Gündemden

Bence konu ifade özgürlüğü ve tartışma adabına uymayan insanlar özelinde tartışılmalı.

Taylan'ın fikirleri kendisini bağlar. Ancak kulüp, sırf tartışılan bir konuda, giydiği tişörtle temsili olarak bir gruba destek verdi diye sözleşmeli futbolcularından birinin lince uğramasından dolayı ona destek verebilir. Mesaj gecikmeli de olsa verilmiş zaten. Türkiye'de yanlış anlaşılan kavramlardan biri de her görüşe saygı duyma zorunluluğudur. Kimse kimsenin görüşüne saygı duymak zorunda değil ancak görüşünü açıklama hürriyetine saygı duymak durumunda. Kulübün de destek verdiği ve vermesi gereken kısım budur.

Bu konuyu din özelinde açıklamaya çalışmak da bana çok beyhude geliyor. Toplum olarak günahlarımızı olabildiğince gizli işliyor, sevaplarımızıysa göze sokmayı seviyoruz. Dinimizde bulunan akrabaya yardım tavsiyeleri kullanılarak yapılan kronizm ve nepotizm almış yürümüş durumda... Bir kasabada yirmi kişi-aralarında astsubay filan var- kimsesiz bir kıza tecavüz ediyor, kasabanın adı çıkar diye herkes suspus oluyor. Sorsanız müminler birbirinin günahlarını örtmede gece gibi olmalı filan derler. Bunları yazma sebebim, İslam Dini içerisindeki hükümleri fıkıh usulü ve fürû üzerinden müçtehitler ya da bireysel içtihat yoluyla her yöne çekip herkesin kendine münhasır anlayışlar oluşturup tüm eylemlerini meşrûlaştırabilmesi. Dinde genel kaideler vardır ama her din ne yazık ki laik amaçlar güden dindar görünümlü tiplerce pragmatik amaçlarına kılıf olarak kullanılıyor eninde sonunda. Bu kişiler gidiyor elbette ancak tartışması da bize kalıyor :) Çok gerilmeden, Taylan'ı da incitmeden tartışalım bence konuyu. Ben de LGBTİ+ oldu galiba güncel hali; özellikle çocukları cinsiyetsiz yetiştirme gibi tuhaf eğilimlerinden dolayı hiç sevmiyorum. İnsan geçmişine hapsolsun demiyorum ama insanı tarihinden koparan hiçbir oluşumu desteklemem. Yine de 21. yy'da hala insanların cinsel yönelimlerinden dolayı katliamlar yaşanıyorsa Taylan'ın linç edilmemesi gerekir, sadece düzeyli şekilde eleştirilmesi kabul edilir diye düşünüyorum.

Bu arada eklemeden geçemeyeceğim. Remzi Sanver de bir mülakatında bir Arş. Gör. kadrosu için mason biri aday olursa kadroya kendi inancından ve görüşünden olan mason adayı alacağını söylemişti. Bir araştırma görevlisi olarak dürüstlüğünü tebrik ederim ama umarım yönetimdeyken işi kendi ehline değil işinin ehline bırakır.
 
Bu arada eklemeden geçemeyeceğim. Remzi Sanver de bir mülakatında bir Arş. Gör. kadrosu için mason biri aday olursa kadroya kendi inancından ve görüşünden olan mason adayı alacağını söylemişti. Bir araştırma görevlisi olarak dürüstlüğünü tebrik ederim ama umarım yönetimdeyken işi kendi ehline değil işinin ehline bırakır.

Evet Malesef, muhtemeldir ki "kardeşlerin" birbirine desteği bununla sınırlı kalmıyordur
 
Yok abi yazabilirsin problem değil. Ortada ciddi bir şey konuşuyoruz. Baştan söyleyeyim alay etmek gibi bir durum yok ortada. Varlığı kanıtlanmayan her şey mit'tir. Senin ya da bir başkasının Lüt Kavmi hikayesine olan hassasiyeti de bilgisinden değil, inancından gelir. Yanlış anlama bilmiyorsun demiyorum. "Lut kavmi" kavramının sapkınlıktan yok olduğu söyleniyor ya. Homoseksüelliğin tarihi en az 1000 yıl öncesine dayanıyor. Sümerlerde, Hititlerde bununla ilgili birçok yazılı kaynak var. Bu hadise sadece Kuran'da geçen bir şey değil Tevrat'ta da yer alır ama farklı bir şekilde. Şimdi binlerce yıl önce yazılmış 2 tane kutsal kitap bile bu konuda farklı argümanlar koyuyorken ortaya. Böyle bir şeyin gerçekten var olduğunu bilgiyle değil, ancak inanışla kabul edebilirsin.

Var olduğundan yola çıkalım, binlerce yıllık dünyada, "sapkınlık" denilen şeyin yanında solda 0 kalacak o kadar çok şey oldu ki. Bula bula "anlattığı gibi eşcinselleri mi bulmuş" diye sordum. Ortada kimsenin inancıyla dalga geçilmemiş, üstüne yazmadığım şeyi "yaz da tam olsun" diye yazıyorsun. Yani bu konuda istersen saatlerce anlatırım benim için hiç sorun değil.

Böyle düşündüğümden ya da inandığımdan değil ama bir tarafın düşüncesi olduğu için yazıyorum. "Lut kavminin helak edilmesinin sebebi eşcinsellik değil, Kuran'da yasaklanan birçok şeyin artık günlük yaşam rutini haline gelmesi." İçeriğini sen doldurursun artık.

Kimseye de bir şey demedim bu arada. Öyle bir yazmışsın ki ağzımdan yazmadığım şeyleri "bi de bunları yaz tam olsun" diyip, sonra "oha bunları da yazacak galiba" diye başkasına şikayet ediyorsun. Orasını da anlamış değilim ama neyse. 26 yaşında adamım. Neyi nerede ciddi konuşacağımı da bilirim ki burda da gayet ciddi bir konu konuşuyoruz. Kimsenin kimseye hakaret ettiği, aşağıladığı yok. Bence fazla abartmışsın.

Benim hayata bakışım başında da yazdığım gibi gerçekliği kanıtlanmayan her şey mittir. Sen buna inanç diyebilirsin, başkası başka bir şey diyebilir. Benim için kutsal bir konu değil mesela. Bunu hakaret olarak görmemeni tavsiye ederim ki öyle bir şey de yok zaten.

İnanmak ya da inanmamak kişinin özelinde, kesinlikle saygı duyarım. Bence bu kırmızı çizgidir toplumsal yaşamda, bununla alakalı kesinlikle bir dayatma olamaz; ki Hukuk Sistemi de bunun için var.

Yalan hikayeler gibi şeyler dediğinde direk benim bütün inancımı toptan reddediyorsun, buna Eyvallah, inanmayabilirsin de fakat sen bilerek isteyerek yapmasanda kullandığın cümleler vurdu, kırdı, biraz da alaycı oldu.

Dilde sürçü lisan olur, gönülden geçeni her zaman yazarkende ifade edemeyebiliriz.
Senin mit diye inandığın şey benim için kesin bilgi, Kuran'da hayatımdaki en kutsallardan biri, dolayısıyla doğruluğuna kalpten inandığım bilgiler içeriyor. Seni bunlara inan diye zorlayamam fakat benimle de alay ettiğini düşünürsem ki öyle düşündüm, bunları yazarım. Sen tabi böyle demek istemediğini söyledin, Eyvallah. Sevgi beklemek fazla oluyor ikili ilişkilerde fakat saygı duymak en önemli kriter. Önemli olan fikirleri savunabilmek, bunlari dayatmamak, karşındakinin fikirlerine ve inancına saygı duymak. Bunun ötesi çıkılmaz sokak oluyor.

Orada bunları da yaz dediğim, söylediklerin üzerine bu da giderdi diye düşündüğümden. Yoksa senin nerede, ne şekilde konuşacağını bilmediğini asla düşünmedim. Daha önce dediğim gibi, toplumdaki en önemli eksiklik "Saygı", bu da maalesef bütün ikili ilişkileri etkiliyor. İşin yanlışı; biz saygıyı büyüklerin elini öpmek, otobüste yaşlıya yer vermek olarak öğrendiğimiz için bu fikir ayrılıklarında kavga ediyoruz. Son olarak; ben senin gibi düşünemem, aynı şekilde senin de benim gibi düşünmeni beklemem abes olur. Çıkar yol düşünceye, inanca saygı duymak...
 
Bence konu ifade özgürlüğü ve tartışma adabına uymayan insanlar özelinde tartışılmalı.

Taylan'ın fikirleri kendisini bağlar. Ancak kulüp, sırf tartışılan bir konuda, giydiği tişörtle temsili olarak bir gruba destek verdi diye sözleşmeli futbolcularından birinin lince uğramasından dolayı ona destek verebilir. Mesaj gecikmeli de olsa verilmiş zaten. Türkiye'de yanlış anlaşılan kavramlardan biri de her görüşe saygı duyma zorunluluğudur. Kimse kimsenin görüşüne saygı duymak zorunda değil ancak görüşünü açıklama hürriyetine saygı duymak durumunda. Kulübün de destek verdiği ve vermesi gereken kısım budur.

Bu konuyu din özelinde açıklamaya çalışmak da bana çok beyhude geliyor. Toplum olarak günahlarımızı olabildiğince gizli işliyor, sevaplarımızıysa göze sokmayı seviyoruz. Dinimizde bulunan akrabaya yardım tavsiyeleri kullanılarak yapılan kronizm ve nepotizm almış yürümüş durumda... Bir kasabada yirmi kişi-aralarında astsubay filan var- kimsesiz bir kıza tecavüz ediyor, kasabanın adı çıkar diye herkes suspus oluyor. Sorsanız müminler birbirinin günahlarını örtmede gece gibi olmalı filan derler. Bunları yazma sebebim, İslam Dini içerisindeki hükümleri fıkıh usulü ve fürû üzerinden müçtehitler ya da bireysel içtihat yoluyla her yöne çekip herkesin kendine münhasır anlayışlar oluşturup tüm eylemlerini meşrûlaştırabilmesi. Dinde genel kaideler vardır ama her din ne yazık ki laik amaçlar güden dindar görünümlü tiplerce pragmatik amaçlarına kılıf olarak kullanılıyor eninde sonunda. Bu kişiler gidiyor elbette ancak tartışması da bize kalıyor :) Çok gerilmeden, Taylan'ı da incitmeden tartışalım bence konuyu. Ben de LGBTİ+ oldu galiba güncel hali; özellikle çocukları cinsiyetsiz yetiştirme gibi tuhaf eğilimlerinden dolayı hiç sevmiyorum. İnsan geçmişine hapsolsun demiyorum ama insanı tarihinden koparan hiçbir oluşumu desteklemem. Yine de 21. yy'da hala insanların cinsel yönelimlerinden dolayı katliamlar yaşanıyorsa Taylan'ın linç edilmemesi gerekir, sadece düzeyli şekilde eleştirilmesi kabul edilir diye düşünüyorum.

Bu arada eklemeden geçemeyeceğim. Remzi Sanver de bir mülakatında bir Arş. Gör. kadrosu için mason biri aday olursa kadroya kendi inancından ve görüşünden olan mason adayı alacağını söylemişti. Bir araştırma görevlisi olarak dürüstlüğünü tebrik ederim ama umarım yönetimdeyken işi kendi ehline değil işinin ehline bırakır.

Çoğu söylediğine katılıyorum, maalesef toplumda dini kurallar öyle bir hal almışki, bölgesel yorumlamalarla farklı rituellere dönüşmüş çok şey. Çok farklı sapkinliklara şahit oluyoruz, haberini görüyoruz, izliyoruz veya bir yerlerden duyuyoruz.

Senden farklı düşündüğüm; evet düşünceye saygı duymak zorunda değildir kişi kendinde fakat toplum içinde, toplumsal kurallar bütününde (Hukuk, yeri gelir gelenek ve gorenekler) saygı duymak zorunda bırakılır. Dolayısıyla her düşünceye, inanca saygı duymak zorundasındır, ayni şekilde bir düşüncenin aksini savunmak o düşünceye saygı duymayabilirsin anlamına da gelmez. Bizler karşımızdakine saygı duyarak tartışabilecegimizi maalesef öğrenmedigimiz ve her fikir ayrıldığında da kavga ettiğimizden böyle fikirlere de kapılabiliyoruz; karşımızdakinin düşüncesine saygı duymak zorunda değiliz.

Münhasır medeniyetler toplum içi yaşayış kurallarını çok iyi koyup uygulandığından, toplumda özgürlükler adına bambaşka bir hayat yaşanıyor. Asil problem şu; bu özgürlüklerin yaşanıyor olması da LGBT'yi getiriyor önümüze bir sorun sarmalı olarak koyuyor. Evet işin çelişkisi bu, Furkan'ın haklı olduğu konu. Hem saygı, özgürlük isteyeceğiz hem de LGBT olmasın. Dünya bu işin sınavında, dunyadaki demokrasisi gelişmiş devletlerin kimisi özgürlük verdi, kimisi öteliyor, kimisi çekimser. Baştan beri söylemeye çalıştığım durum bu; ince mesele. Ama tüm toplumlar bununla yüzleşmek zorunda kalacak.

Bence Kulüp işin ertesi günü attığı tweetlerle, yaptığı basın açıklamasıyla doğrusunu yapmıştır. Umarim Basketbol ile ilgili verdikleri sözleri de tutup, sponsor desteğiyle iyi bir takım kurarlar.
 
21. yy'da temel insan haklarının din üzerinden tartışmaya konması absürt oluyor. Mesele sizin dinen bunu uygun görüp görmemeniz değildir mesele insan haklarıdır. Bugün bunu bahane ederek insanların haklarını engellemeye çalışanlar emin olun yarın size de dokunur ki dokunuyor bakınız Furkan Vakfı.
Nasıl dindarlar kendilerine saygı istiyorlar o zaman başkalarına da saygı gösterecekler. Peki bu olacak mı bizim ülkemizde? Ancak Avrupa gibi tüm dini kurumların tepesine binip sindirince olacak.
Lgbt'de saçmalıyor mu? Evet. 9 yaşında Drag Queenler, yok cinsiyetsiz çocuklar gibi saçmalıklarla muhafazar kesimlerin yaptığının bir başka versiyonunu yapıyolar.
Lut kavmi denmişde o toplumda sadece zoraki eşcinsellik yoktu anlatılan hikayelerde (israliyat İslam mitlerine girmiştir) akıl almaz derecede yozlaşmış bir toplum vardı. Hilesiz satış yapmayı günah sayan tüccar, satılık yargıçlar vs. Neyse sağolsun İslamcılar bize bire bir yaşatıyorlar bunları.
 
Son düzenleme:
Valla onu bunu bilmem de, konu başlığına binaen; temmuz ayına girişte milletle alenen billur geçmeye devam ediyorlar. Millet para yok dedikçe daha çok çöküyorlar insanların cebindekilere, aklım artık almıyor yaşananları. Sorsan en büyük Müslümanlar. Sormaya da gerek yok gerçi sormadan da her dakika söylüyorlar ekranlarda.
 
Fazla zipliyorlar gibi geliyor bu emre de okkanın altına gidecek gibi görünüyor herşey 3 ekim 2021 tarihini işaret ediyor bakalım hayırlı olması dileği ile
 
Yapanların yapmayanlara ''yaptınız'' diye çatması yok mu... Ciddi IQ sorunu diyeceğim de IQ işi değil bu; şeref namus haysiyet olayı. Emre kolay kolay gitmez merak etmeyin :D
 

Üst