Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
BSL 19. Hafta | Beşiktaş Emlakjet - Galatasaray Nef
Koç ve hoca değişimi yapmak için 1 ayımız vardı önümüzde. Biz tabi ki yine gerekeni yapmadık ve işkence çekmeye devam ediyoruz. Bu kararları kim alıyorsa cidden artık ihanet bu yapılanlar.
Sadık hariç bütün takım yenilenmeli. Tabi düşmezsek! Ben hayatımda bu kadar transferden 1 tanesinin bile tutmadığı bir başka sezon hatırlamıyorum. En kötü sezonlarımızda dahi en azından bir iki tane oyuncu öne çıkardı. Bir sonraki sezon kalsın isterdik. Herkese soruyorum: var mı şu takımdan seneye de kalmalı dediğiniz bir kişi?
Şimdi Koç değişikliği 2 aydır belki daha fazla zamandır bu kadar gerekliyken, kim alıyor bu kararları? Bütün kararları Turgay Zeytingöz'e mi bırakıyorsunuz mesela? Erden Timur ve şube yöneticileri ne yapıyor? Kararları Zeytingöz'e bırakıyorsanız o bu kararları veremeyebilir, belli ki Pistiolis'e çok inanıyor ve aralarında duygusal bağ var. Bu önemli kararlar bu şekilde alınmaz.
Şu an Beşiktaş ile aramızda 2 mağlubiyet fark var ve Beşiktaş ikili averajda önümüzde.
Ek olarak önümüzde Malaga maçı ile başlayan zorlu bir fikstüre giriyoruz.
En kötü ihtimali aklıma bile getirmek istemiyorum ama Beşiktaş'ın kadrosu bile bizden 2-3 gömlek daha iyi.
Salı Malaga, Perşembe Malaga, Pazar Darüşşafaka fikstürü varken saha içine dair gündem hızlı şekilde değişecektir. O sebeple derbi ve saha içi bölümünü ikinci plana yerleştiriyorum.
İsmail Şenol'un scouting itibariyle pek çok kulübe katkısı oldu ve oluyor diye düşünüyorum. O sebeple kendisine dokunulmaz bir alan yaratacağı muhakkak. Geçmişte Abdi İpekçi'de pota arkası tribünüyle de ciddi şekilde karşı karşıya gelmişti olaylı bir Karşıyaka deplasmanının ardından. Demem o ki, rahatsız olanlar için tatminkar bir darbe aldı; hoşnut olanlar içinse kayda değer bir saygı gördü Galatasaray basketbolu özelinde. Bu anlamda borç-alacak ilişkisi itibariyle gerilmeyecek bir alana sahip olduğumuzu söyleyebilirim, iki bakış açısına sahip Galatasaraylılar adına da istenecek hikayeler doğdu aktörlüğü özelinde.
Murat Murathanoğlu'na dair tablo biraz daha farklı. 2015-2016 sezonunda kadın basketbolda bugüne dek taşınan bir kırılma, ters yüz olma, 180 derece değişim meydana geldi. Federasyonun bürokratik ilerleyiş üzerinden hükmen mağlubiyet kararıyla hegemonik taraf Galatasaray'ken Fenerbahçe oldu o günden bugüne dek. Aynı sezonun play-off bölümünde deplasman derbisinde bardağı taşırdı kendisi; gerekli özrü dilemeye tenezzül dahi etmeyince de sıradaki maçta Abdi İpekçi'de saha içinin tuvalet bölümünde saldırıya uğradı. Muhtemelen adli bir vakaya da evrildi o gün. Annesinin Galatasaray'ın lisanslı sporcusu olduğunu da bu aksiyonun ardından hatırlayabildi. Demem o ki, 90'ların sonundaki Asist programını keyifle hatırlamak; kendisinin Türkçesine dair taklitlere zihinde yer vermek anlaşılır olsa da ne muhtelif dönemlerden Galatasaray tribüncülerinin cirit attığı Gsbasket'te ne de sitede basketbol oynayan gençlerin iz düşümü olan ortamlarda en basitinden Amerikan kültürünün dışavurumuyla Asist programını birlikte yaptığı İsmet Badem'e sergilediği saygısız tutumun ardından kendisini savunmak pek yapıcı, sakin geri dönüşler almayacaktır. Ortam Galatasaray'ın salon tribünü ölçüsünde realist, basketbolun kültleştirildiği ölçüde romantik olsa dahi.