Cuma gününden beri açıkçası bunu yazayım mı yazmayayım mı ikilemi içerisindeydim. Çünkü bu yazacaklarım sadece bir muhabbet esnasında şans eseri orda bulunduğum için kulağıma gelenlerdir. Bunları yazmak ne kadar etik ya da ne kadar değil onu tartmaya çalıştım bir kaç gündür ama yazılanları destekleyecek bir şey olduğu kanaatine vardığım için yazmaya karar verdim.
İTÜ maçı çıkışı biraz geç çıktım. Salonun önünde bir arkadaşımı beklerken Halil Üner ile Kemal Erdenay(yanılmıyorsam)'ın kısa bir diyaloğuna şahit oldum. Kemal Erdenay "Biz de 17si gibi bir süpriz yapmaya çalışıyoruz. Umarım olur, olursa çok iyi olacak" tarzında bir cümle kurdu. Ben ilk olarak kendisni sadece dinlediğim ve kim olduğuna dikkat etmediğim için acaba bize ya da İTÜ'ye transfer mi olacak biri, yada İTÜ'ye sponsordan mı bahsediyor acaba diye kendi kendime düşünürken Halil Üner'den şöyle bir cevap geldi. "Benim de artık pek bir ümidim yok" kelimeler tam böyle olmasa da bu içerikte kısa ve net bir cümleydi. Kemal Erdenay ise "sabret, zamanla düzelir" tarzında sabır ile ilgili bir cümle kurdu.
Bunları niye yazdım. Burdan ve saha kenarındaki hareketlerinden Halil Üner'in de artık pes etmeye yakın olduğunu, belki pes etmek doğru kelime değil ama artık onun da isteksiz, belki de heyecansız olduğunu gördüm. Bu takıma verdikleri, eskiden yaptıkları, oyuncusuna davranışları gibi bir çok konusu her saniye gündeme taşınan ve bunların çoğu negatif olarak anılan birinin, gözlemlediğim kadarıyla heyecanı da kalmamışsa bence de artık hem onun için hem de takımımız için en hayırlısı yol yakınken istifa etmesidir. Bence de aliemrenin dediği gibi kan değişikliği şart, belki de yeni bir heyecan şart.