İyi geceler Galatasaray Ailesi ...

27 yaşındaki süper skorer yeni takımı Maccabi Tel Aviv’le anlaşmadan evvel Fenerbahçe’nin ezeli rakibi Galatasaray’a gitme ihtimalini de düşünmüş:
“Galatarasay’a gitmeyi tabii ki düşünüyordum. Başka takımlarla beraber Galatasaray da seçenekler arasındaydı. Onlarla anlaşmaya yakın olduğuma ilişkin söylentiler çıkınca taraftarlardan hayli tepki gördüm. Her türlü olumsuz mesaj gönderildi… Ölüm tehditleri bile aldım.”
Toney Douglas Cavs ile imzalamış. Adam allem etti kallem etti sonunda kontrat aldı NBA'den.
SM-G900FQ cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Abi Honeycutt'ı ben de beğendim de Schilb, Diebler gibi adamlarla Honeycutt'ı hangi açıdan kıyaslayıp bunların yerine alınmalıydı diyebiliyorsunuz? Schilb yeni guardlarımızı da gördükten sonra diyebiliriz ki, hala takımımızda topa en iyi yön veren oyuncumuz. Diebler sağlıklı kalabildiği sürece Avrupa'nın en iyi 5 ceza şutöründen biri. Emir de bilhassa top yönlendirmesi ve son anlardaki liderliğiyle en azından yurt içinde ciddi fark yaratabilecek bir adam. Evet, bu 3 adamı toplasanız Honeycutt'ın sahaya koyduğu enerji ve mücadeleyi ortaya koyamazlar ama bu adamların da yıllardır kendilerini Euroleague seviyesinde oynatan çok başka noktaları var. Şu kadroda Honeycutt'ı alsanız kesebileceğiniz en makul adam Micov olur, onu da hangi Galatasaraylı canı gönülden diler bilemiyorum. Bu Fenerbahçe'nin en mücadeleci oyuncusu, takımın en kadife elli oyuncusu Datome. Artık dünya basketbolunda bireysel savunma diye bir şey kalmadı. Bugün kadrosuna baksanız Draymond Green dışında adam akıllı savunmacısı bulunmayan Warriors, 2 senedir NBA'in en az sayı yiyen takımı. Udoh dışında savunmada sistemi ezberlememiş (Vesely'i sadece Harlem'in bir tık üstü olarak görüyorum) Fenerbahçe geçen yılın Avrupa'daki en iyi savunması. Artık takım savunmaları dünya basketbolunu sürüklüyor. Sen takımını yarı sahaya düzgün yerleştirebiliyorsan, oyuncularına da gerekli azmi aşılabiliyorsan Avrupa'da ortalama üstü bir savunmaya sahip olmaman için bir neden yok. Ergin hoca orayı kotarır mı, oyuncular gerekli sorumluluğu alırlar mı onu zaman gösterir. Ama daha sezon başlamadan 1 maçını izlediğimiz, belirli açılardan çok kısıtlı oyuncuyunun karşısında 3 tane yüksek kalibre oyuncumuzu bokta kürek saymak çok vizdansızca oluyor.
Abicim ben Honeycutt transferi için Micov ile değişmeli olarak düşündüm zaten..Ayrıca kadrodaki Diebler ve Schilb pozisyon anlamında kadroyu şişiriyor..2'sinden de fayda göremeyebiliriz sezon içinde..Diebler'a pozisyon hazırlayamazsan o "tehdit" şutundan yararlanamazsın..
Schilb de topa yön verse de bunu ne ölçüde Euroleague seviyesinde yapacak bundan çok kuşkuluyum..Kaldı ki Eurocup'da eli ayağına dolaşan bir Schilb vardı hatırlıyoruz..Ve senin dediğin "bireysel savunmalar artık bitti" lafı burada devreye giriyor..Diebler ve Schilb ile Euroleague gibi bir organizasyonda takım savunmasını nasıl yapacağız merak ediyorum..
Bu sebeplerden dolayı Honeycutt veya Wanamaker transferlerini hep söyledim takım savunmamız açısından..Takımda zaten öyle ahım şahım savunma yapan oyuncumuz pek yok..Bu sezonda Euroleague'de daha zor maçlarımız olacak şüphesiz ki bu açıdan hocanın takım savunması açısından bu oyuncuları tercih etmesini beklerdim..
Abi şu an Micov dışında post oyunda, el üstünden şut atacak adamımız yok. Geçen seneki Canaria maçları gibi yine guarda baskıda en önemli skor opsiyonumuz Micov olacaktır. Diebler'a pozisyon hazırlamak başta guardlarımız ve Schilb'in işi olacak gibi görünüyor. Geçen yıl Eurocup'ta en çok asist yapan oyuncumuz Schilb, iki guardımızın ardından gelen dördüncü oyuncu Micov. Aynı şekilde ligde 3. Schilb, 4. Micov. Honeycutt'tan Euroleague seviyesinde alabileceğin maksimum katkı topa baskı ve iyi günündeyse ritim şutları olur. Micov bu ligin Datome'yle birlikte bu ligin en kıymetli kısa forveti. Sahada düzenli kullanacağın 7 oyuncuyu gerekli savunma sistemine yerleştirmek, alabileceğin bir üst savunmacıdan tüm savunmayı taşımasını beklemekten daha makul bir olay. Ha, çok lüksün olur, Honeycutt'ı kenardan getirecek kadar lüksün olur amenna; ama kadronda Datome, Micov gibi adamlar varsa sırf topa baskı için Honeycutt'a 20 küsur dakika süre vermezsin.
Benim takım savunması dediğim isimler üzerinden bir şey değil. Bugünkü 28 yaşındaki Datome, Virtus dönemlerinden beri atletizmiyle tanınan, her hücumda fast break ve smaç düşünen bir adamdı. Geçen 1.5 yıla bakıyorsun Udoh'la birlikte takımın en çok mücadele eden adamı. Ama Fenerbahçe günü geliyor, Dixon gibi Avrupa basketbolu için bile kısa sayılabilecek, ayakları her zaman yavaş olan, 33 yaşında bir adamın pozisyonundan bile kolay kolay delinmiyor. Çünkü topa baskı çok iyi, oyuncular sürekli hareketli ve post oyununda yakalanan kısalar bile uzun tarafından itilip kaçırmasını beklemektense topa müdahele yapıp faul almayı tercih ediyorlar. Aslında bizim 1.5 yıldır konuştuğumuz Fenerbahçe standartı faul düdüklerinin altında da bu gerçek yatıyor. Adamlar 40 dakika topa o kadar baskı oynuyor ki hakemler bile onlara uyup kolay faulden kaçmaya başlıyorlar. Bunun en net örneği de geçen yıl Final Four yarı finalindeki Laboral maçıdır.
Özellikle rakip hücuma oturmadan, fizik farklılar açığa çıkmadan yapılan topa baskı artık günün basketbolunda çok önemli. Bugün Efes top çalabildiği her an farkı eritti. Smith ve Dentmon kariyerlerinin genelinde 2'ye yakın top çalma ortalamalarında oynayan adamlar, Sinan'ın zaten Efes kariyeri bunun üstüne kurulu, Göksenin artık 26 yaşında bir oyuncu ve fiziksel gelişiminin istenilen ölçüde gitmedi ortamda. Beklenen gittikçe atletleşmesiyken o gittikçe kalınlaşmaya başladı. Bundan 4 sene önce çaylak Göksenin, Spanoulis'lere, Navarro'lara illallah getiren, teknik fauller aldıran bir adamdı. Ne yazık ki son yıllarda o oyun tarzından çok uzaklaştı. Şutunu geliştirmeye çalışırken savunmada daha kolay yenilen bir adam haline geldi. İsim isim baktığınızda da, günün şartlarına göz attığınızda da artık baskılı bir savunma oynatmak için illa 2003-04 Pacers kadrosuna sahip olmanız gerekmediği ortada. Ki bu yakın zamanda olan bir şey de değil. Hala baktığımızda Euroleague tarihinin gördüğümüz belki de en iyi kadrosu 2010-11 Olympiacos'unu ilk maçta 50 sayı fark yiyip eleyen Siena'nın nasıl kazandığı da ortada. Mccalebb ve bitmeye yakın Lavrinovic hariç yüksek kalibrede oyuncusu olmayan Siena, son 3 maçta 30 top çalıp o seriyi kendi sahasında bitirmeyi başarmıştı. Bugünün hızlı basketbolunda artık layakıt yapılan alan savunmaları, Tanjevic tarzı 1-3-1'ler espri gibi kalmaya başladı. Önemli olan topa baskı ve rakiple parkede kavga etmek. Bunu başaran takım, rotasyondan bağımsız başarılar kazanıyor.
Ama Ergin hocanın böyle bir oyun tarzına dönüşü Obradovic, Pianigiani veya Itoudis kadar çabuk ve keskin olur mu o büyük soru işareti. Benim en büyük kuşkum burada açıkcası. Yukarıda saydığım isimler bence bu sistem için oldukça ümit veren oyuncular ama hoca onları bu role adapte edebilir mi onu zaman gösterecek.