Mihriban Oğuz'u geri getirmekten korkmayın

Bu şubenin sonu müdahale edilmez ise çok kötü, zaten iyi yönetilmediği çok açık iken son yaşadığımız Whalen ve diğer oyuncuların kulübe ihtarname çekmeleri olayı kesinlikle müdahale edilmesi gerektiğini çok açık bir şekilde ortaya çıkardı. Mihriban Oğuz'un bayan şubedeki bu kötü gidişatı toparlayacağına inananlardanım.
 
Bu işi bilenlerle yola çıkacaksın daha antrenörlüğü bile adam akıllı yapamayan adamdan basketbol şubesine bakmasını istiyoruz . Erkek takımına Hakan Üsttünberk ya da Cem Akdağ Bayan takımına acilen Mihriban Oğuz gelmeli acilen
 
Konu kişiler değil arkadaşlar zihniyetin değişmesi asıl konu....
GS bir futbol kulübü değildir basket geleneği olan isim yapmış başarıları olan bir kulübüz
bunu her gelen yönetime anlatamadık :(
 
Utku kardeşim Özyer zaten yalnız bırakılmadı,kendisi bu göreve hatır için getirildi.Gelmek içinde kimleri kaç defa aradığını ben biliyorum.Sıkıntı yalnız kalmak değil,sıkıntı hiç bir alt yapısı olmadan bu isimlerin kritik görevlere gelmesi.Özyer ay sonu parasına bakar yatmışsa sorun yok,takım oyuncularının sorunları ne ilgilenmez,zaten ilgilense bu sorunlar olmaz.Ülker gurubu feneri destekliyor maddi olarak ama adamları bu kulüpte.Lütfü ARIBOĞAN,LÜTFÜ BEY OLMASA ÖZYER KULÜBÜN KAPISINNDAN GİREMEZ!!! şimdi alt yapı kordinatörü Burçin BADEM nasıl tecrübesi var hangi takımın alt yapısının gelişmesinde rol oynamış.Ama hatır gönül işleri.


Burçin Badem Galatasaray'da lakin pederi sıkı bir fener savunucusu.
 
Mihriban Oğuz tecrübesi ve donanımı ile bu ülkede bu işi en iyi bilen, TBF ve FIBA' da ciddi iyi ilişkileri ve çevresi olan ve özellikle bu gibi kriz durumlarında ne yapması gerektiğini çok iyi bilen kadın basketbolunun duayeni diyebileceğim bir isimdir. Gittiği günden beri şiddetle geri dönmesini istediğim bir insandır çünkü kadın basketbolunda bir yere gelip, düzgün bir sistem ve organizasyon kurmak için biçilmiş kaftandır kendisi.

Bütün bunları yapabilecek yegane isim olmasına rağmen ben bu saatten sonra gelmesine kesinlikle karşıyım bu şartlarda. Çünkü şubede onun gelebileceğinden korkan, salla başı al maaşı yaptığından dolayı rahatının bozulacağını düşünen ve her şeyden önemlisi bütün bu yaşanan rezaletlerin onun başının altından çıktığını düşünen utanmaz ve zavallı insanlar var! Bu insanlar gitmeden kesinlikle gelmesini istemiyorum artık.
 
Futbola olan olağanüstü yönetim ilgisinin basketbola tam tersine olmasını anlamak imkansız! Sn. Lütfü Arıboğan basketboldan gelen biri olarak basketboldaki icraatlarınız tam bir felaket! Kangren oldu şube, özellikle kadın şubesi!
 
Şimdi ben en baştan fikrimi söyleyeyim, ben Mihriban Oğuz'un geri dönmesini istemiyorum. Ne ironi yapıyorum, ne de sonra söyleceklerime tarafsızlık katmak için yazıyorum bunu. Bence çalıştığı dönemde de üstün başarılı değildi, dönerse de elinde sihirli değnek olacağını düşünmüyorum. Mihriban Oğuz'u beğenmiyorsun da, Müge Erdem ile Özge Alev çok mu başarılı derseniz, onun da cevabı hayır ne yazık ki. Site adına konuşmuyorum, kendi adıma söylüyorum bunları, saydığım üç ismin de her zaman her konuda yardımlarını gördüm, ablalıklarını gördüm, harika insanlar olduklarını ve canla başla elinden geleni yaptıklarını biliyorum ama yeterli olduklarını düşünmüyorum. Karakterlerine, Galatasaraylılıklarına, iyi niyetlerine babam da dahil kimseye laf söyletmem ama çalıştıkları pozisyonda başarılı olduklarını da söyleyemem. O yüzden ben komple bir yenilenmenin ve profesyonelleşmenin taraftarıyım.

Murat Özyer'in ve Burçin Badem'in tweetlerinde ima ettikleri "İrlandalı", "kapıyı çarpıp çıkan ve geri dönmek isteyen", kapalı kapılar ardında arkasından atıp tuttukları, telefonlarda "cadı avındayken" olayın çıkmasına sebep olarak gösterdikleri kişinin kim olduğu hepinizin malumu. Şimdi özellikle Burçin Badem için bir soru var, arkasından atıp tutup twitter'da şekerlik yaptığın kişiye laf söylemek için senin ne hakkın var? Sabah twitter'a yazdım buradan da paylaşayım; Geçen sene Antakya'da düzenlenen Türkiye Kupası Finali'ni çoğunuzun Salsa Basket'ten tanıdığı Çağlar Torun ve arkadaşlarımızla birlikte Galatasaray benchinin arkasında, basın tribünün yanında izliyorduk. Galatasaray taraftarı olarak, takımımızın attığı basketlere sevinmemiz basın tribününde oturan Burçin Bey'i rahatsız etti. Önce el kolla yapmayın dedi, sonra Çağlar'a uyarıda bulundu. Tabii ki çabaları sonuç vermedi, sonradan öğrendim ki Salsa'dan Anıl'ı arayıp, Çağlar için "bu çocuk çok fanatik, sitene zarar verir" diye arkadaşımızı şikayet etmiş aklınca. Ama şimdi ayaklar baş olmuş, bu kişiler Mihriban Hanım'a ve takımın sembol olmuş oyuncularına gizli kapaklı laf sokmanın, kuyu kazmanın ve de en komiği İrlandalı demenin peşindeler.

Kusura bakmayın; biz onlara kızarız, küseriz, kırılırız ama size de yedirmeyiz, zaten bize gerek yok siz de onları yiyecek kadar büyüyemediniz daha.

Sanırım bir psikolojik savaş var, sevdiğimiz insanları töhmet altında bırakıp bildiklerimizi yazdırmamaya çalışıyorlar. Ondan mı duydular, bundan mı duydular şeklinde bir baskı yaratıp, susacağımızı sanıyorlar. En basitinden, Bahar'ın bir sakatlığı var. Takım içinden kimseden duymadık bunu, eğer dünkü Üniversite maçına çıkmasa -hiç hak etmediği şekilde- para mevzusuna yorulabilir diye bunu duyurmak istedik. Ama kızın bizle iletişimi var denilebilir, başı ağrıyabilir diye geçmiş olsun demek için bile 10 kere düşünmek, kendi aramızda tartışmak zorunda kaldık.

Kol kırılır yen içinde kalır diye bir söz var ama o kolu fazla çekiştirirsen de kopar böyle. O yüzden ben böyle kartlar açık oynayacağım, ister İrlandalı desinler, ister hain. Herkes kendini biliyor sonuçta, vicdanın rahat olsun yeter. Benim yazdıklarımın tek kelimesi Mihriban Hanım'ın veya takım içinde iftira attıkları oyuncuların kelimesiyse veya onlar vasıtasıyla bana ulaşmış kelimelerse şerefsizim, peki ya kaynak onlar değilse?
 
Şimdi ben en baştan fikrimi söyleyeyim, ben Mihriban Oğuz'un geri dönmesini istemiyorum. Ne ironi yapıyorum, ne de sonra söyleceklerime tarafsızlık katmak için yazıyorum bunu. Bence çalıştığı dönemde de üstün başarılı değildi, dönerse de elinde sihirli değnek olacağını düşünmüyorum. Mihriban Oğuz'u beğenmiyorsun da, Müge Erdem ile Özge Alev çok mu başarılı derseniz, onun da cevabı hayır ne yazık ki. Site adına konuşmuyorum, kendi adıma söylüyorum bunları, saydığım üç ismin de her zaman her konuda yardımlarını gördüm, ablalıklarını gördüm, harika insanlar olduklarını ve canla başla elinden geleni yaptıklarını biliyorum ama yeterli olduklarını düşünmüyorum. Karakterlerine, Galatasaraylılıklarına, iyi niyetlerine babam da dahil kimseye laf söyletmem ama çalıştıkları pozisyonda başarılı olduklarını da söyleyemem. O yüzden ben komple bir yenilenmenin ve profesyonelleşmenin taraftarıyım.

Murat Özyer'in ve Burçin Badem'in tweetlerinde ima ettikleri "İrlandalı", "kapıyı çarpıp çıkan ve geri dönmek isteyen", kapalı kapılar ardında arkasından atıp tuttukları, telefonlarda "cadı avındayken" olayın çıkmasına sebep olarak gösterdikleri kişinin kim olduğu hepinizin malumu. Şimdi özellikle Burçin Badem için bir soru var, arkasından atıp tutup twitter'da şekerlik yaptığın kişiye laf söylemek için senin ne hakkın var? Sabah twitter'a yazdım buradan da paylaşayım; Geçen sene Antakya'da düzenlenen Türkiye Kupası Finali'ni çoğunuzun Salsa Basket'ten tanıdığı Çağlar Torun ve arkadaşlarımızla birlikte Galatasaray benchinin arkasında, basın tribünün yanında izliyorduk. Galatasaray taraftarı olarak, takımımızın attığı basketlere sevinmemiz basın tribününde oturan Burçin Bey'i rahatsız etti. Önce el kolla yapmayın dedi, sonra Çağlar'a uyarıda bulundu. Tabii ki çabaları sonuç vermedi, sonradan öğrendim ki Salsa'dan Anıl'ı arayıp, Çağlar için "bu çocuk çok fanatik, sitene zarar verir" diye arkadaşımızı şikayet etmiş aklınca. Ama şimdi ayaklar baş olmuş, bu kişiler Mihriban Hanım'a ve takımın sembol olmuş oyuncularına gizli kapaklı laf sokmanın, kuyu kazmanın ve de en komiği İrlandalı demenin peşindeler.

Kusura bakmayın; biz onlara kızarız, küseriz, kırılırız ama size de yedirmeyiz, zaten bize gerek yok siz de onları yiyecek kadar büyüyemediniz daha.

Sanırım bir psikolojik savaş var, sevdiğimiz insanları töhmet altında bırakıp bildiklerimizi yazdırmamaya çalışıyorlar. Ondan mı duydular, bundan mı duydular şeklinde bir baskı yaratıp, susacağımızı sanıyorlar. En basitinden, Bahar'ın bir sakatlığı var. Takım içinden kimseden duymadık bunu, eğer dünkü Üniversite maçına çıkmasa -hiç hak etmediği şekilde- para mevzusuna yorulabilir diye bunu duyurmak istedik. Ama kızın bizle iletişimi var denilebilir, başı ağrıyabilir diye geçmiş olsun demek için bile 10 kere düşünmek, kendi aramızda tartışmak zorunda kaldık.

Kol kırılır yen içinde kalır diye bir söz var ama o kolu fazla çekiştirirsen de kopar böyle. O yüzden ben böyle kartlar açık oynayacağım, ister İrlandalı desinler, ister hain. Herkes kendini biliyor sonuçta, vicdanın rahat olsun yeter. Benim yazdıklarımın tek kelimesi Mihriban Hanım'ın veya takım içinde iftira attıkları oyuncuların kelimesiyse veya onlar vasıtasıyla bana ulaşmış kelimelerse şerefsizim, peki ya kaynak onlar değilse?

Güzel bir yazı olmuş Aras tebrik ederim. Ben de Mihriban OĞUZ hakkında olmasa bile mevcut şube yönetimi ile ilgili en son yorumlarımı ilgili Murat ÖZYER başlığında belirttim. Bunların üzerine çok da fazla konuşmaya gerek yok.

Konu başlığı olan Mihriban Hanım ile alakalı ise sadece küçük düşünmeyin arkadaşlar demek istiyorum. Mihriban OĞUZ' u sadece bayan takımıyla sınırlamak ne kadar doğru olacaktır? ;)

Sevgi ve saygılarımla
 
Burçin Badem babasına sahip çıksın. Murat Özyer milli takımda basketbolcularımızın aklı çeliniyor diyor ardından geri vites. Babası yorumculuk yapmıyor ülker destekçiliği yapıyor. Murat Murathanoğlu zaten iki gün öncesine kadar hem federasyonda hem de fülker'de görev yapıyordu.
 
Bakıyorum da Burçin BADEM ile ilgili herkes ne kadar da doluymuş.

Herşeye rağmen Burçin Bey şu anda Galatasaray' da görev yapıyor ve eski defterleri en azından şu an için ortaya dökmemek lazım. Aksi takdirde hemen herkesin eski defterleri çıkabilir ki şu aşamada çok da gerek yok diye düşünüyorum.

İnsanlar hata yapa yapa tecrübelenip ilerideki hayatında bu hatalarından ders çıkarırlar, 1971 doğumlu Burçin Bey' de bu doğrultuda yöneticilik konusunda genç sayılabilecek bir yaşta ve kariyerine bu hatalardan ders çıkarıp devam edecektir.
 
Burçin Bademi hiç tanımam ama babasını iyi tanıyoruz ve FB li olduğunu biliyoruz. Şahsen ben burada yazılanları okuyunca Burçin Badem'in Galatasaraylı olmadığını inandım. Ha Kurumsal bir yapıda Galatasaraylı olmak mı lazım görev almak için illa diye sorarsak olursa daha iyi olur ama Burçin Badem'in bu işi becerecek bir tecrübesi ve yeteneği olduğunu da düşünmüyorum.
Ünal Aysal eğer hep KURUMSAL yapıdan söz ediyorsa böyle adamcılık yapıp hatır gönül işi ile görev verme olayına son vermesi lazım. Kurumsal olalım diyoruz ama tam aksine gidiyoruz.
Burçin Badem - Murat Özyer gibi işi bilmeyen insanların işine derhal son verilmeli işi layıkıyla yapacak insanlar gelmeli. Bence bu konuda öneriler yapmalıyız yönetime
 
Bakıyorum da Burçin BADEM ile ilgili herkes ne kadar da doluymuş.

Herşeye rağmen Burçin Bey şu anda Galatasaray' da görev yapıyor ve eski defterleri en azından şu an için ortaya dökmemek lazım. Aksi takdirde hemen herkesin eski defterleri çıkabilir ki şu aşamada çok da gerek yok diye düşünüyorum.

İnsanlar hata yapa yapa tecrübelenip ilerideki hayatında bu hatalarından ders çıkarırlar, 1971 doğumlu Burçin Bey' de bu doğrultuda yöneticilik konusunda genç sayılabilecek bir yaşta ve kariyerine bu hatalardan ders çıkarıp devam edecektir.

Burçin BADEM'in bu takıma nasıl bir katkısı var sevgili Arda bir savunmacı gördüm seni.
 
Galatasaray MP - Anadolu Efes maçında Mihriban Oğuz ve Işıl Alben salonda yan yana maçı seyrediyorlardı. Yayıncı kuruluş da birkaç kez ekrana verdi. Bu bir gelişme olarak algılanabilir mi? :)
 
Mihriban Oğuz maçtaydı da yanındaki Leuchanka idi sanırım. Maça onunla beraber gelmişti. Işıl'ı maçta görmedim açıkcası. Ama ordaysa da bilmem maç başladıktan sonra dikkat etmedim.
 
Mihriban OĞUZ Işıl ALBEN'i Galatasaray'a transfer eden kişidir ve Işıl ALBEN'in çok sevdiği, saygı duyduğu bir ablasıdır.

Diğer taraftan Mihriban Hanım basketbol takımlarımızın bir çok karşılaşmasını tribünden takip eder.

Bu onun Galatasaraylılığındandır.

Gerek tribünde olması gerekse Işıl ile birlikte takip etmesinin altında farklı bir mesaj aramayın bence.
 
Mihriban OĞUZ GALATASARAY'lıdır.Her maça gelir imkan ve zaman buldukça bu onun en doğal hakkıdır,Işıl'la iyi dosturlar.Yalnız onları yanyana gören suratı düşen birileri var.Hakkında dedikodu yapıp gazete gazete arayıp yaptıkları salaklığı gizleyip suçu Mihriye atmaya kalkanlar var.Haddinizi bilin diyorum bu olaylar başkana bir bir anlatıldı.Shalke maçı sonrası netleşir konular.
 

Üst