Abi söyledim zaten, "Umut mu önce gider, koç mu, emin değilim" diye. Burada kastım sorunun ya Umut'ta olduğu, ya da koçun onu kullanamadığı. Başka bir başlıkta yazmıştım, Umut'tan özellikle asist ve ribaunttan yana umutlu olduğumu, ama bu seneki Umut'u seyredince bu beklentimi nasıl günden güne törpülemek zorunda kaldığımı.
Umut ve Kemal ise tamamen ayrı tip oyuncular, Kemal başına buyruk da olsa, set oynamasa da bir şeyler yaratmaya (asist ya da basket) çalışan bir adamdır. Bu arada bolca saçmalar da; ama kontrollü kullanılabilirse, oyuna giriş çıkış zamanları ayarlanabilirse, ya da rahat kullanabileceği, onun inisiyatifine diğerlerinin yardımına dayanan serbest bir görev alanı yaratılabilirse (anladığım kadarıyla bu sene İTÜ'de olan budur), o zaman Kemal acayip fayda sağlayabilir. Bunu yapamazsanız da geriye çoğunlukla Kemal'in göze batan saçmalamaları kalıyor. Umut ise zaten bireysel olarak sürükleyici bir adam değil. Esas şikayetim ise topu alıp hücumun yarısında hiçbir, ama hiçbir şey yapmaması; hasbel kader de olsa boş kalmış oyuncuya pasları hep, ama hep gecikmeli vermesi, hatta bazen sanki görmezden gelip hiç vermemesi; sanki kafası hep başka yerdeymiş gibi bir hücum performansı. Belki bunların bazıları takımın organizasyonsuzluğundan kaynaklanıyor, ben de esas olanın takımı orgnize etmek olduğunu savunurum her takım sporunda; ama boştaki oyuncuya düz bir pası doğru dürüst geçirememenin ya da hiç geçirmemenin bir gard açısından kişisel yetersizlik dışında hiçbir geçerli nedeni olamaz kanımca.