2010 Değerlendirmesi

Bildiğiniz gibi -Eurocup'taki rövanşlar haricinde- Avrupa'da kadın basketboluna bir ara verildi, yeni yıla kadar Galatasaray'ın bir maçı yok.

21 Ekim'de Cumhurbaşkanlığı Kupası maçıyla başladığımız yeni sezonda 18 maça çıktık ve Fenerbahçe (CB Kupası; 58-75), Spartak Moskova (EL; 40-66), Halcon (EL; 59-86), USK Prag (EL; 56-84), Fenerbahçe (TKBL; 68-74), Tarbes (EL; 57-68), VICI Aistes (EL;86-91) maçlarından mağlup ayrıldık. İlk kötü sonuç o gün tarafsız saha konumundaki Abdi İpekçi'deydi, diğer mağlubiyetlerin de tamamı kritik deplasmanlarda. Tarbes ve Aistes mağlubiyetlerinin yanı sıra, diğer Avrupa deplasmanlarında yenilen farklar ağır ve moral bozucu oldu.

Kuşkusuz en önemli galibiyetimizi Spartak Moskova karşısında, uzatma sonucunda 85-83 ile aldık. İlk yarısı 24-42 geride kapatılan Botaş maçındaki geri dönüşle beraber, 2 yıldır kaybettiğimiz Mersin ve Samsun deplasmanlarından galibiyetle dönmek güzeldi. Her iki ekip güç kaybetse de Galatasaray'a karşı kazanmak için ekstra motivasyonları vardı.

Takımımızın istatistik liderleri şöyle;
Ligde:
Sayı: Augustus (17.1), Fowles (16.4), Currie (11.5)
Ribaund: Fowles (8.4), Currie (6.5), Melisa (6.4)
Asist: Işıl (3.2), Tuğba (3.1), Seimone ve Hodges (2.3)
Blok: Fowles (1.0), Currie (0.5), Melisa (0.4)
Top Çalma: Currie (2.2), Işıl (1.9), Sylvia ve Hodges (1.7)
Top Kaybı: Fowles (3.3), Işıl ve Melisa (1.8 ), Currie ve Seimone (1.7)

Avrupa'da:
Sayı: Fowles (17.0)
Ribaund: Fowles (9.6)
Asist: Işıl (3.3)
Blok: Fowles (1.3)
Top Çalma: Işıl (1.8 )
Top Kaybı: Fowles (2.9)

Benim gözüme çarpan en büyük eksiklik, takımın potansiyelini sahaya yansıtmaması. 3 zorlu deplasmanda yedikleri farkları da, Aistes ve Tarbes maçında yenilmelerini de buna bağlıyorum. Güzel bir maç oynayıp, bir şevk yakaladıktan sonra kaybedilen Tarbes ve VICI Aistes maçlarının dönüşündeki isteksiz oyunlar da bir diğer sıkıntı. Takımın tecrübe sahibi, gerektiğinde kötü duruma düşmeyi de göze alıp arkadaşlarını cesaretlendirecek bir lidere ve bir dış atıcıya ihtiyaç duyduğu bağırıyor adeta. Ben Ceyhun Hoca'dan en azından 11 oyuncuyla çıktığımız son İstanbul Üni. maçında genç takımdan bir oyuncuyu takıma dahil etmesini beklerdim. Fakat sadece hocanın değil gençlerin de istekli olması lazım. Yasemen'i de onlara ekliyorum. Genç transferlerimiz Gülşah ve Melek sakatlıkları dolayısıyla, formadan uzak kalırken, Gintare ve Ceyda'nın takıma yardımcı olabileceğini düşündüğümüz belirgin özellikleri varken çok fazla benchte kaldıklarını düşünüyorum. Ama her ne kadar belirgin özellikleri varsa da o kadar belirgin handikapları da var bu iki oyuncunun, Galatasaray'da oynamak için komple bir oyuncu olmak gerekiyor. Işıl ürkekliğinin de etkisiyle kötü başladığı sezonda temposunu arttırdı oynadığı maçlarla. İstanbul Üni. maçında sahaya 'ben bugün skor da yapacağım' diye çıktığı çok belliydi, ilk denemelerinde başarısız olsa da yılmadan devam etmesi ve takımın en skorer 2. oyuncusu olması güzeldi, tabii yaptığı 6 asistle birlikte. Saha içindeki kararları verecek isim o, ilk istediğinde olmasa da beklentileri, yılmadan devam etmesi ve takımı için ne gerekliyse onu yapması lazım. Magic Cup'tan beri her maçını izlemiş biri olarak gün geçtikçe daha iyiye gittiğini görebiliyorum. Ve Galatasaray kariyerinde ilk kez takım içinde bir rakibi var, bu onu daha iyi olmaya itecektir. İkinci yarıda daha iyi bir Işıl izleyeceğimize eminim o yüzden. Bir diğer önemli yerlimiz Bahar'ın sezon başlangıcı da hayal kırıklığı oldu benim için. Kötü oynamıyordu ama Milli Takım'da izlediğimiz Bahar, orada da beraber görev aldığı 'malum üçlünün' seviyesinde bir oyuncuydu. Sezona iyi başlamasa da son bir ay içinde bir çıkışta olduğunu söyleyebiliriz. Kendini bulmasına az kaldı, özellikle Spartak maçında LJ ile boğuşurken gurur duydum onunla. Seimone'nin çok belirgin bir şut menzili var. Onun dışından atarsa takıma hiçbir faydası olmuyor. Bunun sakatlığı ile ilgisi var; içeriyi zorlayamıyor eski gücüyle, sakatlığı ile ilgisi yok; en iyi zamanında da dış şutları çok iyi değildi zaten. Yine de hakkını yemeyelim başta Fenerbahçe, Botaş ve VICI Aistes maçları olmak üzere birkaç maçta Galatasaray için, bir yerli oyuncu gibi can siperane oynadığını belirtmek lazım. 2'sini kazandıramadı ama elinden geleni yaptı. İşte tek sorun bunu belirli durumlarda yapması. Dizini güçlendirmesi, Galatasaray'ın kaderini doğrudan etkileyecek.

Benden bu kadar, buyrun eleştiri başlığı. Eksik gördüğü noktaları yazarsa herkes hem içimizi dökmüş rahatlamış, hem de nerelerde yanlış yaptığımızı fikir alışverişi sayesinde netleştirmiş oluruz bu takımı seven insanlar olarak. Ne yaparsak daha iyi oluruz, neyi yaptığımız şimdi iyi değiliz, kimler iyi kimler daha iyi olmalı... Söz sizde:

Valla o kadar emek harcadım, bu başlığın çöp kutusuna taşınmasını istemem :) O yüzden lütfen belli bir çerçeve içinde diyelim yazacaklarımızı.
 
Söylenmesi gereken çoğu şeyi zaten dile getirmişin Aras. Dolayısıyla benim gibi basketbol bilgisi belli düzeyde olan birisine söyleyecek söz bırakmamışın. Sonra neden kimse eleştirmiyor diye dert yanma. : )

Hayatta sorunlar vardır ama buna takılıp dert yanmamak gerektiği söylenir. Çünkü o sorunların yanıbaşında çözümler de vardır denilir. Takımın eksikleri olduğu aşikar. Çözüm de yanıbaşında duruyor; Ceyhun Yıldızoğlu. Güvenelim bu isme.

Son olarak; harcadığın emek için teşekkürler Aras.
 
deplasman konusunda benim farklı bir düşüncem var, bir süre öncede önder bey tarafından çıtlatıdı bu konu.

şöyle bir bakıldığında bizden nefret eden taraftarlar önünde oynanan tribün baskısının en yüksek olduğu maçı fener deplasmanını oynadık biz ve o maça iyi başladık iyi götürdük son çeyrek hariç. Peki nasıl oluyorda EL deplasmanlarında istisnasız rezalet başlayıp maçı nerseyde ilk çeyrekte kaybedip bu kadar fark yedik. Yenilsek bile o kadar fark yiyecek takım değiliz ne onlar o kadar iyi ne biz o kadar kötüyüz. Gözlemim maçlara sanki takım biraz önce bir maç oynamış gibi enerjisiz çıkıyordu, oyunun başında bile şutlar kısa kalıyordu.

Bence yurtdışı seyahat programında çok ciddi aksaklıklar var takım maçlara yorgun çıkıyor. önder beyin tabiri, Tarbes maçı için 28 saat yollarda gezmiş bu takım. Eğer devamlı böyle seyahat etmişlerse onlardan rekabetçi bir deplasman performansı zaten beklenemezdi.

caglar torun bey bu konuya eğilse blogunda 1-2 şey karalasada olay netleşse keşke, nasıl olurda bir takım 28 saat yollarda süründürülürde performans beklenir
 
Yanılmıyorsam Avrupada 3 maç üstüste deplasmana gittik.Yol ve yorgunluk sorunu mutlaka olmuştur.
Kendi sahamızdaki bütün maçları kazandık.Demek oluyor ki deplasmanda bir güven sorunu var takımın.Takviye olacakmı bilmiyorum ama mutlaka tecrübeli ve büyük bir isimle anlaşmak gerekiyor.O zaman bu güven sorunu kısmende olsa azalır.
 
Geçtiğimiz sene aynı dönemde oynadığımız maçlar ve sonuçları:

Lig (6 galibiyet, 3 mağlubiyet):
Galatasaray:70 - Botaş:59
İstanbul Üni:65 - Galatasaray:83
Samsun Basket:67 - Galatasaray:65
Galatasaray:88 - Kocaeli Kağıtspor:61
Beşiktaş:68 - Galatasaray:79

Galatasaray:77 - Fenerbahçe:84
Çankaya Üni:71 - Galatasaray:82
Galatasaray:75 - Panküp:67

Mersin BŞB:97 - Galatasaray:68

Euroleague (4 galibiyet, 4 mağlubiyet):
Galatasaray:76 - Cras Basket Taranto:64
TTT Riga:66 - Galatasaray:60
Galatasaray:82 - TEO Vilnius:55

UMMC Ekaterinburg:69 - Galatasaray:54
Galatasaray:62 - Ros Casares:63
Cras Basket:77 - Galatasaray:63

Galatasaray:71 - TTT Riga:55
TEO Vilnius:86 - Galatasaray:80

TEO Vilnius, bu seneki VICI Aistes oluyor. Aynı takım yani.

Filmin gerisini biliyoruz ama bir hatırlatma yapalım; Euroleague'de bu dönemden sonra hiç maç kazanamadık. Ligde ise sonraki maçlarda sadece Fenerbahçe karşısında kaybedip normal sezonu 3. tamamladık.
 
belki'de Fenerbahce maci sezon boyunca oynadigimiz en iyi macti son ceyrek haric, ama son ceyrekte 11 sayi öndeyken fb tribunleri Hepsi agaya kalkarak Inanilmaz bir sekilde Takimi desteklediler ve hakemlerle beraber 4 kisi fazla gibilerdi, bizim takimizda herzaman oldugu gibi panik basladi ve malesef kaybettik, keske bu durumlari abdi ipekcide görsek ama Salon özelikle bayan maclari icin inanilmaz buyuk, keske bayanlar icin 2000-3000 kisilik bir salonumuz olsaydi, muazam olacakti
 
Behram Tasdemir' Alıntı:
belki'de Fenerbahce maci sezon boyunca oynadigimiz en iyi macti son ceyrek haric, ama son ceyrekte 11 sayi öndeyken fb tribunleri Hepsi agaya kalkarak Inanilmaz bir sekilde Takimi desteklediler ve hakemlerle beraber 4 kisi fazla gibilerdi, bizim takimizda herzaman oldugu gibi panik basladi ve malesef kaybettik, keske bu durumlari abdi ipekcide görsek ama Salon özelikle bayan maclari icin inanilmaz buyuk, keske bayanlar icin 2000-3000 kisilik bir salonumuz olsaydi, muazam olacakti


Bayanlar için Ahmet Cömert daha iyi sanki...hem küçük hem de atmoferi müthiş...
 
Fowles ve Augustus takımı sürükleyen,Işıl,Nihan ve Bahar takımda olması gereken oyuncular.Çok maç izleme fırsatım olmadı ama diğer oyuncularımız kalite olarak yetersiz gibi geliyor.Genelde çok top kaybı yapıp,çok fazla şut kaçırıyorlar.Oyuncuların mücadesinden genel olarak memnunun,ancak kalite farkı iyi takımlarla yapılan maçlarda yetersiz kalıyor.Birden çok bölgede eksiğimiz var.Yabancı seçimlerimiz çok daha iyi olmalıydı.
 
Serkan Dursun' Alıntı:
Fowles ve Augustus takımı sürükleyen,Işıl,Nihan ve Bahar takımda olması gereken oyuncular.Çok maç izleme fırsatım olmadı ama diğer oyuncularımız kalite olarak yetersiz gibi geliyor.Genelde çok top kaybı yapıp,çok fazla şut kaçırıyorlar.Oyuncuların mücadesinden genel olarak memnunun,ancak kalite farkı iyi takımlarla yapılan maçlarda yetersiz kalıyor.Birden çok bölgede eksiğimiz var.Yabancı seçimlerimiz çok daha iyi olmalıydı.

Bence gelecek seneden itibaren yabancı seçimleri 3 kaliteli avrupalı+2 kaliteli kıta dışı olarak seçilmeli euroleague için...örneğin;hammon-augustus-bibrczkaya-wauters(stepanova)fowles gibi...yerli kadrodan da keşke fenerden esmeral ve nevini kapsak,kapabilsek...çünkü bu yerli kadro ile 2 3 sene pek birşey beklemiyorum...
 
Galatasaray Medical Park Antrenörü Ceyhun Yıldızoğlu, FIBA Kadınlar Euroleague'de istedikleri seviyede olmadıklarını söyledi.

Galatasaray Medical Park Antrenörü Ceyhun Yıldızoğlu, kadrolarının FIBA Kadınlar Euroleague seviyesinde olmamasıyla ilgili bir düşünceye sahip olduklarını söyledi.

FIBA Kadınlar Euroleague C Grubu'nda 8. hafta karşılaşmalarının ardından 3 galibiyet, 5 mağlubiyetle averajla 4. sırada yer alan Sarı-Kırmızılı takımın antrenörü Yıldızoğlu, ''Evimizde maç kaybetmiyoruz ama deplasmanda şansızlık yaşıyoruz. Burada kadromuzun Euroleague seviyesinde olmamasıyla ilgili bir saptamamız var'' dedi.

Ceyhun Yıldızoğlu, takım olarak henüz istedikleri seviyede olmadıklarını anlatarak, ''Önemli eksikliklerimiz var. Özellikle 3 numara pozisyonunda rakiplerimize karşı çok kısa kalıyoruz. İkinci problemimiz hala tam takım olamadık. Hücumda ve savunmada birbirini tamamlayan oyunculardan ve takımdaşlıktan bahsedemiyoruz. Tabi ki bunları şimdiye kadar çözmemiz gerekiyordu. Bunu şimdiye kadar yapamadık ama çözüme yaklaştığımızı söyleyebilirim'' diye konuştu.

Ceyhun Yıldızoğlu, Euroleague'de istedikleri seviyede olmadıklarını dile getirerek, ''Biz Avrupa Ligi'ne başlarken daha üst seviyeleri hedeflemiştik. Tabi daha her şey bitmedi. Önümüzde evimizde oynayacağımız iki maç var, biz evimizde iyi oynuyoruz. Bu maçlarla beraber inşallah daha güçlü, daha iyi ve ligden kopmamış bir takım olarak yolumuza devam ederiz'' dedi.?

Gruplarında güçlü takımların bulunduğunu ve tecrübeli olduklarını vurgulayan Yıldızoğlu, ''Biz, ülkelerinde şampiyon olmuş takımlarla mücadele ediyoruz. Oynadığımız takımların kadroları, kendi ülkelerinin milli takımlarından kurulu. Biz de ise sadece bir tane milli takım oyuncusu var. Dolayısıyla donanım olarak eksiğimiz var. AyrıcaEuroleague'in genç takımıyız ve yeni yapılanan bir takımız. Bunlara rağmen bütün gücümüzle iyi bir takım oluşturmaya çalışıyoruz'' değerlendirmesinde bulundu.

Ceyhun Yıldızoğlu, FIBA Kadınlar Euroleague'de namağlup bir şekilde yoluna devam eden ezeli rakipleri Fenerbahçe ile kıyaslanmamaları gerektiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

''Fenerbahçe'nin ilk 5 oyuncusu aynı zamanda milli takımın da ilk 5 oyuncusu; Birsel, Meral, Şaziye, Nevlin ve Nevriye. Uzun yıllar beraber oynamış ve birbirlerini iyi tanıyan oyuncular. Bunun yanında Taurasi, Taylor gibi çok önemli yıldızlara sahipler. Dolayısıyla Fenerbahçe ile birlikte Euroleague'de bir kaç takım çok iyi yapılanmış durumda.''

Fenerbahçe'nin Kadınlar Euroleague'de emeklerinin karşılığını aldığını anlatan Yıldızoğlu, ''Yıllarca yatırım yaptıkları ligde düzenli olarak oynuyorlar. Düzenli olarak seviye atlayıp, transferler yapıyorlar. Hep üstüne koyarak bu seviyeye geldiler. Namağlup bir şekilde yollarına devam ediyorlar ve hiçbir eksiklikleri yok. Final oynamak için her şeye sahipler'' diye konuştu.

Ceyhun Yıldızoğlu, Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi ile ilgili de değerlendirmelerde bulunarak, ''Takımlar çok iyi yapılandılar. En alt sıralarda olan takımlar bile iyi oyuncular alıyorlar. Bu ligin kalitesi için önemli. Bu yatırımlar Türk basketboluna güzel yansır. Dolayısıyla karşılaşmalarda sürpriz sonuçlar ortaya çıkabilir. Ancak kadrolara baktığımız zaman, ligde finali Fenerbahçe ile oynarız gibi gözüküyor'' değerlendirmesinde bulundu.

AA
 
Aras abi yazılacak fazla şey bırakmamış aslında ama bizde bir kaç ekleme yapalım.

Birincisi takımın oynadığımız maçların ardından organize görüntü verdiğini söyleyemiyorum. Hücumda Sylvia ve ya Seimone'yi doğru yerlerde topu buluşturduktan sonraki pozisyonda çok alakasız bir şekilde hücum edememe durumu olabiliyor. Bunun net örneklerini gördük bu sene. En yakın örneği İstanbul Üniversitesi maçı. O günkü mücadelenin ilk yarısından bahsetmek bizim adımıza cidden üzücü bir durum. Başa baş giden bir oyun, sahadaki kalite farkının silindiği dakikalar vs.

Takımın aldığı mağlubiyetlerin ardından kendi gücünün de altında oynadığını düşünüyorum. Her takım belli mağlubiyetler alacaktır bu çok normal ancak alınan sonuçların ardından konsantrasyon seviyemizin yerlerde sürünmesine mantıklı bir açıklama getiremiyorum.

Yeni kurulmuş sistemimizde ve oyuncuların birbirine alışma sürecinde yaşadığımız tahribatın Avrupa düzeyinde ağır olduğunu düşünüyorum. Kadro kalitemizin altında olan Kaunas ve Tarbes maçlarından mutlaka galibiyet ile dönmeliydik. Lige baktığımızda tek mağlubiyet ile tamamlanmış 9 haftanın kötü olduğunu düşünmüyorum. Geçen sene ağır mağlubiyet aldığımız Mersin ve galip gelemediğimiz Samsun deplasmanlarından galibiyet ile çıkılması önemli.

Takımda bariz sorunun kısa oyuncularımızdan alamadığımız verim olarak görüyorum. Oyun kontrolünün sağlamakta neredeyse her maçta zorlandık. İkinci devrede başta Işıl Alben olmak üzere kısa rotasyonunda çok değil 1 seviye yukarıya çıkarsak çok daha iyi basketbol oynayacağımızı düşünüyorum.

Savunma kısmına hiç dokunmak gelmiyor içimden. Yani ne desem az kalacak gibi. Dilimden düşürmediğim tek bir anı var. O da Botaş maçının ikinci devresinde takımın yaptığı savunma. Hatırlayanlar vardır elbette, takım o derece baskılı bir savunma yapabildiğini çok net gösterdi. Dilerim ki ikinci yarıda bu baskılı ve mücadele duygusunun ön planda olduğu savunmamızı görebiliriz.

Elimizdeki kadro ve teknik ekibimiz ortadadır. Daha yarısına anca geldiğimiz sezonda istifa yorumlarının gelmesi acımasızdır. Kalıplaşmış yerli rotasyonu büyük oranla değiştirdik ve etkilerinin hemen görmek istiyoruz elbette. Ancak bunun meyvelerini en az 1 sezon ardından göreceğimiz de aşikar.

Her ne kadar son yaptığı açıklamalar sonrası beni üzdüyse de Ceyhun Yıldızoğlu isminin arkasındayım.
 

Üst