Öndercim, müessese takımlarının sürekli başarılı olması Türkiye'deki basketbolun ruhla değil parayla dönen bir lige sahip olmasını beraberinde getiriyor. Profesyonellik içinde elbette para bir oyuncu için 1. derecede önemli olmalı ama, bir parçada olsa işin içinde forma aşkı ve ruh olmalı. Bunun tek yolu, müesseselerin kluplerimize yatırım yapmasını sağlayacak anlaşmalar yapmaktan geçiyor.
Türkiyede çok büyük firmalar var, bizdeki ticari potansieller gerçekten bir çok ülkede yok. Sadettin Saran işte gitti Almanya'nın Dortmund gibi futbol dünyasında kabul edilebilir bir klası ve kariyeri olan bir klubun en büyük hissedarı oldu. Türkiyede daha ne Sadettin Saranlar var. Burada önemli olan yöneticilerin duyarlı, girişken ve aktif olarak bu muesseselerle ikna ederek güzel anlaşmalara imza atmaları.
Bu konuda eğer bir anlaşma gerçekleşirse, son günlerde sadece eleştirilen yönetimimizin bir de başarılar hanesine bir artı not düşülmesi iyi olur.
Tabii seninde dediğin gibi, bu paranın çarçur edilmemeside işin en az birinci kısmı kadar önemli bir diğer yönü.
Son olarak, bu anlaşmanın basketbolda rakibimiz olmayan, bir takımı olmayan bir firma ile değil de, doğrudan rakibimiz pozisyonunda ve kendi takımına sahip bir kuruluşla yapılması çok ironik. Bu da sporun güzelliği ve cilvesi olsa gerek.
Sevgilerimle.