Işıl Alben

Yazılacak o kadar çok şey var ki aslında, hepsini elbet yazacağım uzun uzun ama şimdilik sana çok teşekkür etmek istiyorum koca yürekli Galatasaray efsanesi.
 
Önceki yıllarda potansiyelini sahaya yansıtmadığı için çok kızdığım hatta yeteneklerinden zaman zaman şüphelendiğim kaptan, bu sene her türlü övgüyü hakediyor. Bu rüya gibi geçen mucize sezonda gerçekten çok büyük emeği var. Helal olsun Işıl kaptan ! Umarım daha yıllarca bu takım için ter akıtır ve başarı öyküleri yazarsın. Tekrar teşekkürler...
 
Bu sene ki performansıyla ve kazandırdığı 3 kupa ile kaptan-i derya Derya Özyer hanimi geçmiş ve Galatasaray Kadın Basketbol takımının gelmiş geçmiş en başarılı Kadın Basketbolcusu olmuştur.

Eminim ki bu sene gibi daha çok başarılar getirecek bize kahramanı Ekrem Abisi ile :)
 
Fatxl5Q.jpg


FiUoHIQ.jpg


802JuSF.jpg
 
Taçsız Kral´ın "Bizi sevenleri üzmeyelim baba." dediği gibi efsane sözdü senin de "Kupalara ambargo koymadan başka bir formayı taşımak, almış olduğum mirasa ve içimdeki Galatasaraylılık inancına zaten uygun düşmezdi." sözün.

Bu cümleni ilk okuduğum anda değiştirdim forumdaki imzamı, ve dedim ki Işıl bu sözü gerçekleştirene kadar kadar kalacak bu imza. Peki değiştirme zamanı geldi mi sence, bence hayır! Bu daha başlangıç...
 
Her maç 40 dakika oynamak ne demek ya ? Hem de hiç sıkılmadan, yorulduğunu belli etmeden... Ama aldın ya sonunda karşılığını, hem de her kupaya ambargo koyarak.. Senden çok ben sevindim senin adına.
 
Galatasaray Sözlük'te yazdığım yazılardan birini koyayım ben de. Rica yüksek yerden olunca kıramıyor insan :) Bu da burdaki ilk yazım olsun.



Haşarı bir ortaokul çocuğundan hallice tipine rağmen takımını sahada 6 hatta 7 kişiymiş hissiyatına sokabilecek kadar bitip tükenmek bilmeyen bir enerjiye sahip insan.

(bkz: ben böyle yürek görmedim böyle sevgi)

--- uyarı ---

Tanımı yaptık nasıl olsa, entrynin bundan sonrası sapıtabilir. Peşin peşin uyaralım

--- uyarı ---

2007 yazında resmi siteye de verilen toplu imza fotoğrafında "ulan imza atanlardan birinin kardeşi falan heralde" dedirttiği günden beri şahsi radarımdadır.
Bilenler bilir, bilmeyenlere de anlatıyoruz şurda. Bu "kimseler bilmezken bilmek" enteresan bir hissiyattır. Genelde fm hastası adamlara peydah olur. Koca Murat Kosova'da bile vardır. Çağımızın internet hastalığı "ben demiştim" deme ihtiyacı ile aynı frekanstadır bu olay. Ne kadar gıcık kapıyor da olsam bana da bu kısa sarı saçlı, ufak tefek kız sebebiyle yaşamak kısmet olmuştur. İnsan ne oldum dememeli, ne olacağım demeli...

Bu arada hazır konusu geçmişken, hala ufak tefek görünüyor olsa da ilk geldiği günlerle alakası yoktur. Elbette bir kas yığını olmamıştır ama, bir kadın olmasına rağmen kaydettiği gelişim inanılmazdır, "split screen" iki fotoğrafı konsa aradaki farkı görmemek için 20 derece miyop olmak gerekir. Yıllardır "yetenekli ama fiziğini geliştirmesi lazım" seviyesinden kurtulamayan kulüpdaşlarına selam olsundur...

Kimdir, nerden gelip nereye gitmiştir falan filan kısmını bir kere daha yazmanın alemi yok. Hem artık herkesler öğrendiği için, hem de daha önce yeteri kadar yazdığım için. Demin bir baktım, 51 tane entry girmişim. Birkaç tanesini açayım dedim sanırsın gılgamış destanı. detay detay yazıp iyice yazının içine sıçmaya gerek yok, zaten yeterince anlam dağılması yaptık bu paragrafla...

Küçükken rüyasında sahaya çıkıp, göğsünde yumuşattığı topu illa ki öne çıkmış kalecinin üzerinden aşırıp fenere/kartala/cimboma gol atan çocukların büyümüş halidir. 2007 yazında anlaştığı ispanyol kulübünden imzalması için gönderilen sözleşmeyi beklerken gelen bir telefonla ikiletmeden koşa koşa Galatasaray'a gelmiştir. Basit bir cümle gibi görünse de aslan gibi karaktere sahip biri için yapması zor bir eylemdir.

Son 5 yıla iki büyük diz sakatlığı, 3-4 operasyon, 2 Avrupa şampiyonluğu, birkaç Türkiye&Cumhurbaşkanlığı kupası, 1 Türkiye şampiyonluğu; milli takımla iki Avrupa şampiyonası madalyası ve bir olimpiyat macerası sığdırmıştır. Bütün sakatlık ve şanssızlıklara rağmen Türk kadın basketbolunun bütün zirve anlarında yer almış bir güzel insandır.

5 senede en kötüsünü yaşayabilecek kadar şanssız, en zirveyi görebilecek kadar da sabırlı ve inatlıdır. "Kızların Metin Oktay'ı" da olmuştur, "Sabri'nin kadın basketbol şubesi" de. "Sahadaki biz" lafını da duymuştur, "Galatasaray'ın sırtındaki bir kambur" lafını da. İki ıslık yediği zaman hayata küsüp formasını bırakıp gidenlere inat pes etmemiş, 3 yıla yakın bir süre rehabilitasyon çalışmalarıyla boğuşmuş, "olmayacak herahalde artık" diyenlere aldırış etmeden üstüne koya koya gelip sonunda eskisinden de sağlam olarak -biraz gecikmiş de olsa- anasının ak sütü gibi helal olan Avrupa kadın basketbolunun zirvesine çıkmayı başarmıştır. Yolu sonuna kadar açık, Avrupa'da hangi takıma gitse seviye atlatabilecek durumdadır artık.

Yazının başındaki "kimseler bilmezken bilmez" olayının daha bir üst versiyonu da "kimseler sevmezken sevmek"dir. 45. dakikada "ruhsuz herifler siktirin gidin" diye durum paylaşımı yapıp maçın 65. dakikasında skor tersine dönünce jet hızıyla silip "helal olsun hepinize be" diyen adamların "çok büyük taraftar"(!) olduğu günümüzde fazlasıyla aptalca ve meşakatli bir iştir. Radara ilk girişinden bahsetmiştim kaptanın. Ondan sonrası en az kariyeri kadar karışık, dağınık, acayip, mantıkdışı...

İlk sakatlandığı gece oturup ciddi ciddi ağladığımı bilirim mesela. Sakatlık sonrası tek tük haberleri geldikçe sevindiğimi, tekrar sakatlandığında doktorlarına saydırdığımı, burası başta olmak üzere çoğu platformda hakkında yazılanları gördükçe sinirden dişlerimi sıktığımı falan. Hatta bir defasında iyice gaza gelip (sanırım ikinci sakatlığın son dönemleri) "takımla birlikte çalışmalara başladı" haberinden sonra fellik fellik gezinip bir okulda basket oynayan çocukların arasına daldığımı falan. Artık işsizliğin boyutunu sen düşün. Talihimiz de, kariyerimiz de, kafamız da hep bomboktu be kaptan, Tutunacak başka dalımız yoktu ki...

O yıllar sıkıntılı yıllardı. "Büyük tecrübe" desem de aslında hiç yaşamamış olmayı dilediğim yıllardı. Beş yıl sonra dönüp bakınca verilmiş 40'a yakın kilo, sıfırdan başlanıp bitirilmiş bir okul, hayata dair yepyeni bir bakış, yeni umutlar, yepyeni ve sapasağlam dostluklar falan filan. Tıpkı kaptanın birbirini takip eden iki sakatlığı darmadağın edip sıfırdan ve daha büyük bir kariyer inşa etmesi gibi; ben de kendimce büyük, en azından 5 yıl önce hayal edilemeyecek bir comeback yapmayı başardım. Bir tek aşklar hala hep yalan dolan hala, o da kaderimiz artık yapacak bişey yok...

Bıkmadan hala okuyanlar için; öylesine güzel bir insan, öylesine bir rol modeldir. Sezon boyu 40 dakika aynı ritim oynayacak kadar güçlü, açılmış kaşıyla bir topun peşinden yere doğru düşerken kameraya gülümseyecek kadar deli, "bütün kupalara ambargo koymadan bir yere gitmem" dediği hayallerinin takımında üç büyük kupayı tek sezonda kaldıracak kadar sözünün eri..

Ve bütün bunların ardından, önümüzdeki sezon başka bir takım forması giyeceği söylenendir.
Verdiği sözü tutmuş, bu forma altında kupalara ambargo koyabilmiştir. Camianın önemli bir kısmının "skorlara göre" tepkisini çektiği dönemler olsa da asla pes etmeyerek onu sevenleri üzmemiştir.

(bkz: bizi sevenleri üzmeyelim baba)

Yazının başlarında bir yerde söylediğim gibi yolu sonuna kadar açıktır. Avrupa üzerinde gideceği herhangi bir takıma seviye atlatabilecek düzeydedir.
Ülkemizdeki siktiriboktan Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti diye adlandırılan sidik yarışının kısır döngüsünde sıkışıp kalmasını istemek fazlasıyla bencilliktir.
Söylenenler, yazılanlar, çizilenler; teklifin sezon ortasında ve çok temiz yapılmış bir teklif olduğu yönündedir.

Bir de kaçınılmaz realite(!) var ki, bugüne kadar kimi sevdiysek hep gitti be abi.
Şimdi kaptan'a kal demek biraz da bu yüzden zor geliyor. manyaklık işte...
Kalır, gider, hatta kaçar. ne olacağı birkaç aya belli olur.
Geriye tek bir gerçek kalır...

ayrılıklar da sevdaya dahil
çünkü ayrılanlar hala sevgili



ışıl alben - galatasaray sözlük
 
Sen bu şerefli geminin kaptanısın. Kal demeye yüzümüz yok belki ama sen yine de gitme! Alnındaki kana kurban olduğum minik cüsseli, KOCA YÜREKLİ KAPTAN!
 
Kaptan Işıl Alben...

Kaptan gibi kaptan, hani gören büyüklerimiz Metin Oktay'ları, Baba Gündüz'leri anlatır ya bizlere, bir gün çocuklarım olursa ben de Işıl Alben'i anlatırım inşallah onlara.

Çok bekledim bu yazıyı yazacağım günü, günlerdir de yazıp yazıp siliyorum, onu bir kaç cümleyle anlatmak çok zor ve bugün en çok da ona tebrik ve teşekkür için yazmaya başlarken "daha önce söylediklerim için bir özür borçluyum" cümlesini kurmadığım için mutluyum.

Futbola nasıl Hagi Hagi diye elimle bir topla koşarak ilgi duymaya başladıysam, kadın basketboluna ilgi duymam da Işıl Alben'le başladı. Bir Fenerbahçe maçında yine harika oynarken rebound mücadelesinde düşüp sakatlanışı yıllarca gitmedi belki de hiç birimizin gözünün önünden ama artık ona bakınca sakatlandığı pozisyon değil de Euroleague kupasının önünde verdiği poz geliyor ya aklımıza, şükürler olsun.

Son beş yılda yaşadıkları bir çok insana örnek olabilecek cinsten; istediği, inandığı şeyler için verdiği mücadele... Tabi bu yolda onun yanında olan Ekrem Memnun var bir de...

Anlatmaya gerek yok, kadın basketbolunu ve bu forumu takip edenler iyi bilir; çok ağır sakatlıklar yaşadı, çok eleştirildi, çok üstüne gelindi, çok ağır hakaretlere maruz kaldı ama hiç bir zaman küsmedi, bırakıp kaçmadı ve hep daha çok çalıştı. Yönetim onu dinlendirebilecek bir oyuncuyu bile çok görürken bütün bir sezon hep 35 dakikanın üzerinde oynadı ve bugün sonunda Avrupa'nın zirvesindeki Galatasaray takımının kaptanı Işıl Alben, işte o yüzden diyorum ya kaptan gibi kaptan...

Bugüne kadarki bütün emeklerin, sahada hiç yılmadan verdiğin mücadelen, Galatasaray tarihinde yerini alacak sayısız kupa ve bize yaşattığın tarifsiz gurur ve mutluluk için teşekkürler KAPTAN. Umarım bir gün seni görüp bizzat teşekkür etme fırsatım olur.

Şimdi sen gitsen de kalsan da her zaman seni gururla izlemeye devam edeceğim.
 
[FONT=pt_sansregular]Milli oyuncu, takımdaki herkesin bütün özverisiyle çalıştığını belirterek, "Sahada görünen görünmeyen birçok şey var, ama bu takımın parçası olan herkesin birbiri için çok şey yaptığını söyleyebilirim. Takım arkadaşlarımı çok seviyorum. Hayatım boyunca benim kalbimde çok özel bir yerde olacaklar. Bütün emekleri için hepsine de çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. [/FONT]

[FONT=pt_sansregular]Başantrenör Ekrem Memnun'un kendilerini çok iyi motive ettiğini anlatan Işıl, şunları kaydetti: [/FONT]
[FONT=pt_sansregular]"Birbirine ve antrenörüne inanan bir ekibiz. Sezon içinde hiçbir şekilde kaybedeceğimizi düşünmedik. Ekrem ağabeyin antrenörlüğüyle ilgili bir şey söylemek bana düşmez. Sadece şunu söyleyebilirim, sezon içinde bizi müthiş motive etti. Bunun haricinde ekipteki herkesin çok şanslı olduğunu düşünüyorum. Zaman zaman kötü oynasak da maçlardan önce 'Ekrem ağabey bir şey yapar ve biz kazanırız' diye düşünüyordum. Final serisinde de öyle oldu." [/FONT]

[FONT=pt_sansregular]Sezon içinde sarı-kırmızılı takımın en çok süre alan oyuncularından birisi olduğunun hatırlatılması üzerine[/FONT]Galatasaray[FONT=pt_sansregular] Odeabanklı basketbolcu, "14 Ağustos'ta antrenmanlara başladık. O andan itibaren yaptığımız her antrenman, maç temposunda geçti. Zaman zaman ağır yolculuklardan, çok sert geçen maçlardan sonra bile maç temposunda çalıştık. Bunun için maçlarda yaşadığımız yorgunlukları çok fazla hissetmedik" ifadelerini kullandı. [/FONT]

[FONT=pt_sansregular]Işıl Alben, play-off final serisinin son maçında kaşının yarılmasıyla ilgili, "Mükemmel bir sezon geçirdik. Son maçta da kaşımda ömür boyu taşıyacağım bir iz kaldığı için çok mutluyum" diye konuştu. [/FONT]

"RAKİBİMİZDEN ÇOK BİZİM NE YAPTIĞIMIZ ÖNEMLİYDİ"

[FONT=pt_sansregular]Bu sezon kazandıkları 3 kupayı da [/FONT]Fenerbahçe[FONT=pt_sansregular] karşısında elde ettiklerinin hatırlatılması üzerine Işıl, rakiplerinden çok kendilerinin yaptıklarının önemli olduğunu söyledi. [/FONT]

[FONT=pt_sansregular]Deneyimli basketbolcu, Fenerbahçe'yi gösterdiği performanstan dolayı tebrik ederek, şöyle konuştu: [/FONT]
[FONT=pt_sansregular]"Rakibimizden çok bizim ne yaptığımız önemliydi. Onun için rakiplerden çok kendi performansımızla ilgilendik. Hedefimiz, karşımıza kim çıkarsa çıksın yenmekti. Olaya takım takım değil de maç maç baktık. Bunun için müzemizi 3 kupa götürdük. Fenerbahçe ile aramızdaki rekabetin de kazandığımız kupaların da herkes farkında. Fenerbahçe, çok saygı duyduğumuz bir rakibimiz. Onlar da sezon boyunca çok iyi mücadele etti. Kendilerini tebrik ediyorum." [/FONT]

"AVRUPA'NIN EN MÜTHİŞ TARAFTARINA SAHİP OLDUĞUMUZU GÖSTERDİK"

[FONT=pt_sansregular]TKBL play-off final serisinde oluşturduğu atmosferle Avrupa'nın en müthiş taraftarına sahip olduklarını gösterdiklerini anlatan Işıl Alben, "Sezonu çok güzel geçirdik ve bunu Türkiye Ligi şampiyonluğuyla da bitirmek istiyorduk. Mükemmel bir taraftar desteğiyle bunu başardık. Zaman zaman enerjimizin tükendiği anlar oldu, ama taraftarımızın desteğiyle diri kalmayı başardık. 'Avrupa'nın en büyük takımıyız' demiştik. Avrupa'nın en müthiş taraftarına da sahip olduğumuzu gösterdik" şeklinde görüş belirtti. [/FONT]

[FONT=pt_sansregular]Gelecek sezonlarda aynı başarıyı sürdürmek istediklerini aktaran Işıl, "Galatasaray'ın hedefi, her zaman olabilecek en iyi şeyi yapmak ve en büyük başarıyı kazanmaktır. Gelecek senelerde de böyle olacağını düşünüyorum. Galatasaray'ın bunu başaracak gücü vardır. Umarım uzun yıllar da böyle devam eder" diyerek sözlerini tamamladı. (AA)[/FONT]
 
Işıl'a teklif yapan takımlar, Galatasaray'dan çok daha fazla mı öneriyorlar ? Alba gibi arada uçurumlar olduğunu düşünmüyorum.
 

Üst