Basketbol Süper Ligi sezonunun iptal edilmesinin ardından, yeni sezon çalışmalarına başlamak üzere olan takımımızın önümüzdeki yıldan itibaren hangi kupada yer alacağı bir süredir tartışma konusuydu. Şube içinde farklı fikirler olsa da bu sezondan itibaren Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edeceğiz.
Basketbol Şampiyonlar Ligi, 2016-2017 yılında kurulan bir FIBA organizasyonu. Avrupa Basketbolu sahnesine çıktığı ilk günlerde Euroleague ile yarışma vaadinde bulunsa da henüz iddialı bir Euroleague takımını safına çekebilmiş değil.
Ocak ayında ortaya çıkan ve tüm dünyada hayatı durma noktasına getiren COVID-19 salgını sebebiyle birçok lig iptal edildi ve bazı takımların önümüzdeki sezon bütçelerinde ciddi kesintiler yaşayacak. Bütçeyi kesmeye dünden razı yönetim ise bu fırsatı da kaçırmayarak bütçede en kötü ihtimalle %30’luk bir kesinti yapmayı düşünüyor. Bu da yeni sezon bütçesinin gelirler dahil maksimum 2 milyon Euro civarında olması anlamına geliyor.
Böyle bir ortamda Eurocup özelinde bir iddiamızın olmaması hepimizin gördüğü bir gerçek. Süreç ve yönetimin tavrı da bu şekilde devam ettiği sürece kısa vadede bir değişim beklemiyoruz. Şampiyonluk halinde 900 bin Euro’luk bir ödül ise 2 milyon Euro ile kadro yapan bir takım için bulunmaz bir fırsat gibi görülüyor.
Eurocup’tan çıkışın “Euroleague kapısını kapatmak” olarak görülmesi pek haksız bir bakış açısı değil. Ancak sürdürülebilir bir maddi yapıda Euroleague oynayacak duruma gelebilirsek, yeniden Euroleague kapısının açılmaması da imkansız değil. Partizan, BCL’den yeniden Eurocup’a geçmişti.
Aslında en büyük çekincelerden biri de BCL’nin Eurocup’a göre “izlenmediği” fikri. Ancak birçok Amerikalı oyuncunun Avrupa kariyerine başladığı dönemde transfer olacakları takımları daha çok menajerleri ve diğer oyuncu arkadaşlarının tavsiyeleri belirliyor.
BCL’den Euroleague’ye geçiş yapmış oyunculara bakarsak; “Marius Grigonis, Kevin Punter, Aaron Doornekamp, Tim Abromaitis, Georgios Bogris, Jordan Theodore, Louis Labeyrie, Kendrick Ray” gibi oyuncular görmek mümkün. Tabi ki Eurocup seviyesinde daha gözle görülür oyuncular var. Ancak bu sezon Euroleague’e oyuncu gönderebilmemiz halinde tercih sebebi olmamamız için bir neden yok.
Takımımıza bakacak olursak geçtiğimiz sezondan kalan yabancılardan Tai Webster, Aaron Harrison, Greg Whittington ve Lazeric Jones ile yolların ayrılmasına kesin gözüyle bakılıyor. John Roberson, Alex Poythress ve Zach Auguste için durum belirsizliğini koruyor. Yerli oyunculardan da Yiğit Arslan, Göksenin Köksal ve Ege Arar’la yola devam edilirken Can Korkmaz ile yollar ayrıldı. Emir Gökalp, Ayberk Olmaz ve Caner Erdeniz’in sözleşmeleri sona erdi ancak onlarla ilgili durum belirsizliğini koruyor.
Sözün özü, kısa vadede şubenin durumu düşünüldüğünde karlı bir anlaşma olarak görülebilir. BCL, hala Euroleague’den bir takımı getirebilme umudunu koruyor. Eurocup’un elindeki tek koz 2 Euroleague biletini elinde tutması. Ancak yatırımı yapan takımın bir sonraki sezon nerede oynayacağının belirsiz olması birçok yatırımcıyı düşündürürken her kuruşunu hesaplamak zorunda olan takımları geri adım attırıyor. Kısa vadede Euroleague’in yeniden sistem değiştirmesi ve ön eleme sistemine dönerek birkaç rekabetçi takımı daha muhtemel bir Euroleague adayı yapması bence en doğru çözüm olur. Darüşşafaka – Virtus Bologna maçını düşündüğümüzde ise Eurocup’un nasıl bir yönetim zihniyeti içinde olduğunu görmek mümkünken, kumar oynama özgürlüğü bulunan bir şubenin bunu denemesini yanlış bulmuyorum. Günü kurtarmaya çalışan takımlar için BCL’den gelecek ödüller önemli bir değer taşıyor.