2010-2011 Türkiye Kupası Galatasarayımızın

Havaalanından henüz geldim. Sühan Cem ve Vildan Akkan ile beraber tam 3 kişi karşıladık takımımızı. Havaalanındaki coşkuları, birliktelikleri görülmeye değerdi. Işıl, şampiyonluk şapkamı kime veriyim diyince centilmenlik yapıp Vildan Hanım'a bırakmakla doğru mu yaptığımı hala ciddi ciddi düşünüyorum :) Kupada emeği geçen herkese tekrar tebrikler, bize yaşattıkları gurur ve mutluluk için teşekkürler.

Dönüşte resmi sitemizin fotoğrafçısı Salim ile aynı otobüsteydik ve bize anlattığı anektodu paylaşmamızı rica etti:

Euroleague'deki 2. Fenerbahçe maçı sonrası basın toplantısında Ratgeber'e 'Sizin için önemli olan bir rakibi kolay geçtiniz, bundan sonra kimin gelmesini istersiniz?' sorusu sorulmuş ve Ratgeber birşeyler söyledikten sonra 'Who comes, wellcomes.(Kim gelirse hoş gelir) Her zaman her yerde en büyük Fener!' diyerek İngilizce başladığı sözlerini Fenerbahçe atkısını sallayarak Türkçe tamamlamış. O anda bir Galatasaray'lı olarak bu Salim'e çok dokunmuş ve şimdi bir nevi alınan intikamın mutluluğunu taşıyordu. Peki o basın toplantından sadece bir hafta sonra ne oldu Ratgeber? Spartak geldi hoşgeldi, Tamika geldi hoşgeldi ;)

ahahahah aşkolsun Tutku ben de hava atmıştım Işıl başlığında bana verdi diye :)
 
Çok değil bir ay önce Avrupada Fenere karşı çok kötü alınan iki mağlubiyetin ardından takıma katılan Tamika önderliğinde diğer oyuncularımızın da canlarını dişlerine takıp oynaması, teknik ekibin dersine daha iyi çalışması bize bu kupayı getirdi. Artık psikolojik olarakta Fenere karşı üstünüz. Kızlar çok yorulmuştur eminim ama bu haftasonu çok önemli bir maçımız daha var. Bu maçıda atlatırsak uzun seneler sonra şampiyonluk çok yakın olacak.

Futbolun dışında bir sporun adam yerine konmadığı bu ülkede sadece maç kaybedince yerin dibine sokulan, denilmeyen bırakılmayan, ama mücadelesine sonuna kadar devam edip armanın hakkını veren bu güzel insanlara teşekkürler.
 
Futbol takımı tarihinin en kötü sezonunu yaşarken ve hepimize oldukça sıkıntılı günler yaşatırken kızlar çok güzel bir hediye verdi. Galatasaray adının büyüklüğünü bilen ve formanın hakkını veren kızlara yürek dolusu teşekkürler. Basketbol yüzümüzü güldürmeye devam ediyor.

Fener mağlubiyetlerinde buraya gelip sallayan insanlar her zaman olduğu gibi yine kaybolmuş ortalıktan. Bir teşekkürü bile çok gören bu tip bizden olmayan insanlara müsamaha göstermeyelim arkadaşlar.

Futbolun dışında bir sporun adam yerine konmadığı bu ülkede sadece maç kaybedince yerin dibine sokulan, denilmeyen bırakılmayan, ama mücadelesine sonuna kadar devam edip armanın hakkını veren bu güzel insanlara teşekkürler.

Çok doğru bir tespit, artık bu huyumuzdan vazgeçmemiz lazım.

Ben artık eminim ki bu takım lig şampiyonluğunu sonuna kadar kovalayıp kazanacak. Ama bu mücadelelerine devam ettikleri sürece sonuç ne olursa olsun hep alkışlayacağım onları.

Saygılar.
 
Ağlıyor Fenerbahçe :p

Federasyon, Hacettepe, Diana, Penny :)

Siz değilmiydiniz Diana ve Penny olmadan Avrupada bizi iki maçta da yenen? Biz değilmiydik Diana ve Penny' li kadronuzla üstelik Tamika olmadan ligin ilk maçında sizi Caferağada elimizden kaçıran? Ne değişti ? Biz takım olduk, siz kendi içinizde sorunlarınıza yenildiniz. Bizim kadar istemediniz, takım olamadınız. Buldunuz bir bahane sığının tabi gerçekleri göremeden, at gözlüğü takarak! Önce kendi takımınıza bakın. Kupanın ilk maçında Kayseriyi yenmenize rağmen oyuncularınızın suratlarından düşen bin parçaydı. Sanki maçı kaybetmiş gibilerdi. Ya bizim takım? Sadece basketbol dersi değil iyi bir takım olmanın da dersini veriyoruz. Oyuncular gülüyor eğleniyor, işler kötü gittiği zamanlarda bile birbirine kenetleniyor. O yüzden ağlamayın, susun ve tebrik edin! Tabi zerre kadar kişiliğiniz varsa!
 
Ayrıca bir parantez açmak gerekirse Ceyhun Hocayı 1 ay önce iyiki savunmuşuz. Dediği şeyler oluyor gibi. 1 ay önceki şeyler ise -şu an takımın geleceğe yönelik verdiği işaretlere bakarak- rahatlıkla unutulabilecek şeyler. Melisa Can katkı vermeye başladı. Fowles'ı nihayet öğrendik. Catchings'in katkısı zaten tartışılmaz bir durum. Augustus da TC ile birlikte rahatladı ve artık liderlikle uğraşmak yerine skorunu yapıyor ve kenara çekiliyor. Kafası rahat ve sakatlık etkilerini bu sistemde daha rahat atabilir. Ve en önemlisi Işıl Alben . Mükemmel gerçekten Işıl bu aralar. Hep konuştuk salonda vücudu toparlıyor , çalışıyor belli bu diye ama demek ki sorun fiziksel değilmiş son zamanlarda. Düzelen ve Işıl'ı rahatlatan şey her neyse aman devam etsin valla hiç bozulmadan. Ayrıca Bahar Çağlar geçen sene oynasaydı bu sene çok daha farklı şeyler konuşurduk onunla ilgili. Ama seneye farklı şeyler konuşacağız zaten. İnanıyorum :) Tebrikler emeği geçen herkese
 
Gaziantep'teyken durumun keyfini çıkarmak daha cezbedici geldiği için fazla bir şey paylaşamadım. Ufak bir özet iyi olur sanki;

2. Gün: Fenerbahçe-Panküp maçı, yarı finaldeki rakibimizi belirleyecekti. Esneyerek, sıkılarak kötü Fenerbahçe'nin, daha kötü olan Panküp'le mücadelesini izledik. Kupayı, Fenerbahçe'yi yenerek almak istiyorduk. Biraz itekleme, biraz da VJ'in kötü şut performansı ile Fenerbahçe yarı finale adını yazdırdı. Bu iki takımın ardından, Galatasaray'ımız ve Botaş geldi yarı finale çıkan 4. takım olmak için. Galatasaray bizim takımdı ama sahiden farklıydı. Çok iyiydik, farklıydık, takımıyla-taraftarıyla en renkli taraftık. Kaptan; "haydi" dedi, Galatasaray güle oynaya yarı finale çıktı.

3. Gün: Daha birinci günden belliydi Tarsus'un finalin en güçlü adayı olduğu, içinde bulunduğu Mersin, Samsun, Beşiktaş'ın yanında. Onlar da Kübra, Özge, Seda ve özellikle Amerikalıları'nın harika katkısıyla çeyrek finalde Mersin'i, yarı finalde de Beşiktaş'ı yenip, ilk finalist oldu. Bizim içinse derbi günüydü ama son yıllarda bu derece favori olarak çıktığımız belki de ilk derbi. Fenerbahçe önceki günden iyiydi doğal olarak. Galatasaray da çok iyi değildi, hani Samsun Basket, Ceyhan maçlarında çok kızdığımız oyun vardı sahada; "nasıl olsa kazanacağız". Top bizi çok sevmedi, bir de bu derbinin zevkli geçmesi gerekiyordu herhalde. Gereken yapıldı. Tribünde bizler strese kapılsak da dönem dönem, kızlar istediğini aldı ve Fenerbahçe'yi 8 yıl sonra ilk kez final göremeden evine gönderdi. Biz gece maçın neşesiyle yerimizde duramazken, kaptanımız gece yarısına kadar buz tedavisinde olduğunu öğrendik. Başka bir oyuncu olsa belki Fener maçında çıkardı, belki de finalde oynamazdı ama o kaptandı.

4. Gün: Tarsus iyiydi, hoştu ama artık bırakamazdık bu kupayı. Tarsus'tan belediye destekli, zabıta, memur ne var ne yoksa toplanıp getirilmişti final için, bizim de takımını "mavii-beyaaaz"dan daha iyi destekleyecek taraftarımız vardı. İlk yarısı kafa kafaya gitse de Galatasaray, ikinci yarıda kupa bizim dedi, Tarsus cevap veremedi. Gerisi malum. Yukarıda Nevizade Geceleri var, Galatasaray'ın kupası, taraftarının da gururu.

Oyunculara, kenar yönetimine, taraftarımıza teşekkürler, tebrikler. Fakat hepimiz biliyoruz ki; asıl meydan burası değil. Bir kupamız daha var, hakkımız olan. Şimdi onun için yeniden çalışma zamanı. Galatasaray Kadın Basketbol Takımı, sahiden "takım". Hırs, mücadele, yetenek, güç, dostluğun çok ötesinde bağlar, inanç. Kaybedersek, basketbola ihanet olur. Durma saldır Galatasaray!

Bir özel teşekkür de Aykut Ogut abimize yolluyorum. Bizi o kadar iyi ağırladı ki, anlatamam. Kendisine ve güzel şehrine her şey için teşekkür ediyoruz. Galatasaray'ımız orada 3 tane yaralı takım bıraktı, müsait olunca yollasınlar bize. Onlar da bize lazım :)
 
Geçen sezon da kazanmıştık ama bu kupanın verdiği mutlulukla kıyaslanamaz.Zafer Kalaycıoğlu ve Nilay yerine Ceyhun hoca ve Işıl.
Bir ay önce çok üzülmüştük,bugün çok sevinçliyiz.Bu değişimin mimarlarına kucak dolusu teşekkürler.Kupa da kutlamalar da çok yakıştı kızlara.
 
Gaziantep'teyken durumun keyfini çıkarmak daha cezbedici geldiği için fazla bir şey paylaşamadım. Ufak bir özet iyi olur sanki;

2. Gün: Fenerbahçe-Panküp maçı, yarı finaldeki rakibimizi belirleyecekti. Esneyerek, sıkılarak kötü Fenerbahçe'nin, daha kötü olan Panküp'le mücadelesini izledik. Kupayı, Fenerbahçe'yi yenerek almak istiyorduk. Biraz itekleme, biraz da VJ'in kötü şut performansı ile Fenerbahçe yarı finale adını yazdırdı. Bu iki takımın ardından, Galatasaray'ımız ve Botaş geldi yarı finale çıkan 4. takım olmak için. Galatasaray bizim takımdı ama sahiden farklıydı. Çok iyiydik, farklıydık, takımıyla-taraftarıyla en renkli taraftık. Kaptan; "haydi" dedi, Galatasaray güle oynaya yarı finale çıktı.

3. Gün: Daha birinci günden belliydi Tarsus'un finalin en güçlü adayı olduğu, içinde bulunduğu Mersin, Samsun, Beşiktaş'ın yanında. Onlar da Kübra, Özge, Seda ve özellikle Amerikalıları'nın harika katkısıyla çeyrek finalde Mersin'i, yarı finalde de Beşiktaş'ı yenip, ilk finalist oldu. Bizim içinse derbi günüydü ama son yıllarda bu derece favori olarak çıktığımız belki de ilk derbi. Fenerbahçe önceki günden iyiydi doğal olarak. Galatasaray da çok iyi değildi, hani Samsun Basket, Ceyhan maçlarında çok kızdığımız oyun vardı sahada; "nasıl olsa kazanacağız". Top bizi çok sevmedi, bir de bu derbinin zevkli geçmesi gerekiyordu herhalde. Gereken yapıldı. Tribünde bizler strese kapılsak da dönem dönem, kızlar istediğini aldı ve Fenerbahçe'yi 8 yıl sonra ilk kez final göremeden evine gönderdi. Biz gece maçın neşesiyle yerimizde duramazken, kaptanımız gece yarısına kadar buz tedavisinde olduğunu öğrendik. Başka bir oyuncu olsa belki Fener maçında çıkardı, belki de finalde oynamazdı ama o kaptandı.

4. Gün: Tarsus iyiydi, hoştu ama artık bırakamazdık bu kupayı. Tarsus'tan belediye destekli, zabıta, memur ne var ne yoksa toplanıp getirilmişti final için, bizim de takımını "mavii-beyaaaz"dan daha iyi destekleyecek taraftarımız vardı. İlk yarısı kafa kafaya gitse de Galatasaray, ikinci yarıda kupa bizim dedi, Tarsus cevap veremedi. Gerisi malum. Yukarıda Nevizade Geceleri var, Galatasaray'ın kupası, taraftarının da gururu.

Oyunculara, kenar yönetimine, taraftarımıza teşekkürler, tebrikler. Fakat hepimiz biliyoruz ki; asıl meydan burası değil. Bir kupamız daha var, hakkımız olan. Şimdi onun için yeniden çalışma zamanı. Galatasaray Kadın Basketbol Takımı, sahiden "takım". Hırs, mücadele, yetenek, güç, dostluğun çok ötesinde bağlar, inanç. Kaybedersek, basketbola ihanet olur. Durma saldır Galatasaray!

Bir özel teşekkür de Aykut Ogut abimize yolluyorum. Bizi o kadar iyi ağırladı ki, anlatamam. Kendisine ve güzel şehrine her şey için teşekkür ediyoruz. Galatasaray'ımız orada 3 tane yaralı takım bıraktı, müsait olunca yollasınlar bize. Onlar da bize lazım :)

Galatasarayımız başarılı olunca her şey o kadar güzelki ve güzeldiki yaşayarak tanık olmak daha bir özel. Aras kardeşte çok mücadele verdi tribünde bizimle :)
Önder Reiste bol bol totem yaptı.. :)
 
Bu kupada herkesin çok emeği var gerçekten. Ama ben Ceyhun hoca ve yardımcıları Hakan ile Emre hocalara ayrı bir teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten sabahlara kadar çalıştılar maçlardan önce, rakipleri analiz ettiler, hazırlıkları ona göre yaptılar. İstanbula döndüklerinde hepsinin gözleri kan çanağı gibiydi ve ayakta zor duruyorlardı nerdeyse.

Bize çok yardımcı olan Aykut Ogut'a da çok teşekkür ederim.

---

Ömer Koçsan gibi fanatik insanların güya tarafsız gözle yazdığı yazıları buraya geçmeyin arkadaşlar. Bir Fenerliden başka ne beklenir ki, anca bahane bulurlar, federasyona hacettepeye bok atarlar. Aşağıdaki yazı güzel olmuş bu konuda.

Ağlıyor Fenerbahçe

Federasyon, Hacettepe, Diana, Penny

Siz değilmiydiniz Diana ve Penny olmadan Avrupada bizi iki maçta da yenen? Biz değilmiydik Diana ve Penny' li kadronuzla üstelik Tamika olmadan ligin ilk maçında sizi Caferağada elimizden kaçıran? Ne değişti ? Biz takım olduk, siz kendi içinizde sorunlarınıza yenildiniz. Bizim kadar istemediniz, takım olamadınız. Buldunuz bir bahane sığının tabi gerçekleri göremeden, at gözlüğü takarak! Önce kendi takımınıza bakın. Kupanın ilk maçında Kayseriyi yenmenize rağmen oyuncularınızın suratlarından düşen bin parçaydı. Sanki maçı kaybetmiş gibilerdi. Ya bizim takım? Sadece basketbol dersi değil iyi bir takım olmanın da dersini veriyoruz. Oyuncular gülüyor eğleniyor, işler kötü gittiği zamanlarda bile birbirine kenetleniyor. O yüzden ağlamayın, susun ve tebrik edin! Tabi zerre kadar kişiliğiniz varsa!
 
Işıl:Sıçrıyorum, ribaund almayı çok istiyorum, çok iyi zıpladığımı düşünüyorum, üstümde Tamika' nın, Sylvia' nın elleri :)

Ceyhun Hoca' nın hatalarımız olduğunu biz de fark ettik ve bunları gidermek için gereken çalışmaları yaptık sözü etkiledi beniç
 

Üst