Öncelikle tebrikler takımımıza, umarım Olimpiyat vizesini elde edebilirler ama hiç umudum yok açıkçası.
Forum moderatörlerinden izin alarak hem bu başlığı, hem de anketi açıyorum.
Orhun Ene'yi hiç beğenmediğimi burayı takip eden herkes biliyordur sanırım. Yalnız çok sıkıntılı olduğum/olduğumuz bir durum var. Öyle ki artık Orhun Ene'yi desteklemek ve desteklememek iki ucu keskin bıçak gibi olmaya başladı. Öyle ki Milli Takım artık maç kazandığında ve bunda her açıdan yetersiz bulduğum Orhun Ene'nin en ufak bir katkısı olmadığı halde Orhun Eneci kitle "Orhun Ene'yi eleştirenler nerede?" gibi saçma laflar etmeye başladılar.
Gelin şöyle yapalım. Ben Orhun Ene'nin bu takımda neden olmaması gerektiğini ve turnuvada şimdiye kadar yaptığı hataları sıralayayım, siz de kendi görüşlerinizi belirtin.
1- Yanlış Kadro Seçimi: Bunu aslında uzun uzadıya yazmamız bile gerekmiyor, sanırım herkes hemfikirdir bu konuda. Yine de tatmin olmayanlar için açıklamayı yapalım. Türkiye'nin geçen sezon itibariyle Ömer Onan ile en beraber en formda oyuncusu olan Tutku Açık kadroda yok. Sene boyunca Tutku'nun maçlarda olsun, genel performansda olsun üstünlük sağladığı Kerem-Ender-Barış üçlüsünü kadroya aldı Orhun Ene. Bunlardan Kerem Tunçeri takımın en kötü oyuncusu açık ara. Ender'in sürpriz çıkışı olmasa ne yapardık bilmiyorum. İzzet tercihini kısa geçiyorum, İzzet'in yerine buradan herhangi birimizi alsaydı keşke, benchten ıslık filan çalardık, rakibin konsantrasyonu filan bozardık belki. Bunların yanında geçen sezonun en formsuz ve Türk halkının neredeyse tamamının yıllardır burada torpille bulunduğuna inandığı Cenk Akyol, sakatlığından sonra toparlanamamış ve süre alamayacaksa buraya niye geldiğini bilmediğimiz Sinan Güler, Milli Takımı kilit maçlarda 3 uzunla bırakacak kadar etkisiz ve verdiği katkı İzzet'in katkısıyla yarışacak olan Oğuz Savaş da diğer hatalı tercihler. Geriye kalan da kemik kadromuz ve Emir-Enes takviyesi.
Düşünün ki "Dünya İkincisi" apoletli takıma 2 kilit oyuncu eklemişsiniz, yanlış tercihlere rağmen kadro kalitesi olarak şu turnuvadaki en iyi 3-4 takımdan birisiniz. Ve biz şu an Tanrı'ya Luol Deng ve Joel Freeland adındaki iki Britanyalı'yı yarattığı için şükrediyoruz.
2- Yapılmayan Taktik Fauller: Litvanya maçında devre sonunda yapmadığımız ve üçlük yediğimiz, Polonya maçında da yine 2 periyot sonunda yapmadığımız ve karşılığını potamızda sayı olarak gördüğümüz taktik fauller. Bu faulleri takıma yapması gerektiğini söyleyecek olan biz değiliz sanırım, kenardan birinin bu talimatları vermesi gerekiyor ama?
3- Periyot Sonlarındaki Yanlış Tercihler: Bir koçun farkı en çok nerede belli olur dediğimizde çoğumuzun cevabı "Periyot Sonları ve Mola Çıkışları" olur sanırım. Bu turnuvada periyot sonlarını en kötü oynayan takımlardan biri olmamız durumu özetliyor sanırım. Litvanya maçına dönelim, maç sonunda Kemzura'nın 2 hareketli uzun hamlesine cevap veremedik ve maçı orada kaybettik. Polonya maçında periyot sonları olmasa maçı 10 sayı fark ile kazanacaktık. İspanya maçında son periyot hariç 3 periyot sonunu da yine çok kötü oynadık.
Orhun Ene'yi en çok eleştirenlerin Galatasaraylılar olması tesadüf değil. Biz yarı final serisinde Ene'nin molada adam adama savunmaya karşı set çizip Oktay Hoca'nın mola çıkışı alan savunmasına döndüğünü gördükten sonra yüzündeki çaresizliği gören insanlarız. Biz Göksenin adındaki 19 yaşındaki çocuğun bir takımın tüm hücumunu nasıl yerle bir ettiğini ve buna Orhun Ene'nin en ufak müdahelede bulunamadığını gördük. Biz Ene'nin takımının alan savunmasına karşı orta sahaya yakın yerlerden şut attığını da gördük.
Şimdi bazı insanlar var ki kağıt üstünde zaten 3-4 takım haricinde her takımı 10 sayı farkla yenmesi beklenen bu takımın aldığı galibiyetleri Orhun Ene'ye bağlayabiliyor. Şurada Orhun Ene değil de Türkiye Ligi'nde yer alan herhangi orta sınıf bir koç olsaydı bugün muhtemelen Polonya'yı da yenmiş olurduk, Litvanya'yı da...
Bu takıma bu savunma disiplinini veren Tanjevic, bu oyun sistemini getiren Tanjevic, bu kadroya Emir ve Enes'i ekleyen ve kenarda duran adam ise Orhun Ene. Bir de medyada, basketbol camiasında bazı isimler var ki kaybettiğimizde "Hadi başlayın Orhun Ene istifalara" diyip, kazandığımızda "Orhun Ene'yi eleştirenlere gelsin bu galibiyet" diyebilecek kadar yüzsüzler. Yarın Allah korusun 2.turda sıfır çekip döndüğümüzde, Orhun Ene'nin yanlış tercihleri yüzünden kaybettiğimiz Litvanya maçını aradığımızda ne diyeceksiniz? Orhun Ene'nin şu takıma hiçbir şey katmadığını, aksine başımızda iyi bir koçun bulunmasına kıyasla bu takıma zarar verdiğini göremeyen gözlere, en azından buradaki Galatasaraylılara söyleyeceğim şey de Oktay Hoca CEO olduğunda başımıza Orhun Ene gelsin, kabul mü?
Forum moderatörlerinden izin alarak hem bu başlığı, hem de anketi açıyorum.
Orhun Ene'yi hiç beğenmediğimi burayı takip eden herkes biliyordur sanırım. Yalnız çok sıkıntılı olduğum/olduğumuz bir durum var. Öyle ki artık Orhun Ene'yi desteklemek ve desteklememek iki ucu keskin bıçak gibi olmaya başladı. Öyle ki Milli Takım artık maç kazandığında ve bunda her açıdan yetersiz bulduğum Orhun Ene'nin en ufak bir katkısı olmadığı halde Orhun Eneci kitle "Orhun Ene'yi eleştirenler nerede?" gibi saçma laflar etmeye başladılar.
Gelin şöyle yapalım. Ben Orhun Ene'nin bu takımda neden olmaması gerektiğini ve turnuvada şimdiye kadar yaptığı hataları sıralayayım, siz de kendi görüşlerinizi belirtin.
1- Yanlış Kadro Seçimi: Bunu aslında uzun uzadıya yazmamız bile gerekmiyor, sanırım herkes hemfikirdir bu konuda. Yine de tatmin olmayanlar için açıklamayı yapalım. Türkiye'nin geçen sezon itibariyle Ömer Onan ile en beraber en formda oyuncusu olan Tutku Açık kadroda yok. Sene boyunca Tutku'nun maçlarda olsun, genel performansda olsun üstünlük sağladığı Kerem-Ender-Barış üçlüsünü kadroya aldı Orhun Ene. Bunlardan Kerem Tunçeri takımın en kötü oyuncusu açık ara. Ender'in sürpriz çıkışı olmasa ne yapardık bilmiyorum. İzzet tercihini kısa geçiyorum, İzzet'in yerine buradan herhangi birimizi alsaydı keşke, benchten ıslık filan çalardık, rakibin konsantrasyonu filan bozardık belki. Bunların yanında geçen sezonun en formsuz ve Türk halkının neredeyse tamamının yıllardır burada torpille bulunduğuna inandığı Cenk Akyol, sakatlığından sonra toparlanamamış ve süre alamayacaksa buraya niye geldiğini bilmediğimiz Sinan Güler, Milli Takımı kilit maçlarda 3 uzunla bırakacak kadar etkisiz ve verdiği katkı İzzet'in katkısıyla yarışacak olan Oğuz Savaş da diğer hatalı tercihler. Geriye kalan da kemik kadromuz ve Emir-Enes takviyesi.
Düşünün ki "Dünya İkincisi" apoletli takıma 2 kilit oyuncu eklemişsiniz, yanlış tercihlere rağmen kadro kalitesi olarak şu turnuvadaki en iyi 3-4 takımdan birisiniz. Ve biz şu an Tanrı'ya Luol Deng ve Joel Freeland adındaki iki Britanyalı'yı yarattığı için şükrediyoruz.
2- Yapılmayan Taktik Fauller: Litvanya maçında devre sonunda yapmadığımız ve üçlük yediğimiz, Polonya maçında da yine 2 periyot sonunda yapmadığımız ve karşılığını potamızda sayı olarak gördüğümüz taktik fauller. Bu faulleri takıma yapması gerektiğini söyleyecek olan biz değiliz sanırım, kenardan birinin bu talimatları vermesi gerekiyor ama?
3- Periyot Sonlarındaki Yanlış Tercihler: Bir koçun farkı en çok nerede belli olur dediğimizde çoğumuzun cevabı "Periyot Sonları ve Mola Çıkışları" olur sanırım. Bu turnuvada periyot sonlarını en kötü oynayan takımlardan biri olmamız durumu özetliyor sanırım. Litvanya maçına dönelim, maç sonunda Kemzura'nın 2 hareketli uzun hamlesine cevap veremedik ve maçı orada kaybettik. Polonya maçında periyot sonları olmasa maçı 10 sayı fark ile kazanacaktık. İspanya maçında son periyot hariç 3 periyot sonunu da yine çok kötü oynadık.
Orhun Ene'yi en çok eleştirenlerin Galatasaraylılar olması tesadüf değil. Biz yarı final serisinde Ene'nin molada adam adama savunmaya karşı set çizip Oktay Hoca'nın mola çıkışı alan savunmasına döndüğünü gördükten sonra yüzündeki çaresizliği gören insanlarız. Biz Göksenin adındaki 19 yaşındaki çocuğun bir takımın tüm hücumunu nasıl yerle bir ettiğini ve buna Orhun Ene'nin en ufak müdahelede bulunamadığını gördük. Biz Ene'nin takımının alan savunmasına karşı orta sahaya yakın yerlerden şut attığını da gördük.
Şimdi bazı insanlar var ki kağıt üstünde zaten 3-4 takım haricinde her takımı 10 sayı farkla yenmesi beklenen bu takımın aldığı galibiyetleri Orhun Ene'ye bağlayabiliyor. Şurada Orhun Ene değil de Türkiye Ligi'nde yer alan herhangi orta sınıf bir koç olsaydı bugün muhtemelen Polonya'yı da yenmiş olurduk, Litvanya'yı da...
Bu takıma bu savunma disiplinini veren Tanjevic, bu oyun sistemini getiren Tanjevic, bu kadroya Emir ve Enes'i ekleyen ve kenarda duran adam ise Orhun Ene. Bir de medyada, basketbol camiasında bazı isimler var ki kaybettiğimizde "Hadi başlayın Orhun Ene istifalara" diyip, kazandığımızda "Orhun Ene'yi eleştirenlere gelsin bu galibiyet" diyebilecek kadar yüzsüzler. Yarın Allah korusun 2.turda sıfır çekip döndüğümüzde, Orhun Ene'nin yanlış tercihleri yüzünden kaybettiğimiz Litvanya maçını aradığımızda ne diyeceksiniz? Orhun Ene'nin şu takıma hiçbir şey katmadığını, aksine başımızda iyi bir koçun bulunmasına kıyasla bu takıma zarar verdiğini göremeyen gözlere, en azından buradaki Galatasaraylılara söyleyeceğim şey de Oktay Hoca CEO olduğunda başımıza Orhun Ene gelsin, kabul mü?