Bildiğiniz gibi -Eurocup'taki rövanşlar haricinde- Avrupa'da kadın basketboluna bir ara verildi, yeni yıla kadar Galatasaray'ın bir maçı yok.
21 Ekim'de Cumhurbaşkanlığı Kupası maçıyla başladığımız yeni sezonda 18 maça çıktık ve Fenerbahçe (CB Kupası; 58-75), Spartak Moskova (EL; 40-66), Halcon (EL; 59-86), USK Prag (EL; 56-84), Fenerbahçe (TKBL; 68-74), Tarbes (EL; 57-68), VICI Aistes (EL;86-91) maçlarından mağlup ayrıldık. İlk kötü sonuç o gün tarafsız saha konumundaki Abdi İpekçi'deydi, diğer mağlubiyetlerin de tamamı kritik deplasmanlarda. Tarbes ve Aistes mağlubiyetlerinin yanı sıra, diğer Avrupa deplasmanlarında yenilen farklar ağır ve moral bozucu oldu.
Kuşkusuz en önemli galibiyetimizi Spartak Moskova karşısında, uzatma sonucunda 85-83 ile aldık. İlk yarısı 24-42 geride kapatılan Botaş maçındaki geri dönüşle beraber, 2 yıldır kaybettiğimiz Mersin ve Samsun deplasmanlarından galibiyetle dönmek güzeldi. Her iki ekip güç kaybetse de Galatasaray'a karşı kazanmak için ekstra motivasyonları vardı.
Takımımızın istatistik liderleri şöyle;
Ligde:
Sayı: Augustus (17.1), Fowles (16.4), Currie (11.5)
Ribaund: Fowles (8.4), Currie (6.5), Melisa (6.4)
Asist: Işıl (3.2), Tuğba (3.1), Seimone ve Hodges (2.3)
Blok: Fowles (1.0), Currie (0.5), Melisa (0.4)
Top Çalma: Currie (2.2), Işıl (1.9), Sylvia ve Hodges (1.7)
Top Kaybı: Fowles (3.3), Işıl ve Melisa (1.8 ), Currie ve Seimone (1.7)
Avrupa'da:
Sayı: Fowles (17.0)
Ribaund: Fowles (9.6)
Asist: Işıl (3.3)
Blok: Fowles (1.3)
Top Çalma: Işıl (1.8 )
Top Kaybı: Fowles (2.9)
Benim gözüme çarpan en büyük eksiklik, takımın potansiyelini sahaya yansıtmaması. 3 zorlu deplasmanda yedikleri farkları da, Aistes ve Tarbes maçında yenilmelerini de buna bağlıyorum. Güzel bir maç oynayıp, bir şevk yakaladıktan sonra kaybedilen Tarbes ve VICI Aistes maçlarının dönüşündeki isteksiz oyunlar da bir diğer sıkıntı. Takımın tecrübe sahibi, gerektiğinde kötü duruma düşmeyi de göze alıp arkadaşlarını cesaretlendirecek bir lidere ve bir dış atıcıya ihtiyaç duyduğu bağırıyor adeta. Ben Ceyhun Hoca'dan en azından 11 oyuncuyla çıktığımız son İstanbul Üni. maçında genç takımdan bir oyuncuyu takıma dahil etmesini beklerdim. Fakat sadece hocanın değil gençlerin de istekli olması lazım. Yasemen'i de onlara ekliyorum. Genç transferlerimiz Gülşah ve Melek sakatlıkları dolayısıyla, formadan uzak kalırken, Gintare ve Ceyda'nın takıma yardımcı olabileceğini düşündüğümüz belirgin özellikleri varken çok fazla benchte kaldıklarını düşünüyorum. Ama her ne kadar belirgin özellikleri varsa da o kadar belirgin handikapları da var bu iki oyuncunun, Galatasaray'da oynamak için komple bir oyuncu olmak gerekiyor. Işıl ürkekliğinin de etkisiyle kötü başladığı sezonda temposunu arttırdı oynadığı maçlarla. İstanbul Üni. maçında sahaya 'ben bugün skor da yapacağım' diye çıktığı çok belliydi, ilk denemelerinde başarısız olsa da yılmadan devam etmesi ve takımın en skorer 2. oyuncusu olması güzeldi, tabii yaptığı 6 asistle birlikte. Saha içindeki kararları verecek isim o, ilk istediğinde olmasa da beklentileri, yılmadan devam etmesi ve takımı için ne gerekliyse onu yapması lazım. Magic Cup'tan beri her maçını izlemiş biri olarak gün geçtikçe daha iyiye gittiğini görebiliyorum. Ve Galatasaray kariyerinde ilk kez takım içinde bir rakibi var, bu onu daha iyi olmaya itecektir. İkinci yarıda daha iyi bir Işıl izleyeceğimize eminim o yüzden. Bir diğer önemli yerlimiz Bahar'ın sezon başlangıcı da hayal kırıklığı oldu benim için. Kötü oynamıyordu ama Milli Takım'da izlediğimiz Bahar, orada da beraber görev aldığı 'malum üçlünün' seviyesinde bir oyuncuydu. Sezona iyi başlamasa da son bir ay içinde bir çıkışta olduğunu söyleyebiliriz. Kendini bulmasına az kaldı, özellikle Spartak maçında LJ ile boğuşurken gurur duydum onunla. Seimone'nin çok belirgin bir şut menzili var. Onun dışından atarsa takıma hiçbir faydası olmuyor. Bunun sakatlığı ile ilgisi var; içeriyi zorlayamıyor eski gücüyle, sakatlığı ile ilgisi yok; en iyi zamanında da dış şutları çok iyi değildi zaten. Yine de hakkını yemeyelim başta Fenerbahçe, Botaş ve VICI Aistes maçları olmak üzere birkaç maçta Galatasaray için, bir yerli oyuncu gibi can siperane oynadığını belirtmek lazım. 2'sini kazandıramadı ama elinden geleni yaptı. İşte tek sorun bunu belirli durumlarda yapması. Dizini güçlendirmesi, Galatasaray'ın kaderini doğrudan etkileyecek.
Benden bu kadar, buyrun eleştiri başlığı. Eksik gördüğü noktaları yazarsa herkes hem içimizi dökmüş rahatlamış, hem de nerelerde yanlış yaptığımızı fikir alışverişi sayesinde netleştirmiş oluruz bu takımı seven insanlar olarak. Ne yaparsak daha iyi oluruz, neyi yaptığımız şimdi iyi değiliz, kimler iyi kimler daha iyi olmalı... Söz sizde:
Valla o kadar emek harcadım, bu başlığın çöp kutusuna taşınmasını istemem O yüzden lütfen belli bir çerçeve içinde diyelim yazacaklarımızı.
21 Ekim'de Cumhurbaşkanlığı Kupası maçıyla başladığımız yeni sezonda 18 maça çıktık ve Fenerbahçe (CB Kupası; 58-75), Spartak Moskova (EL; 40-66), Halcon (EL; 59-86), USK Prag (EL; 56-84), Fenerbahçe (TKBL; 68-74), Tarbes (EL; 57-68), VICI Aistes (EL;86-91) maçlarından mağlup ayrıldık. İlk kötü sonuç o gün tarafsız saha konumundaki Abdi İpekçi'deydi, diğer mağlubiyetlerin de tamamı kritik deplasmanlarda. Tarbes ve Aistes mağlubiyetlerinin yanı sıra, diğer Avrupa deplasmanlarında yenilen farklar ağır ve moral bozucu oldu.
Kuşkusuz en önemli galibiyetimizi Spartak Moskova karşısında, uzatma sonucunda 85-83 ile aldık. İlk yarısı 24-42 geride kapatılan Botaş maçındaki geri dönüşle beraber, 2 yıldır kaybettiğimiz Mersin ve Samsun deplasmanlarından galibiyetle dönmek güzeldi. Her iki ekip güç kaybetse de Galatasaray'a karşı kazanmak için ekstra motivasyonları vardı.
Takımımızın istatistik liderleri şöyle;
Ligde:
Sayı: Augustus (17.1), Fowles (16.4), Currie (11.5)
Ribaund: Fowles (8.4), Currie (6.5), Melisa (6.4)
Asist: Işıl (3.2), Tuğba (3.1), Seimone ve Hodges (2.3)
Blok: Fowles (1.0), Currie (0.5), Melisa (0.4)
Top Çalma: Currie (2.2), Işıl (1.9), Sylvia ve Hodges (1.7)
Top Kaybı: Fowles (3.3), Işıl ve Melisa (1.8 ), Currie ve Seimone (1.7)
Avrupa'da:
Sayı: Fowles (17.0)
Ribaund: Fowles (9.6)
Asist: Işıl (3.3)
Blok: Fowles (1.3)
Top Çalma: Işıl (1.8 )
Top Kaybı: Fowles (2.9)
Benim gözüme çarpan en büyük eksiklik, takımın potansiyelini sahaya yansıtmaması. 3 zorlu deplasmanda yedikleri farkları da, Aistes ve Tarbes maçında yenilmelerini de buna bağlıyorum. Güzel bir maç oynayıp, bir şevk yakaladıktan sonra kaybedilen Tarbes ve VICI Aistes maçlarının dönüşündeki isteksiz oyunlar da bir diğer sıkıntı. Takımın tecrübe sahibi, gerektiğinde kötü duruma düşmeyi de göze alıp arkadaşlarını cesaretlendirecek bir lidere ve bir dış atıcıya ihtiyaç duyduğu bağırıyor adeta. Ben Ceyhun Hoca'dan en azından 11 oyuncuyla çıktığımız son İstanbul Üni. maçında genç takımdan bir oyuncuyu takıma dahil etmesini beklerdim. Fakat sadece hocanın değil gençlerin de istekli olması lazım. Yasemen'i de onlara ekliyorum. Genç transferlerimiz Gülşah ve Melek sakatlıkları dolayısıyla, formadan uzak kalırken, Gintare ve Ceyda'nın takıma yardımcı olabileceğini düşündüğümüz belirgin özellikleri varken çok fazla benchte kaldıklarını düşünüyorum. Ama her ne kadar belirgin özellikleri varsa da o kadar belirgin handikapları da var bu iki oyuncunun, Galatasaray'da oynamak için komple bir oyuncu olmak gerekiyor. Işıl ürkekliğinin de etkisiyle kötü başladığı sezonda temposunu arttırdı oynadığı maçlarla. İstanbul Üni. maçında sahaya 'ben bugün skor da yapacağım' diye çıktığı çok belliydi, ilk denemelerinde başarısız olsa da yılmadan devam etmesi ve takımın en skorer 2. oyuncusu olması güzeldi, tabii yaptığı 6 asistle birlikte. Saha içindeki kararları verecek isim o, ilk istediğinde olmasa da beklentileri, yılmadan devam etmesi ve takımı için ne gerekliyse onu yapması lazım. Magic Cup'tan beri her maçını izlemiş biri olarak gün geçtikçe daha iyiye gittiğini görebiliyorum. Ve Galatasaray kariyerinde ilk kez takım içinde bir rakibi var, bu onu daha iyi olmaya itecektir. İkinci yarıda daha iyi bir Işıl izleyeceğimize eminim o yüzden. Bir diğer önemli yerlimiz Bahar'ın sezon başlangıcı da hayal kırıklığı oldu benim için. Kötü oynamıyordu ama Milli Takım'da izlediğimiz Bahar, orada da beraber görev aldığı 'malum üçlünün' seviyesinde bir oyuncuydu. Sezona iyi başlamasa da son bir ay içinde bir çıkışta olduğunu söyleyebiliriz. Kendini bulmasına az kaldı, özellikle Spartak maçında LJ ile boğuşurken gurur duydum onunla. Seimone'nin çok belirgin bir şut menzili var. Onun dışından atarsa takıma hiçbir faydası olmuyor. Bunun sakatlığı ile ilgisi var; içeriyi zorlayamıyor eski gücüyle, sakatlığı ile ilgisi yok; en iyi zamanında da dış şutları çok iyi değildi zaten. Yine de hakkını yemeyelim başta Fenerbahçe, Botaş ve VICI Aistes maçları olmak üzere birkaç maçta Galatasaray için, bir yerli oyuncu gibi can siperane oynadığını belirtmek lazım. 2'sini kazandıramadı ama elinden geleni yaptı. İşte tek sorun bunu belirli durumlarda yapması. Dizini güçlendirmesi, Galatasaray'ın kaderini doğrudan etkileyecek.
Benden bu kadar, buyrun eleştiri başlığı. Eksik gördüğü noktaları yazarsa herkes hem içimizi dökmüş rahatlamış, hem de nerelerde yanlış yaptığımızı fikir alışverişi sayesinde netleştirmiş oluruz bu takımı seven insanlar olarak. Ne yaparsak daha iyi oluruz, neyi yaptığımız şimdi iyi değiliz, kimler iyi kimler daha iyi olmalı... Söz sizde:
Valla o kadar emek harcadım, bu başlığın çöp kutusuna taşınmasını istemem O yüzden lütfen belli bir çerçeve içinde diyelim yazacaklarımızı.