Bülent Tulun Meselesi

Bir süredir bazı mecralarda konuşulan, yazılıp çizilen bir iddia var; o da Ünal Aysal'ın bir türlü vazgeçemediği sevgili danışmanı Bülent Tulun'un basketbol şubesine kaydırılacağı. Hakan Üstünberk'in istifasının ardından böyle bir atama yapılabileceği konuşulmaya başlandı.

Şayet gerçekten böyle bir düşünce varsa, şu an "nabız yoklaması" yapmak amacıyla dışarıya sızdırılan bir durumsa AMAN diyorum! Bülent Tulun'u futboldan başka bir alana kanalize edip Fatih Hoca'yı rahatlatayım derken bu kez Oktay Hoca'nın düzenini bozabilecek, ona rahatsızlık verebilecek bir işe kalkışılmasın sakın. Zira Tulun, elini attığı her yerde huzursuzluk çıkarabilme potansiyeline sahip kişilikte birisi. Umarım böyle bir hata yapılmaz.
 
Oktay Hoca'nın dengesini bozma yada basketboldan anlama anlamama konusuna katılabilirim fakat eliini attığı her yerde huzursuzluk çıkar mevzusunu anlayamadım. Nerede huzursuzluk çıkarmış bu şahıs biraz açabilir misiniz?
 
Kulüpte görev almayıp spor yazarlığı yaptığı dönemde TV'lerde sürekli olarak Galatasaray'a sallar dururdu, kendi egosunu tatmin etmek için onun olmadığı zamanlarda Galatasaray'ın başarılı olmasını asla istemezdi. Yine kulüpte görev almadığı 2007 yılında, o dönemin Başkan'ı Adnan Polat'a tehdit mektubu yazıp bu mektubun aslını ve kopyalarını da günümüze kadar evinde saklayarak koca Galatasaray kulübünün adının şike soruşturması sürecinde geçmesini sağlamış, bu kulübe polis baskını yedirmiştir. Bu dönem yöneticiliğinde sezon başında teknik direktörlük konusu için "Benden istensin, 48 saat içinde İstanbul'a getireyim" dediği kankası Gerets tercih edilmediği için en başından beri Fatih Terim ile sıkıntı yaşamış, işin sonunda da Terim'in restiyle Florya'ya girişi yasaklanarak Türk Telekom Arena'daki ofisinde "Başkan danışmanı" vasfıyla takılmaya bırakılmıştır. Ayrıca geçmişte Ribery'nin Marsilya'ya transferindeki vukuatları, vs. gibi daha çok konu bulabiliriz. Kısacası böyle bir insanın Galatasaray Basketbol Şubesi'ne getirilmesi son derece saçma ve yanlış bir iş olur, umarım gerçekleşmez...
 
Şimdi Adnan Polat meselesinde 100% haklıdır Bülent Tulun. Orada Adnan Sezgin denen kimilerine göre paramızı hortumlayan adamı getirdiler Bülent Tulun'un yerine. Sezgin'in 3 yıllık dönemde kaç para götürdüğünü 3 aşağı 5 yukarı hepimiz biliyoruz. Gerets gibi adamın başını nasıl yedikleri, transferlerde istedikleri adamları alıp paraları götürmek için hangi teknik direktörlerle ne anlaşma yaptıkları, üniversitelerde tez olarak okutulması gereken transfer çalışmaları vs vs vs.
Bülent Tulun'da Adnan Polat'a böyle bir mektup yazdı umarım bu paralar Galatasaray menfaatleri için kullanılmıştır diye. Böyle bir davranış doğru mu değil mi tartışılır (bence yanlıştır) ama açıkçası o zamanın şartlarında ve icraatları da göz önüne aldığımızda kimse kesin haklıyken haksız duruma düşmüştür diyebilirim.

Ribery'in gidişinde ne gibi bir vukuatı var onuda anlayamadım açıkçası. Tamamen başkanın hatasından kaynaklanmış bir durum. Ribery Mayıs ayında paralarını alamadığı için ortadan kaybolmuştur. Tulun bildiğim kadarıyla o sezon Haziran ayında göreve başlamıştır. Yani tulun göreve başladığında Ribery zaten kaçmıştı.

Sana sadece basketbol da görev almaması konusunda katılabilirim. Ama bunun sebebi aslı astarı olmayan bulunduğu ortamı bulandırması vs değildir. Bence hem futbolda hemde basketbolda 100% profesyonellerle çalışmalıyız. Yani bilmem kimin tanıdığı, bilmem ne abiye yakın kişilerle değil. Bunların Galatasaraylı olmasıda gerekmiyor.
 
4 ay önce açmıştım bu başlığı.

Şimdi yazacaklarım ise "duyum" değil, net bilgidir, o kadar diyeyim.

Şu son günlerde yaşamakta olduğumuz rezalet ötesi "Oktay Mahmuti Süreci"ni bizzat yöneten kişiler Refik Arkan ve Bülent Tulun'dur. Basın mensuplarına el altından haber servisleri yaptılar, Ünal Aysal'a sürekli bazı konuları empoze etmeye çalıştılar ve sonunda amaçlarına ulaştılar. Galatasaray Liseli dostları Erman Kunter'i de %90 ihtimalle takımın başına getirerek misyonlarını başarı ile tamamlamış olacaklar. Bu son cümlemden Erman Hoca'ya karşı bir sevgisizlik manası çıkmasın fakat böylesi hiç şık olmadı.

Sadece yazıklar olsun diyorum.
 
kulübümüzü şike davasıyla ilişkilendirmiş bir kişidir.herkes bizi bu pisliğin içine çekmeye çalışırken o,yine içimizden biri(!),bunu başarmıştır..böyle bir adam hala kulüpteyken bir de oktay hoca'nın ayağını kaydırdıysa ben artık hiçbir şey demiyorum.suç onun da değil aslında,onu yanında danışman(?!) diye tutan başkanın..
 
Allah bu reziiliğe sebeb olanları cezalandırır.Kimsenin yaptıgı kimsenin yanına kalmaz.Bakın görün hem Bülent Tulun hemde Refik Arkan kulup içinde rezil olacaklar.Çünki binlerce Gerçek Galatasaray sevdalısının ahını aldılar.
 
bu adam niye bunları yapsın anlamak mümkün değil, kurulmuş düzeni bozmak saçmalık..Göreceğiz dha iyisini getirip iyi bir sistem oluşursa şapka çıkaracağım.
 
Bir insan bu kadar sevilmeden nasil bu kadar her isin icinde olur anlayamiyorum. Hakikaten yaziklar olsun bu adami kulupte tutan herkese
 
Bir insan bu kadar sevilmeden nasil bu kadar her isin icinde olur anlayamiyorum. Hakikaten yaziklar olsun bu adami kulupte tutan herkese

Cok basit mevki sahipleri tanidiklarin varsa yetkinligin olmasa bile bi gorevlerde olur oradaki herseyi icine edersin..
 
Bülent Tulun her pisliğin altından çıkıyor ve hala bu kulübün içinde.Hangi basketbol bilgisiyle şubenin içinde anlamak mümkün değil.Yeter artık kim bu adam.Yine kimleri tehdit etti de bu görevleri alıyor?
 
Galatasaray'ın son senelerdeki hastalığı Bülent Tulun ve onun gibi insanları kulüpte bir görevlere getirmek oluyor. Bunu senelerce Adnan Sezgin'le yaşadık, bir ara tam Bülent Tulun efsanesi gitti derken hop bir baktık geri geldi. Yönetim Kurullarının akıl mekanizmasını bu yaşıma kadar hiç anlayamamışımdır, böyle giderse bir 25 sene daha anlayamayacağım.

Ben bu yaşım ve bilgimle ne kadar basketbol şubesini "yönetebilirsem" Bülent Tulun'da o derece de "yönetebilir." Garip ama enteresan bir süreç yaşıyoruz, ama her nedense olan hep biz taraftara ve "işini" adam gibi yapanlara oluyor, bu insanlara hiç bir şey olmuyor. Aksine mükafatlandırılıyor.
 
Galatasaray'ın son senelerdeki hastalığı Bülent Tulun ve onun gibi insanları kulüpte bir görevlere getirmek oluyor. Bunu senelerce Adnan Sezgin'le yaşadık, bir ara tam Bülent Tulun efsanesi gitti derken hop bir baktık geri geldi. Yönetim Kurullarının akıl mekanizmasını bu yaşıma kadar hiç anlayamamışımdır, böyle giderse bir 25 sene daha anlayamayacağım.

Ben bu yaşım ve bilgimle ne kadar basketbol şubesini "yönetebilirsem" Bülent Tulun'da o derece de "yönetebilir." Garip ama enteresan bir süreç yaşıyoruz, ama her nedense olan hep biz taraftara ve "işini" adam gibi yapanlara oluyor, bu insanlara hiç bir şey olmuyor. Aksine mükafatlandırılıyor.

Tulun a at arabasının iplerini vermem... Bırak basketbol şubesini... Sen 25 senenin birikimi ile onu 10 a katlarsın emin ol. Basketbol topu görse bu ne acaba der...
 
Evet belki basketboldan anlamıyor olabilir ama bunun dışında yazılanlar bence biraz ağır, yazmadan önce o kişiyi biraz araştırıvermek daha doğru ama bu ülkede buna zaten gerek yokki.
 
Abi kusura bakma ama, bunu deme nedenim gayet açık, şu 1 M mevzusu ile bizide şikeye ilişkilendirmeye kalkan adama ben güvenmem... Egosuna sahip olamayan kişi benim için Galatasarayda görev alacak bilinçte değildir...
 
Ben Gerets zamanında Bülent Tulun'u çok severdim fakat bu mektup işi çıktığından beri nefret ediyorum. Sen her ne kadar iyi yönetemediyse de Galatasaray başkanına nasıl şantaj yaparsın. Tamam yaparsın da yaptıktan sonra hala nasıl bu kulübün içinde barındırılırsın anlam vermek güç. Tamam o da oldu bari bir yöneticimiz Bülent Tulun'un basketbol şube sorumlusu olacak ne gibi bir meziyeti var onu açıklasın.
 

Üst