Bir Galatasaray Projeksiyonu

Öncelikle; kafaları öne eğmemek gerek. Bu forum özelinde Galatasaraylıları desteği de kösteği de çok koyu oluyor. Gerek yok. Galatasaray ilk defa play-off yarı finalinde elenmiyor. Aksine; Murat Özyer ayrıldığında söylemiştik; Özyerlerle de; Özyersiz de; göreceğimiz yarı finaldir diye; öyle oldu. Galatasaraylılara kafayı daima yukarıda tutmak yakışır.

Not 1 : Bu projeksiyonda yazacağım isimler ; tamamen kendi kişisel görüşlerimdir; hiçbir isimde çok ısrarcı değilim. Lakin; ana felsefeyi görmek gerekir; isim tartışmak yerine; ana felsenin doğru olduğunda kendi adıma ısrarlıyım.

Not 2: Hiç kıvırmadan evirmeden söyleyelim. Bu yıl Galatasaray şubesinde %30-35 civarı küçülme öngörülüyor; bir değişiklik olmazsa. Resmi rakam değil; fakat bu yıl 10 milyon dolara yakın bir para harcandı. Bu nedenle ben kendi projemi 6 milyon dolarlık oyuncu bütçesiyle sınırlandırdım.

Bölüm 1 : Bulanık Suda Balık Avlanmaz: YÖNETİM

Galatasaray?ın geçen 3 yılının özeti budur: Bulanık suda balık avlamaya çalışmak. Lakin sular durulmadan başarının gelebilir birşey olmadığı görülüyor. Yönetim adına; bu yıl için düşen 2 görev vardır :

A.Galatasaray?ın hedeflerini ve de şubede çalışacak insnaların görev tanımının sınırlarını çizmek

B .Bu sınırların dışında kalan her ama her unsuru temizlemek; yaşlarına, tecrübelerine; kongre oy potansiyellerine; kişisel dostluklara falan acımadan. Biraz daha açalım :

A. Galatasaray spor kulübü; öncelikle hedefini net bir şekilde belirlemelidir. Hedef şampiyonluk mu? Yoksa; haysiyetli bir şekilde; play-off da yarı finalde süpürülüp elenmek mi. Baştan söyleyelim; eğer ; hedef 2. si ise; Galatasarayın parasına yazık edilmesin. 1.5-2 milyon dolar bütçe; Ortalamanın da biraz üstünde bir koçla bu iş yapılır. Öyle ; 10 milyon doalra falan gerek yok. Lakin; hedef ilki; yani şampiyonluk ise; işler değişiyor. Bu noktada; yapılması gereken ilk iş; doğru adamları doğru pozisyonlara yerleştirmek. Ve de arkalarında durabilmek ; altlarının birileri tarafından oyulmamasını sağlamak. Veya da ; birilerinin gönlü olsun diye; Taktik Menajer; Kondüsyon Menajeri, Gönül koçu falan gibi; gudubet düzenlemelere gidilmemesini sağlamak. Bu doğru pozisyonlara seçilmiş doğru insanları koruyarak ancak başarı kazanabilir Galatasaray; kendinen küçük bütçeli takımlara karşı. Bu nedenle de Galatasaray yönetimi oturmalı ve; basketbol branşında görev yapacak profesyonellerin hangi pozisyonlarda olacağını acilen belirlemelidir. Benim gözümde; bu pozisyonlar bir sportif direktör; bir idari menajer ; koç ve ekibidir. Bu noktada; yönetimin içinde basketbol şubesi lağvedilip sportif direktör başkana bağlı çalışmalıdır.
B. Bu sınırların dışında kalan herkesle ama herkesle yollar ayrılmalıdır; gayrı resmi çalışanlar dahil. Bu noktada; evet söylediğimiz şey; topyekün bir temizliğe gidilmesi; Galatasaray basketbol camiasına geçmişte hizmet vermiş; bazı büyüklerimizin; hizmetlerinin yeterli olduğu hatırlanmalı; ve günümüzün global basketbol dünyasında ? Yav şu Araba söyleyin postup yapsın ? anlayışının yeri olmadığı bilinmelidir. Görünen o ki; büyüklerimizin bazıları ; Galatasaray?ın yeni sezonki koçunun belirlenmesinde söz sahibi olmak istiyorlar; belirledikleri adaylarda ise Galatasaray?ın istikbalindense ; birilerini mutlu etme ve daha da kötü kriterlerle hareket ediyorlar. Bu nedenler dolayısıyla, bu kişilere teşekkür edilmeli- geçmiş emeklerinden ötürü- lakin; Galatasaray basketbolu üzerindeki nüfuz alanları hızlı bir biçimde kırılmalıdır.
Bu gruba giren 2. bir konu da sponsor konusudur. Galatasaray; şu veya bu şekilde; Fenerbahçeye ana sponsorluk yapan bir kurumun yan sponsorluğunu kabul etmelidir. Açık ki; Ülker grubu; ve şube içindeki nüfuz alanlarıyla yollar ayrılmalıdır. Para konusunun çok ciddi bir husus olduğu kanısında değilim; eğer niyetleri varsa. Galatasaray yönetimi; 5 milyon dolar harcayacak ve de basketbola dair geçmiş know-how?ı olmayan bir sponsor bulmalıdır. Eğer; koskoca Galatasaraya; birçok iş adamından oluşan bir yönetim, bir sponsor ayarlayamıyorsa; sorumluluğu üstüne almalı; örneğin bu 5 milyon doalr Adnan Polat tarafından karşılanıp; kulübe de Ege Seramik spnsorluk yapmalıdır. Eğer; zaten hem Galatasaray için çaba göstermeyecek; üstelik de ellerini maddi anlamda taşın altına sokmaktan kaçacaklarsa; çok fazla konuşmanın bir anlamı yok.


SONUÇ1 : Galatasaray; geçtiğimiz yıllarda; düzgün bir yönetim sergileyememiştir; basketbol şubesi konusunda. Şubeye elini uzatan herkes bir miktar mutlu edilmeye çalışılmış; bu noktada da; ne herkes tam mutlu edilebilmiş, ne de arzulanan başarıya ulaşılmıştır-tabi gerçekten bir başarı arzulanıyorsa- Bu nedenle de Galatasaray; ? Çekirdek yönetim tarzı? na geçip; etkili ve yetkili profesyonellerle anlaşmalı; bunların dışında da; şubeye birileri el uzatmaya kalkarsa; gayet ama gayet acımasız olmalıdır; hiçbir hesap kitap yapmadan.

Bölüm 2 : Teknik Kadro: ?Lobiye değil; takıma çaba?

2. bölümde de; teknik kadroyu incelemek lazım. Yanlış anlaşılmasın; yukarıda yazdığımda ötürü kimseyi suçlamıyorum. Bir transfer döneminde; arkanızdan çalışan çok fazla insan varsa; doğal oalrak siz de; arkanıza birilerini almak istersiniz. Bu ; Erman Kunter; Murat Özyer, diğer bütün liseli koçlar ve hatta Türk koçlar için geçerli. Unutmayın; Erman Kunter Galatasaray?a son yılların en başarılı sezonunu yaşatmışken gitti. Sırf birilerinin ahbap-çavuş ilişkilerinden dolayı. Murat Özyer; ha keza daha yapabilecekleri şeyler varken gittiler. Bütün çabalarına rağmen. Bu nedenle de; açıkça görülüyor ki; Murat Didin; Erman Kunter veya diğerleri, rahat çalışma fırsatı bulamayacaklar. Birileri altlarını oymaya çalışrken; kendileri de; konsantrasyonlarının ciddi bir kısmını lobi yapmak, kendi arkalarını kollamak ve kollayacak insanları kazanmaya çalışmakla geçirecekler. Bu nedenle de; normal şartlarda; uyum sorunundan dolayı pek sıcak bakmamakla beraber; yabancı bir koçla uzun vadeli ve ciddi tazminatlı bir kontrat yapılmalıdır-en az 2 yıl-. Lakin; şüphesiz ki burada da; koçun doğru seçilmesi gerekiyor ; ciddi şekilde. Kişisel olarak ;ben adaylarım şunlar:

Zvika Sherf: Euroleague Finali

Tomo Mahoric: Uleb Cup şampiyonu

Sharon Drucker: Uleb Cup şampiyonu

Andrea Mazzon: Korac Cup şampiyonu; Uleb Cup finali

Slobodan Subotic: Yunan Ligi Şampiyonu

Aleksandar Trifunovic

Jonas Kazlauskas

Asistan koçlar konusunda da; ciddi araştırmalarla; koça uyum sorununu en aza indirebilecek, çalışkan ve profesyonel isimler katılmalıdır kadroya. Benim adaylarım şunlar:
1. Asistan
- Ertuğrul Erdoğan( Fenerbahçe )
- Alessandro Giulliani ( Solsonica Rieti)
- Luigi Gresta( Potenza)
- Okan Çevik ( Galatasaray)
2. Asistan

- Yalçın Küçüközkan ( Banvit)
- Alp Bayramoğlu(Ted)
- Mehmet Bitim ( kepez Belediye)
- Mustafa Aksoy( Çanakkel belediye)
3. Asistan (İstatistik)
- Yakup sekizkök ( Erdemirspor)
- Ertuğ Tuzcukaya(FMV Işık)
- Cüneyt Kendirci( Gelişim Koleji)
- Deniz Atak ( Genç Telekom)


SONUÇ2: Galatasaray geçmiş dönemlerde; arkasını korumaya çalışmaktan Galatasarayı korumaya yeterli konsantrasyonu ayıramayan hocalarla çalıştı. Kimileri ? Bize selamı kesti ? diye eleştirildiler hatta; Galatasaray erkek basketbolunun Avrupada en iyi günlerini gördüğüne bakmadan..Bu nedenle de; Galatasaray artık; saha dışında gçlü olduğu için değil; saha içinde güçlü olduğu için hoca tercih etmeli; ve bu hocaları saha dışında güç arayışına itmeyecek düzenlemeleri sağlamalıdır.

Bölüm 3: Sertlik ve Mobilite kazanır. En azından bugünlerde!

Günümüz basketbolunun en önemli özelliği bu oldu. Sertlik ve mobilite; daima kazanıyor. Örneğin; sert Yunanistan; yetenekli Yugoslavyayı yeniyor; sert Fenerbahçe yumuşak Efes Pilseni yeniyor. Efes Pilsen?in bu yıl favori olmasındaki tek sebep de o : sert olmak. O halde; görünen o ki ; Murat Özyer?in Yuoslavlar üzerine kurduğu pick and roll sistemi tutmazdı; hele ki Marshall Strickland ile. Buna karşılık geçen yılki sert takım ise , çok daha başarılı oldu; Avrupa standartlarında basketbol oynadı. O halde sert olmak lazım.

2 bir konu da yine; saha dışını yönetenlerde olduğu gibi; saha içindekilerde de Çekirdek kadro siyasetini uygulamak gerektiği. Basketbol 12 kişi ile oynanan bir oyun değil. Takımlara baktığınız zaman; rotasyonda birbirini aratmayan 8 veya 9 oyuncunun olmaması gayet yeterli. Galatasaray?daki sıkıntı ise ; Galatasaray?da çok fazla ortalama düzeyde oyuncu olması. Bu nedenle de ;bir türlü derli toplu bir rotasyon kurulamıyor. Hatta; biraz daha netleştirelim; oyuncu isimlerine takılmadan ;en fazlası 5 sayı ortalama ile oynayan 3 oyuncunun Galatasaray?a toplam maliyeti 500 bin dolar civarı. Geçen yıl daha da fazlaydı. Acı lakin gerçek; eğer sizden daha yüksek bütçeli takımlara karşı şampiyonluk mücadelesi veriyoesanız; bir maç 18 sayı atsın dyie; bir oyuncuya 150 bin doalr para verip kadro kalitenizi azaltmazsınız. Azaltırsanız da; sonuç bu oluyor. Bu nedenle de; Galatasaray çekirdek bir kadro kurup, bu kadronun mümkün mertebe; sert ?mobil ve doğru adamlardan oluşmasını sağlamalıdır.

Bu noktada; listeye geçerken; kanımca ; 2 önemli nokta var, Cüneyt ve de Hüseyin?in yaşları ilerledi; bu nedenle de; düzenli oalrak geri adım atmayacak 2 oyuncuya ihtiyaç var; ve de 2. konu ; sahada sadece 3 yabancı olabiliyor. Bu yıl atlanan nokta buydu; Galatasaray çok iyi bir takım olabilirdi; lakin sahada ancak 3 yabancı olabiliyor.Sahaya çıkan Galatasaray 5 leri daima bazı pozisyonlarda güdük kaldılar. O nedenle de kişisel olarak ; 3 ve 5 nuamraları yerli oyuncularla geçmeyi önerirdim. Hüseyin gibi bir oyuncunun yanına; yine yerli statüsünde Ermal Kuqo?yu alıp; 3 numarayı da Bekir Yarangüme?ye emanet ederdim. Bu sayede de; Türkiyenin en iyi yedek gardı ve pivotuna sahip oluyoruz; Hüseyin ve Cüneytle; ki bu hem takıma veteran katkısı ; hem de ciddi bir bench katkısı oluyor. Bu nedenle de yabancı oyuncuları 1-2 ve 4 nuamralar alınması; 4. yabancı hakkının ise 4-3 oynayabilen bir oyuncuya kullanılması taraftarıyım.5. yabancı Galatasaray için lüks Adaylarım ise şunlar:

Point Guard:

- Pooh Jeter ( Vive Menorca)
- Shammond Williams (Pamesa Valencia)
- Darius Washington(Ural Great)
- Julius Jenkins( Alba Berlin)
- Doron Perkins( Maccabi Haifa)

Shooting Guard

-David Hawkins ( Armani Milano)
-David Moss( Banca Tercas)
-Fred Warrick( Krasnoyarsk)
-Taquan Dean(Murcia)
-Rashad Anderson (Snaidero Udine)

Power Forward:

-Judson Wallace( Benetton Treviso)
-Kevin Pinkney( Cantu)
-Demetrius Alexander( BC Donetsk)
-James Gist( Biella)
-Sam Clancy( Samara)

4-3

-Gabe Muoneke( Çin)
-Rodney Ehite( Çin)
-P.j Tucker( BC DOnetsk)
-Nik Caner Medley ( Cajasol)



Yerli Kadrosu :

Hüseyin Beşok
Cüneyt Erden
Ermal Kuqo
Bekir Yarangüme
Murat Kaya
Aican güney
Altay Özurgancı
Teoman Örge




Toplam Bütçe: Gelen yabancı oyunculara göre; maksimum 7 milyon dolar.

Sonuç olarak ; Galatasaray basketbol şubesi; uzun süredir; teleffuz ettiği hedeflere varabilecek bir şekilde yönetilmiyor. Bu nedenle de; sezonun sonunda; artık bir Galatasaray yönetimine uygun davranarak ; galatasarayı yükseltecek çalışmalar içine girmelidirler. Bu işlere de; basketbolu; birilerinin düdük öttürmeye çalıştığı ucubik bir yapı haline gelmekten kurtararak başlamlıdırlar.


Son Not: Bu noktada; gelebileceğini tahmin ettiğim; ?bu adamlardan kaç tanesini sen temsil ediyorsun; kendi cebine düşünme? suçlamasına önceden önlem almak adına yazayım; yukarıda adı geçen 19 oyuncudan sadece 4 tanesi benim şirketimin oyuncusudur. Koçlardan ise hiçbiri.

Son not2: Bu yazıyı yazarken ; diğer topiği görmedim; pencere açık olduğu için. Adminlerden özür diliyorum.
 
Süper yazı olmuş üstat...
Bende senin gibi düşünüyorum iyi bir yapılanmayla bu ligde 6 7 milyon dolarlık oyuncu bütçesiyle şampiyon olunur
Ve günümüz basketbolunun en temel özelliği gerekliliği Ünsalın da dediği gibi sertlik sert savunma yapan kazanır oyunun kuralı bu...
Çok basit...
 
Ünsal Bey harika bi yazı gerçekten fakat dikkatimi çeken bir husus oldu,

Yerli kadrosunda Tufan Ersöz'ün ismini göremedim.Bu fikirler tabii ki sizin özeliniz de biliyorum ama Tufan hakkında ki düşüncelerinizi merak ediyorum..

Şimdiden teşekkürler.
 
Ünsal bey düşüncelerinizi büyük bir keyifle okudum ama önemli olan bizi yönetenlerin bunları düşünebilmesi. Son efes maçında yaşananları duyduktan sonra ( sivas maçı için Şamil kardeşimle maçtan 5 dakika önce çıkmıştım o yüzden olayları tam göremedim ) bu kadar detaylı düşünebilecek bir yönetimimiz olduğunu sanmıyorum. :(
 
Ünsal Y.' Alıntı:
Öncelikle; kafaları öne eğmemek gerek. Bu forum özelinde Galatasaraylıları desteği de kösteği de çok koyu oluyor. Gerek yok. Galatasaray ilk defa play-off yarı finalinde elenmiyor. Aksine; Murat Özyer ayrıldığında söylemiştik; Özyerlerle de; Özyersiz de; göreceğimiz yarı finaldir diye; öyle oldu. Galatasaraylılara kafayı daima yukarıda tutmak yakışır.

Değerli görüşleriniz için teşekkürler sevgili Ünsal...

Galatasaray play-off yarı finalinde ilk defa elenmiyor ama, ilk defa bu kadar çok para harcandı. Daha evvelki senelerde herkes takımın play-off'ta ilerlemesinin zor olduğunu biliyordu fakat, bu sezon şube yöneticileri "hedef şampiyonluk" diye ciddi paralar harcadılar. Sizde bilirsiniz 10 milyon dolar Avrupa'da bir basketbol takımı için önemli bir rakamdır. Galatasaray Murat Özyer'le sadece iki yenilgi almıştı, Murat Özyer devam etseydi muhtemelen normal sezonu ilk üç içerisinde bitirip finale çıkma yolunda avantaj yakalanırdı. Nihayetinde Özyer'in gönderilmesinin ardında farklı sebepler vardı. Taraftarın verdiği tepki bu tür yönetimsel yanlışlaradır, şubenin oyuncak haline getirilmesidir. Esasında az bile tepki veriliyor. Şube içinde yaşanan sorunlar tepki görmedikçe çözülmez. Yıllardır alıştılar istedikleri gibi at koşturmaya. Plan yok, araştırma yok, organizasyon yok... Galatasaray bütçesinin 1/10'u olan takımlara yenilirken taraftar "ben Galatasaraylıyım, başımı dik tutarım diyebilir mi? Yahut sezon ortasında yabancıları para alamadıkları için kaçıp giden, en iyi yerli oyuncusu Cevher Özer olan, tek sağlam yabancısı Mire Chatman olan Beşiktaş'tan alınan tarihi farklı yenilgiden sonra? Galatasaray taraftarı her sene Karşıyaka deplasmanından boynu bükük dönmeyi hoş karşılamaz. Galatasaray taraftarı artık önüne sunulan herşeyi yemiyor, yememesi de lazım! Galatasaray'ı seviyorsanız susun, destek olun diye diye şubenin itibarını yerden yere vurdular. Galatasaray basketbol takımı sıradan bir TBL takımından farksız hale gelmiştir. Efes'le arada uçurum vardı, F.bahçe Ülker'le de arada uçurumlar oluşmuştur; Galatasaray taraftarı tabii ki başını öne eğer.

Birileri gelecek, biz bu işi layıkıyla yapmaya talibiz diyecek ve lafta kalmayacak; yapacak. Galatasaray basketbol şubesinin peşinden giden taraftar o zaman ben büyük takım taraftarıyım der, dik durur.

***

Uygulanması pek mümkün görünmesede yazınızın şube içi temizlik ve yapılanma kısmına mütemadiyen dile getirdiğimiz gibi katılıyorum.

Doğru tespit. Günümüz basketbolunda sert olmak çok önemli. Ancak sert olmak kadar topun kıymetini bilmek ve her hamleyi seçerek-bilerek yapmak da mühim. Bunun için oyun zekâsı yüksek, soğukkanlı ve basketbolu bilen oyunculara da ihtiyaç var. Bir takımı tamamen sert ve hareketli oyunculardan kurarsanız, o takım aklıyla oynayan takımlara karşı çok zorlanır. Bazı oyuncular vardır, çok serttir ama, sete-sette tıkanır. Yani hem sert, hem de akışkan oynayabilen; taktik disiplin uygulayabilecek bir takım oluşturmak lazım. Yunanistan?ın Sırbistan?a karşı son yıllardaki üstünlüğünün ardında hem sert, hem de top hakimiyeti iyi, oyun zekâsı yüksek oyunculardan kurulu olmasının payı büyük. -Yunanların Papaloukas, Diamantidis, Spanoulis gibi çok değerli bir guard jenerasyonu vardı. Buna karşın Sırplar son yıllarda yıldız oyuncu yetiştiremedi. Ancak Sırbistan?da yeni jenerasyondan çok potansiyelli gençler var. Birkaç yıl içinde yine Avrupa?ya damga vururlar.- Partizan Avrupa?nın en sert takımlarından biri, sistemleri de makine intizamında işliyor ama, yetenekli oyuncularının az sayıda olmasından ötürü bir yerde tıkanıyorlar. Doğru kimya, doğru taktik, doğru strateji ve hırs? Bir takımdan optimum verim almanın anahtarı. Tabii bununla birlikte saha dışında iyi organize olmak gerek.

Bu sezonki bütçe 10 milyon dolar civarıydı. Kanımca 10 milyon dolarla bu ligde şampiyon olunabilirdi. Efes Pilsen 20 milyon dolar harcadı ama, yanlış transferler yaptı; onlarda harcadıkları paranın hakkını veremediler. Son aylarda biraz toparlasalarda, ben hâlâ mevcut kadrolarıyla Euroleague?de final-four yapabileceklerini sanmıyorum. Hatta son sekiz bile zor? Fiyat/performans olarak Telekom'a diyecek söz yok zaten, kim daha verimsiz diye bizimle yarışıyorlar!..

Şayet önümüzdeki sezon bütçe 6-7 milyon dolar seviyesine inecekse, bu çok kötü bir haber değil. Zira bu sezon biz hiçbir zaman 10 milyon dolarlık bir takım gibi oynamadık. Kadro potansiyelinin yarısının yarısı sahaya yansımadı. 6-7 milyon dolar doğru kullanılırsa çok sağlam bir takım oluşturulabilir. Avrupa?da örnekleri çok?

Koç ve oyuncu önerilerinize değineyim:

Yazdığınız koçlar kaliteli, kariyerli, hırslı kişiler. Ancak bazıları şu an baş antrenörlük yapmıyor sanıyorum. Ben hali hazırda Euroleague'de takım çalıştıran, Euroleague seviyesine sıcak bir koç gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Transfer konusunda da yazmıştım, Aleksandar Trufinovic'i beğeniyorum. Çok hırslı, sert basketbol oynatabilen, elindeki kadrodan optimum verim alabilen bir koç. Trifunovic'in yanına iyi bir ekip kurulabilirse çok iyi sonuçlar verebilir. Oktay Mahmuti'de olabilir...

Yazdığınız oyuncuların hepsi Amerikalı. Bu oyuncularla sete-sette akışkan basketbol oynamak zordur. Kanımca TBL'de 6 yabancı fazla olur ama, iyi seçimler yapılarsa 5 yabancı ekstra derinlik sağlar. Zira Avrupa kupası maçları da var...

Yazdığınız point guardların oyun kuruculuk yetileri zayıf kanısındayım. Julius Jenkins point guard olmaktan öte, şutör guard gibi oynuyor. Darius Washington'da topun sürekli elinde olmasını seven bir oyuncu. Shammond Williams şampiyonluğa oynayan bir takımın birinci guardı olamayacak kadar yaşlandı. Pooh Jeter büyük maçlarda çok zorlanan bir oyuncu. Delici ama, takımı oynatma konusunda büyük soru işareti... Doron Perkins'i transfer konusunda yazmıştık, hakikaten çok yetenekli oyuncu fakat, şutu biraz istikrarsız. Ancak iyi paslaşan bir takımda takımın temposunu iyi ayarlar; iyi savunma yapar, takımı sürükleyebilir. Doron Perkins haricinde yazdığınız point guardların TBL'de bir takımı şampiyonluk eksenine sokabileceğini sanmıyorum Üstelik arkalarında Cüneyt Erden olursa... Zira Cüneyt'de ne zaman, ne yapacağı belli olmayan bir oyuncu. Takımda işler iyi gitmiyorsa, ipleri eline alıp oyunu kontrol edemiyor. Karşısında sert bir oyuncu varsa çabuk yılıyor. İyi bir şutör ama, konsantre bir şutör değil. Oyun kurucu dediğin, topu eline aldığında eveleyip-gevelemeyecek; ne zaman, ne yapacağını bilecek, sahaya hakim olacak? Ne yazık ki senelerdir böyle bir oyun kurucumuz olmadı. İmkan olsa da Tutku + yabancı oyun kurucu alınabilse... Mesela Tutku + Doron Perkins veya Tutku + Pepe Sanchez gibi? Tutku alınamıyorsa, Hakan Köseoğlu, yahut Cüneyt Erden ikilisinden biri?

Antonio Graves'in kalması gerekirdi fakat, belli ki elden kaçıracaklar. David Hawkins undersize olmasına rağmen fiziğini iyi kullanıp 2-3 oynayabiliyor. Alınabilirse çok faydalı olur fakat, çok zor transfer. Judson Wallace benim bu sezon dikkatle takip ettiğim oyunculardan biri. Benetton'da iyi bir çıkış yakaladı. Demetrius Alexander yaşlı bir oyuncu... Belli bir yaşın üzerine çıkmış oyuncularla sert ve hareketli basketbol oynamak çok zordur. James Gist iyi bir oyuncu...

Ermal Kuqo konusunda benim tereddütlerim var. Son zamanlarda çok sık sakatlanır oldu. Senelik 750.000 dolardan aşağı da almaz? Tabii başka alternatif olmadığı için Ermal alınabilir... Kerem Gönlüm aradığımız oyuncuydu, o da gelmek istyordu ama, demek ki yöneticiler gerekli alakayı göstermemiş! Bekir'in transfer edilmesini çok arzu ederim. Konsantre olduğunda boş şut kaçırmaz, akışkan oynar. İyi bir takım kurgusu için her takıma Bekir gibi keskin ceza şutörleri lazım.

Alican ile Altay hemen hemen aynı tarz oyuncular. Sadece Teoman combo guard gibi? Sanıyorum Cemal?in bir yıl daha sözleşmesi vardı. Cemal iyi bir koçun elinde verimli olur.

***

Tabii tüm bu yazdıklarımız birer senaryo. Şube içindeki kişilerin içinde bulundukları vizyonsuzlukla gerçekleşmesi çok zor olan senaryolar... Mesela Yiğit Şardan Bey, Telekom'a yenilince bütçemiz daha az, sonuç normal diyor; ancak Telekom'un bütçesinin çok altındaki takımların Telekom'u yenmesinin sebebini söylemiyor. Keza bizim de bütçemizin çok altındaki takımlara yenilmemizin sebebini anlatmıyor... Herşey bütçe ise, o zaman nerede kaldı yönetim mahareti? Her parayı basan şampiyon olsun, oluyor mu? Ahmet Dedehayır Bey, eleştiri duyunca, "Bayan takımı ile Avrupa Kupası aldık ya" diyor. Yani yaptıkları yanlışların üzerini örtmeye çalışıyorlar. Gerçeklerle yüzleşip, hatalarını kabullenmiyorlar. Bunun böyle olacağını daha evvel yazmıştık. O kupayı almak, o bütçeyle zor değildi; zor olan o bütçeyle ligde dördüncü olmaktı. Tabii bunları söylemezler...

Her neyse, olan olmuş... Dilerim yarınlar için doğru adımlar atılır.
 
Pg tercihlerin iyi değil gibi abi.Shammon Willimas basketbolu bıraktı ve Julius Jenkins oynatmaktan çok şutu düşünen biri.Onun dışında yazdığın isimler gerçekten iyi.PF'ye James Gist gelirse gerçekten çok iyi olur.Pota altımız atletizm ve ayak çabukluğu anlamında sınıf atlattırır.Galiba yazmıştım onu veritabanına.
 
şuan vaktim olmadıgı için yazının belli yerlerini okuyabildim fakat gerçekten galatasaray basketbol takımın reçetesi gibi olmuş...keşke galatasaray yönetimide burdaki abilerimiz kardeşlerimiz kadar bazı şeyleri oturup düşünsede çareler arasalar...teşekkürler gsbasketteki renkdaşlar...
 
Eh ; yazılacak birkaç birşey birikmiş ; kısaca yazayım kendi görüşlerimi...

Yönetim bu yazdıklarınızı yapar mı?

Kanımca yapmaz. Onlar Sebahattin Kart'ın lobsini yürüttüğü koçu seçip; yine 6-7 milyon doalr para harcayıp ; risksiz bir şekilde play-off yarı finali oynamak isteyeceklerdir diye düşünüyorum. Ama; "verba volant scripta manent" demişler; biz tarihe ; küçük de olsa; derli toplu biçimde notumuzu düşüp; küçük karıncanın hikesyesindeki gibi safımızı belli edelim; gerisi onlara kalmış dedik.

Tufan?

Tufan çok beğendiğim bir oyuncu. Hatta; benim adıma ismini ilk sıraya yazdığım Bekir Yarangümeden de iyi oyuncu. lakin; eğer bir savaşa gidiyorsanız; silahınızın dolu ve hazır olmasına dikkat etmek durmundasızı. Tufan acı ama gerçek; 2 yıldır basketbol oynayamıyor; geçmişte de birçok basketbolcunun basketbol hayatını bitiren bir sakatlıktan ötürü. Bu nedenle de; tahmin ediyorum ki; bundan sonra hiçbir doktor Tufan'ın vücudunun tekleyip teklemeyeceğini; ya da ne zaman tekleyeceğini bilemiyor. Eğer,rakiplerinizden daha küçük bir bütçeyle yola çıkıyorsanız bu tarz riskler almazsınız.

Sistem ve point Guardlar ?

Öncelikle söyleyeyim ki; point guardlar dünyanın en iyi point guardları değil. Ve başta da söylediğim gibi; hiçbir isimde de %100 ısrarcı değilim. Yalnız şunu söylemeliyim; benim projeksiyonumda takım; temelde David Hawkins'in takımı- Not: David HAwkins'in transferi düşündüğünüz kadar zor değil - ;yani point guardlar hem Hawkins'i yeterince destekleyebilme; hem de Solomon'a karşı durabilme özelliklerine göre seçildiler . Bu nedenle de ; biraz haksızlık yaptığınız kanısındayım. isim isim; ufak tefek notlar geçeyim.

Pooh Jeter: Ahmed hocam; kesinlikle katılmadığım tek nokta bu. Jeter; bu sene Barcelona maçları dışında bütün büyük takımlara karşı en az ortalamanın üstünde performanslar sergiledi. Real Madrid- Tau-Pamesa-Malaga. Sadece; Barca maçlarında; Sada'nın savunmaında biraz boğuldu. Evet; delicidir; lakin takımı oynatma konusunda da bende de hiç soru işareti yok sizin aksinize. Menorcada beklenen sayı atmasaydı; ki dikkat ederseniz ; takımın en skorer oyuncusu Beşiktaştan tekme tokat kovulan Duro Ostojic. Eğer; JEter'i Kyiv'de izlediyseniz, bütün setleri ; çok akışkan bir şekilde döndürdüğünü; boş adamları çok rahat beslediğini görürsünüz.

Julius Jenkins: Zayıf noktaları olan bir oyuncu olduğu doğrudur; Lakin fiyat/performans ekseninde iyi olduğu kanısındayım

Darius washington: Topu elinde istediği doğrudur. Lakin, dikkat çekici 2 özelliği var; birinicisi ; günümüz basketbolunda önem kazanan, pick and roll leri ve pick and pop ları çok rahat oynatıyor. Artı ; creenden çıkan hareketli şutörleri; çok rahat besleyebiliyor.

Shammond Williams: öncelikle; basketbolu bıraktı diye bir haberi hiçbir yerde görmedim. Kaynak verirseniz sevinirim. Yaş konusunda ise; biraz haksızlık yaptığınız kanısındayım. Basketbol biraz da; tecrübe bilgi görgü işidir. Gerek Shammond gerekse Demetrius; bizimkine benzer durumlarda geçmişte çok önemli işler yaptılar. Tıpkı Hüseyin Beşok gibi. Ki bu yıl hatırlatayım; Galatasarayın basketbola bzner birşey oynayabildiği tek dönem ; hüseyinin taşıdığı dönem olmuştur. Normalde ben Shammond Williams'ı pek sevmem; oyun mentalitesini absürd bulurum. Lakin ; bu yıl gördüğüm kadarıyla yaşın da ilerlemesiyle birlikte; ciddi derecede güvenilir; garanti işleri yapan , oyunu daha iyi bilen bir adam olmuş. Ve ; enteresandır; yaşına rağmen ayakları hala hızlı; ve adam güçlü. Bu nedenle Solomon karşısına çıkmış Ender Arslan pozisyonunda olmaz.

Sistem-sertlik Demetrius ?

Ahmet bey, gönül ister ki; bir takım; hem Yetenekli ,hem sert hem de mobil olsun. Lakin; öylesine CSKA Moskova deniyor; ve yaklaşık 40 milyon dolar gerekiyor. Ben kendi projeksiyonumda; yetenekten biraz fedakarlık ettim red etmiyorum. Çünkü sırbistan- Yunanistan ayrımını sizden farklı okuyorum. Evet; Yunan oyuncuların yetenekli oldukları doğrudur; lakin ; şöyle anlatayım Yunanistan'ın Sırbistan'a üstünlüğü Paploukas'ın oyunu Bodiroga'ya göre daha iyi okumasından, Spanoulis'in Rakocevic'den daha yetenekli olmasından kaynaklanmıyor, daha sert olmalarından kaynaklanıyor. Ha keza;Fenerbahçe Solomon-Eddie Basden-Ömer ile Efes Pilsen ön alanından daha yetenekli değillerdi. Yugoslavlardan gelen yeni jenerasyonun daha potaniyelli olması da Gurovicden veya Rakocevicden daha yetenekli olmalarından kaynaklanmıyor; Gordic; Dasic gibi oyuncuların; hem onlar akdar yetenekli olup hem de çok ama çok daha sert olmalarından kaynaklanıyor. Buducnost karşısında düştüğümüz aciz durumun temel sebebi de buydu. Bu nedenle de; şu Türkiye standartlarında - Dikkat edein; Euroleague başarısı için farklı etmenler; sizin dediğiniz gibi yetenek en önce - başarılı olabilmek için; takımın yeterli yeteneğe sahip olduğu kanısındayım. Şampiyon olmak; genelde koaly söylenen birşeydir, ama bazen herşeyi doğru yaptığınız halde yetmez. Şu konuştuğumuz oyunculardan kurulacak bir takım; şampiyon olmayabilir; lakin ; sene başında " Ya bu takım maksimum play-off yarı finali oynar- denebilecek bir kadro değildir. Finali; şampiyonluğu hedefler, zorlar.

Günümüz basketbolu daha değişik özellikler kazanıyor giderek. Bu noktada; Koray hocanın bir röportajında söylediği bir cümle var; önemli görüyorum; oyunu eski halinde bırakan bir adma olarak " Bizim zamanımızda; setler çok daha genişti, şimdi opening olarak kalıyor; çok hızxlanmış herşey" O nedenle de; Amerikalılarla sete set oyun olmaz argümanını çok "valid " bulmuyorum. Yukarıda adı gçen oyuncular; tamamı , Avrupada basketbol oynamış; işlerin nasıl yürüdüğünü bilen adamlar. Dee Brown gibi bir sürpriz faktör yok. Zaten artık 9-10 paslı eski setler de yok; oynayan takımların da ne hallere düştüğünü sene başındaki Erdemirde gördük. Bu nedenle de; Avrupa basketbolunu bilen; kafası da çalışan 4 Amerikalının ; gayet rahat bir şekilde akışkan bir şekilde; günümüz basketbol seti tipolojisine uyum sağlayabileceğini düşünüyorum.

Demetrius konusunda; listedeki en ucuz oyuncu. evet; yaşlı olduğu doğrudur; lakin Bir yıl öncesinin Fiba cup Mvp'si; bu yılın da Uleb Cup ribaund kralından bahsederken; yaşın çok önemli olduğunu düşünmüyorum. Saydığım 4 numaralar içinde- ben olsam Judson wallace'ı alırdım- ; benim de son terchimdir; hatta belki 5. yabancı oalrak bile düşünülebilir; lakin Demetrius iyi bir oyuncu. İyi bir pasör; Milojevic gibi iyi bir pasör; daha atletik; iyi bir orta mesafe şutu var; ve Milojevic'in 4 de 1 i kadar ücret alıyor :) Ve herşeyden önce, uzun yıllar şampiyonluk mücadalesinin içinde bulundu; nasıl birşey odluğnu çok iyi biliyor.

Alican-Altay-Teoman ?

Açıkçası çok önemli değiller. Yine de; 500 bin doalra yakın para alan abileri kadar katkı verebilecekleri kanısındayım. Burada; mühim olan ana rotasyonu oluşturacak 9 isim için tasarruf edebilmek. Çünkü; bu çocuklar da doğru dürüst süre almayacaklar. o nedenle de; isimleri Mahmut-Necati-Osman da olabilirdi; çok farketmez; kanımca 11. oyuncumuzun kim olacağı.
 
ya koch konusunda gerçekten bize şöyle basketbolun dogrularını izlettirebilecek takım yenilse bile ayakta alkışlayabilecegimiz sonuna kadar kovalayan mücadelee eden biri olsun allah rızası için...
 
Ünsal Bey,

Yazdığınız oyuncuların kalitesine, kapasitesine menfi yorum yapmıyorum. Sadece şampiyonluk düzeyine uyup uymayacaklarını değerlendiriyorum. Tabii ki hem sert, hem çok yetenekli oyuncuları aynı takımda bulundurmak için büyük bütçeler lazım ama, ben biraz dengeden yanayım...

Diyelim ki Shammond Williams'ı aldık, bu sene 34 yaşındaydı, seneye 35 yaşında olacak. 35 yaşından sonra takımını taşıyan kaç oyuncu var? Williams atletik yetileri gelişmiş bir oyuncudur ama, belli bir yaştan sonra ister istemez ayaklar yavaşlıyor. Karşınızda fiziksel olarak güçlü bir oyuncu varsa durduramıyorsunuz. Shammond'u birinci guard olarak alıp Efes Pilsen'i, F.bahçe Ülker'i aşıp şampiyon olmak çok zordur kanımca. Ayrıca biliyorsunuz Shammond biraz savruk bir oyuncudur. Yaşlandı, tecrübelendi ama, hâlâ bazı hususlarda çok inatçı. Gününde değilse bile ısrarla zorluyor... Demetrius Alexander'da iyidir hoştur da; ilk beş başlayıp takımın ana parçalarından biri olarak nereye kadar götürür, şampiyonluğa götürür mü? O da 35'ine dayandı. Bu sezon Eurocup'ta fazla maç yapmadı ve oynadığı takım da ribaunt kralı olmak için son derece müsaitti. Yalnız Demetrius'u kesinlikle Milojevic'le aynı kefeye koymam. Milojevic'in saha görüşü, oyun bilgisi, kuvveti, hırsı, pozisyonları bitirişi çok üst düzeydir. Biz kullanamadık, o ayrı... Dediğiniz gibi 6-7 milyon dolarlık bir bütçede Demetrius beşinci yabancı olarak düşünülebilir tabii...

Basketbolun tecrübe konusuna gelirsek, hep söylüyoruz, bilerek oynamanın kıymetini. Ancak bir oyuncunun oyunu bilerek oynaması için illa +30 yaş olması gerekmiyor. Takımın ana taşıyıcılarının ekseriyeti +30 yaş olunca bir yerde tıkanma yaşanıyor. Gurovic tecrübe abidesiydi ama, doku tutmadı.

Pooh Jeter'in Kyiv dönemini pek takip edemedim. Ancak ACB'de izlediğim kadarıyla oynatan oyun kurucudan ziyade, oynayan point guard gibi bir izlenim edindim. Sizin basketbol bilginize saygı duyuyorum; bu oyuncuya bu kadar güveniyorsanız, muhakkak vardır bir bildiğiniz.

Julius Jenkins'i ben point guard olarak değerlendirmiyorum, ki Alba Berlin'de de daha ziyade 2 numara gibi oynuyor. Kötü bir oyuncu mu, değil tabii. Ancak salt skorer bir oyuncu, bahsettiğiniz "sert takım" kimliğine pek uymaz gibi...

Darius Washington'un ikili oyunları iyi oynadığı doğrudur. Penetresi de kuvvetlidir. Boy avantajı vardır, genel olarak yeteneklidir. Lakin takımı kontrol etme konusunda?..

Avrupa'da günümüz basketbolunu ben özetle şöyle değerlendiriyorum: Farklı seviyeler var. Çok üst düzey var, bunlar Euroleague final-four seviyesindeki takımların oynadığı basketbol. Sert, seri ve acımasız. Bu seviyede hata yapana yer yok. Gerekirse tek pasla basket atacaksınız, gerekirse boş şutu bulana dek on pas yapacaksınız... Bu seviyede olmak için ya çok fazla paranız olacak, en üst düzey koçu, en üst düzey oyuncuları alacaksınız, ya da uzun yıllar emek harcayıp kaliteli oyuncularla bu düzeydeki basketbola adapte olmaya çalışacaksınız. Bu seviye salt sert oyuncularla oynanmıyor, birçok faktörün birleşmesi lazım. Bu bağlamda Yunanistan - Sırbistan arasındaki son yıllardaki başarım farkını değerlendirecek olursak; evet, son 5-6 yılda Yunanistan daha sert bir takım kurgusuna haizdi ama, onları Sırbistan'a oranla daha başarılı kılan şey salt sertlik miydi? Sırbistan'ın son uluslararası şampiyonluğundaki kadro o şampiyonluktan sonra dağıldı. Divac'ın Bodiroga'nın milli takımda oynadığı dönemde Sırpların bariz üstünlüğü devam ediyordu, o kadrolarda Gurovic ve Rakocevic'de vardı. Madem bu oyuncular sertlikten kaybediyordu, neden sürekli şampiyon oluyorlardı? Bahsettiğim yeni Sırp jenerasyonu belki bu yıldızlar kadar yetenekli değil ama, hırslı ve ve kazanmayı bilen karaktere sahipler. 2002'den sonra mental olarak dağılan Sırpların bir nevi temizlenmesi söz konusu. Onlar yeniden yapılanma sürecini tamamlamak üzereler... Zaten her takımın belli bir geçiş süresi oluyor...

Sete-set oyuna gelince... Koray Mincinozlu'nun gözlemi nispeten doğru ama, kanımca yetersiz... Basketbol çok daha hızlı ama, bu demek değildir ki set oyunu yok ve herşey açık sahaya dayalı... Bahsettiğimiz üst seviyelerdeki takımlar makina intizamında set oyunu oynuyor. Siz bana yabancı oyuncuları sırf Amerikalı olan üst düzey bir takım gösterebilir misiniz?

Yok böyle bir takım. Beş tane Amerikalıyı bir araya toplarsınız, sert olabilirsiniz ama, birşeyleriniz eksik kalır ve o eksik yönünüze vururlar. Efes Pilsen ve F.bahçe Ülker şu an Avrupada'da en üst seviyede yer alan takımlar arasında değiller ama, böyle zaafları affedecek takımlar da değiller.

Beş yabancı olacaksa, kanımca araya bir-iki Avrupalı koymak da lazım. Hem Amerikalıların gruplaşmaması için, hem de Avrupalıların basketbol zekâsını ve takım çalışması özelliklerini kullanmak için.
 
Ahmet bey; hemen birkaç not düşeyim.

Öncelikle; Demetrius ve Julius; benim de listedeki son tercihlerim kimse olmazsa diye. Tabii ki bu liste üzerinden çalışma yapıyor olsam;önceliği diğer oyunculara verirdim

Jeter konusunda; dediğim gibi; Menorca'da Jeterden sonraki en skorer oyuncu; sepet Duro Ostojic. Takdir edersiniz ki; iyi basketbol iyi basketbolcuyla oynanır; Frederic Weis ile; Duro Ostojic ile oynanmaz :)

Dairus Washington ve setler konusunu beraberce alayım . Washington'un takımı tamamen kontrol altına alma konusunda çok başarılı olmadığını kabul ediyorum. Bu nedenle de zaten; çok üst seviye yetenekleri olmasına rağmen; Euroleague düzeyinde bir oyuncu olamaz. Lakin; ben şu ligde, Galatasaray'ın %100 kontrol edilmesi gereken değil; aksine; biraz zincirlerinin kırmış; sert savunma ve ribaundlardan alacakalrı topları ; hızlı hücuma çevirerek oynayan bir takım olması gerektiği kanısındayım. Tamam; bütçe herşey demek değil; doğru; fakat bu noktada; eğer tamamen kusursuz doğru basketbolu oynamaya kalkarsanız; bazen iyi olmak da yetmez; tamamen yarı sahaya dönen basketbolda; fazla şansımız olmaz daha ciddi takımlara karşı.

Koray hocanın kastettiği nokta da şu; açık saha basketbol değil. Zira; açık saha basketbolu da gerilemede.Takımların spacing anlayışları kusursuzluğa yaklaşmaya başladı; bu açık saha oynamayı engellediği gibi; çok paslı setleri de öldürüyor. Screenden çıkması gereken adamınız daima arkada kalıyor; veya başka bir terslik oluyor. Oyun artık çok sert; ve oyuncular çok hareketli çünkü; ne kadar iyi hazırlanırsa hazırlansın 8 patlı setler bir yerde durduruluyor. Bu nedenle de; önem kazanan konu; bir pick and roll veya da; 3-4 paslı setçikler üzerinden oyun döndürebilmek. Bunun için de; kişisel görüşüm; çok da inanılmaz bir tecrübeye ihtiyaç olmadığı. Şöyle anlatayım kısaca; eğer; tamamen yerleşik basketbol oynayacaksanız elinizdeki imkanlarla, KErem Tunceri veya Solomon'dan daha iyisini alamazsınız. O halde; bırakın aksın oyun; durmasın.

Sonuç olarak özetleyeyim; eğer bütçeniz rakiplerinizin 3 de 1 i kadar ise; şampiyonluğun doğal favorisi olamzsınız. Normaldir bu. siz; birlikte oynamayı seven iyi bir takım kurarsınız; rakibin önlem alabilmesinin zor olduğu bazı özellikler geliştirir; ve bunları iyice keskinleştirirsiniz; buna karşılık rakiplerinizin de önlem alması zor noktalarına çareler ararsınız; elinizden geldiğince; tüm sezon; bir arada ve konsantre bir şekilde basketbolun gerektirdiklerini yapıp rakiplerinizin tökezleyeceği anı beklerisiniz. Kimi zamn ;Hapoel Holon örneğindeki gibi; bşarılı olursunuz- Çok konuşmadığımız bir isim; ama P.j Tucker'ın AMccabiden şampiyonluğu çalarken neler yaptıklarına bakmak lazım. Bazen bir mismatch bütün kaderinizi değiştirir. Hapoel Holon Maccabi'yle kendi bildiği kulvarı denese sizce kazanabilir miydi? - kimi zaman ise olmaz.

Not: Zaten 5 yabancı olacaksa bu yılki kurallar gereği; ena z biri Avrupalı olmak zorunda. Gerçi hatırladığım kadarıyla Darius Washington2ın Makedon pasaportu var.
 
Ünsal bey elinize saglık ,emek verip yazıp önerilerinizi belirtmişiniz.
Ama en iyi kadroyu yapsanızda , zihniyet kendine ters gelirse bacağına asılıp aşağı çeker
Bunları yaşadık gördük ..
 
Ünsal kalemine sağlık yalnız oyuncuların Galatasaray'a level atlatacağından ciddi şüphelerim var,bence avrupa tecrübesi artmış bir Dee brown bizde sağlam iş yapar.
 
Sizde bilirsiniz 10 milyon dolar Avrupa'da bir basketbol takımı için önemli bir rakamdır. Galatasaray Murat Özyer'le sadece iki yenilgi almıştı, Murat Özyer devam etseydi muhtemelen normal sezonu ilk üç içerisinde bitirip finale çıkma yolunda avantaj yakalanırdı. Nihayetinde Özyer'in gönderilmesinin ardında farklı sebepler vardı. Taraftarın verdiği tepki bu tür yönetimsel yanlışlaradır, şubenin oyuncak haline getirilmesidir. Esasında az bile tepki veriliyor. Şube içinde yaşanan sorunlar tepki görmedikçe çözülmez. Yıllardır alıştılar istedikleri gibi at koşturmaya. Plan yok, araştırma yok, organizasyon yok... Galatasaray bütçesinin 1/10'u olan takımlara yenilirken taraftar "ben Galatasaraylıyım, başımı dik tutarım diyebilir mi? Yahut sezon ortasında yabancıları para alamadıkları için kaçıp giden, en iyi yerli oyuncusu Cevher Özer olan, tek sağlam yabancısı Mire Chatman olan Beşiktaş'tan alınan tarihi farklı yenilgiden sonra? Galatasaray taraftarı her sene Karşıyaka deplasmanından boynu bükük dönmeyi hoş karşılamaz. Galatasaray taraftarı artık önüne sunulan herşeyi yemiyor, yememesi de lazım!

başka söze ne gerek
 

Üst