Baş Antrenörümüz Orhun Ene

Orhun Ene sizce "Milli Takım Baş Antrenörlüğü" için yeterli mi?


  • Kullanılan toplam oy
    54
Öncelikle tebrikler takımımıza, umarım Olimpiyat vizesini elde edebilirler ama hiç umudum yok açıkçası.

Forum moderatörlerinden izin alarak hem bu başlığı, hem de anketi açıyorum.

Orhun Ene'yi hiç beğenmediğimi burayı takip eden herkes biliyordur sanırım. Yalnız çok sıkıntılı olduğum/olduğumuz bir durum var. Öyle ki artık Orhun Ene'yi desteklemek ve desteklememek iki ucu keskin bıçak gibi olmaya başladı. Öyle ki Milli Takım artık maç kazandığında ve bunda her açıdan yetersiz bulduğum Orhun Ene'nin en ufak bir katkısı olmadığı halde Orhun Eneci kitle "Orhun Ene'yi eleştirenler nerede?" gibi saçma laflar etmeye başladılar.

Gelin şöyle yapalım. Ben Orhun Ene'nin bu takımda neden olmaması gerektiğini ve turnuvada şimdiye kadar yaptığı hataları sıralayayım, siz de kendi görüşlerinizi belirtin.

1- Yanlış Kadro Seçimi: Bunu aslında uzun uzadıya yazmamız bile gerekmiyor, sanırım herkes hemfikirdir bu konuda. Yine de tatmin olmayanlar için açıklamayı yapalım. Türkiye'nin geçen sezon itibariyle Ömer Onan ile en beraber en formda oyuncusu olan Tutku Açık kadroda yok. Sene boyunca Tutku'nun maçlarda olsun, genel performansda olsun üstünlük sağladığı Kerem-Ender-Barış üçlüsünü kadroya aldı Orhun Ene. Bunlardan Kerem Tunçeri takımın en kötü oyuncusu açık ara. Ender'in sürpriz çıkışı olmasa ne yapardık bilmiyorum. İzzet tercihini kısa geçiyorum, İzzet'in yerine buradan herhangi birimizi alsaydı keşke, benchten ıslık filan çalardık, rakibin konsantrasyonu filan bozardık belki. Bunların yanında geçen sezonun en formsuz ve Türk halkının neredeyse tamamının yıllardır burada torpille bulunduğuna inandığı Cenk Akyol, sakatlığından sonra toparlanamamış ve süre alamayacaksa buraya niye geldiğini bilmediğimiz Sinan Güler, Milli Takımı kilit maçlarda 3 uzunla bırakacak kadar etkisiz ve verdiği katkı İzzet'in katkısıyla yarışacak olan Oğuz Savaş da diğer hatalı tercihler. Geriye kalan da kemik kadromuz ve Emir-Enes takviyesi.

Düşünün ki "Dünya İkincisi" apoletli takıma 2 kilit oyuncu eklemişsiniz, yanlış tercihlere rağmen kadro kalitesi olarak şu turnuvadaki en iyi 3-4 takımdan birisiniz. Ve biz şu an Tanrı'ya Luol Deng ve Joel Freeland adındaki iki Britanyalı'yı yarattığı için şükrediyoruz.

2- Yapılmayan Taktik Fauller: Litvanya maçında devre sonunda yapmadığımız ve üçlük yediğimiz, Polonya maçında da yine 2 periyot sonunda yapmadığımız ve karşılığını potamızda sayı olarak gördüğümüz taktik fauller. Bu faulleri takıma yapması gerektiğini söyleyecek olan biz değiliz sanırım, kenardan birinin bu talimatları vermesi gerekiyor ama?

3- Periyot Sonlarındaki Yanlış Tercihler: Bir koçun farkı en çok nerede belli olur dediğimizde çoğumuzun cevabı "Periyot Sonları ve Mola Çıkışları" olur sanırım. Bu turnuvada periyot sonlarını en kötü oynayan takımlardan biri olmamız durumu özetliyor sanırım. Litvanya maçına dönelim, maç sonunda Kemzura'nın 2 hareketli uzun hamlesine cevap veremedik ve maçı orada kaybettik. Polonya maçında periyot sonları olmasa maçı 10 sayı fark ile kazanacaktık. İspanya maçında son periyot hariç 3 periyot sonunu da yine çok kötü oynadık.

Orhun Ene'yi en çok eleştirenlerin Galatasaraylılar olması tesadüf değil. Biz yarı final serisinde Ene'nin molada adam adama savunmaya karşı set çizip Oktay Hoca'nın mola çıkışı alan savunmasına döndüğünü gördükten sonra yüzündeki çaresizliği gören insanlarız. Biz Göksenin adındaki 19 yaşındaki çocuğun bir takımın tüm hücumunu nasıl yerle bir ettiğini ve buna Orhun Ene'nin en ufak müdahelede bulunamadığını gördük. Biz Ene'nin takımının alan savunmasına karşı orta sahaya yakın yerlerden şut attığını da gördük.

Şimdi bazı insanlar var ki kağıt üstünde zaten 3-4 takım haricinde her takımı 10 sayı farkla yenmesi beklenen bu takımın aldığı galibiyetleri Orhun Ene'ye bağlayabiliyor. Şurada Orhun Ene değil de Türkiye Ligi'nde yer alan herhangi orta sınıf bir koç olsaydı bugün muhtemelen Polonya'yı da yenmiş olurduk, Litvanya'yı da...

Bu takıma bu savunma disiplinini veren Tanjevic, bu oyun sistemini getiren Tanjevic, bu kadroya Emir ve Enes'i ekleyen ve kenarda duran adam ise Orhun Ene. Bir de medyada, basketbol camiasında bazı isimler var ki kaybettiğimizde "Hadi başlayın Orhun Ene istifalara" diyip, kazandığımızda "Orhun Ene'yi eleştirenlere gelsin bu galibiyet" diyebilecek kadar yüzsüzler. Yarın Allah korusun 2.turda sıfır çekip döndüğümüzde, Orhun Ene'nin yanlış tercihleri yüzünden kaybettiğimiz Litvanya maçını aradığımızda ne diyeceksiniz? Orhun Ene'nin şu takıma hiçbir şey katmadığını, aksine başımızda iyi bir koçun bulunmasına kıyasla bu takıma zarar verdiğini göremeyen gözlere, en azından buradaki Galatasaraylılara söyleyeceğim şey de Oktay Hoca CEO olduğunda başımıza Orhun Ene gelsin, kabul mü?
 
Tebrikler çok doğru bir konu.Yazdıklarının yüzde yüzüne katılıyorum.Takım maçları Orhun Eneyle değil Orhun Eneye rağmen kazanıyor.Turnuvaya bizden başka 2 oyun kurucuyla giden başka ülke yok.
 
Kesinlikle katılıyorum. Katılmakla birlikte ufak bir şey de ben ekleyeyim, Portekiz ve Britanya gibi bizim seviyemiz için "kek" olan takımlarla turnuvaya başlamasaydık çok daha değişik bir son bekliyor olabilirdi bizi. Orhun Ene'nin takımın ağırlığını taşıyamadığını düşünüyorum kendi adıma.
 
Orhun ene kesinlikle Dünya 2.si milli takımın koçu olamaz.Yanlış kadro seçimi kesinlikle var bu kadar formda,iyi zamanındaki tutku açığı almamak akıl alır iş değil kaldı ki turnuvaya 2 oyun kurucuyla gidiyoruz.İzzetin kadroda kalıp Furkanı kadro dışına itmek çok enteresan bir seçim banvitte süre alamayan izzet kadrodayken Ümit milli takımda harikalar yaratmış KSK'de bütün sezon oynamış Furkan kadroda değil bu takımda Cenk,İzzet olmamalı.
 
Orhun bizim evladımız olabilir ama sistemin içine girip sistemin adamı olmuş bi koç o yüzden elma ile armutu karıştırmamak lazım. Tutku'yu almıyosun tamam ama bi oyun kurucu daha şarttı bu takıma heleki İzzet Furkan tercihinin hiç bir açıklaması yok. Orhun yeterli olamayacağını daha turnuva başlamadan çok net gösterdi zaten o yüzden bakınca geç bile açılmış bi konu bence. Sahadaki taktik kısmını daha hakim arkadaşlar değerlendirecektir zaten ama o kısmında da çok yeterli olduğunu söyleyemeyeceğim en basitinden oyuncu sürelerini bile çok doğru ayarlayamıyor. Üst tura çıktık ama kendi emeğimizle çıkmadık.
 
Kerem bir an evvel düzelmezse bu iki oyun kurucu tercihi çok pis girecek bir yerimize. Ender'in de bu insanüstü gayretini bütün turnuva boyu göstermesini bekleyemeyiz. Emir ve Hido top getirebiliyor ama oyun kuruculuğun top getirmek olmadığını en iyi bilen insanlardan biri olmalı Orhun Ene. İzzet ve Cenk'e söylenecek hiçbir şey yok. 12 Dev Adam diyoruz 8 kişilik rotasyonumuz var.
 
Zaten anket sonucu gösteriyor herşeyi, kimse inanmıyor Orhun Ene'ye.

İspanya maçında görüldü ki guard bu takım için çok önemli bir mevki. Ender'in oyuna koyduğu ağırlık ve oyunu yönetip topu birilerine ulaştırması fitili ateşledi. Biz Tutku Açık sarı-kırmızı forma giyiyor diye Milli takıma alınsın demiyoruz. Koskoca sezon izledin işte be Orhun Ene, hatta senin takımını paçavraya çevirdik play-off'ta. Orada da mı göremedin Tutku'nun yaptıklarını. Sen Milli takım hocasısın ve Tutku gibi üst düzey guardları takip etmek zorundasın. Kerem Tunçeri performansı kötü olunca böyle elin Britanyasına elini açarsın seve seve..

Ayrıca, sürekli Emir'in eline bakmak canımı sıkıyor..
 
Gazanfer bak, o kullandığın yüzsüz lafını sana yediririm bunu bir bil öncelikle, forumun arkasına sığınıp öyle laflar söylemek kolay değil.

Ben Türkiye gruptan çıkamasın ve Polonya, B.Britanya'yı yensin diyecek, Polonya maçında hakemlerin yaptıklarına, Litvanya maçında ev sahibi takıma karşı oynanan oyuna, İspanya galibiyetine de gözlerimi kapatacak kadar saplantılı bir beyine sahip değilim. Ayrıca Türkiye başarısız olsun da ben haklıyım çıkayım diyecek kadar ne haysiyetimi ne de aklımı yitirdim, eğer bu Orhun Ene'cilik ise sonuna kadar arkasındayım.
 
Her şey kadro seçimiyle başlıyor bu kadro seçimiyle esas sıkıntıyı üst turda yaşayacağız şöyle ki 8-9 kişilik rotasyonla üstüste gelen zorlu maçlar sonunda pilimiz bitecek. İzzet'i alıyorsan burada süre vereceksin madem ona güveniyorsun, eğer onu alıyorsan ve süre vermiyorsan burada bir sorun var demektir. İzzet'in yerine burada olması gereken Furkan'dı bunun duygusal yanı filan yok emin olabilirsiniz, en azından girer ribaund alır hücumda bir şey yapamasa bile. Tüm yük Ömer Aşık'ın üstüne bindi, atletik Fransa uzunlarının Sırplar'a neler yaptığını gördünüz sanırım bu takıma karşı biz nasıl ribaund alacağız cidden merak ediyorum hele Ömer faul problemine filan girerse.

2.yanlış tercih kesinlikle Cenk Akyol, ona da süre vermiyor zaten manevi oğlu bizim ekibin. Cenk yerine 3.guard alınmalıydı hele Kerem'in formsuzluğu hazırlk maçlarında da bu kadar ortadayken 2guardı kabul edemiyorum ben. Tutku'nun daha çok iş yapacağını düşünsem de burayı hakeden kişi ligdeki formuyla Barış Ermiş'ti fizikli guard olması sebebiyle de savunabilirdi o tarz guardları, güçlü adam Barış Ermiş. Ya da şöyle diyeyim, Ömer Onan rakibin guardını tutarsa Barış da rakibin 2 numarasını tutabilecek fizikte birisi. Her türlü 3.guard lazımdı, bu Doğuş olur, Barış olur, Tutku olur 2 guardla turnuva olmaz geçelim efendim bunları. Peki 2 guard düşünmüyorsun diyelim ki ve oraya 2 numarada oynayacak birini alacaksın, savunması kötü olsa da Serkan Erdoğan ceza şutlarında inanılmaz etkili Cenk ile uzaktan yakından alakası yok şut istikrarının. 10 dakika bile süre alsa eğer 3'lüğe ihtiyaç duyarsak en formsuz anında bile cezayı keser bu adam. 2006'da Hido ve Mehmet'in olmadığı Dünya Şampiyonası'nda bizi sırtlayan adamdı yahu bu adam 6.yaptı bizi. Turnuvadan sonra Tanjevic'i eleştirdi diye bileti kesildi, Orhun Ene de Tanjevic'in yolundan gidecem diye doğal olarak almayacaktı onu kadroya ve listeye buna emindim. Turgay Demirel olduğu sürece de bu kişisel hesaplaşmalar devam edecektir zaten ya da havuzdaki oyuncular bellidir.

Şimdi 2 adam hiç oynamayınca sakatlığın etkisini tam atlatamamış Sinan Güler ve formsuz Oğuz Savaş da mecburen dikkat çekiyor, eğer ciddi süreler alacak 2 oyuncu olsaydı İzzet ve Cenk yerine, Sinan Güler'in az süre alacak olmasına rağmen olası yarı final maçına kadar kendine geleceğini düşünebilirsiniz. Ya da Oğuz'un forma gireceğini düşünebilirsiniz çünkü başka pivot da yok ülkede, mecburen alınacak Oğuz. Oğuz ve Sinan 10 dakika süre alabilir bunu kabul edebiliriz ama Furkan ve başka bir guardın da 10 dakika civarı süre almasıyla olurdu bu. Hiç süre almayan İzzet ve Cenk varken kabul edilebilecek bir durum değil. Rotasyon 8 kişiye yığıldı!

Maçlara müdahalesi yerinde değil kaybedilen Litvanya ve Polonya maçları buna örnek. Polonya maçında 7 fark öne geçmişiz tüm hakem hatalarını terse çevirip orada rakip bizi tekrar yakalıyor bir hamle yap, oyuncu değişikliği yap tekrar ivme yakalayalım. Litvanya maçında son 4 dakikayı tamamen Emir'in oyunları ile götürürken hücumlar ona bağlıyken Polonya maçında Emir bu son 4 dakikada oyuna bile girmiyor burada da çelişki var. Takımın en güvenilir adamı olarak ev sahibine karşı görev verdiğin Emir bir maç sonra oyunda bile yok bu dakikalarda diğer oyuncular da iyi durumda değilken. İspanya maçında inanılmaz savunma yapınca kadroyu doğal olarak bozmak istemedi Emir de sonlarda yoktu, bu gayet normal ama Polonya maçında yaptığı bir önceki maçla tamamen çelişkili 1 karardı.

Son toplarda çizilen bir oyun var da ben mi göremiyorum hocayı destekleyenlere sorum? Polonya maçında son topu Kerem 3'lük denedi orada çizilen bir oyun olsa 3lük de denemezdi Kerem geçelim bunları. Sırplara bakalım bu konularda her defasında nasıl da buluyorlar boş adamı? İspanya maçında Hido'nun soktuğu 3'lük doğru atış mıydı sanki o atış girmee maç ortada devam edecekti kaybetseydik çok da yazık olacaktı ya da ondan önceki 2-3 hücum doğru muydu tamamen dıştan atılan şutlar, neyseki savunma iyiydi de İspanya maçında da hücumda son dakikadaki tercihler dikkat çekmedi. Periyot sonlarında yapılamayan fauller zaten cabası.

2.turda bu teknik hatalar - dar rotasyonla birleşip başarılı olamayacağız mutehmelen. Keşke yanılsam ama ben Sırbistan ve Fransa'yı yenebileceğimize hiç inanmıyorum. Sırbistan tekrar form bulmuş ev sahibi olduğumuzda bile hep kontrol onlardaydı burada şans veremiyorum pek, Fransa da inanılmaz atletik ve baskılı yapıyor savunmayı guardlara.çok top çalıyorlar zaten bizde şu an guard da yok, Ender'in de baskı altında başarılı olamadığını biliyoruz fazlasıyla fast break yeriz ve yeniliriz. Almanya maçında şansımız var ama onda bile ortada maç, teknik olarak göremediğim artılar varsa söyleyin de bileyim.
 
Gazanfer bak, o kullandığın yüzsüz lafını sana yediririm bunu bir bil öncelikle, forumun arkasına sığınıp öyle laflar söylemek kolay değil.

Ben Türkiye gruptan çıkamasın ve Polonya, B.Britanya'yı yensin diyecek, Polonya maçında hakemlerin yaptıklarına, Litvanya maçında ev sahibi takıma karşı oynanan oyuna, İspanya galibiyetine de gözlerimi kapatacak kadar saplantılı bir beyine sahip değilim. Ayrıca Türkiye başarısız olsun da ben haklıyım çıkayım diyecek kadar ne haysiyetimi ne de aklımı yitirdim, eğer bu Orhun Ene'cilik ise sonuna kadar arkasındayım.

Öncelikle o kullandığım kelime sana değildi, başka birineydi, ismini vermeyeyim. Ama sen de bu insan/insanlarla aynı şeyi düşünüyorsan üstüne alınabilirsin pekala.

Türkiye başarısız olsun kimse istemiyor ama eğer bu turnuvada başarılı olduktan sonra bu teknik ekip ve federasyon başımızda kalacaksa geleceğimizi kurtarabilmemiz için başarılı olmamayı yeğlerim. Çünkü takımın tecrübeli isimleri bıraktığında yeni oyuncuların ilk 5'e adaptasyon sürecinde sıkıntı çekeceğiz, bu açığımızı ancak Sırbistan gibi iyi bir koçla ve iyi bir sistemle kapatabiliriz ama bu özellikler maalesef şuanki teknik ekiple ve vizyonla mümkün değil.
 
Bana kizanlar olur mu bilmem. Dun yenmis olabiliriz. Britanya'da yenip bize iyilik yapmis olabilir. Orhun Ene evladimizdir GSlidir vs. Ancak yeterli degil. Su milli takim icin hele hic yeterli degil.
 
Nasıl Avrupa/Dünya şampiyonu bir takımın kadrosunda orada olmayı hak etmeyen oyuncular olabiliyorsa Bu takım Şampiyon dahi olsa Orhun orada olmayı hak etmiyor.Sadece Polonya maçında yapılan acemilikler bile bunu gösteriyor bana kalırsa işin teknik kısmı bir tarafa kariyer ve karizma olarak da henüz o poziyon için yeterli olmadığını düşünüyordum hala düşünüyorum bundan sonraki maç skorlarından bağımsız olarakda düşünmeye devam edeceğim.

Ayrıca bütün bunlar bir tarafa Orhun Ene Demirel ,federasyonunun milli takımlar üzerindeki keyfi tasarruflarından biri sırf bu duurm bile kendisi için büyük bir soru işareti yaratıyor benim gözümde.
 
Vaktim olursa uzunca bir şeyler karalarım.

Evladımızdır, candır vs. gibi edebiyat yapma niyetinde de değilim. Birkaç uzun yazı gördüm, onları iyice okuyup fikrimi değiştirebilecek cümleler arayacağım. Bulamazsam kendi argümanlarımı yazarım.

Tabii Orhun Ene'nin yeterliliği konusunu tartışmak şu dönemde konsantrasyon kaybından başka bir işe yaramaz.

Bir de işin içine TBF, Turgay Demirel gibi boyutlar katacaksak, Hidayet Türkoğlu, Kerem Tunçeri, Ömer Onan gibi boyutları da katmamız gerekecektir.

Unutulmamalıdır ki Türkiye Dünya 2.si olmuş bir takım olsa da basketbol geleneği yeni yeni oluşmakta olan, sporcu kültürü zayıf bir ülke. Bu noktada soru şu: Türkiye geçen sene 2. turda Fransa'ya elenmiş olsaydı Orhun Ene bu takımın başına geçebilecek kalibrede olacak mıydı?

Bir de Pep Guardiola diyerek, basketbol örneğini de mutlaka bulma fırsatımız olacaktır, konunun daha sağlıklı tartışılmasını sağlayayım.

Edit: Gazanfer'in yazısını şimdi okudum. Mantıklı argümanlar var. Umarım vakit bulup kendimce doğru gördüğüm noktaları yazabilirim.
 
Aslında başlığı açarken yazmayı unuttuğum bir şey daha var. En önemlisi belki de...

Orhun Ene bu takımın başına geçmeyi, bu onurlu göreve gelmeyi hak edecek ne yaptı? Yani Orhun Ene'nin hangi başarısı, koçluk yeteneğini ortaya koyduğu hangi turnuva, hangi maç var ki buraya layık görüldü? Yani olay baş antrenör bıraktı, yardımcısı başa geçsinden ibaret midir sadece? Futbol ve basketbolu karıştırmayı, birbirine örnek vermeyi sevmem ama şimdi bu örnek iyi olacak galiba. Oğuz Çetin Gaziantepspor'un başına geçsin, ligi olması gerektiği gibi 5. filan bitirsin, daha sonra Hiddink gittiğinde Milli Takım'ı Oğuz Çetin'e emanet edelim. Böyle bir şey yaşansa öyle bir kamuoyu baskısı yaratılırdı ki yapacakları gün vazgeçerlerdi herhalde. Ama işte konumuz basketbol, Turgay Demirel ve birkaç kişinin elinde olan Türk Basketbolu, tepede öyle bir iktidar var ki ses çıkartmaya çalışanlar susturulur, onlara yorum dahi yaptırılmaz, işlerinden bile olurlar (bknz. Kaan Kural).

Benzer olay Kadın Basketbolu ve hatta Galatasaray Kadın Takımı için de geçerli belki ama bu konuda geçerli bir bahanemiz var, dünya üzerinde doğru dürüst kaç tane Kadın Basketbolu koçu var zaten? Ama bu koltuğa yakışacak ve takımı şimdi olduğu gibi zaman zaman paçasından aşağı çekmeyecek, aksine ileri götürebilecek bir hamlede sayabileceğimiz o kadar çok koç var ki...

Bu konuyu karşı görüş olup bunu nedenleriyle anlatacak kişilerle uzun uzadıya tartışabilirim, çünkü Orhun Ene'nin bu takımın başında olmasının çok fazla olumsuz ve mantıksız yönü var. Ama muhtemelen Türk Milleti'nin genel olarak başarıya endeksli taraftar profili buna izin vermez, bu turnuvada iyi bir sonuç alırsak, ki şu kadronun yapması gereken en az Olimpiyat Vizesi almaktır, Orhun Ene saha içinde yaptıklarına/yapamadıklarına bakılmadan başarılı olmuş sayılacak. Aksini yapsın ve bizi utandırsın, biz de bu maçı Orhun Ene'nin şu hamlesi yüzünden kazandık desek keşke.

2.turda oynayacağımız maçlardan biri Sırbistan maçı olacak. Ivkovic'i Sırbistan benchinde ve Orhun Ene'yi bizim benchde görmek bile bu maç için umudumun azalmasına sebep olacak benim. Milli Takımımız için en hayırlısı neyse o olsun diyebiliyoruz şuan.

Bu arada bu konuda herhangi bir fikri olan herkesin mümkünse buraya yazmasını rica ediyorum. Gözümüzden kaçan, haksızlık yaptığımız ya da unuttuğumuz şeyler olabilir.
 

Üst