EL 8. Hafta | Galatasaray MP 63 - 67 Montepaschi Siena

Çok istedik bu maçı alalım ama canları sağolsun olmadı.Yine de haftaya garantileriz Top16 yı.Yalnız bazı yorumlar okuyorum,sanki Siena Bandırma Kırmızı olmuş bizde Cska.Arkadaşlar Sienaya kaybettik,bu takım neredeyse her yıl final-four oynuyor.Şunun farkına varalım artık biz daha toy bir takımız Euroleague için ha ona rağmen Barcayı da Sienayı da yenebilirdik az daha.Herşey zamanla olacak,yorumları okuyan da sanki 10 yıldır aralıksız Euroleague oynuyoruz sanacak.O yüzden bu kadar acımasız eleştirmeye gerek yok, bu takımdaki herkes maksimumunu ortaya koyuyor zaten
 
Bu sene değilse bile Galatasaray'a geldiğinden beri izlediğim doğrudur. Geçen sene de aynı laubalilik vardı. O da doğru. Yalnız benim bu sene seyretmeye başlamam ile sorumun ilgisi ne? Tam anlayamadım. Tutku yıllardır mı böyle demek istiyorsunuz?

Siz Tutku'ya böyle yazma hakkını kendiinizde bulabiliyorsanız kusura bakmayın ama ben forumda sizin gibi ne yazdığının farkında olmayan, 1,5 sezon izlediği birine hakaret vari sözler kullanan kısacası saçma insanlar görmek istemiyorum. Ama tabi bu benim haddime ve elimde değil.
 
Maça gelince bu sezon beni üzen tek maç diyebilirim. Kazan maçı bu kadar canımı yakmamıştı. Ama bir şey daha gördük ki sistem takımı böyle bir şey.
 
Eleştirmenin de bir sınırı ve üslubu vardır. Kaptanımıza yönelik yapılan eleştirilerin haddini aşması nedeniyle iletileri sildim, dolayısıyla verilen cevapları da silmek gerekti...

Maça gelecek olursam Mahmuti ve Aslanları´nın "son topa kadar" mücadele etmesi nedeniyle yenilseler de kızamıyorum ama rakibin ciddi eksikleri varken yenilmek acı verdi.
 
Madem elestiriler havada ucusuyor, bir elestiri de benden.

Galatasaray taraftarinin bir kismi, bu forumdaki bircok insanda gordugumuz uzere, simariktir, deger bilmez, vefasizdir, basketboldan pek anlamaz ve sadece basari icin takimi destekler. En ufak basarisizlikta salonlari terkeder.

Hosunuza gitti mi pasalar? Disaridan aynen boyle gozukuyorsunuz.

Koca, oyuncularimiza soylenecek cok sey var bu macla ilgili. Cok uzuldum, cok kirildim ancak sayenizde onlar bir sey yapmadan kirginligim geciyor, daha cok baglaniyorum. En azindan bu faydayi sagliyorsunuz. Tebrikler.
 
Bence bizim en büyük eksiğimiz neredeyse hiç hızlı hücuma çıkmamamız. Sürekli sete set oynuyoruz ve maçın sonuna bir şekilde geliyoruz ve burada kadro kalitesi ortaya çıkıyor. Yani bu kadar savunma yapıp üzerine kremayı koyamıyoruz. Evimizde yediğimiz sayılar hep 63-68 sayı civarında bu çok güzel. Peki bardağın diğer tarafına bakalım. Attığımız sayılar 60-65 civarı. Euroligde evinde en az sayı atan takımlardan biriyiz. Buda çok düşük tempoda oynamamızdan kaynaklanıyor. Arada vites arttırmamız şart. Yoksa son saniyelerde üzülmeye devam edeceğiz. Belki ileride takıma bu yönde katkı yapacak bir oyuncu takviyesi gerekebilir.

Mücadelemize şapka çıkarıyorum.
Son topa kadar....
 
Dün ntvsporda hep feneri yendiğimiz için taraftar sayısının çok ve taraftarın ateşli olduğunu söylüyorlardı. Bence bunu söylemek basket takımımıza ve taraftarımıza ayıp. Geçen yıl futbol takımı berbatken taraftarlık coşkusunun azalmamasını sağlayan bu takımdı. Son topa kadar takımı destekleme ve mücadele edenin hakkını verme tutumu basket taraftarımızla gelişti. Bu futbol takımının maçlarına yansıdı.
 
Valla biraz sert olacak ama bu takıma transfer yapmazlarsa üst turdaki maçlarda 0 çekeriz. Görünen köy klavuz istemez. Bu takımın açık olarak 2 üst düzey yabancıya ihtiyacı var.
 
Elimize geldi maç ama kaybettik olsun yine arkasındayız takımın.Maçtaydım fün ve hala boğazım ağrıyor sesim kendinde değil bu takım zamanla daha iyi yerlere gelecektir.Önemli olan takım kazandığında değil takım kaybettiğinde yanında olmaktır
 
Dün ntvsporda hep feneri yendiğimiz için taraftar sayısının çok ve taraftarın ateşli olduğunu söylüyorlardı.

Özgür Buzbaş inatla her röportaj yaptığına bu cümleyi söylüyordu. Ama Yekta'dan gerekli cevabı aldı. Yok kendisinin sunduğu spor bültenlerinde Efes ve Barcelona maçlarının özeti yayınlandığında nereye bakıyordu bilmiyorum.
 
Madem elestiriler havada ucusuyor, bir elestiri de benden.

Galatasaray taraftarinin bir kismi, bu forumdaki bircok insanda gordugumuz uzere, simariktir, deger bilmez, vefasizdir, basketboldan pek anlamaz ve sadece basari icin takimi destekler. En ufak basarisizlikta salonlari terkeder.

Hosunuza gitti mi pasalar? Disaridan aynen boyle gozukuyorsunuz.

Koca, oyuncularimiza soylenecek cok sey var bu macla ilgili. Cok uzuldum, cok kirildim ancak sayenizde onlar bir sey yapmadan kirginligim geciyor, daha cok baglaniyorum. En azindan bu faydayi sagliyorsunuz. Tebrikler.

Bunu neden igneler sekilde yazdiniz ki zaten sporun dogasi bu.. O bahsettiginiz vefakar taraftar artik ayhan isikli filmlerde kaldi.. Daha net yazayim glory hunter denilen grup degilmi zaten hedef kitle? Kume duserken bu takimin seyirci ortalamasi kacti? Biraz realite...
 
1. Taraftar yine süperdi bayrak organizasyonu çok güzel oldu emeği geçen herkese teşekkürler.
2. Üçlük atamıyoruz maçın kopma noktalarında bir türlü istediğimiz sonucu alamıyoruz.
3. El deki ilk yılımızda top 16 ya kalacağız büyük ihtimal :)
4. 2 yada 3 tane can yakacak en kritik anlarda sorumluluk alacak transfer yapmalıyız ilerisi için.
5. Benim için ntvspor kanarya severler derneğidir.
6. Hedef maç haftaya çarşamba gerçek taraftar nerde onu göreceğimiz bir maç.
7. Koç gibi adam oktay mahmuti
Liste uzar ama gerek yok 14 aralık çarşamba top 16 ya kalmak için armanın peşinde abdi ipekçiye
 
Beni gercekci olmaya cagiran insanlara o kadar aciyorum ki... Sadece tartismayi uzatmamak adina burada kesiyorum. Bir meselesi olan varsa ozel mesaj atabilir.

Sadece sozde gerceklikte yasayan insanlara bazi seylerin oyuncak parayla yapilmadigini, Galatasaray'in basketbol arenasinda henuz gerekli sayginliga sahip olmadigini, isin henuz cok basinda oldugumuzu ve butun olaylari bu eksende degerlendirmemiz gerektigini hatirlatirim.

Hani basketbolda adam gondermek cok basit ya, memnun olunmayan isimlerin kontrat fesih bedelleri ve yeni transferlere odenecek olasi ucreti nasil karsilanacagini bir anlatsalar?

Hani deniyor ya "Gerekirse futbola 1 transfer az yapilsin ama basketbola butce ayrilsin.", bu insanlar futboldaki olasi basarisizlikta bu sefer oraya cemkirmeyecek mi?

O realiteyse, bu da realite.

O yuzden gerceklikle yuzlesmek isteyenler oncelikle sevdalarinin "sahteligi" ile, "sanalligi" ile yuzlesecekler.

Soyledigim gibi bu basliga son mesajimdir. Derdi olan ozel mesaj atabilir.
 
Yaşayarak öğreniliyor bazı acılar. Bu acıların bizlere ne derece dayanıklılık ve tecrübe getireceği kritik olan. Unics Kazan ile oynadığımız ilk maç ile beraber, dünkü maç en fazla üzüntü duyduğum karşılaşma oldu. McCalebb, Kaukenas ve Lavrinovic olsa da bu maçtan galibiyet bekliyordum, haliyle bu üçü olmayınca beklentim fazlasıyla artmıştı. Bu eksiklere rağmen Siena'nın ne denli önemli bir ekip olduğunu herkes biliyordu ama bu 3 eksik ön plana çıktı. Nihayetinde 12 kişi ile oynanan bu spor dalında, 3 kişilik eksiklik gerçekten gayet önemli. Dün Siena 11 kişi ile geldi İstanbul'a, 9 kişilik rotasyonla karşımıza çıktılar ve galibiyet ile bitti gece onlar adına. Bizim tarafımıza değinmeden önce, bu atmosferden takımlarının kilit rol oynayan 3 oyuncusundan yoksun galibiyet çıkarmak önemli bir iş, keza maç sonunda koç Pianigiani ve Rakocevic buna vurgu yapmışlar. Siena bile olsanız, yapılan işin büyüğü küçüğü olmuyor gördüğümüz üzere.

Bir kaç yorumda gördüm, ''artık tecrübe eksikliğinden bahsetmeyelim lütfen'' diye. Dün akşam itibariyle, Galatasaray erkek basketbol takımı Euroleague'de 8. maçını geride bıraktı. Maçtan sonra istatistikleri incelerken, Oktay Mahmuti'nin neler dediğine bakmak istedim. Konuşmasının başından sonuna kadar tecrübe olgusuna vurgu yapıyor. Biz mi abartıyoruz bilmiyorum ancak ne Euroleague gediklisi, ne Eurocup ve daha alt seviyelerde başarılar tatmış bir takım geçmişimiz var. Takımı bu noktaya getiren oyuncu grubu ikinci yılına başladı, bir çok yeni ekleme ile beraber. Buraları oynamayı biliyor muyuz sorusuna bu yıl ve önümüzdeki bir kaç yıl evet cevabını veremeyeceğiz. Bende çok üzüldüm dün gece sonrasında, ancak bu gerçeği her Euroleague maçında daha da fazla aklımıza kazımalıyız. Bu tür mağlubiyetlerden ders çıkartarak, güçlü çıkmak için bütün yolları arayan bir takım kimliği kazandığımızda buraları oynamayı öğreneceğiz, Furkan o son dakikalarda top kaybı yapmayacak, Lakovic'i o top kaybını yaptıracak pozisyon olmayacak..

3. çeyrek başlamış, 8-0 ve kaptan Haluk Yıldırım'ın büyük rol oynamasıyla farkı 9 sayıya çıkartmıştık. Tam ''Siena maçını 3.çeyrekte kazandık'' senaryosu yazılırken, 18-2'lik seri geldi. Bu bölümde, yapılan savunmaya suç atmak pek doğru olmayacaktır. Hücumda ne yapılacağı konusunda karar veremeyince, set tempomuz da alışagelmiş seviyemizin baya altında olunca sayı konusunda ciddi olarak sıkıntı yaşadığımız doğru. Bunun net örneğini gördük dün üçüncü çeyrekte. Bu sorunun çözümünü daha çok savunmada aldığı güvenle bulduğumuz gerçeğini de göz önünde bulundurursak, iki taraflı kötü oyunun faturasını baya ağır çektik. Bu iki taraftan, hücum tarafının daha ağır bastığını söyleyebilirim ki, 2. yılına giren Oktay Mahmuti Galatasaray'ı, savunmasını iyi yaptığı maçlardan genellikle galibiyet ile ayrıldı. Nadir göreceğimiz maçlardan biri olacaktır Siena maçı, iyi savunarak alamadığımız... Neden bilmiyorum gerçekten ama artık 3. çeyrekler üzerimize yapıştı. Her defasında dile getirerek büyütmek de doğru değil fakat 3. çeyrek örneklerimiz Oktay Mahmuti Galatasaray'ında bolca mevcut. Takımın konsantre düzeyinde mi değişiklik oluyor bilemeyiz ancak, bu üçüncü çeyreklerin açtığı yaralar hafızalardan asla silinmiyor, her şeyden arta kalan gerçek bu.

Dünkü mağlubiyetin tahribatı az olmayacaktır, neticesinde top 16'ya her halükarda katılacağımız gerçeğinden sıyrılırsak, ağır yaralı Siena'yı eli boş geri göndermemiz için bütün şartlar oluşmuştu neredeyse. Top 16 garantisinin şaşalı bir şekilde atılma fırsatını geri teptik, daha önümüze bir çok fırsat çıkacak ama hepsinden önemlisi, yenilerek kazanmayı öğreneceğiz.

Siena'dan, Barca'dan, Unics'den, Anadolu Efes'ten yumruklar yedik, hırpalandık.. Ancak şu gerçek hiç bir zaman aklımızdan silinmemeli. Galatasaray erkek basketbol takımı, basketbolun doğrularının daha 2. senesinde. Daha kötü günleri olmayacağı gibi, bu mağlubiyetlerden daha güçlü çıkacak potansiyele her şartta sahiptir. Bu potansiyelin değerini bilelim, yeterli..

Son olarak, Josh Shipp; sensiz olmaz..
 
Son olarak, Josh Shipp; sensiz olmaz..

Kesinlikle katılıyorum. Josh Shipp'in bu takım için ne denli önemli olduğunu umarım bazı arkadaşlar, -winner değil, sorumluluk almıyor,potaya bakmıyor diyen arkadaşlar- anlamışlardır. Shipp'in topsuz katlarının önemine özellikle Jaka'nın yaptığı son top kaybında dikkat çekmek isterim.
Gordon ve Shipp bu takımın olmazsa olmazlarıdır bana göre. Umarım başarı ve gelişimlerini bu forma altında izleyebilirim.
 
Beni gercekci olmaya cagiran insanlara o kadar aciyorum ki... Sadece tartismayi uzatmamak adina burada kesiyorum. Bir meselesi olan varsa ozel mesaj atabilir.

Sadece sozde gerceklikte yasayan insanlara bazi seylerin oyuncak parayla yapilmadigini, Galatasaray'in basketbol arenasinda henuz gerekli sayginliga sahip olmadigini, isin henuz cok basinda oldugumuzu ve butun olaylari bu eksende degerlendirmemiz gerektigini hatirlatirim.

Hani basketbolda adam gondermek cok basit ya, memnun olunmayan isimlerin kontrat fesih bedelleri ve yeni transferlere odenecek olasi ucreti nasil karsilanacagini bir anlatsalar?

Hani deniyor ya "Gerekirse futbola 1 transfer az yapilsin ama basketbola butce ayrilsin.", bu insanlar futboldaki olasi basarisizlikta bu sefer oraya cemkirmeyecek mi?

O realiteyse, bu da realite.

O yuzden gerceklikle yuzlesmek isteyenler oncelikle sevdalarinin "sahteligi" ile, "sanalligi" ile yuzlesecekler.

Soyledigim gibi bu basliga son mesajimdir. Derdi olan ozel mesaj atabilir.

Önce birinci cümleyi oku, sonra ikinci cümleyi.. İlk iki cümlende bile tutarlı değilsen yazının kalanından ne beklenebilir ki?
 
salondaydım siena maçında. en çok üzüldüğüm şey, taraftarın emeğine yazık olmasıydı. gerçekten çok acemiyiz EL'de ve onun sıkıntısı bunlar.
kronikleşmiş sorunlar da var. 4 sayıyla yenildiğimiz maçta 9 faul kaçırdık. merak ediyorum, andriç hiç mi faul çalışmıyor? bir gün iyi bir gün kötü, yakışmıyor.
euroleague'de kendi evimizde 4 sayıyla kaybettiğimiz 3. maç. sebep belli: maç sonu oynamayı bilmiyoruz. bu tecrübe işi. kimse 10 yılda oluşan bir deneyimi 1 senede beklemesin.
istikrar oldukça, inşallah 8-10 sene içinde en iyi 5 takımdan biri olabiliriz.
velhasıl; bize çarşamba günü salonu yine doldurmak düşüyor dostlar...
 

Üst