Engelsiz Aslanlar'ın Hikayesi

Aslında bu yazı hocamızın, Yavuz abinin, oyuncularımızın ve bizlerin yorumlarından oluşuyor ama herkes bu takımın geçmişini bilmez diye derleyip bir hikaye şeklinde sizlere sunmak istedim.

Tekerlekli Sandalye Basketbolu hakkında yıllar önce kaçımız bilgi sahibiydik bilemiyorum. Ben bu sporu televizyondan takip ederdim bazen. Beşiktaş?ın ezici bir üstünlüğü vardı. Bazen İzmir B.Ş.B. kafa tutmaya çalışıyordu ama güçleri yetmiyordu. Nasıl bu kadar güçlü olabilirlerdi, kimse bu takıma üstünlük sağlayamaz diye de düşünüp duruyordum. Tabi o zamanlar bu sporun amacı, ülkemizdeki bedensel engelli insanlara spor yapma olanağı sağlamaktı. İnsanların kupada ve şampiyonlukta pek gözü yoktu ama şu anda bu bakış yerini tarihin tozlu sayfalarına bıraktı. Kısacası bu düşüncenin yerini Dünya?ya kafa tutan Engelsiz Aslanlar?ın başarıları aldı. Söke söke.

Türk Spor Tarihi?nin değişmesi ve Dünya Şampiyonluğu hikayemiz başlayalı üç seneyi geçti sanırım. Engelli Sporcular Derneği Başkanı, Milliyet ve Posta gazetelerinde de yazarlık yapan sevgili Yavuz Kocaömer abimizin ve eski Galatasaray Genel Sekreteri Sayın Sinan Kalpakçıoğlu?nun destekleriyle 2005 yılında kuruldu bu efsane takım. Takımın başına da Milli takımda da görev yapan Sedat İncesu getirildi. Sedat Hocamızla yapılan toplantılar sonunda iki görüş üzerinde duruldu. Birincisi Süper Lig?e çıkmaya yetecek bir kadro kurmaktı. Diğeri de daha şimdiden çok güçlü bir kadro kurarak her sene kalan parçaları tamamlamak ve hedefe ulaşmaktı. Sonunda karar verildi. Galatasaray her zaman en büyük olmalıydı ve buna göre büyük bir kadro kuruldu. O günlerde yönetim bazında ve futbol takımında sorunlar bulunmaktaydı ama her türlü soruna rağmen Sinan Kalpakçıoğlu önderliğinde oyuncusundan, antrenörüne, malzemesinden teknik ekipmanlara kadar her türlü ihtiyaç sağlandı ve tarihin sayfalarına altın harflerle yazılacak Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı resmen kuruldu.

Kuruluşuyla ikinci ligde oynamaya başlayan Engelsiz Aslanlar, sezonun ilk maçında 102-4 galip geldi. Bu skor belki de gelecekti başarıların habercisiydi. O sezon oynadığı tüm maçları kazanan Galatasaray, Türkiye Süper Ligi?ne yükselmişti. Aynı zamanda Türkiye Kupası?nda da oynadığı tüm maçları kazanan Aslan Yürekliler ilk kupalarına ulaşmış ve önümüzdeki sezon Avrupa Kupaları?nda oynamaya hak kazanmışlardı. Takım kurulduğunda Yavuz abinin Milliyet Gazetesi?nde yazdığı bir yazı vardı. Galatasaray?ın hedefi, önümüzdeki yıl lig şampiyonluğu ve Avrupa?da başarı olmalıydı. İşte bunun için ilk şart sağlanmıştı. Engelsiz Aslanlar artık hem Süper Lig?de hem de Avrupa arenasındaydı.

İkinci ligdeki ilk sezonumuzda takımımızda birçok kaliteli isim vardı. Bunlardan biri de Beşiktaş?ın ve milli takımın önemli oyuncularından ve kaptanlarından Aytaç Ercan?dı. O sezon başarıyla formasını giydiği takımını tüm ısrarlara rağmen bırakmış ve bu tarihi takımın ilk kadrosunda yer almıştı. O kadroda ayrıca şu anda da kadroda bulunan Selim Demirdağ, Serdar Antaç, Selim Sayak ve Ferit Gümüş de bulunmaktaydı. Bu önemli oyuncuların yanı sıra takımımıza büyük katkıları bulunan Ahmet Mencik, üçlünün kralını çektiren Ali Asker Turan, Eyüp Atırcıoğlu, Umut Ünar, Can Polat Çorak, Volkan Aydeniz, taraftarın ?Yip Yip Şuayip?i Şuayip Kablan ve Umut Akbay da bu şerefli takımın formasını giymişlerdi.

Süper Lig?de oynamaya hak kazanan ve gümbür gümbür gelen Galatasaray üzerinde başta Beşiktaş olmak üzere oyunlar oynamaya başlamışlardı. Henüz lig maçları bitmeden önümüzdeki sezon için de kara kara düşünüyorlardı. Milli takımın da hocası durumundaki Sedat İncesu hocamıza karşı karalama kampanyalarına başlamışlardı. Tüm bunlara karşı takımımız engel tanımadan önüne bakıyor ve o sezon müthiş transferlerle sezona başlıyordu. Bunların başında da Çek Milli Takımı?nın yıldızı ve Avrupa?nın önde gelen pivotlarından Petr Tucek ve Milli takımımızın yıldız oyuncusu Özgür Gürbulak bulunuyordu.

O sezon başında takımımızın önüne koyulan engellerin başında da İzmir Belediyesi?nin yaptığı insanlık dışı davranışlar geliyordu. Takımımıza İzmir B.Ş.B.?den katılan Özgür Gürbulak, Ferit Gümüş ve Ali Asker Turan?a karşı devamlı engellemelerde bulunan belediyenin yaptıkları o dönemde basında da yer alıyordu. Oyuncularımız aynı zamanda İzmir B.Ş.B.?nin birer çalışanı oldukları ve takımdan ayrıldıkları için sinirlenen ve bu durumu için sindiremeyen insanlar, oyuncularımız maçlara gidemesin diye izin günlerini değiştiriyorlar, antreman yapamasınlar diye çalışma saatlerini olmadık zamanlara alıyorlar ve istifa etmeleri için büyük baskı yapıyorlardı. İşte bütün bu engelleri aşıp bugünlere geldi bu takım. Sanırım bunları herkesin bilmesinde büyük fayda var.

Süper Lig?deki ilk sezonumuzda ilk maçımız Bahçelievler?de Yıldız Engelliler?leydi. O maç için Yavuz abinin desteğiyle servis ayarlanmış ve taraftar arma aşkıyla salondaki yerini almıştı. Bu kalabalık çok olmasa da Aslan Yüreklilerin yüzünü güldürecek, onlara güç verecek kadar kaliteli ve sağlam bir kalabalıktı. Benim de ilk tanışmamdı onlarla. O maçta unutamadığım olay ise maçtan önce Sedat Hoca?nın tribüne gelip, ?Hepiniz hoş geldiniz arkadaşlar, teşekkürler? demesiydi. İşte o an, bu takımın Galatasaray ruhunun en güzel sergilendiği yer olduğuna kanaat getirdiğim andı.

2006/2007 sezonu Galatasaray?ın galibiyeti ile başlamış, Galatasaray?ın galibiyeti ile bitmişti. O sezon oynadığı tüm maçları kazanan Galatasaray, Türkiye Süper Ligi?nin yeni şampiyonu olmuş ve Beşiktaş?ın ambargosunu da ortadan kaldırmıştı. Kimi zaman yüzlere oynayan takımımız bazen de birkaç kişiye oynamıştı ama final güzel olmuştu. Taraftarın takımla kucaklaşması, Ali Asker?in önderliğinde çekilen üçlü ve oturduğu sandalyede hoplayıp zıplayan yürekleri kocaman olan Engelsiz Aslanlar. O an yaşanmalıydı, es geçilemezdi.

Aynı sezon Avrupa?da da mücadele eden takımımız eleme gruplarında oynadığı maçları kazanmış ve final gruplarına yükselmişti. Final gruplarında da grup maçlarını kazanmış ve yarı finale yükselmişti. Yarı finalde ve üçüncülük maçında yenilen aslanlarımız katıldığı ilk Avrupa macerasında sezonu dördüncü tamamlamıştı. Özellikle Belçika?daki elemelerde büyük bir destek alan takımımıza oraya gelen herkes adeta âşık olmuştu. Her şey güzel giderken güzel gitmeyen tek bir şey vardı aslında. Yönetimin ilgisizliği. O dönemde maaşlarını zorla alan bu muhteşem takım Sinan Kalpakçıoğlu ve Yavuz Kocaömer?in destekleriyle ayakta duruyordu. Maçlarına hiçbir yönetici gitmiyor, ancak kupa kaldırıldıktan sonra davetlere çağrılıyorlardı.

Geçen sezona da müthiş bir transfer atağıyla giren Galatasaray?da tek hedef Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuydu. Bunun için sezona Şampiyonlar Ligi Şampiyonu İtalyanların guardını ve pivotunu alarak başlayan Cimbom yenilmezliğini sene başından garantilemişti sanki. İsveçli Hussein Haidari ve Avustralyalı Justin Eveson bu sporun Dünya?daki en iyileriydi ve bizdeydiler artık. Bir de bayan oyuncumuz vardı artık, Seyran Kurt.

Ligde yine aynı senaryo vardı. Takımla taraftarın buluşması ise sadece ilk ve son maçtaydı. Rakiplerini ezip geçen Galatasaray belki de insanların ?Ne de olsa kazanırız? diye düşünmesine neden olmuştu. Geçen sezon da tüm maçları kazandık ve şampiyon olduk. Türkiye Kupası?nda da skorboard değişmedi ve Galatasaray namağlup şampiyondu.

Geçen sezonu bizim için asıl değerli kılan ise tarihimizin en değerli başarılarından biri olan Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuydu. Rakiplerini birer birer deviren Engelsiz Aslanlar, Avrupa?nın en büyüğüydü. Kurucumuz Ali Sami Yen?in söylediği gibi Türk olmayan takımları yenmişler ve kurucumuza layık olmanın gururunu yaşamışlardı. Onlar kurucumuza layık olmuşlardı da biz onlara layık olmuş muyduk acaba? İşte bu sorunun cevabı şampiyonluk kupasını alıp havalimanına inen takımın gözlerinde saklıydı. Avrupa?nın en büyüğünü sadece on kişi karşılamıştı. Belki de ne güzel şeyler hayal ediyorlardı ama akıllarında kalan binlerce kişi değil hayal kırıklığı olmuştu.

Bu hayal kırıklığı üzerine görevinin bilincinde olan ve hedeflerinden sapmayan Engelsiz Aslanlar?ın yeni hedefi Dünya?nın en iyisi olmaktı. Bunun için çalışmalarına yoğun bir tempoda devam eden takımımıza yeni bir star katılmıştı. Amerika?da Nike reklamlarında oynayacak kadar meşhur olan Matt Scott. Bu transfer bizim nerede olduğumuzu bir kez daha göstermişti. Hedefimiz Kıtalararası Dünya Şampiyonluğu?ydu.

Geçen hafta hedefine ulaşmak için Japonya yolunu tutan aslanlarımızı yolcu etmeye yine aynı simalar gelmişti. Başarılar dilendi, sözler verildi ve tarihe tanıklık edecek daha doğrusu tarihi değiştirecek insanlar alkışlarla, marşlarla uğurlandı. Japonya?da grubunda üç maça çıkan takımımız üçünü de rahat bir şekilde kazandı ve finale yükseldi. Şimdi önümüzde tek maç kalmıştı, Kanada takımıyla final oynayacaktık. Final maçında müthiş bir savunma direnciyle kötü başladığımız maçı çevirdik. Son periyotta da işi bitirdik. Maç bitti ve artık Dünya?nın en büyüğüydük.

Dünya Şampiyonu Galatasaray?ın bu başarısı büyük bir sevinci de beraberinde getirmişti. Geçmiş yıllarda az kişiyle karşılanan takım için organizasyonlar yapılmış, Galatasaray?ı sevenler işlerinden okullarından fedakârlıkta bulunmuşlardı. Galatasaray Başkanı Adnan Polat, Almanya?ya gidişini ertelemiş ve Engelsiz Aslanlar için Türkiye?de kalmıştı. Ayrıca Galatasaray?ın altyapı takımları da tam kadro orada olacaktı. Yetmedi başta Bayan Basketbol Takımımız olmak üzere amatör branşlarda Galatasaray armasını taşıyan değerli sporcularımız da orada olacaktı. Ve tabi Engelsiz Aslanlar?a karşı mahcubiyet duygusu taşıyan Galatasaray taraftarı da orada olacaktı.

Ve beklenen gün gelip çatmıştı. Yüzlerce taraftar büyük bir coşkuyla karşılamıştı Engelsiz Aslanlar?ı. Bu sefer yüzleri gülüyordu, gözleri de dolmuştu. Bir şeyler değişmişti artık Galatasaray Başkanı da oradaydı, sporcular da, taraftar da. Hak edene ettiği değeri vermek için.

İşte Engelsiz Aslanlar?ın hikâyesi kısaca böyle. ?Galatasaray Ruhu? tartışmasının dillerden düşmediği, futbolcuların, basketbolcuların, voleybolcuların forumlarda, gazetelerde ve sohbetlerde tartışıldığı üzere ruhlarını sahaya yansıtmadıkları şu günlerde bizlere çok güzel bir şey gösterdi bu insanlar;

?Galatasaray?ın Gerçek Ruhu İşte Bu??
 
Re: Engelsiz Aslanların Hikayesi

Soluksuz okudum desem yeridir çok güzel yazılmış yazanın yani Kerem Abi'nin eline sağlık.

Ayrıca eminim ki bu kadar yazıya rağmen çoğumuz 'BAŞARILAR ENGELSİZ ASLANLAR veya TEBRİKLER ENGELSİZ ASLANLAR' yazıp ilgi gösterdik, ilgilendik zannedecek.Gerçekten üzülüyorum bu duruma...
Gerçekten ilgiyi hakediyor bu oyuncular...
 
Re: Engelsiz Aslanların Hikayesi

Yazıyı daha önce yazdığım için tarihlerde gariplikler olabilir. Mesela voleybolcuların ruhlarını sahaya koymadığı ifademi geri alıyorum :)

Ayrıca birkaç hata vardı, düzelttim.
 
Ben de Eren gibi bir solukta okudum. Zaten başlayınca yarım bırakmak ya da göz gezdirmekle yetinmek mümkün değil, emeğine sağlık Kerem...

Engelsiz Aslanlar ile tanışma hikayem geldi aklıma. Bir maç için İstanbul´a gelecektim ama Engelsiz Aslanlar´ın bir maçının olduğu güne denk getirmek istiyordum. Şubenin kurulduğu yıl oynadığımız Saran maçıyla tanıştım Engelsiz Aslanlar´la. O tekerleri hızlı döndürmek için harcanan emeği, azmi gördükçe insan daha bir heyecanlanıyordu.

Engelsiz Aslanlar´ı Ankara´da topu topu 1 kez ağırlama şansımız vardı, o da Karagücü´nün ligde olmaması nedeniyle yok oldu. Sedat Hoca ve ekibi bize aidiyet duygusunu sonuna kadar hissettiriyordu. Gerek gösterdikleri ilgi gerekse sergiledikleri mücadeleyle.

Ne mutlu bize ki Engelsiz Aslanlar´ın Japonya´daki tarihi başarısını tüm detaylarıyla dergimizin ocak ayındaki sayısında okuyabileceğiz.
 
Vallahi okurken gözlerim dolu dolu oldu, dahada bişey söylemeye gerek yok sanırım. Eline dilne sağlık Kerem ve verdiğin bilgiler için teşekkür ederim.
 
"Soluksuz okumak" ifadesine ben de katılıyorum. Ellerine sağlık Kerem.

Yalnız, şu kafamı karıştırdı:
Yarı finalde ve üçüncülük maçında yenilen aslanlarımız katıldığı ilk Avrupa macerasında sezonu üçüncü tamamlamıştı.
: )
 
"Bir buna mı dikkat ettin sadece?" deme. : )

Tek yanlış o olduğu için ona dikkat ettim. : )

Tekrar ellerine sağlık...
 
Serdar Abi, 3.'lük konusunu ben de unuttum şu an. Kerem'e takıldığım nokta; üçüncülük maçını kaybedip nasıl üçüncü olduğumuz. : )

Sonuç olarak; herkes bu yazıyı okusun.
 
Çok güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık.Bende geçen sezonun başında engelsiz aslanlarımız hakkında bilgi sahibi oldum.Son 1-2 maç hariç hep salondaydım.Onların o şartlarda gösterdikleri çabayı görüpte onlara destek vermek için salona gidemeyecek insan yoktur sanırım.

Son kazanılan şampiyonlukta beni en çok sevindiren şey artık bu sporun daha bir profesyonelce yapılacak olmasıydı.Ayrıca bir kupadan öte Onlar Türkiye'ye tekerlekli sandalye basketbolu sporunu gerçek anlamda kazandırdılar.Tekrar teşekkür ediyorum hepsine.
 
Onur Yavuz' Alıntı:
Engelsiz Aslanlar ile tanışma hikayem geldi aklıma. Bir maç için İstanbul´a gelecektim ama Engelsiz Aslanlar´ın bir maçının olduğu güne denk getirmek istiyordum. Şubenin kurulduğu yıl oynadığımız Saran maçıyla tanıştım Engelsiz Aslanlar´la. O tekerleri hızlı döndürmek için harcanan emeği, azmi gördükçe insan daha bir heyecanlanıyordu.

zaman geçiyor be...
 
arması için taraftarı için canla başla mucadele eden bu takım unutulmayı hak edıyomu sizce sizden sadece manevi destek beklıyoruz bı dunya sampıyonuna unutulmak çok acı verır.... bu takıma hak ettığı ılgıyı ne basın ne devlet verdı bari taraftarı yanında olsun...

kaynak:facebook tan geldi :)
 

Üst