"YENİLMEZ ARMADA GERİ DÖNDÜ.."
1992 doğumluyum, benim kuşağım bırakın erkek basketbolda şampiyonluk görmeyi, neredeyse küme düşme acısını tadacaktı. Bizim için sadece bir hayaldi, şampiyonluk. Kulaklarımızda hep "Basketbolu bu ülkeye getiren takım, Galatasaray'dır" sesleri olsa da, "Yenilmez Armada" hikayelerini zevkle dinlesek de, o günlerden çok uzak olmanın gerçekliği her sezon yüzümüze çalınıyor, ve her sezon başı kurulan hayaller, sezon sonunda kendini hüzne bırakıyordu.
Bilmiyorum; geçmişteki başarıları gördükten sonra o uzun arayı yaşamak mı daha büyük üzüntü verir, yoksa bizim gibi ömründe hiç "Yenilmez Armada şampiyonluğu" görmemek mi..
Ama artık bir gerçeklik var ki, bugün, bu gece "Yenilmez Armada"nın yeniden tarih sahnesine çıkışının tescili oldu. Nihayet o 23 senelik hasret bitti, nihayet o beklenen gün geldi. "Yenilmez Armada" tekrar o isminin hakkını verircesine en tepeye çıktı, hem de o geçen 23 senenin acısını çıkarırcasına..
Bugüne, bu takıma gelene kadar, "Yenilmez Armada" tekrar dirilene kadar bir kişinin emeği geçti. Bugün sevinirken geçen sezonlar, emeği geçenler de elbet akıllara gelecektir. Bu muazzam takıma, "Yenilmez Armada"ya gelmeden o isimlere de hakkını birkaç cümle ile olsa da verelim ki, ardından doyasıya şampiyonluğu yaşayalım, bu müthiş ekibi kutlayalım. Hatalarıyla sevabıyla, bugünlerdeki şube koordinatörlüğünden hiç memnun olmasak da ilk adımların atıldığı dönemde koçluğumuzu yapan Murat Özyer'e bir teşekkür gerekir. Tekrar Galatasaray taraftarındaki basketbol sevgisinin ve ilgisinin canlandığı dönemdi. Ardından Cem Akdağ ile müthiş karakterli, o zorlu dönemde çok iyi işler yapan bir takımımız oldu, sonra da bayrak Oktay Mahmuti'ye devredildi. Oktay Mahmuti de tekrar bu şubeye karakter kattı, sevilen ve taraftarı ile bütünleşen bir takım yarattı. Hakan Üstünberk ile çok güzel bir dönem geçirdiler. Bu süreçte birçok oyuncunun emeği geçti, onlara da teşekkür etmek lazım.
Küme düşmeden son anda kurtulduğumuz bir dönemden, süreç sonunda şampiyonluğa kadar ilerledik. ve o gün geldi..
"Kolay olmadı, Oktay Hoca sonrası yaşanan süreç, Ergin Hoca için sergilenen tavır.. Hiç de hoş değildi, ve kimse de kusura bakmasın, şu şampiyonluğu gördüğünde daha önce söyledikleri için sevinirken kalbinin bir tarafının sızlaması gereken yığınla insan var. Ergin Hoca'ya söylenen laflar, yapılan üvey evlat muamelesi bunların hiçbiri kolay unutulacak şeyler değil. Bu takımın şampiyonluğunu kutlamayı hak etmeyen insanlar da var, ama neyse geçelim, bu mutlu günlerde bu konuları konuşmayalım."
Ergin Ataman sene başı takımı kurduktan sonra değerlendirmeler yapıp, yorumlar yazıyorduk. O günleri bakıyorum, bir de dönüp şimdiye. Arada çok badire atlattık, çok değişiklik yaşadık. Kurulan kadro ile bugüne gelen kadro arasında ciddi farklar var. Sene başında Domercant ve Hawkins eksenli bireysel yetenekleri ağır basan bir takım iken, sene içinde yaşadığımız talihsizlikler sonucu daha komplike, daha ekip ruhu ile hareket eden, daha paylaşımcı bir takıma evrildik. Ve bu süreçte
en büyük rol Ergin Hoca'nındı.
Bir başka takım sezon içerisinde bizim yaşadığımız aksilikleri yaşasaydı, sezonu nasıl bitirirdi, çok merak ediyorum. Sene başında planladığın kadrodan, sezon sonuna kadar tam 5 eksik veriyorsun. İlkan Karaman, Henry Domercant, Göksenin Köksal, David Hawkins, Engin Atsür.. Bu isimlerin ikisi takımı üzerine kurduğun adamlar, bir tanesi en önemli savunmacım gözüyle baktığın adam. Ama buna müthiş reaksiyon gösterdik, ve belki de bizim adımıza daha hayırlı olan bir döneme girdik. Çünkü daha takım olduk, daha doğru hamleler yaptık. Gidenlerin yerine Arroyo ve Markoishvili gibi iki isim kattık, ve takım kimyamızı çok iyi bir biçimde tamamladık. Çok iyi bir savunma takımı olduk; Jamont, Marko Paşa gibi dış savunucular, içeride ise N'Dong, Dudley ve Furkan gibi değerli adamlar. İyi oynasak da kötü oynasak da hep bir karakterimiz oldu, ve savunmamız hep bizi korudu, farklı kıldı. Hücumda ise Arroyo önderliğinde her maç farklı bir parçasını parlatabilen bir takım haline geldik. Evet, belki biraz Arroyo'ya bağımlıyız ama aynı zamanda parçaları da oldukça iyi kullanabilen bir takımız.
Sezonun belki de en kritik noktası, Hawkins'in olayıydı. O gün medya ve basının nerdeyse tamamı, taraftar arasında ise önemli bir kesimi "bu sene de gitti" kıvamındaydı. Aslında pek de haksız bir tespit değildi, çünkü Hawkins odaklı bir takımdık. Ama o günlerde söylediğim bir şey vardı, tam bir Ergin Ataman'lık bir ortam var, tam 23 senelik hasreti bitirmeye yakışacak bir ortam var, tam "epik bir hakiyae"nin başlangıcı olacak bir ortam var. O gün bizim kırılma noktamızdı, o günden itibaren takım başka bir kimliğe evrilmeye başladı. O günden itibaren 23 senelik hasretin bitişinin öyküsü yazılmaya başlandı, Hawkins odaklı takım başbaşka bir hale büründü,
Arroyo dümene geçti, daha homojen bir takım olduk, ve o günden itibaren daha çok Ergin Ataman faktörü ortaya çıkmaya başladı, sonunda ise zafer geldi.
Yaşanabilecek belki de en epik şampiyonluk hikayelerinden birini yaşadık, yenilmez bir takım olduk, kazanmak ruhumuza işledi. Önce Tofaş'ı geçtik, ardından da kendini dev aynasında gören Karşıyaka'ya haddini bildirdik. Şimdi ise Banvit'i dümdüz ettik. Ve Play-Off boyunca süpürgeyi elimizden bırakmadık.
Bu şampiyonluk da emeği geçen herkesi tebrik ederim, tek tek teşekkür ederim;
#34 David Hawkins; Neden teşekkür edicez diyebilirsiniz bu şahısa, çok basit, bize Markoishvili'nin gelmesi bile yeterli sebep, ardından homojen bir takım oluşumuz bile yeterli bir sebep. O kalsaydı Markoishvili gelmezdi ve belki de böyle homojen bir takım olamazdık. Yaptığının cezasını yine kendi çekti.
#6 Doğukan Sönmez; Kadromuzda bulunan her fert gibi ona da teşekkür lazım.
#7 Göksenin Köksal; Önemli bir parçamızdı, takımın savunma tarafında kilit rol üstlenecekti, ama o da talihsiz bir sezon geçirdi. Sakatlık sonrası tavırları beni pek memnun etmese de, yeterince takıma destek verdiğini düşünmüyorum, teşekkürler.
#44 Henry Domercant; Gelişine çok sevinmiştim, olaylı bir biçimde de gelmişti. Sahada olduğu her anda takımın lideriydi, farklıydı, ayrıydı. Onu doyasıya izleyemedik, talihsiz sakatlıklar bırakmadı peşini ama yine de varlığı yeter. Bekliyoruz, "DomDom"
#8 Can Korkmaz; Farkın açıldığı maçlarda şans buldu, umarım ilerleyen senelerde kendini daha da geliştirir, teşekkürler.
#15 Sertaç Şanlı; Zaman zaman bulduğu şanslarda gösterdiği performansla beni şaşırttı, umarım daha da iyi olur.
#14 Engin Atsür; İlk başlarda yeterli fırsat bulamadı, formunu yakalayamadı, sonra tam kendine geldi, bu sefer de sakatlık devreye girdi. Ama yine de kritik katkı verdiği zamanlar oldu, teşekkürler.
#17 Cenk Akyol; Normal sezonda takımın önemli parçalarından biriydi, oldukça iyi de performans gösterdi. Hatta ondan beklenmeyecek derecede istikrarlıydı. Bu takımın önemli parçalarından biri oldu, teşekkürler Cenk.
#33 Ender Arslan; Ah be kaptan, seni bir türlü anlayamayacağım. Birgün vakti zamanında gençler şampiyonasında Tony Parker'a verdiğin derslerden bir kesit sunuyorsun, bir gün çıldırtıyorsun. Ama kuşku yok ki her zaman sorumluluk almak istiyorsun, ve bu şampiyonluktaki payında yadsınamaz. Zaten Banvit'e karşı o 3'lüğün bile yeter, ama sene içinde daha nice maçta önemli katkılar verdin.
#25 Milan Macvan; Açık ve net, bu seneki en büyük hayal kırıklığımsın. Ama yine de teşekkürler.
#35 Ersin Dağlı; Takımın en değerli parçalarından biri. Her zaman mücadelesi, istikrarlı orta mesafesi, sürekli verdiği katkılar ile şampiyonluğun önemli pay sahiplerinden. Büyük saygıyı ve teşekkürü hak ediyor.
#19 Furkan Aldemir; Hücum özellikleri hala kısıtlı, ama takıma kattığı dinamizm, enerji ayrı bir boyutta. Final serisinde bir ayrı oynuyor. Gerektiğinde yürek koyuyor, mücadele ediyor. Ve bu özellikleri ile fark yaratıyor. Teşekkürler Furkan..
#9 Manuchar Markoishvili; Sen geldin diye Hawkins'in gidişi, o kötü olay güzelleşti. Sen geldin diye bu takım bir farklılaştı. Çok özel bir adam, iyi bir savunmacı, içeri de drive ediyor, iyi bir şutör, ortaya yürek koyuyor. Bu takımın en önemli dişlilerinden biri oldu. Banvit, Final Serisi, 2. Maç, 3. Çeyrek.. Akıllara tek gelen şey, Marko Paşa'nın efsane performansı. Öyle bir atmaya başladı ki, bütün banvit üzerine çullansa fark etmezdi. Teşekkürler be Marko Paşa.
#5 Jamont Gordon; Gordon'lardan deli olanı. Takımın "deli"si ve dengesizi. Ama takımın da en gerekli adamlarından, en değerli parçalarından biri. Dizginlenmesi ve yönlendirilmesi gereken bir oyuncu. Ama fazla da sıkmamak lazım. Yani tam iki ucu keskin bıçak. Kelebek misali, fazla sıksan öldürürsün, biraz avucunu açık bıraksan uçar gider. Lakin öyle korkusuz, öyle farklı bir adam ki; kararlı bir biçimde içeri drive edince durdurulamıyor. Kafasına estiğinde, inanarak attığında abuk subuk yerlerden rakibi bitiren şutlar atıyor. Özel bir adam, büyük pay sahibi, teşekkürler.
#21 Boniface N'Dong; "Emeklilik ikramiyesi almaya gelen adam". Kullanılan sıfat buydu, sene içinde söylenenleri de hatırlıyorum. Ama bu takımda en büyük yürek onda, 35 yaşında da olsa en büyük azim ve istek onda. Saygıyı en fazla hak eden adamlardan biri. Pota altını karartıyor, hücumda orta mesafeleri büyük tehdit, rakipler ondan çekiniyor. Diyecek fazla birşey yok bu devvm adam için, keşke devam etse, teşekkürler.
# 30 Carloooooosssss Arrrrroyyyooooo; ”Telefona bakın beyler!!”. Niye ona özel muamele var demeyin, adam özel çünkü. Adam geldiğinden beri ligde mağlubiyetimiz yok, daha ne olsun. İlk transfer için adı geçtiğinde pek fazla istekli değildim, o günler için kendimden utanıyorum. Bir önder, bir lider, bir winner, bir kurtarıcı.. Tonla sıfat sayarım ama onu ttanımlamak için dilgisi konusunda zayıf kalabilirim, çünkü kelime hazinem de o kadar geniş olmayabilir. Bir nevi acil durum butonu gibi, takım "SOS" vermeye başlayınca Arroyo'nun camını kırıyoruz, o da bizi gelip kurtarıyor. Ne lazımsa onu yapıyor, birine şut mu hazırlanacak, tüm savunmayı uyutuyor, şutu hazırlıyor. Sayı mı lazım, devreye giriyor, işi değiştiriyor. Saygı, sevgi, hürmetler..
"ERGİN ATAMAN"; Ergin Ergin Ergin Ataman, Cimbombom'un Çocuğu Ergin Ataman.. Yeri geldi üvey evlat muamelesi gördün, benimsenmedin, ama ilk gün nasıl başarılı olacağından eminsem, bugün de şu tablonun haklı sevincini yaşıyorum. Hocamla ve yarattığı "Yenilmez Armada" ile gurur duyuyorum. 23 Senelik bu hasreti bitiren, ömrümdeki ilk erkek basketbol şampiyonluğunu bana tattıran, "Yenilmez Armada" efsanesini yeniden dirilten hocama saygılar şelale.. Ve onun nezdinde Yağızer Uluğ, Tolga Başer, Yakup Sekizok hocalarımıza da teşekkürler. Uzun yıllar kal hocam bizimle, kısmetse F4, belki de Euroleague Şampiyonluğu, neden olmasın. Zaten BBL'nin şifresini çözdün, onu hiç hesaba katmıyorum.
Sahi şimdi ne olacak, daha önce erkek basketbolda şampiyonluk görmüşlüğüm yok, yani tam olarak ne yapmamız lazım.
Neyse doğaçlama takılırız bizde, "Yenilmez Armada"ya ve bu takımı yaratanlara saygılar, sevgiler, teşekkürler..
Bu arada Yiğit Çelebi'nin lafını da eklemek lazım Ergin Hoca için, bizi "23 sene geriye götürdüğü" için tekrardan defalarca teşekkürler.
Burak Uğur YILMAZ