böyle bir acıya yürek nasıl alışır diye sorduğunda bünye kendine, sevginin gösterilebildiği nadir anlar düşüyor insanın aklına.
yaradılış sebebimizi anlamaya çalışırken, hayatın dışına çıkınca ruhen, kaçırıyoruz hafiften, hayatın en güzel renklerini.
sevmeyi kendimize düstur eylememişken, ya da sadece eylemsiz sözlerde yaşatmışken kutsalımızı, farkedemiyoruz hissettirmenin nereden geçeceğini.
daha önce hiç gitmediğin bir yeri canlandırır gibi betimlemişken kırmızıya ait yerleri, yıldız diyor ki, 'onlar' gelecek, biz de ev sahibi.
hayattan sikayet eder gibi sık sık, kendimize verilmeyeni yüceltmek adına, ve yaşatamamak gibi, hunharca yoksayarak elimizdekini.
'otizm hastalık değil', değil mi peki gercekten, bence değil değil, otizm bizim toplumumuzun hastalığı, sadece üzülerek andığımız.
sen git kendine üzül önce, varoluşundaki hamlığı dair pişirmeye niyet etmeden yaşayışına üzül, ama pişmanlık yaşa diye değil.
sevmeye başla diye, ama emeğiyle beraber..
yarın maç var, sarıyla kırmızı salonda, misafirlerimiz yanlarında, biz de aralarında.
'önce sevgi, simdi galatasaray!'
mahir beyin kızına dair olan başlığı görmekteyim günlerdir, elim gidiyor, sonra geri dönüyor, hemen herkesin de bu şekilde olduğunu düşünüyorum, çünkü bu forumda hiç kimsenin bir geçmiş olsunu dair esirgeyebilecek yapıda olduğuna bırakın inanmayı düsünmek bile istemiyorum.
hastalık, paylasılmaya calısıldıgında sevenleri tarafından, oyle kücülüyor ki acı cekenin gözünde, ben dedemden biliyorum, nefes alamazken elimi tuttugunda yasadıgı huzuru gözünde gördügüm anlardan.
o bebek oyle güzel ki, onun an'a dair herhangi bir tebessümünden öyle sorumlu olmalıyız ki, üst kimlik galatasaray derken, bir altyapı varolsun zihinlerde diye.
simdi uzansam tutamam elini, lakin ben uzatayım yine de elimi bosluga dogru, büyüyünce abi diye gelip sıkı sıkı sarılsın ümidiyle.
madem ki ortak payemiz galatasaray, madem ki bunu yaşama dair en güzel durusumuz olarak sectik, ve madem ki hayatı kırmızı göstermeye niyetliyiz bu güzellige, yürüyedurun haydi !!
ve 'geçmiş olsun'..
onur balcı asker, biz ziyarete gidiyoruz bu haftasonu, ve arabada bos yer, niyeti olan bilgi versin, gidelim görelim..
bugün 29 ekim, koca Kemal toplum sözlesmesinde tarafları değiştirmiş, hakkını dair talep etmeye niyeti olmayan uyruga alın demis kalem, sizin istemediginizi ben size veriyorum;
bkz: Cumhuriyet,
en kırmızısından..
not; bu yazı hepinizin izniyle Fevzi Barış'a ithaf edilmiştir, beni yetiştirene, varedene, sahip olduğum herşeyi borçlu olduğum adama;
güzel adamdı benim dedem, ruhu şad olsun..
yaradılış sebebimizi anlamaya çalışırken, hayatın dışına çıkınca ruhen, kaçırıyoruz hafiften, hayatın en güzel renklerini.
sevmeyi kendimize düstur eylememişken, ya da sadece eylemsiz sözlerde yaşatmışken kutsalımızı, farkedemiyoruz hissettirmenin nereden geçeceğini.
daha önce hiç gitmediğin bir yeri canlandırır gibi betimlemişken kırmızıya ait yerleri, yıldız diyor ki, 'onlar' gelecek, biz de ev sahibi.
hayattan sikayet eder gibi sık sık, kendimize verilmeyeni yüceltmek adına, ve yaşatamamak gibi, hunharca yoksayarak elimizdekini.
'otizm hastalık değil', değil mi peki gercekten, bence değil değil, otizm bizim toplumumuzun hastalığı, sadece üzülerek andığımız.
sen git kendine üzül önce, varoluşundaki hamlığı dair pişirmeye niyet etmeden yaşayışına üzül, ama pişmanlık yaşa diye değil.
sevmeye başla diye, ama emeğiyle beraber..
yarın maç var, sarıyla kırmızı salonda, misafirlerimiz yanlarında, biz de aralarında.
'önce sevgi, simdi galatasaray!'
mahir beyin kızına dair olan başlığı görmekteyim günlerdir, elim gidiyor, sonra geri dönüyor, hemen herkesin de bu şekilde olduğunu düşünüyorum, çünkü bu forumda hiç kimsenin bir geçmiş olsunu dair esirgeyebilecek yapıda olduğuna bırakın inanmayı düsünmek bile istemiyorum.
hastalık, paylasılmaya calısıldıgında sevenleri tarafından, oyle kücülüyor ki acı cekenin gözünde, ben dedemden biliyorum, nefes alamazken elimi tuttugunda yasadıgı huzuru gözünde gördügüm anlardan.
o bebek oyle güzel ki, onun an'a dair herhangi bir tebessümünden öyle sorumlu olmalıyız ki, üst kimlik galatasaray derken, bir altyapı varolsun zihinlerde diye.
simdi uzansam tutamam elini, lakin ben uzatayım yine de elimi bosluga dogru, büyüyünce abi diye gelip sıkı sıkı sarılsın ümidiyle.
madem ki ortak payemiz galatasaray, madem ki bunu yaşama dair en güzel durusumuz olarak sectik, ve madem ki hayatı kırmızı göstermeye niyetliyiz bu güzellige, yürüyedurun haydi !!
ve 'geçmiş olsun'..
onur balcı asker, biz ziyarete gidiyoruz bu haftasonu, ve arabada bos yer, niyeti olan bilgi versin, gidelim görelim..
bugün 29 ekim, koca Kemal toplum sözlesmesinde tarafları değiştirmiş, hakkını dair talep etmeye niyeti olmayan uyruga alın demis kalem, sizin istemediginizi ben size veriyorum;
bkz: Cumhuriyet,
en kırmızısından..
not; bu yazı hepinizin izniyle Fevzi Barış'a ithaf edilmiştir, beni yetiştirene, varedene, sahip olduğum herşeyi borçlu olduğum adama;
güzel adamdı benim dedem, ruhu şad olsun..