Öncelikle, son iki sezondur bana en çok heyecan yaşatan, en büyük heyecanları yaşatan, mücadeleden asla vazgeçmeyen, "son topa kadar savaş"an, Dünya'nın en mütevazi koçlarından birine sahip olan, armanın gururuna bir teşekkürü borç bilirim.
Meşhur Amerikan filmlerinde eskiden çok başarılı olan bi hoca vardır hani, ayağa kalmak isteyen, ama buna inançları kalmamış bir takımın başına geçen, sonrasında ise o oyuncularla imkansızları başararak zaferlere ulaşan hoca. İşte o filmlerin ete kemiğe bürünmüş gerçek hali Oktay Mahmuti'dir. Ve film daha yeni başlıyor kardeşlerim.
Başarıya tapmak mı? Taraftar olmak mı arasında kalanlardan hiç olmadım. Şu genç yaşımda hep bu renklerin ağırlıyla yaşadım. Bizim hikayemiz işte burada her şeyden önemliydi. Başarı ve başarısızlık kavramları çoğu şeye şekil veren 2 söylem olmasına karşın bazen hiçbir şey ifade etmezler. Hikayelerdir değerli olan, baş tacı etmemiz gereken. . Galatasaray, bana, "Gelin sizinde hikayeniz olsun" dedi sana bana hepimize..Yine söylüyorum, söyleyeceğim;. Hikayelerdeki cümleleri ezber ederim ben, var gücümle.
Kapanan takımlardan miras oyuncularla, kontenjanla, Holding paralarıyla değil, bilek hakkıyla, karakterli oyuncularla, savaşarak, kazıya kazıya geldik buralara. Hepsi aslan yürekli!
Biz ülke olarak, spor deyince sadece birinciliğe sevinmeyi öğrenmişiz, ikinciliği ise üzüntüyle karşılarız. Elbet hırslı olmak, her zaman zirveyi hedeflemek, sporun bir gerçeğidir, ama bu gerçeğe ulaşmak için ortaya konan mücadeleyi, kayıpları da alkışlamayı bilmek gerekir.
Ben sadece canları sağolsun diyorum. Ellerinden geleni yaptıkları için. Son damla, son ter, son top mottosundan şaşmadıkları için. Yıllardır göğsümü bu kadar kabartmamıştı Galatasaray. Hepsi gözümde birer kahraman.
"Söylesinize aslan yürekli hocam, hangi şampiyonluk sizin yüreğinizden daha büyük?"