Ergin Ataman – Nolan Smith olayıyla başlayıp, finansal problemlere dair çıkan haberlerle devam eden süreç karşısında Yenilmez Armada Abdi İpekçi’ye çıkıp aslanlar gibi oynayarak 2014-2015 Euroleague serüvenindeki ilk galibiyetini aldı. Evet, burası Galatasaray Basketbol Şubesi… Burada her sezon başında ya maddi problemler baş ağrıtır ya beklenmeyen sakatlıklar ortaya çıkar ya da yönetim-taraftar-takım üçgeninde sıkıntılar belirir. Biz alıştık artık bu duruma, garip olan da bu ya… Artık bu tip olaylar o kadar normal geliyor ki bizlere finansmanı idare eden yönetim bile sorgulanmıyor, tamamen yıl sonunda takımın nerede olduğuna endeksli bir yönetim ve taraftar profilimiz oluşuyor. Yeni yönetime aday olan insanlardan şube adına güzel haberler duyduk mu mesela? Şubenin geleceği ve devamlılığı adına teminat verildi mi ya da verildiyse biz tatmin olduk mu? Belirsizliklerden sıyrılıp profesyonelce yönetilen bir basketbol şubesi istiyoruz artık hepsi bu.
Maça geçersek öncelikle takımımız Abdi İpekçi’de bizlere çok özel bir ilk yarı performansı sergiledi. Maçın genelinde rakibe üstünlüğümüzü ve bu maçı alacağımızı psikolojik olarak kabul ettirerek 71-64’lük galibiyetle sahadan ayrıldık. Maça yine Carlos Arroyo – Martynas Pocius – Vladimir Micov – Zoran Erceg – Furkan Aldemir beşiyle başladık.Nolan Smith’in kadro dışı bırakıldığı Ender Arslan’ın da sakatlığından ötürü oynayamadığı günde Arroyo 34.31 dakika saha kaldı. Evet, sıkıntı var; yaz boyu Arroyo’yu aktif veya pasif dinlendirebilecek bir sistem kovalarken, sezona yine Arroyo bağımlılığından kurtulamamış vaziyette başladık. Arroyo, bugün yine mükemmel bir performans ortaya koydu; asistleri, saha görüşü ve takımını kontrol edişi muazzamdı. Arroyo’yu savunurken bireysel savunmadan ziyade ikili oyun veya takım savunmasını düzenlemeniz gerekir tabii Carlos Arroyo formdaysa, aksi takdirde Arroyo, Euroleague’in en elit kısalarından birisi olarak size cezayı keser. İlk yarıda penetre ve alan paylaşımını çok iyi yaptı takımızız. Burada Martynas Pocius ve Micov’un kendilerinde barındırdığı fakat Kızılyıldız ve Banvit maçlarında gösteremediği özellikleri ön plana çıktı:
“Carlos Arroyo’nun üzerindeki yükü hafifletmek adına Martynas Pocius ve Vladimir Micov’un ikili oyun becerileri daha efektif kullanmaları gerekiyor. […] Sol forvetten ikili oyunları oynarken çok başarılı olan Martynas Pocius bugün etkisiz kaldı. Genelde soluna vurduğunda potaya giderken sağına vurduğunda pası kovalıyor ” ~ Kızılyıldız – Galatasaray Maçının Ardından

Peki forvetten oynanan ikili oyunlar veya forvetlerin ikili oyun oynayıp birşeyler üretebilme becerisi neden bu kadar önemli? Öncelikle şöyle söyleyeyim, günümüz şartlarında ikili oyun oynama veya birşeyler üretme görevinin tamamen forvetlere bırakılmasına karşıyım. Eskiye nazaran Avrupa basketbolunda artık Amerikalı oyuncuların hakimiyetinin arttığını ve oyunun her iki bölgesinde de daha atlet oyuncuların barındığını belirtelim. Atletizm ve enerji günden güne daha fazla kullanılan kelimeler haline geldi Avrupa basketbolunda. Oyunun her iki alanında daha dinamik ve mobil oyuncuların olması özellikle hücumda daha kinetik olmayı gerektiyor. İkili oyun oynama misyonunu forvetlere verdiğimizde saha içi dinamizmin bir tık düştüğü kanaatindeyim. Nitekim geleneksel tarzda saf oyun kurucusu olmayan ve bu görevi özellikle forvetlere paylaştırmak isteyen takımların yaşadıkları zorlukları hep beraber görüyoruz. Yani forvetten oynanan ikili oyunları veya forvet oyuncularının tepeden oynadıkları ikili oyunları tamamıyla bir hücum tercihi haline değil, hücumu belirli kalıplardan çıkarmak ve spacingi daha olumlu kılmak adına kullanmak gerekiyor. Bu bağlamda, öncelikle oyun kurma ve ikili oyun oynama görevi point guardlarda olmalı. Bu açıdan şanslı olduğumuzu söylemek gerekiyor zira bu işi uluslararası seviyede çok başarılı uygulayan kaptanımız Carlos Arroyo bizimle beraber. Arroyo’nun bu meziyetleri karşısında maçların zorluk derecesi arttıkça rakipler daha fazla önlem alıyorlar. Geçen yıl oynadığımız final serisi maçlarına bakacak olursak (özellikle Ülker Sports Arena) Arroyo’nun kitlendiği maçlarda çok zor anlar yaşadık. Obradovic (kariyeri boyunca çok sık uyguladı) uzunu Arroyo’nun üzerinde bırakıp Arroyo’yu mümkün olduğunca potadan uzaklaştırıyor ve Arroyo’nun driblingini kesmesine aynı zamanda pas kanallarının kapanması sebebiyle de organizasyonun bozulmasına sebep oluyordu. Zoric gibi show-up’ı sıkıntılı olan (geri dönüş?) ve Oğuz gibi ayakları yavaş uzunlara sahip olmalarına rağmen pick&roll savunmasında show up ve double team uygulayarak oyun temelimiz olan Arroyo – Furkan (Bonsu) ikili oyunlarını bozmuşlardı. İşte bu gibi anlarda kısalardan yeterince katkı alamayınca oyun bizim istediğimiz doğrultuda gitmiyor zorlama atışlara veya penetrelere kalıyorduk.

Marko Paşa’nın 20 sayı üzerinde atıp son topta kaybettiğimiz serinin 2.maçına bakarsak pick&roll savunmasına karşı forvetten Marko’yu oyuna sokup oyunu önde götürdüğümüzü görüyoruz. İşte bu açıdan özellikle Martynas Pocius ve Vladimir Micov’un mental becerilerini önemsiyorum. Bu oyuncuların oyun bilgilerini doğru kullanabilirsek perde savunmasına karşı çözüm üretebileceğimiz gibi hücumda spacingi ve çeşitliliği de sağlamış olacağız. Yine rakiplerimize bakarsak bu yıl perde savunmasında switch tekniğini daha fazla kullandıklarını ve muhtemelen bize karşı da ikili oyunları ekarte etmek adına kullanabileceklerini öngörüyorum. Geçen yıl Itoudis’in Banviti yarı final serisinde sıkça uygulamış ve bizi düzen dışına itmeyi başarmıştı. İçeride net bir bitirici uzunumuzun olmaması ters eşleşmeleri kullanmamızı engelliyordu. Miss match’leri ve birebirleri değerlendirecek (penetre-şut-alçak post) uzun ve kısa oyuncuların takımda mevcut olması düşüncesiyle yapılan sezon önü mühendislik tüm yılı etkiliyor. 4 out 1 in ve bu düşünceyle takıma monte edilen oyunculara bakarsak Pietro Aradori (ligde kullanmıyoruz), Nathan Jawai (olumlu sinyaller vermiyor), Nolan Smith (Ergin Ataman – Nolan Smith tartışması ve takım içi rolünü benimseyememiş olması) ve Ian Vougioukas’dan (ligde kullanmıyoruz) şu an için lig maçlarında sonuç aldığımızı söyleyemeyiz. Saydığımız oyuncularımızdan bazıları lig kadrosuna dahil olacak belki bazıları gidecek ama Martynas Pocius veVladimir Micov’un bu kadronun bu yıl gediklileri olacağı sezonun ilk günlerinde kendini gösteriyor. Pocius ve Micov’un mental becerileri kadar çözüm üreteceğiz bazı maçlarda.
Furkan Aldemir’e de değinmek gerekiyor; gerçekten bu yıl performansını elit düzeye çıkarma yolunda ilerliyor Furkan. Ribauntlardaki kararlılığı, savunmadaki kaymaları ve pick&roll becerisi günden günden bir kademe öne gidiyor. Hücum repertuarını genişlettiği anda Avrupa’nın en elit uzunlarından birisi olacak. Furkan yerine Jawai’yi kullandığımız anda savunmada çok düşüyoruz. Maalesef Nathan Jawai hala iyi sinyaller vermiyor, çember savunmasını halledemediğimiz sürece sıkıntılarımız sürecek. Valencia’nın biraz daha düzenli ve dış şut endeksli bir takım olup çember altını domine edemiyor oluşu (sakatlıklar) ekmeğimize yağ sürdü. Abdi İpekçi’de güzel bir gece yaşadık fakat hala Arroyo formsuzken takım nasıl reaksiyon verecek, sık penetre eden atletik kısalara ve ribaundlara daha kararlı inatçı biçimde çıkan uzunlara karşı nasıl önlem alacağız merak konusu. Her ne olursa olsun çok değerli bir galibiyeti iyi oyunla hanemize yazdık. Artık devamının gelmesini bekliyoruz.
Hadi beyler daha yeni başlıyoruz!!