GİDEMEYİŞ
Gün güne taşındı, yıl yıla
Gitmedim, gidemedim
Ki dedim
Bana söz vermeliydi biri
Sesi uzaklardan gelen
Görünmez yıllarla ilgili.
Babanızın bu harika mısralarını her okuduğunuzda ne kadar da gurur duyuyorsunuzdur tahmin edebiliyorum. Ben de bu mısraları her okuduğumda hüzünlenirim; okuyan hemen herkes gibi. Bugün ise her zamankinden biraz daha anlamlı, biraz daha hüzünlü geldi. Muhtemelen sizin için öyle gelmeyecektir Sayın Ömer Cansever. Sanki babanız bu şiirin her mısrasını kaptanın yerine kendisini koyup da yazmış gibi. Ancak merak etmeyiniz. Bu yazıda ne size, ne sizin yöneticisi olduğunuz ama aslında sizi yönettiği iddia edilen Ömer Yalçınkaya’ya fazla değinmeyecek; söz verip tutmayan insanlar olduğunuza da hiç girmeyeceğim. Çünkü bu yazıda adınızın dahi geçmesini hak etmediğinizi düşünüyorum.
Biz tribündeki sen, sen sahadaki biz dahi diyemeyiz Kaptan Işıl Alben için. Sen zaten çıkıp oynamadığın her branşta bizim gibi tribündeydin. Öyle şeref tribününde değil; bağıra çağıra olan tribünde. Sahada ise sahadaki bizden çok daha fazlasıydın. Hani öyle ağzından Galatasaray düşmeyip de hiçbir davranışı Galatasaray ile bağdaşmayanlardan değil; sahada kırk dakika kalıp her şeyini ortaya koyan, maaşı aylarca geride geldiği halde takımı bir arada tutmaya çalışan, Galatasaraylılığı her platformda layıkıyla taşıyan oldun. Erkek takımı tarihinde ilk kez Euroleague’e katılma bileti peşinde koşarken bizimle birlikte bir mekanda toplaşıp bir köşede patates kızartmasını tırtıklayandın.
Pekala işin duygusal boyutunu herkes aynı şekilde almak zorunda değil. Ancak bir tanesi Euroleague olmak üzere 3 Avrupa kupası, bir sürü yerel kupa ve şampiyonluklar, olimpiyatlara katılım, çeyrek final gibi başarıların toplandığı ve hala aktif olarak devam eden bir kariyeri sadece duygular ve aidiyet ile açıklayamayız. Bütün bunlar olurken iki kez üst üste kopan çapraz bağları da kenara atamayız. Bir kez çaprazlarını koparıp geri dönebilen erkek sporcu bile çok azken ve kadın basketbolunda bu tarz büyük sakatlıklardan sapasağlam dönme şansı erkek basketboluna oranla çok daha azken Işıl bunu iki kez başardı. Üstelik şu başarıların hiçbirinde Işıl sahada 30 dakikadan az kalmadı, benche düşmedi ve hep en önde giden oldu. Başarının fotoğrafı verilirken Işıl daima o fotoğrafın içinde olmayı en çok hak edenlerden oldu. Başarısızlıkta ise bir kere bile sorumluluktan kaçmadı; hatayı başkasına atmaya kalkmadı.
Şimdi ne mi olacak? Belki hasbelkader Galatasaray yöneticisi olmuş malum şahıslar en azından Kaptan giderken şu an bulundukları mevkiye yakışacak derecede bir veda mesajı yayınlar. Ya da mevkilerine değil de kendi zihniyetlerine yakışan bir yaklaşım ile yalan ve çarpıtma dolu bir açıklama ile Kaptan’ı taraftarın önüne atmaya çalışırlar. Her ne yaparlarsa yapsınlar Kaptan’ı ne yüceltebilir ne de alçaltabilirler.
Bizim açımızdan bu sadece sportif anlamda kısa bir ayrılık. Çok uzatmaya da esasen gerek yok. Aldığın ribaund Galatasaray için olmasa dahi Galatasaraylılık baki. Neticede kalpler bir…