Galatasaray'ın bundan sonra bugünkü Olympiacos maçından daha az mücadele gösterme gibi bir lüksü yok. Tabii ki rakip bizden çok daha kaliteli ve en nihayetinde bir dış saha maçı. Ama bugünkü gibi mücadele eden, Euroleague'de rakiplerine karşı koyan bir takım, Avrupa'nın her yerinde maç kazanma şansını kendine yaratır. Pazar günü Diebler 5'te 5 atmayabilir, Sinan 12 asist yapmayabilir ama maçın son pozisyonuna kadar maçın içinde kalan bir Galatasaray herkese gerekli mesajları vermiş olur. 2013-14 Final serisinde elimizden çalınan 2. maçtan beri Fenerbahçe deplasmanında hiç karakter koyamıyoruz. Sahada savaşmak demek sadece tribünle, rakiple dalaşmak demek değildir. Bugün ilk yarıdaki baskımızla karakterinden uzaklaştırdığımız bir Spanoulis vardı sahada. O savunma onu öyle yıldırdı ki son dakikadaki şutuna kadar boş pozisyonları, faulleri bile kaçırdı. Önemli olan rakibinizi rahatsız etmek. Bu tarz deplasmanlarda da işi kavga gürültüye götürmeden mücadeleyle rakibi yıldırmak yaşanacak en sert aksiyondan bile daha değerli. Geçen yıl yoktan Antic'le kafa kafaya gelen Göksenin'in yaşadığı tarzda olaylar ancak bizim takımı raydan çıkartır. Sonuçta Türk hakemlerin yönettiği bir deplasman derbisi oynayacağız, dikkat etmek lazım.
Karakterimiz haline dönüşmesini istediğimiz, esasında kesin olarak da gereken mücadeleyi ortaya koyarsak maçın en kritik noktası ribaundlar olacak gibi gözüküyor. Bugünkü Oly maçını daha da efsane haline getirebilecek olay, bizim ribaundlarda 27-44 dezavantajla bitirdiğimiz bir Euroleague maçını kazanmamız oldu. Bugün biz Olympiacos'u fazladan 16 kez hücum ettirerek bir Euroleague maçı kazandık. Bu bile mücadele azminin ne derece olduğunu göstergesi. Ama bu her zaman olacak da bir şey değil. Bu açıdan bu maçta bilhassa kısaların ribaund katkısı bizim için çok önemli olacaktır. Esasında Sinan, Göksenin, Micov, Diebler hepsi boyuna ve pozisyonuna göre fena ribaundçu olmayan oyuncular. Bu katkıyı maçın genelinde almamız şart.
20 gün önce açıkcası sahada benim izlemekten en utandığım Galatasaray takımlarından biri vardı sahada. Önemli olan Fenerbahçe'ye içerde kaybetmek filan değil, maçın bitmesine 6 dakika varken rotasyonun 10. oyuncusunu oynatmak, son toplarda yarı saha baskıdan bile aciz kalmak ve rakibin çok da dominant olmadığı bir günde, Fenerbahçe'yi kendi sahandan alkışlayarak uğurlayacak kadar yokları oynamaktı. Umarım hayatımda öyle bir Galatasaray bir daha izlemem, öyle söyleyeyim. Benim için galibiyetten fazlası olan bir maç. En fazla yeniliriz, 4-1'sek 4-2 oluruz. Ama bugünkü Oly maçındaki mücadeleyi göremezsem, sezonun bugüne kadar oynanan maçlarındaki gibi bir maç oynarsak benim için ciddi anlamda yıkım olur. Gerekli karakteri ortaya koyarsak maçın bize geleceğinden de hiç şüphem yok. Galatasaray adının olduğu yerde umut vardır.