türlü kullanılamaması gibi Rivers hakkında bir sürü kötü şey söyleyebilirim. Açıkcası Rivers’ın o kadar da iyi bir planlayıcı olmadığını düşünüyorum. Ve Clippers’ın da sezon başı kadrosunun kesinlikle yeterli olduğunu düşünüyorum. Griffin’in yaptığı aptallık onları bayağı bir zor durumda bıraktı ancak buradan Paul önderliğinde sıyrılabildiler. Fakat bu yapının da ideal bir yapı olarak bu şekilde devam ettiği sürece başarıya ulaşmasının zor olduğu açık bir şekilde artık ortada. Belki de artık bazı değişimlerin yaşanma zamanı gelmiştir.
Miami : Soru işaretleriyle dolu bir sezona başlasalar da sezonu kendileri için mutluluk verici bir seviyede bitirmeyi başardılar ve en önemlisi de bunu Bosh’sız yaptılar. Josh Richardson ve Winslow gibi 2 adet çakı gibi çaylağı harika kullanarak oyunlarındaki temel sorun olan dinamizm problemini aştılar. Sezonun ilk yarısını rezalet geçiren Dragic de düzenin ona yatkınlaşmasıyla birlikte kendine geldi ve şut katkısı vermeye başladı. Üstüne üstlük Joe Johnson piyangosu kendilerine vurdu ve Johnson yapıyı bozmadan harika bir sezon finali yaptı. ( sanki dizi değerlendiriyorum 😀 ) Wade kendinden beklenenin çok daha üstünde bir sayıda maça çıkarak açıkcası herkesi şaşırttı. Ve Miami Bosh’u kaybetmelerine rağmen vitesi olabilecek en iyi yerde arttırıp playoffa girdi. Bu takımın hala Wade egemenliğinde olduğu bir gerçek ve bu durumun ne zaman sona ermesi gerektiğiyle ilgili yapacakları hamle onların geleceğini belirleyecektir. Tabiki Bosh’un sağlık durumu da onların yol haritasında oldukça sürpriz sonuçlara yol açabilir. Umarım Bosh’u seneye sağlıklı bir şekilde görme imkanımız olur ve onun basketbolu bırakmak zorunda kalacağı senaryo gerçekleşmez.
Atlanta : Beklentilere en uygun sezonu geçiren takım olabilirler bu sezon. Ve Horford – Millsap ikilisi yine harikaydı. Korver’daki düşüş de aslında beklenen bir düşüşdü. Carroll’ın yerini sürekli farklı şekillerde kapamaya çalıştılar ve Tim Hardaway JR.’dan pek verim alamadılar. Aslında bu da beklenen birşeydi. Playoffa girdiler ve en tepesi için yine benzinleri yetmeyecek gibi gözüküyor. Ve ne tesadüf ki bu da beklenen bir şey. Beklenmeyen tek şey ise Alman yıldızlarının parlayacağı öngörüsünün tutmaması oldu. Hatta bazı maçlarda süre bile almadan maçı bitirdi Schröder. Horford’ın adı sezon ortasında takas dedikodularıyla anıldı ancak Horford takımda kaldı. Bu sene ise kontratı bitiyor ve Atlanta’nın kararının ne olacağı hayli ilgi çekici. Bunun yanında Horford’ın da kararı tabiki önemli olacaktır.
Oklahoma : Aslında onların konumu karne vermek için bayağı bir ilginç. Kadro olarak öyle geliştirillecek pek bir şeyleri yok fakat oyun yapısı olarak geliştirebilecekleri bir sürü şey var. Ancak bu halde bile şampiyonluk adayı bir takım var karşımızda. Açıkcası yerini belirlemek hiç kolay olmadı Thunder’ın. Ellerinde çember savunucusu , potaaltı skoreri , atlet ve şutu olan 4 numaraları , 2 elit skorerleri , dış savunmacıları , parlayan çaylakları ve daha bir sürü şeyi olan bir takımdan bahsediyoruz. Ama birşeylerin de yolunda gitmediği hala bir gerçek. Harden’dan beri süregelen 2 numara sorununu ( gerçi Harden’ı da adam gibi kullanamıyordu Brooks 1 playoff dönemi hariç ) hala çözebilmiş değiller. Roberson iyi bir savunmacı olabilir ancak hücumda kocaman bir sıfır. Waiters ise bence herşeyden önce adam değil. Öte yandan potaaltında işler sezon boyu yolunda gitti. Ibaka – Enes – Adams üçlüsü oldukça birbirini tamamlayan ve istenilen herşeyi verebilecek bir üçlü. Foye – Morrow – Roberson – Waiters gibi denemeler yerine 1 tane düzgün adamları olsaydı herşey daha güzel olurdu . Cameron Payne ise onlar adına sezonun en tatlı süprizi oldu. Florida çocuğu Billy Donovan ise Brooks gibi bir adamın arkasından gelip de fark yaratamayarak kocaman bir alkışı hak ediyor.
Toronto : Sezonun tavşan atleti rolünü çok iyi oynayan Toronto , bu sene işi abartarak franchise galibiyet rekorunu da kırdı. Yine de Cleveland’dan bir sonraki eşleşilen takım rolünü hakkıyla veren bir görüntü çizemiyorlar. Valanciunnas yokken daha iyi oynadılar ve bu onlara bu oyunla ilgili bir fikir verebilir. Sezon başındaki Scola denemesinin beyhude bir çaba olduğu ortaya çıktı ve o yoldan da saptılar. Demarre Carroll’ın sakatlık nedeniyle , Ross’un da kafadan kontak olması nedeniyle katkı verememesi , NCAA’de sıkı çocuk imajına sahip olan Norman Powell’ı bir anda rotasyona itti. Sezon boyunca Biyombo ve Patterson’dan beklediklerini aldılar ve açıkcası bu ikili onlar için gayet uyumlu bir görüntü ortaya koydu. Lowry – Derozan ikilisi bildiğimiz defolara sahip olsa da artık onların bir oyun standartı belirlediklerini de itiraf etmemiz gerekiyor. Üstelik Lowry’nin arkasndaki Cory Joseph’in ligdeki her bench için harika bir parça olduğu da bir gerçek. Penetre yeteneğiyle ve dinamizmiyle gerçekten özel şeyler ortaya koyuyor. Toronto için kapasiteleri belli bir takım demek doğru olacaktır fakat bir vurgun takas ile çehrelerinin değişme ihtimalleri de var. Galibiyet rekorlarını kırmış ve yaş olarak da genç denebilecek bir çekirdeği dağıtıp yeniden yapılanmak yerine gerekirse draft haklarından feragat edip bir vurgun takası kovalamak mantıklı duruyor.
Medarı İftiharlarımız
Cleveland : Evet Lebron James David Blatt’i kovdurmuş olabilir , hatta 3 adet NBA yıldızı bir nevi haksız rekabet de sayılabilir fakat bütün bunlar ; onların güzel bir sezon geçirdikleri gerçeğini değiştirmez. Sezona Kyrie olmadan başladılar ancak Mo-Will ve Dellavedova’dan istedikleri katkıyı aldılar. Playoffa kaçtan girdiklerinin kendileri açısından öyle çok da önemli olmadığı doğu konferansını rahat rahat ilk sırada bitirdiler. Tyrone Lue’yu Iverson’ın altında can çekişirken hatırlayanlar için onun bu takımın koçu olması , aslında ciddi anlamda yaşlanmanın da bir belirtisi denebilir.
Dallas : Sezon başında Dallas’ın playoffa giremeyeceğini belirtirken bu düşünceme temel oluşturan donelerde 2 adet yanılgıya sahipmişim. İlki Dirk’ün Avrupa Şampiyonası’ndaki feci halinin kalıcı olduğu ; ikinicisi ise Zaza’nın Chandler’ı aratacağı. Üstüne üstlük Parsons da sezonun ilk bölümünde yokları oynarken Dallas bir şekilde maç kazanıyordu. Matthews ben iyileşmişim beyler diyip acaip bir zamanlama ile sahalara dönse de onun da tam performansını bu sezon neredeyse hiç gösteremediğini de belirtmek gerek .Bütün bunların arasında ise Harris , Felton , Villanueva gibi oyuncularla maç kazanan Rick Carlisle gerçeğini atlamak oldukça yanlış bir tercih olacaktır. Houston’ın çöküşü , Suns ve Kings’in beklenen çıkışı yapamaması gibi bir çok bahane bulabiliriz ancak gerçek şu ki ; Dallas playoff yaptı ve artık Carlisle’ı kadrodan bağımsız olarak değerlendirmek gerektiğinin herkes farkında. Son olarak da Deron Williams’a değinmemek olmaz. Kendisinden Bir şey beklenmemesini avantaja çevirdi ve baskı hissetmemesinden dolayı kendi yeni standartlarında iyi bir sezon geçirdi. Oyuncu opsiyonunu kullanmayıp Dallas’da kalmayı seçerse kendisi için çok daha iyi olacaktır.
Portland : Lillard , takımdaki gençleri toplayıp tatile götürdüğünde bunun iyi bir pr çalışması olduğunu düşünmüştüm ancak Lillard o tatilde her ne yaptıysa kesinlikle iyi yapmış. İlk 5inden 4 oyuncuyu ve 6. adamını kaybeden , üstelik kadrosu zaten derin olmayan Portland’ın bu sezon playoffa girdiğini görmek cidden inanılmaz. Sezon boyunca 2 kısasının temel opsiyon olduğu hücumlarında takım olarak onlara şut imkanı yaratmaya ve onların savunma açıklarını kapatmaya çalıştılar. Sezonun bir bölümünde Lillard olmamasına rağmen savaşmayı bırakmayıp playoff yapabildiler. Bu başarı onları asla playoff gediklisi yapmayacak ancak oldukça genç 2 skorerinin yanına kurabilecekleri harika bir oluşum fırsatına sahipler. Ve herşeyden önemlisi de fazla kıymet görmese bile NBA standartlarının çok üstünde bir koça sahipler. Hangi uzunu olgunlaşıp temel taş seviyesine gelir bilinmez ancak kesinlikle birden çok kadro oluşturma seçenekleri var ve yazın da onlar adına hareketli geçecek gibi gözüküyor.
San Antonio : Klasik muhteşem üçlü yaşlandı masalları ile başlayan sezon başlarının aksine sezona harika bir off season geçirerek başladılar. Algridge sezonu alışma evresi modunda geçirdi ve Kawhi büyümeye tüm hızıyla devam ediyor. Parker beklenenin üstünde bir sezon geçirdi ve Manu’yu yeterince dinlendirme şansı buldular. Herşeyden öte takımının 4. ve 5. uzununun David West ve Boban Marjanovic olduğunu bilmek eminim ki Popovic için gayet mutluluk vericidir. Normal sezonda öyle kendilerini de parçalamadan oldukça fazla maç kazandılar ve Golden State’in bütün hükümdarlığına rağmen Spurs halen daha bence en büyük şampiyonluk adayı .
Golden State : Yazacak bir şey yok , söyleyecek bir şey de yok. Oğlunuz cevap anahtarı gibi kağıt vermiş. Tebrik ederim.