Okuyorum, okuyorum ve cidden hayret ediyorum. Yahu, son 16 turuna kalmışız. Rakip her ne kadar da bizim kalibremizde olmasa dahi, takımımız bir 3-0 daha yapmış ve üstelik şu ana kadar ligin de en agresif takımı olduğumuz rakamlarla ortaya konulmuş olmasına rağmen, bir kişi hala başka telden çalıyor. Bu galibiyetin ardından, en azından sevindiğini bile ifade etmeden, direkt tribün konusuna dalıp ortalığı bulandıran, bu da yetmezmiş gibi yeniden hücum oyuncusu transferi hikayelerine dalmaya kalkan kişi yada kişiler, ya kafayı yemiş takıntılı insanlardır, ya da bilerek ve isteyerek, akıllarınca sinir uçlarımıza dokunmaya çalışıyorlardır.
Görmezden gel, kendi haline bırak diyorum ama olmuyor. Galibiyetler sonrası bile bu kafada olan kişi veya kişiler, kazara bir mağlubiyet sonrası saldırmak için adeta pusuda bekliyor. İyi niyetli olmadığı sürece, bu kişi gibilerin fikirlerinin, kendi adıma hiçbir değeri olmadığı gibi, hiç kimse için de değerinin olmadığını düşünüyorum. Başka konularda yorum yapmak için, bari önce bir takımı alkışlayın, iki sözcük ile takım veya oyun ile ilgili birşeyler söyleyin, sonra derdinizi anlatın.
Diğer bir önemli konu ise, bazı değerli arkadaşların kafasında oluşmaya başlamış erken form tutma kuşkusudur ki, doğrusu ben buna saygı duyarken katılamıyorum. Nedenine gelince; erken form tutmak, ille de yakın gelecekte bir düşüş yaşayacağımız anlamına gelmiyor. Erken form tutmanın bazı avantaj veya dezavantajları olduğuna inananlardanım.
Konuyu biraz daha açacak olursak, alınan sonuçlar itibarı ile evet çok müthiş bir başlangıç yapmışız ancak bu, herşeyin mükemmel olduğu anlamına da gelmiyor. Başarıyı, önceden de tablolarla açıklamaya çalıştığım gibi, belli oyuncuların, belli alanlarda gösterdikleri iyi performanslar ve hızlı oyunla yüksek hücum yüzdesine borçluyuz. İlkin, Kalandadze, Lazovic Dangubic ve hatta Sude gibi, ligin en iyileri olarak kabul edilebilecek yüksek yüzdeli servis karşılayıcılarına sahipken, hala beklenen performansı yakalayamamış olmamız ve bu handikapa rağmen yüksek yüzdeli hücum edebilme başarısını gösterebilmiş olmamız, neredeyse bir tez konusudur. Sonuç olarak, hücum, blok ve servis (ki bu noktada da hatalar dikkat çekiyorum) belli alanlarda evet geçen yıllara göre çok farklı ve başarılıyız ama servis karşılamamız beklenenin çok altında. Nedenini gerçekten anlamakta zorlanıyorum ama bu yüzdeyi, ileride sorun yaşamamak adına, bayağı yukarıya çekmemiz gerektiğini biliyorum. Kısa ve öz, şu ana kadar alınan başarılı sonuçlara rağmen, ben henüz tam olarak form tutamadığımızı düşünüyorum.
Takım ile ilgili olarak, dıştan bakıldığında, takım içi arkadaşlığın ve bağın, ki buna takım kimyası da diyorlar, iyi olduğuna dair belirtiler var ve genellikle bunu oyun içinde de görebiliyoruz, ama asıl ve daha da önemlisi, ard arda gelen galibiyetlerle motivasyon ve kazanma psikolojisinin giderek yükselişi ve takımın kendi kendisine duyduğu güvendir. Bu nedenledir ki, takım geriye düştüğü anlarda bile paniklemiyor ve set sonlarını odaklanarak oynuyor ve set ile birlikte maçı alabiliyor.
Tabii ki herkesin görüşleri farklı olabilir ve her samimi görüşe saygı duymak gerekir. Bunlar sadece kendi gözlemlerim ve çıkarsamalarım. Elbette takımımız herhangi bir maçta veya birkaç maçta yenilebilir de, ama ben çok büyük dalgalanmaların olabileceğine veya önemli düşüş yaşanabileceğine ihtimal vermiyorum. Takımımızın kadro yapısı, buna izin vermez. Hatta bunun ötesinde, sözkonusu handikapların aşılması ve bazı noktaların düzeltilmesi halinde, çok çok daha iyi olacağımıza inanıyorum.