Takımımız beklentileri yer yer aşarak, yer yer de oldukça eleştiri alarak Eurocup ilk grup aşamasını geçti ve ikinci grup aşamasına kaldı. Hatta ve hatta ilk maçında çok zor bir deplasmandan harika bir galibiyet çıkardı. Gruptan ilk iki takımın çıktığı doğru fakat artık birinci çıkmak ile ikinci çıkmak arasındaki fark; bir sonraki aşamada ilk maçın kimin sahasında oynanacağını belirlemekten çok daha fazlası. Yeni sistemde maçlar seri şeklinde oynanacak ve grup birincisi saha avantajına sahip olacak. Bu açıdan her maçın her skorunun önemi şimdiden çok kritik. Kaçan bir turnike, basit bir top kaybı ya da bir anlık dalgınlık ile yenen bir basket belki de kupa ümitlerimize mal olacak.
Kişisel olarak takım özelindeki eleştirilerim halen daha geçerli şahsım adına. Homojen bir yapının kurulmasının bu oyuncu grubu ile çok zor olduğu, saha içinde kapatmamızın çok zor olduğu bazı eksiklerimizin olduğu gibi şeyler geçerliliğini korumaya devam ediyor. Fakat ben bu yazıda size bunları değil bu takımı neden desteklemeniz gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
Biliyorsunuz öyle ahım şahım bütçelerle bir eli yağda bir eli balda olanaklarla kurulmadı bu takım. Aksine geçmişte yapılan fesihlerin, ödenemeyen maaşların acılarını yazın her transfer girişimimizde çektik. Her oyuncu bizden aldığı teklifte ilk olarak maaşımı alabilir miyim ve sezonu tamamlayabilir miyim sorusunu düşündü. Daha yüksek tekliflerimizi reddedip daha düşük ücrete daha güvendiği yerleri tercih eden oyuncular oldu. Hocanın kafasında kurduğu belki de bir sürü transfer stratejisi bu geçmişten gelen kötü ünümüz nedeniyle çöp olmak durumunda kaldı.
Sezon da öyle müthiş başlamadı esasen. Bir İtalya deplasman zaferi haricinde işler çok iyi gitmedi başlarda. Çok da eleştirildi hem hoca hem de oyuncular. Bugün görüyoruz ki hiçbiri pes etmemiş. Açıkçası arkalarında da hiç destek hissedemedikleri açık. Ne biz taraftarlar ne de kulüp öyle aman aman kol kanat germedi hiçbirine. Biz unutsak da onları desteklemek için üstlerinde Galatasaray formaları olmasının yeterli olduğunu, onlar neyse ki üstlerinde Galatasaray forması olduğunu unutmadan oynadılar ve şu an gruptan lider çıkabilir miyizin hesabını yapabiliyoruz.
Size yapabileceklerimizin sınırı olmadığını göstermek için İngiltere 4. ligindeki bir olaydan ya da 1 tane sporcusunu bile bilmediğim bir olimpik branşta yaşanmış bir mucizeden bahsetmeyeceğim. Bunlara belki başka kulüplerin taraftarlarının ihtiyacı olabilir ama senin yok Galatasaray taraftarı. Çünkü sen zaten Candace Parker topu Ekrem hocaya attığında, Şebnem o üçlüğü gönderdiğinde, 2006’da Hasan Şaş ağlarken, 2000’de Kopenhag’da ya da 6 kişiyle hocan da tribündeyken İpekçi’de Fener’i devirirken bu duyguyu yaşadın Galatasaray taraftarı. Sen zaten başkalarının bir kere olsun beklediği mucizeleri neredeyse rutinmişcesine branş fark etmeksizin yaşadın. Eurolig bizi almazsa biz de Eurocup alır geliriz diyen hocanın peşinde koştun ve o bileti söke söke aldın; turları teker teker geçeceğimizi haykırarak. 8 de kapanır 18 de dedin. Kapandı hakikaten. Hatırla; bu kulüp en kötü anında dahi son topa kadar hep oynadı. Hiç vazgeçildiğini gördün mü?
İşte burada da vazgeçmeyen aslan gibi bir hocan ve onun oyuncuları var. Eğer bu takımı yalnız bırakmayıp yine İpekçi’deki gibi ”teker teker geçiyoruz turları” diye bağırırsak bu takım gruptan lider çıkar ve yine teker teker turları geçmeye başlar. Söz konusu Galatasaray ise ne hayallerin ne de başarıların sınırı yok. Yeter ki her bir parçamızla birlik olup Sinan Erdem’e gelen her rakibe bunu gösterelim.Bu kupada biz o salonu doldurduğumuz sürece kendini sıyırabilecek tek bir takım bile yok. Arma için bahanelere sığınmadan savaşan bu takımın çok da geç olmadan hakkını verelim ve Abdi İpekçi korosu Sinan Erdem’de de yerini alsın. Bir hayali gerçek haline dönüştürmek adına çarşamba günü saat 8’de Sinan Erdem’de…