Galatasaray'dan ne bekliyorsunuz?
Potaaltı gezintimize devam edelim. Geçen yazıda Kanarya ve Kartal'la birlikte Türkiye Kupası'nda fragmanlarını seyrettiğim diğer takımlara değinmiştim; sırada Bandırma turnuvasından sonra yerden yere vurduğum Aslan ile geriye kalanlar var... Erik Bey'in armağan ettiği beraberlik ve Hakan Şükür'ü bitirme planına ise değinmeyeceğim!..
Kupada Karşıyaka'yı farklı yenip ''Final 8'' biletini alan Galatasaray, Sakarya ''deresini'' aştı ama bu, denizi geçebileceğinin işareti değil.
Bandırma'daki turnuva sonrasında ''Galatasaray'dan fazlasını beklemeyin'' diye köşemde yazmıştım. Orada, Türkiye Kupası'nda ''Final 8''e kalacaklarını da söylemiştim. Sakarya'da Kaf-Kaf karşısında seyrettiğim takım, daha derli topluydu. Fakat, ne Oyak Renault, ne de Kaf-Kaf galibiyetleri bir ölçü olamaz. Çünkü, ikisi de vasatın altında takımlar.
Aslan, Kaf-Kaf karşısında son periyota kadar zorlandı. Sonlardaki baskı ve sıkı savunma, hücumda da potaaltını domine ederek son 10 dakikada 27-7'lik seriyle kazandı. Bunda, Karşıyaka'nın bir yerden sonra direnmeyi bırakmasının, mecalinin kalmamasının payı vardı. Potaaltında zayıf olan rakibi karşısında Cim Bom, doğruyu yapıp oradan dinamitledi.
Power-forvet Anthony McGowan 13, pivot Jerome Holman 15 attı; tepeden de genç Berkay Sahillioğlu'nun hafiften rahatsız eden savunması dışında karşılarında pek muhatap bulamayan guard'lar Mithat Demirel 14 ve Darrell Mitchell 21...
Aslında, eşleşmelere bakınca, hiçbir pozisyonda denklik yoktu... Yani akranı değildi Kaf-Kaf... Bu, Yeşil-Kırmızılılar'a gönül verenlerin bu yıl da salonda umduklarını bulamayacaklarını gösteriyor. Ne yazık ki, koskoca Karşıyaka'nın yakası yine biraraya gelmeyecek. Hayır, hiç olmazsa biraz gururlarını okşayacak bir takım bile kurulamamış yine... Ailesinin yarısı Karşıyakalı olan benim üzüldüğüm bu.
Galatasaray'a dönersek, bu yıl da şampiyonluk filan gibi bir düş kurmamamız gerekiyor. İsteyen yatıp rüya görebilir.
Geçen sezona göre, hatta play-out oynadığımız sezona göre daha iyi bir takım yok mu... Buna cevabım, eh işte olacaktır. Sonuçta 7-8. olur, hadi paşa gönlünüz için 6. diyelim, muhtemel play-off ilk turda elenir... O da, bu sezon yarı yarıya Ülker idaresinde olunduğu için, muhtemelen para sorunu yaşanmayacağı için...
Tabii ki, başka yabancı alınırsa işler değişebilir, bunu da ''Bak gördün mü''cü acar-mail atıcı okurlarım için söylüyorum.
Jerome Holman'ın Kaf-Kaf'ın olmayan pivotlarına karşı içine vurup vurup durması kimseyi yanıltmasın. Ne kadar istikrârsız olduğunu Karşıyaka'daki sezonundan biliyoruz. O sezonki maç maç istatistiklerine baktığınızda bunu görürsünüz. McGowan'ın da öyle müthiş bir adam olmadığı açık. Sadece guard Darrell Mitchell var.
Yerlilere gelince, Tolga Tekinalp ve Tufan Ersöz'ün sürekliliğinin olmadığını biliyoruz. Mithat Demirel'in de kapasitesi malum.
Murat Kaya'ya gelince... Ankara'dayken 2 yıl önce ben de, kendisinden çok şey bekliyordum ama sanırım yenile yenile törpülenmiş, ''Gelecek vaadeden genç yetenek'' seviyesinde kalmış gibi, dilerim ''iyi''leşir. Yoksa, şu andaki haliyle öyle dergilere kapak yapıldığı gibi ''Pegasus'un veliahtı'' falan değil. Harun Erdenay'a haksızlık etmeyelim, daha yeni bıraktı olayı... Yani, şu ''Milli Takım'a onu niye almadınız, bunu niye almadınız''cıların bile aklına gelmemişti.
Şimdi, ben de isterdim, bu takım öyle sıçrar, böyle içine vurur diye yazmak ama mümkün değil... Umarım, o günler de gelecek.
Geçen yazıda bahsetmediğim takımlara geçelim. Beykoz, sevgili dostum İhsan Bayülken'e rağmen bu kadrosuyla lige zor tutunur. Geçen senedekinden fazla bir yere gidemezler ama umarım düşmezler de... Çünkü, Beykoz İstanbul'daki Anadolu takımı gibi, renkli... Guard Henry Dobie'yi tutabilselermiş iyi olurmuş.
Konya Şelçuk Üniversitesi... Coach Hakan Yavuz var, yıllardır tanıdığım, sevdiğim ağabeylerimden biridir, basketbolu iyi bilir ama hep kıyıda kaldı. Evlerinde taraftar desteğiyle iyi şeyler yaparlar. Disiplinli bir takım, yerli rotasyonu çok sınırlı yabancılarla ayakta duruyorlar, 2-3 takım dışında herkesi zorlayabilirler ama sonuçta, asansör takım olmamaya çalışacaklar.
Bir de, eski Galatasaraylı Brian Boodicker'a dikkat etmelerini tavsiye ederim. Banvit'e yenilip play-out'a kaldığımız maçın sonunda, duştan çıkıp Jacobson'la birlikte Tab Baldwin'e gidip ''Coach gelecek sezon bizi alsana'' demişti. Bunu tesadüfen kulaklarımla duymuştum. Gerçi, ''Kümede kalma Final-Four'u''nda iyi oynamıştı ama kulaklara küpe olsun...
Türk Telekom... Kağıt üzerinde ve şu andaki oyunlarıyla ilk 4'ün adayı ama nedendir bilmem, her sezona böyle girer ve sonra fıs'lar...
Alper Yılmaz, Haluk Yıldırım, Umut Görür sağlam ve yıllardır iyi ama hep yan rollerde kalmış, başrole çıkamamıştır. Tutku Açık ise hep iki arada bir derede kalmıştır. Bakalım, göreceğiz... Sakat Muratcan Güler, hep fazla şeyler beklenen ama bir türlü o derece olamayan ''Gelecek vaadeden genç yetenek''lerimizden biri, umalım bu sezon gerekli patlamayı yapsın. Yabancılardan Dudley'i biliyoruz, sıkı adamdır. Derrick Alston fena değildir.
Geçen yazımda da dediğim gibi, ateşli bir lig bizi bekliyor. Yüksek tansiyonlu, bol olaylı... Herkesi salonlara bekleriz... Unutmadan, ''video-komedi'' ve ''caart diye centilmenlik dışı çalıcı'' hakemleri de bekliyoruz!.. Kendilerine gelince, buyursunlar...
Federasyonu da tebrik etmeliyim, iyi bir Kupa organizasyonu yapıldı. Farklı günler ve saatler sayesinde bol bol basketbol seyredilebildi.
STAR