Maksimum 2 oyuncu alabiliyoruz zaten. Değiştirmek için oldukça erken. Tabiki format değişik ama bazı oyuncular için süre lazım
Dentmon şu an giderse yönetimlik bir durum yok. Daha adam geleli 1 ay oldu bir Mccollum olayından dolayı olmaz bir şey. Bu kadroda başarı da başarısızlık da toptan Atamanın sırtında. Hiç kimsenin yönetime suç atacağını sanmıyorum.Ergin hocanın üzerine çok yükleniyoruz ama dentmon giderse sorun para muhabbeti olacak ve sorumlusu da yönetim olacak.. Geçmiş yıllardan süre gelen ödeme sıkıntılarının bir neticesi.. Dentmon bu takıma liderlik edecek adam halbuki, nasıl sorumluluk aldıgını zalgiriten biliyoruz. Ha bunun dısında kadro planlamasında hocamıızın hataları oldugunu gene de düşünüyorum.
Dentmon şu an giderse yönetimlik bir durum yok. Daha adam geleli 1 ay oldu bir Mccollum olayından dolayı olmaz bir şey. Bu kadroda başarı da başarısızlık da toptan Atamanın sırtında. Hiç kimsenin yönetime suç atacağını sanmıyorum.
Güzel bir yazı olmuş. Doğru tespitler ve hemen herkesin düşündüğünü net biçimde ortaya çıkarmışsınız. Bence de bu takım kesinlikle başarılı olabilir ben hala umutluyum ki savunma dışında öyle büyük bi derdimiz de yok.Hocaya hayıflanıyorum, biraz da hayal kırıklığına uğruyorum.
Öncelikle eldeki kadronun birbiriyle çok uyumlu parçalardan oluştuğunu düşünmesem de, oyuncuların birer birer değerli olduklarını düşünüyorum. Yani şuan mevcut rotasyon ile bundan çok daha fazlasını yapabileceğimiz bir gerçek. Beni hayıflandıran nokta, hocanın seçtiği oyuncular ile oynattığı oyun arasındaki uyumsuzluk. Başarıya giden yol tek değildir, birden fazla yol aynı yere çıkabilir. Ben elimizdeki kadrodan da başarıya yürüyebilecek bir takım çıkabileceğini düşünüyorum. Ancak şöyle bir durum, hoca silahları nasıl kullanacağını arada şaşırıyor. Elimizde silah yok diyemeyiz, var. Elimizde bir taramalı tüfek var, lakin hoca keskin nişancı görevi görmesini bekliyor. Bu da haliyle pek olmuyor. Russ Smith özelinde; kullandığı top sayısı ve hücum arttıkça, oyun hızı arttıkça silaha dönüşebilecek bir adamı farklı bir kalıba sokmayı deniyoruz. Herkes bir McCollum özverisi beklemiyor. Yada Justin Dentmon'ın varsa direksiyonu arkadaşa bırakırsın, 30+ süre verirsin, günahıyla sevabıyla eyvallah çekersin. 30 yaşından sonra Dentmon'ı değiştiremezsin. Bu rolü adama vermeyeceksek de almamak en doğrusu.
Dentmon&Russ guard ikilisini sene başında oluşturup, ilk resmi maçlarında yine oyunu forvetten yönlendirmek asıl sıkıntılı nokta. Hocanın aklında geçen seneki düzene eğilim var. Zira dediği gibi karakterli ve hocaya hitap eden bir takımdık. Sete sette forvetlerin ikili oyunları üstünden giden, tempoyu çok tavana vurmayan, savunmada da atlet uzunu ile işi toparlayan. Dentmon alıyorsan, üstüne Russ yapıyorsan; ben derim ki hoca bu sene başka bir eksene kaydıracak takımı, daha direksiyon guardlar olacak, sevabıyla günahıyla. Belki guardlara çok saydıracağız, tercih hataları sebebi ile ama işin sonucunda bu bizim tercihimiz olacak. Ama biz daha ilk resmi maçlarda geçen seneki plana sarıldık, kaldı ki görmüş olduk ki bu guardlar pek de hocanın kafasına yatmamış, hazırlık döneminde birşeyler biriktirmiş, üstüne "Avrupa'nın en potansiyelli oyuncularından biri" dediği Russ'ın baya bir ruh dengesini bozmuş, liderlik vermesini beklediğimiz Dentmon'a lig lisansı çıkartmamış.
Sormak lazım hocaya, biz o zaman niye geçen seneki takımı update etmedik, Russ'ı, Dentmon'ı aldık?
Elimizde bir temel varken gidilecek oyuncular bile belliydi. Az para vermedik sonuçta Russ, Dentmon, Diebler, Schilb, Pleiss falan. Denklem basitti. Düzeni bozmadan gerektiğinde sana skor yapacak bir kısa, topu yönlendiren ve çözüm bulan forvetler, savunmayı toparlayan bir atlet uzun, oyunu açan bir dört numara. O dört numarada zaten piyangoyu bulmuşuz, çerez parasına takımın hücumda ana sorun çözücüsünü bulmuşsun; Austin Daye. Atlet uzun desen, piyasa Lasme'yi en iyi idare edecek adamı da yakalamışsın; Alex Tyus. Devamında da yürüyecektik işte. Schilb'in yerine gelecek adama para basacaktık, ki bu mesela Krunoslav Simon olabilirdi. Diebler + Schilb parasını düşündüğümüzde Milano'dan rahat koparırdık. McCollum gibi sisteme adapte olacak bir kısa skorer, ana taşlar tamamdı.
"Skorer PG" - Markovic
Sinan - Krunoslav Simon - Göksenin
Micov - Emir
Daye - Honeycutt
Tyus - "Atlet Uzun"
Bu yapılamaz mıydı, isimler değişebilir ama profil olarak yapılabilirdi. Ama olmadı.
Gelinen noktada ise bildiğimiz Ergin Ataman illa bir çözüm üretecektir. Bundan eminim, bir şekilde yine kendine doğru rotasyonu oluşturacaktır. Bunu yaparken ekleme/çıkarma elbet olacaktır. Lakin keşke bunları bu sene en başından tasarlayarak ilerleseydi. Hocaya belki de geldiğinden beri en çok hayıflandığım dönem bu oldu. Çünkü elinde güzel bir fırsat vardı, ama o bunu es geçti. Şimdi tekrar işleri yoluna koyacak olan yine kendisi, yapacaktır da!
Arkadaşlar CARLOS ARROYO diye bir oyuncu buldum.. 37 yaşında. İyi pasör ve lider..Savunması kötü.. Sadece EL maçlarında 10-15 dk takımı oynatmak için alır mi Koç acaba?
https://youtu.be/eJvOaJ7h1kM
LG-D855 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
100- 200k$ en fazla, geçen sezon barcelona da 900k aldı, ispanya da % kaç vergiye gidiyor bilmiyorum... Yani bizde almak istersek 200k$ civarına alabiliriz..37 yaşında isteyeceği fiyat 1000k sence ?
Herkes yine guardın yanlış olduğundan falan bahsetmiş bence bizim oyun kurmada sorunumuz yok, basketbolda oyunu guard kuracak diye altın bir kural da yok. Bizim takımda guardın yapacağı delicilik ve oyunun sıkıştığı anlarda guardın potayı zorlaması falan olmalı bunu da Russ Smith ve Dentmon rahatlıkla yapar. Takımın en büyük sorunu kısa savunması çünkü savunmacı forvetimiz yok. Schilbin yapıp Preldzicin yapamadığı ne var allah aşkına? Schilbi Ergin hoca bi an önce yollayıp 2-3 oynayacak 3&D oyuncu almalı kesinlikle. 2. temel sorunumuz ise Tibor Pleiss, kesinlikle takım yapımıza uygun bir oyuncu değil Pleiss. Belli bir yere kadar idare edip fırsat bulursak Pleiss'ı yollayıp rotasyonda Alex Tyus'ın da önünde yer alacak atlet bir 5 almalı Ergin hoca. Diğerlerine göre küçük kalsa da 3. sorunumuz 3lüklere çizilmiş hiçbir setimiz yok Diebler'ı bu yüzden hiç kullanamıyoruz, Ergin hocanın bu konuya da eğilmesi lazım.