Re: GALATASARAY : 74 - Fenerbahçe : 72
Dünkü maçın 40 dakika sonuna kadar çok temiz geçtiği konusunda kimse laf söyleyemez zaten. Benim anlayamadığım Fenerbahçenin 40 dakika içinde yapamadıgını bench arkasında ne idüğü belirsiz bir kadının tek hareketle yapabilmesidir. Kabul ediyorum o benchin arkasında kim olsa çıldırırdı. Zaten orda olan olayların hiçbiri de büyütülücek olaylar olmadı.
Ancak; sahaya karsı pota arkasından atlayıp Fenerbahçe benchine kadar koşup birde oyunculara vurma teşebbüsünde bulunan 2 kişi bir çuval inciri berbat etmiştir. Bizi Fenerbahçenin Efes serisinde yaptığı bütün çirkinliklere de ortak etmiştir. O gün olan olayları ayıplayan kaç kişi bugün neyi savunabilir ki? Biz de yapıyoruz işte.
Asıl üzerinde durulması gereken konu da neden bu kadar çabuk tahrik olduğumuz? Zaten adamlar bu oyunu oynamak isterken neden sürekli bu oyuna alet olduğumuz. Biz bu işi beceremiyoruz arkadaş. Yapamıyoruz işte. O zaman sogukkanlı olucaksın. Zaten maçı tribünde kazanmışken rakibe kendi ellerinle bırakmıycaksın. Biz onlar kadar profesyonel beceremiyoruz bu işi.
Bakın daha iki hafta önce olan bi ton olaydan dolayı nerdeyse Fenerbahçe magdur gösterilicekti. Keita, Arda günah keçisi ilan edildi. Yalanlar söylendi. Yapılan hersey hasıraltı edildi. Dün sadece sahaya atlayan iki kişi yüzünden iki gündür bütün manşetlerde bu maç "ezeli rezalet" olarak geçiyor. Çünkü adamların ekmeğine kaymak sürüyoruz sürekli.
Gelelim işin en vahim boyutuna. Saha içi tribünlerin boşaltılarak maça devam edilmesinin kabul edilmesi. Bence bu maçın ezildiğimiz, kaybettiğimiz tek anıydı. Ne demek saha içi tribünü boşaltmak? Ya yukarda yer olmasaydı ne olucaktı? Oraya para verip bilet alan ve maç izlemek isteyen taraftarın suçu neydi?
Şımarık çocuklar gibi her maç aynı oyunu oynayıp sonra da biz çıkmyoruz can güvenliğimiz yok diyenler her isteklerini kabul ettirirken biz nasıl eziliyoruz bu tavrın altında bunu hiç aklım almıyor işte. Bırakın kardeşim çıkmıyolarsa çıkmasınlar. Hükmen maglup mu olurlar, küme mi düşerler bizim sorunumuz değil. Dünkü maç boyunca benim kendimi kaybettiğim tek an saha içi tribünün boşaltılıp Fenerbahçenin sahaya çıktığı andı.
Başa dönersek tekrar, bu kadar temiz bir maçın ardından iki kendini bilmezin yüzünden muhtemelen 5 maç ceza alıcaz. Zaten bundan sonraki maçların ortalaması 500-1000 kişiye düşeceğinden ve sahaya atlayanlar zaten normal maçlarda salonda bulunmayacagından dolayı bu cezayı alıcak kesinlikle sahaya atlayanlar değil basketbolseverler ve erkek basketbol takımımız olucaktır.
Sanırım sahaya atlayanlarda şu an emniyette ve sağlam bir ceza alıcaklar. Yaptıkları yanlarına kalmıycak ama değer mi bir basketbol maçında ne idüğü belirsiz bir kadının gazına gelip şu durumlara düşmeye diye de sormadan edemiyor insan?
Klasik olarak yine bir Fenerbahçe maçından sonra galibiyeti değil olayları konuştuk. Sevinemedik doğru dürüst. Ama madem bu kadar yazdık 3-5 kelime de maç için edelim.
Açıkçası hiç beklemediğim bir galibiyet oldu. Akşam saat 17:30 da üstüste gelen 3. telefondan sonra evden çıkıp ucu ucuna maça girdiğimde maçtan hiçbir beklentimde yoktu açıkçası. Ama sahada inanılmaz bir Galatasaray vardı. Tabi birde inanılmaz Tanjevic faktörü
maçın başında Ömer pota altımızı tek başına ezerken ve 8 sayıyı hanesine yazdırmışken onu kenara alıp Semihi sahaya süren Tanjevice ne kadar teşekkür etsek az. Hatta bizim pota altı zaafımızı nerdeyse hiç kullanamadı.
Tabi burda tek etken Tanjevicin yanında özellikle Cemalin ve ona katkıda bulunan Rancik ve Wilkinsonun üstün savunma gayretlerini ve mücadelelerini gözardı etmek olmaz. Özellikle Cemal bugüne kadar en üstün performansını ortaya koyu. Tabi ki hata da yaptı ama tek kelimeyle inanılmazdı. 50 dakika içinde 47 dakika oyunda kalıp 4 faulde kalması ise ayrı bir tebriği hakediyor.
Benim için gecenin hayalkırıklığı Washington oldu. Tamam çok gayretlisin, ribaunt cekiyosun, kovalıyosun, top kapıyosun birader de her kaptığın topu da sen atma yahu. Bi ara o kadar saçmalamaya başladı ki çok rahat kazanıcagımız maç elimizden gidiyordu az kalsın. Allah tarafından küçük bir sakatlık yaşadı da onun yerine oyuna giren Can Akın'ın takımı son 2:30 da çok iyi yönlendirmesi ve aldığı 2 çok akıllı faulle maçı kazanmamızda büyük pay oynadı.
Tabi bir paragrafta Jasaitisi ve Okan hoca için açmak gerekir. Adam maça çok iyi başlamış. Avrupanın sayılı şutörlerinden. Çok hırslı ve istekli oynuyor. O kadar el yakan top oldu. Hocam şu adamın üzerine tek bir set çizemezmisin ya? Son pozisyonların hepsini saçma sapan tercihlerle heba ettik be hocam. Jasaitisi nerdeyse hiç kullanamadık. Açıkçası takımın en büyük yıldızını bu kadar verimsiz kullanmaya devam edersek bu adamı da fazla tutamayız.
Tabi ki Evren Bükere, Caner Topaloğluna, Kaptan Tufana ve hatırlamadığım varsa hepsine tebrikler ve teşekkürler dünkü galibiyetten ötürü. Tabi ki en büyük alkışı da muhteşem destek veren Galatasaray taraftarı hakediyor ama senede 1 maç oluyor malesef bu destek de.
Maçın benim adıma en komik anı ise maçtan sonra "parmak kaldırsın" tezahüratında sadece maçta hiç süre almayan Polat ve Erenin parmak kaldırmış olmalarıydı. Hatta en çok onlar seviniyolardı diyebilirim : )
Amaçsız bir takım olarak bundan sonra ne yaparız bilmiyorum. Açıkçası dün öyle çok büyük sevinç de yaşayamadım ama gurur duyduğum bir çok şey yaşadım. Geleceği hala çok parlak göremiyorum. En azından bu seneki hedef maçımızı kazanmış olduk. Ama Galatasarayın hedefi böyle ufak sevinçler değil her zaman şampiyonluklar olmalı. Özellikle dünkü tribün tablosunun sık sık yaşanması isteniyorsa.
Bu vesileyle sanırım bende bugüne kadar forumda yazdığım en uzun yazıyı yazmış oldum : )