Yaptığımız ankete göre doğru tahminde bulunanlar ;
şeklinde oluştu. Açıkçası karamsar bir tahmindi olimpiyat öncesi. Ama maalesef altın yani şampiyon çıkarma konusunda psikolojik nedenler başta olmak üzere başarısız olduk. Altın madalya kazanan isimlere baktığımızda Mete GAZOZ'un çekingen bir duruşu olmasına rağmen rahatlığından devşirdiği özgüvenle ve Busenaz SÜRMENELİ'nin lider ve agresif duruşunun özgüveniyle şampiyon karakterler olarak altın madalya aldıklarını görüyoruz. Olimpiyat şampiyonu olmak için bu gibi karakterlerde sporculara sahip olmak büyük avantaj ama illa her kategoride altın madalyayı şampiyon karakterler alıyor diye bir kural da yok. Bizim şanssızlığımız hiç böyle bir şansı elde edememek oldu biraz da. Hepsinin üstünde bir madalya baskısı var. Her katılımcı da var ama biz bir de üstlerine vatan millet sakarya ile gidip milli baskı da yaratıyoruz. Hatta kazandıklarında bile bunu ben Türkiye adına temsilen aldım diyorlar. Yok efendim ne temsili? Mete GAZOZ babasının eski bir okçu olması ve oğlunu şampiyon bir okçu yapmanın idealiyle tüm hayatını planlamasının eseri(Kendi spor kulüplerini bile kurmuşlar). Busenaz SÜRMENELİ ise futbolcu olmak isterken tesadüfen yeteneği keşfedilip boksa ikna edilen bir yetenek. Yani anlayacağınız müthiş bir sistemin çıkardığı doğal sonuçlar değiller. Olaylar farklı gelişse ya da kişisel çabalar olmasa bu 2 isim belki mevcut konumlarının civarında bile olamayacaklardı. Ama bundan sonrası için Okçuluk ve Kadın boksuna çocuklar ve aileleri nezdinde ilgiyi arttırdığını düşünürsek bir fırsatı kapıya getirmiş olabilirler.
Olimpiyat demek elbette sadece altın almak ya da kürsüye çıkmak değil. Bu olimpiyatlarda birçok genç sporcumuzun gelecek adına umut verdiğini gördük. Modern Pentatlonda 5. olmayı başaran İlke ÖZYÜKSEL-ki o da okulunda koşu yaparken bir anda böyle bir sporla tanıştırılıp bu spora kazandırılan bir yetenek-; atletizmde Cirit Atma kadınlarda 4.olan Eda TUĞSUZ, 3 Adım Atlama erkeklerde 6.lığı alan Necati ER, Sırıkla Yüksek Atlamada 10.olan Ersu ŞAŞMA; Artistik Cimnastikte Ferhat ARICAN'ın aldığı bronz madalya biraz eksik kalsa da yaşatılan 7 final, Okçuluk kadınlarda Yasemin Ecem ANAGÖZ'ün madalya bir önceki olimpiyatlara göre kendini geliştirmesi ama kendisindne daha kariyerli Koreli ile son 16da eşleşince ona üstünlük sağlayamasa da halen 22 yaşında olmasıyla ümit vermesi, yüzme takımının her ne kadar 16 ismin olduğu yarışta gelen garanti yarı final dışında seçme yarışlarını geçemese de buraya gelirken 11 A barajını geçerek en yüksek katılımı sağladığımız olimpiyatları yaşatmaları ve birçoğunun 20 yaş altı olmasıyla hedef olarak belirlenen 2024 için umutlanmamızı sağlaması bu oyunlardan bize kalan madalya dışı başarı ve başarı ümitleri oldular.
Başarısızlıkları sıralayacak olursak ise neden en az 4-5 altın barajına yaklaşamadığımız anlarsınız. Güreşte ağır sıkletlerde Taha AKGÜL ve Rıza KAYAALP bronzda kaldı. Her ikisi de altın beklediğimiz sporculardı. Taha'nın kabul edilebilir bir sakatlık mazareti var ama Rıza'nın 38'lik Lopez Nunez'e yenilip en büyük rakibim dediği ismi bir olimpiyat efsanesi haline getirmesi büyük başarısızlık. Dünya Şampiyonalarında yeniyorum diye övünmeye devam ede dursun adam olimpiyatlarda kaybetmeden emekli olacak büyük ihtimalle. O bıraktıktan sonra başka bir isim çıkar, hadi çıkmasın o saatten sonra kazandığın altının ne kıymeti olacak? Rekabeti kaybetmiş olacaksın her türlü. Ahlaklı bir sporcu olmadığını da düşünürsek müstahak kendisine her şey. Süleyman Atlı 57kg serbestte madalya beklenirken henüz ilk turda elendi. Olimpiyat madalyalı tecrübeli sporcumuz Cenk İLDEM de Grekoremen 97kg'da aynı kaderi paylaştı. Nur TATAR da tekwandoda 67kg'da geçmişteki gümüş ve bronz madalyaları düşünülünce çocukça bir hatayla bronzu kaçırdı ama ondan da beklenen altın madalyaydı zaten. Tekwando son 6 olimpiyattan da madalya çıkararak kendini başarılı ilan etti ama takım genel toplamda başarısızdı. 1'i altın en az 4 madalya almamız gerekirken 2 madalyada kaldık. üstelik Hakan REÇBER 68kg erkeklerde sürpriz bir bronz getirmesine rağmen. Ama bize satış şekilleri her olimpiyatta madalya getiren branş. Bu BARCELONA'nın biz her şampiyonlar liginde en az 1 puan alıyoruz diye övünmesi gibi bir şey! Cimnastik genel anlamda alınan bronzun türk cimnastiğine etkisinin büyük olacak olması nedeniyle başarılı olsa da İbrahim ÇOLAK'ın kürsüye çıkamaması kabul edilemez. Düşüsü doğru yapamayınca en azından Çinliler ardından alabil eceği 3.lüğü kaçırdı. Judoda devşirme sporcularımızdan özellikle kadınlar +78kg ağır sıklette Kayra Sayit madalya adayıydı ama hem o hem de erkeklerde ZGANK ucundan döndü. Karate takımımız ise 2 Dünya Lideri ve 4 de Dünya sıralamasının ilk 4ünde yer alan ismiyle 6 sıklette doğal favoriydi. Sadece 1 gümüş ve 3 bronzda kalındı ve onlar da kendilerini başarılı göstermenin derdine düştü. Dünya sıralamasında Kadınlar 55kg'da Serap ÖZÇELİK dünya lideri olmasına ve üstüne üstlük 33 yaşının tecrübesine rağmen ilk maçındaki şanssız yenilginin altında daha sonra son maça kadar önüne fırsatlar gelse de kaldı. 3'te 0 yaparak belli ki ilk ve tek şansını yitirdi. Erkekler +75kgda Uğur AKTAŞ da dünya lideri olarak gelmesine rağmen bronz madalyayla yetindi. Yarı finali ilk sayıyı verme dezavantajıyla kaybetti ama o ana kadar da net bir şampiyon gibi değildi zaten. Tüm sıkletlerde ev sahibi kotası olan Japonya hariç 7 sporcuyla katılan tek ülkeydik. En yakın rakibimizin 5 sporcusu vardı ama tek sporcuyla gelen ülkeler bile altın alırken biz başarımızı taçlandıramadık. Kadın Voleybol takımımız da kendini yıllardır başarılı gösterme çabası içinde ve burada da öyle oldu. Güney Kore gibi eski gücünde bile olmayan bir takıma yarı final yaşattılar. Türk spor medyasının balık hafızası ve algı yönetimleriyle kulüp başarılarının arkasında saklanmaya devam etsinler bakalım. Başarısızlıklar canın sağolsunlarla geçiştirilmeye devam ederse hiçbir yere varamazlar. Beklenti üstü şeyler başaran ve gelecek adına umutlanmamızı sağlayan yukarıdaki paragrafta yer alan madalya alamayan sporcular "canınız sağolsun"u hak ediyor ama kendi hatalarının neticesinde gelen gözyaşlarıyla hiçbir empati kurmamı beklemesinler!