Üniversite'deyken alkol alıp belli bir saatten sonra kendimizi toplum polisi gibi hissetmeye başlardık. Yaptığımız rezillikleri anlatmaya gerek yok. Bırakayım hayatımın o kısmı dağınık kalsın

İşte o zamanlardan kalan bir alışkanlık ile ortamda bir yanlış varsa (kendimce) olaya müdahale ederim hep ve bunu belirtirim. Ama onlara girmek istemiyorum artık. Ortamlar kendi yanlışlarını topluca ortaya koyup aşmalılar. Hayata geniş bakmak ile alakalı biraz da.O geniş açıyı yakalayamadığında sığlaşmaya da başlıyorsun.
Hayata marjinal bakan ama her sesten bir nefes çıktığını bilen herkesi dinlemeye çalışan biriyim. Yalnız diyecek bir şeyi olan kişi kendini dinletir. İnsanlar birilerini dinlemek için çabalamaz. Bir kişi dinleniyorsa büyük ihtimalle çok defa da dinlemiştir.
Felsefe dersi vermeyeceğim burada ama felsefeye göre "bir şey ya ölüdür ya diridir" ayrıca felsefeye göre "bir şey hem ölü hem diridir" Hayata bizim gözlerimizle bir başkasının bakması imkansız. Benim gördüğüm gülü senin gözünde görür ama benim kırmızı dediğim ile senin kırmızı dediğinin aynı olmaması da yüksektir ihtimaldir. VE bunu hiçbir zamanda bilme ihtimalimiz yok. Yani hayat değişkenlerden ibarettir. Şimdi Sen X gelse süper olur dersin ben hayır "bence" Y gelse daha iyi olur,bundan bundan sebep ama X gelirse bundan sebep iyi değil diyebilirim. Veya tam tersini sen dersin. Mİsal Ajinca için biri çok iyi demiş diğeri o yaramaz demiş bir başkası ona da yaramaz dendi ya kapatalım dükkanı demiş

Bunların hepsi kendimize göre geliştirdiğimiz basketbol açısının ürünleri. Herkes de kendince haklıdır. Bunu zaten eleştirme hakkım yok.
Ama bazı şeyler var onu net görmek lazım. Misal Bertans'ın ücretinin bize yüksek gelmesi o kadar paramızın olmaması değil malzemeye göre istenen paranın fazla olması. 6 yabancı alacağız (7.yi dert etmeyelim şimdi) ve Bertans 7. oyuncu olarak alınacaktı. Böyle bir durumda aciliyeti yokken bizi menagerlerin kazıklamaya çalışmasına izin vermemek işin doğrusudur. Aynı kelimeleri Sofo için gündüz de ettim. Sofo'yu alamamak parasızlık göstergesi değildir. Transfer piyasasında opurtünist politikalar sıklıkla olur. İşte bunlara fırsat vermemek lazım. Toplamı 250bine mal olacak adama daha fazla vermemeliyiz
Genel olarak özellikle sosyal medyada çok kullandığım bir durum var. Reelde de bunu sıkça dile getiriyorum. Neredeyse 3 ayda bir de yazarım bunu ne yazık ki

Ülke insanında "dunning kruger sendromu" diye tabir ettiğimiz hastalık var. Google'da aratırsanız görebilirsiniz demek istediğimi. İnsanın kendini iyi bilmesi önemli vasıftır. Tekrar diyorum bunun yaşla okumakla bilgiyle alakası yok. Haklı çıkmak diye çabaya girmenize de gerek yok. "Ben demiştim" demek veya haklı çıkmak sporda bir şey ifade etmez. Sporda tek haklılık kupayı kazanmaktır. E biz de o kupa mücadelesine parkede verenlerden değiliz o zaman bizim haklılığımız pek bir işe yaramıyor. Haklı çıkacağım diye yalan yanlış donelere de bu yüzden girmeye gerek yok. Haliyle ben X gelsin Y gelsin ya da X-Y ile anlaştık derim. Veya bir arkadaş/medya anlaştılar dediği için oradan yürüyüp kendimce kadro yapabilirim. Ama o bize yaramaz veya o gelmez derken asılsız söylemleri bazen bile bile, bazen kaza ile ortaya atmak bizi haklı çıkarmayacağı gibi uzun vadede de kaybederiz. Şu hayatta ne kadar yol gitsek de gittiğimiz yolun toplam yolların %1'i bile olmadığını anlamamız iyi bir adımdır.
Umarım anlamak isteyenler demek istediğimi anlamıştır. Anlamak istemeyene zaten bir şey anlatabilmek mümkün değil
**********
Pocius olayı beni karamsarlığa itti açıkçası. Arroyo Pocius Erceg ve Marko dersek yabancılara E her türlü Arroyo'ya bir yedek lazım. Delici bir oyuncu lazım ikisini bir pota da eritip Combo alsak bu kez de uzun rotasyonuna Erceg dışında sadece 1 yabancı hakkımız kalıyor. Alacağımız pivot ile Hem arkası dönük oynayacağız hem atletik olacak hem şutu olacak

) Gasol'u alacağız sanırım

))