hani yazmayayım, konu uzamasın diyordum, ama şart oldu artık. erman kunter'in elinde kendi getirmiş olsun ya da olmasın iyi oyuncular oldupu üzerine bir muhabbettir gidiyor. bana kalırsa bütünü gözden kaçırıyoruz böyle bir yorum yapınca. mesele erman kunter'in oynattığı oyun sistemiydi, yani çift gardlı motion offense'ti. bu oyun sistemi sayesinde erman kunter kimsenin beklemediği adamlardan, olmadık verimler almıştır gittiği her takımda. daçka'da marty clark ve özellikle reed jackson (koch'a "üff be" diyenler bilmem bu adamı hatırlıyor mu?) böyleydi. milli takımda kerem tunçeri ve asım pars böylelikle performanslarını katlamışlardı. bizde koch, mitchell, önder, lyday, muratcan hep bu sayede başarılı oldular. allah aşkına ali ton ve roy hairston bile iyi maçlar çıkarmadılar mı zaman zaman? cholet'de parlayan akpomedah gibi adamlar da ihtimal bu sayede parladılar (hiç seyretmedim). bunca adam, bunca takım. hepsi mi nimet gibi erman kunter'in eline düştü yani, yoksa dediğim gibi onun sistemi mi oyuncuları yükseltti? zaten bizdeyken amaçlarından birini hep söylerdi: oyuncuların performansını yükseltip kariyerlerini daha iyi imkanlarda sürdürmelerini ve giderken de kulübe para kazandırmalarını sağlamak, böylece oyuncu yetiştirerek kendini belli noktalara getiren bir kulüp yaratmak.
evet bazı maçlarda taktik hataları oluyordu, ama kulüp içinde kendisinin özellikle yönetimle bir yığın sıkıntıları olduğunu, oyuncuların da para konusunda dertsiz filan olmadığını, her maça tam konsantre çıkamadığımızı da hatırlatmak isterim. her halükarda kendisine halil üner gibi ikinci bir sene takımın başında kalma fırsatının tanınmadığını da ekleyeyim. bu konudaki son sözlerim bunlardır.