Sen de o büyük potansiyel var. Lütfen çalış, çabala, Diana'dan birşeyler kap, değişmezimiz ol.
Savunma Bir Gurur Meselesi: Ayşe Cora
Edirne Belediyesi Edirnespor'un genç yıldızı Ayşe Cora'nın savunması, Edirnespor'u bir üst seviyeye taşıyor.
TKBL’de maç başına +15 sayı katkısı ve fizik artısı verecek iki yabancı oyuncu, üzerine kurabileceğiniz iyi bir temel verir. Takıma liderlik yapacak, parkede koçun gözü olacak Türk oyuncular, play-off iddiası kazandırır. Herhangi bir maçta 15+ skor yapabilecek ve sahaya defansif enerji katabilecek bir Türk oyuncu ise bir takımı tehlikeli yapar. Ayşe Cora ile Edirne Belediyesi Edirnespor bu seviyeye yükseliyor.
Her maç parkeye savunma kararlılığını ilk sıraya koyarak çıkan, tuttuğu oyuncunun sayı atmamasını gurur meselesi yapan Ayşe Cora, bu sene ne kadar önemli bir skorer olabileceğini de göstermeye başladı. Altyapı seviyesinde milli takımlar ile uluslararası maç deneyimi kazanan Ayşe Cora, TKBL’deki en ciddi dakikalarını bu sene Edirnespor’da almaya başladı. Her maç üzerine koyarak devam eden genç yetenek, bugün takımının en hırslı savunmacısı ve en skorer oyuncusu olabilecek durumda.
2012 ve 2013 FIBA Kızlar U20 Avrupa Şampiyonaları’nda bronz madalya kazanan Ümit Milli Takımın başantrenörü Aziz Akkaya, Ayşe Cora’nın sahip olduğu potansiyeli en iyi bilen insanlardan: “Çok hırslı, çalışmayı çok sever. En önemli özelliği savunmayı sevmesidir. Savunma için büyük efor sarfetmesi, her takımda oynayabileceğini gösteriyor. Genç oyuncular savunma yaparak takımda yer alıyorsa, her zaman kendisine şans bulur. Ayrıca her maçı aynı ciddiyetle oynar.”
Savunmanın dinamosu Cora, 12.1 sayı ile aynı zamanda 2013 Avrupa Şampiyonası’nı takımın en skorer oyuncusu olarak tamamlamıştı.
Ayşe Cora 2013-14 sezonunu Galatasaray Odeabank ile 3 kupa (Kadınlar Avrupa Ligi, TKBL ve Türkiye Kupası) kazanarak kapattıktan sonra radikal bir karar aldı. Daha fazla süre alacağı ve Aziz Akkaya ile bir kez daha beraber çalışacağı Edirnespor’a transfer oldu. Bu karar Ayşe Cora’nın kariyerini bir sonraki basamağa taşıdı. Maç başına 30 dakika süre alan Cora, 10 sayı-3 ribaund ortalamaları ile oynuyor. Altı maçta çift haneli skor üretti. Orduspor’a karşı 22, Fenerbahçe ve Mersin BŞB’ye karşı 19 sayı ile oynadı.
Edirne tercihinde önemli bir faktör olan Aziz Akkaya’ya göre artık Ayşe Cora’nın zamanı gelmişti: “Ayşe, Edirnespor’a süre alacağını bilerek geldi. Radikal bir karardı. ‘Ben artık oynamak istiyorum’ diyerek Edirnespor’a gelme kararı aldı. Aldığı süre ve oynadığı oyun, ne kadar doğru bir karar verdiğini de gösteriyor.”
Daha fazla süre bulmak için parayı ikinci plana koyan ve Avrupa’da oynamayı hedefleyen Ayşe Cora, Galatasaray Odeabank ile geçirdiği efsanevi sezondan Edirnespor ile yaşadığı sürprizlerle dolu sezona dair sorularımızı içtenlikle yanıtladı:
-Galatasaray Odeabank ile geçtiğimiz yıl çok özel bir sezon yaşadın. Senin için nasıl bir tecrübeydi? 2013-14 sezonunu düşündüğünde neler hatırlıyorsun?
Geçtiğimiz sezon her sporcunun hayalini kurduğu, şampiyonluklarla dolu bir yıl yaşadım. Özellikle Avrupa Kadın Basketbolu’nun en büyük kupasını kazanan ilk Türk takımında oynamak ayrı bir gurur kaynağıydı. Hele ki bunu Galatasaray Odeabank gibi büyük bir camianın forması altında yaşamak, kelimelerle tarif edilemeyecek kadar inanılmaz güzel. Sadece şampiyonluk da değil. Çok güzel arkadaşlıklar, dostluklar kurduk. Oyuncular yöneticiler, antrenörler... Gerçekten tam bir aile ortamı vardı. Bunu söylerken gerçekten abartmıyorum. İnanılmaz güzel bir ortam içindeydik. Bence başarıyı getiren en önemli şeylerden biri de bu. Sonuçta her takım bir şekilde iyi oyuncularla basketbol oynuyor ama sıcak ve huzurlu bir ortam yaratamıyorlar.
-2013-14 sezonundan senin için özel veya ilginç bir anın var mı?
Geçen sezonun her saniyesi benim için güzel ve özeldi. Ama en inanılmaz anlarından biri kesinlikle Ekaterinburg karşısında onların sahasında oynadığımız yarı final maçının ilk çeyreğini 20 sayı önde bitirmemizdi diyebilirim.
-O sezon sonrasında Galatasaray Odeabank’tan ayrılmaya ve Edirne Belediyesi Edirnespor’la anlaşmaya karar vermen, beklenmedik ama sonuçları senin için çok iyi olan bir karardı. Sen o süreçte önündeki seçenekleri nasıl değerlendirdin?
Galatasaray’dan ayrılmak, hayatımda verdiğim en zor kararlardan biriydi. Çünkü gerçekten o kadar güzel ve başarılı bir sezondan sonra ayrılma kararı almak, beni üzmüştü. Ama daha çok süre alacağım bir takıma gitmemin, benim için daha iyi olacağını düşündüm. Kendimi önce kendime kanıtlamam gerekiyordu. Daha çok sorumluluk almam gerektiğini düşünüyordum. Bu yüzden ayrılma kararı aldım. Özellikle Aziz Akkaya’nın Edirnespor ile anlaştığını duyunca teklife daha sıcak bakmaya başladım. Küçüklüğümden beri tanıdığım antrenörle bu yola çıkma düşüncesi, benim için iyi görünüyordu.
-Bu sezon Edirnespor’da dakikaların ve istatistiklerin dikkat çekici şekilde yükseldi. Kendini daha fazla gösterme şansı buldun. Bu sezon sana neler kazandırdı?
Bu sezon benim TKBL’de ilk ciddi süreler aldığım bir sene oldu. Ve, gerçekten bana güvenen insanlarla çalıştım. Benden çok şeyler bekleyen insanlarla… Öncelikle benim kendimden beklentilerim her zaman çok fazlaydı. Önce kendimi kendime kanıtlamam gerekiyordu. Ben her zaman kendisine güvenen bir insan olmuşumdur. Ve, bana güvenen insanlarla da yoluma devam ettim. Bu yüzden bu sezon benim için gerçekten verimli ve çok olumlu geçti.
-Edirnespor ligin ilk yarısında yakaladığı galibiyet serisi ile üst sıralara tırmandı ve o zamandan beri en tehlikeli takımlardan biri. Galibiyet serisi sırasında takımda nasıl bir atmosfer vardı?
Edirne’de güzel bir basketbol atmosferi ve seyirci kitlesi var. Biz kendi sahamızda her zaman çok daha farklı oynuyoruz. Basketbolu bilen ve yakından takip eden taraftarlar var. Zaten gerçekten de iyi oyunculara sahibiz. Belki çok geniş bir kadromuz yok ama işini severek yapan bilerek yapan bir takımız. Türk oyuncuları genç olan, enerjisi yüksek bir takımız. Başarımızı bunların getirdiğini düşünüyorum.
-Edirnespor, ligin çok para harcamadan başarı yakalanabileceğini kanıtlayan örnek modellerinden biri. Takım içindeki hava nasıl? Bu beklenmedik başarıyı yakalayan Edirnespor’da iç dinamikler nasıl işliyor?
Ben kendim için şunu söyleyebilirim. Konu basketbolsa, para benim için her zaman ikinci planda olmuştur. Benim önceliğim her zaman sevdiğim işi yapmaktır. Edirnespor, benim gibi düşünen oyunculardan kurulu olduğu için severek ve isteyerek basketbol oynuyoruz. Ve, bunun sonuçlarını en güzel şekilde yaşıyoruz. TKBL’de ilk yılımız olmasına rağmen güzel sonuçlar elde ettik. Dediğim gibi genç bir takımız. Önceliğimiz para değil, başarı oldu. Basketbola aç bir ekibiz. Para bizim için ikinci planda.
-Aziz Akkaya senin en önemli özelliğin olarak, savunma yapmayı sevmeni gösteriyor. Seni savunma yapmak için bu kadar motive eden şey ne?
Savunma bir oyuncuya asla ihanet etmez. Savunmayı en iyi şekilde yapmaya çalışıyorsan, karşılığını her zaman alırsın. Ben de bu karşılığı aldım.
Savunma hücum gibi değildir. Hücumun nankör olduğunu düşünüyorum. Top bir gün girer, bir gün girmez. Biz bunu çalışarak isabet yüzdesini geliştiririz. Ama benim için savunma öyle değil. Bir oyuncu savunma yapıyorsa, o oyuncunun en özel silahı her zaman savunmadır. Ben savunmaya hücumdan daha çok inanırım. Savunma, benim için gururdur. “Tuttuğum oyuncu beni geçip sayı atamaz, atmamalı” diye düşünürüm.
-Milli takım forması altında maçların en skorer oyuncusu olmaya veya fark yaratmaya yabancı değilsin. Bu sezon bu performansı Edirnespor için de ortaya koymaya başladın. Bir takımın skorunu sürükleyen ve maçın iplerini elinde tutan oyuncu olmak, nasıl bir his?
Hiç bir maça 'Bu maçta 20 sayı atmaya çalışayım' diye çıkmam. Pozisyon ne gerekirse onu yapmaya çalışırım. Bazen 20 sayı attığım maç da oldu, 2 sayıyla çıktığım maçlar da oldu.
Ben sorumluluk almaktan asla çekinmem. Korkmam. Elimi her zaman taşın altına koyarım. Pozisyon ne gerektirirse onu en iyi şekilde yapmaya çalışırım.
Bu sezon Beşiktaş’a karşı oynadığımız ikinci maçı örnek verebilirim. Sadece 2 sayıyla oynamıştım. Ama maçtan sonra antrenörümüz Mehmetcan Öztürk bana savunmada çok iyi olduğumu ve galibiyette önemli işler başardığımı söylemişti.
-Aziz Akkaya ile daha önce hem kulüp, hem de milli takımlar düzeyinde uzun süre çalıştın? Aziz Akkaya senin için ne anlama geliyor?
Aziz Akkaya’nın benim için sadece bir antrenör olmadığını, beni tanıyan herkes çok iyi bilir. Saha dışında çok sevip saygı duyduğum, güvendiğim bir abimdir. Kendisinden sadece basketbol adına şeyler öğrenmedim. Dürüstlüğün günümüzde ne kadar önemli olduğunu, küçük yaşlarımda kendisinden örnek alarak öğrendim. Aziz Abi gibi bir insan, hayatımda olduğu için çok şanslıyım. Ondan öğrenecek çok şey olduğunu düşüyorum.
-Kariyerin için kendine nasıl bir hedef belirledin? Basketbol hayatına nasıl yön vermek istiyorsun?
Önceliğim kendimi çok daha iyi ve sağlıklı bir şekilde geliştirmek. Avrupa’ya gitme hedefim var. Kendimi olabildiğince geliştirip Avrupa tecrübesi yaşamak istiyorum. Türkiye’yi Işıl Alben gibi Avrupa’da en iyi şekilde temsil etmek istiyorum.
-Oyununun en güçlü ve geliştirmen gereken yanları sence neler?
Ben kendimi bazen kontrolsüz güç olarak görüyorum. Tecrübesizim. Daha iyi yerlere gelmek için çalışıyorum. Zamanla bunu başaracağımı da çok iyi biliyorum.
-Son olarak uzun yıllar boyunca beraber çalıştığın başantrenör Aziz Akkaya, bu röportaj için sana bir soru yöneltti: “Hayatı ne zaman ciddiye alacaksın? "
(Gülüyor) Hayatımın içinde değer verdiğim şeyler vardır. Ailem, arkadaşlarım, basketbol gibi… Belli başlı şeylere önem verip ciddiye alırım. Her şeyi kafama çok takıp ciddiye almam. Kimisi buna çok umursamaz der. Ben gerçekten her günümü son günümmüş gibi yaşarım. O an canım ne isterse onu yaparım (uygun olduğu sürece) ve beni tanıyan herkes çılgın bir kişiliğe sahip olduğumu bilir. Hayatı yaşamayı seviyorum. Dolu dolu geçiriyorum her günümü.
TBF