- Euroleague ön elemelerinin oynayacağı tarihte tam anlamıyla hazır olacağımızı söyleyemem. Orada ne kadar sağlıklı olacağımız önemli. Sağlıklı derken sadece fiziksel anlamda değil, oyun anlamında da ne derece sağlıklı olacağımız önemli. Bizim birçok eksiğimiz olacak, Milli Takım’a oyuncu vermeyen takımlar ise en hazır durumdaki takımlar olacaklar.
- Geçen seneki oyuna baktığınızda sezon başındaki görüntümüzle sezon sonundaki görüntümüzü bir tutamazsınız. Takım beraber oynadıkça ortaya konan oyun da gelişiyor. Hangi oyunun nerede hangi ritimle oynanacağını, hangi direncin gösterilmesi gerektiğini, bu takımın olmazsa olmazlarını… Bunların hepsini oyuncu tarafında nefes alıp verme gibi bir alışkanlık haline getirebildiğiniz zaman bir yerlere varabiliyorsunuz.
- Kalıplı 5 numara tarifini pek anlayamıyorum ben. Ermal kalıplı bir 5 numara mıydı? Bu söylemleri saçma buluyorum, zira sonu yok bu muhabbetin, konuşmaya başlarsak sonsuza kadar gideriz. Panathinaikos Avrupa Şampiyonu oldu, çok kalıplı bir 5 numarası mı vardı?
- Ersan ve Pekovic ile görüştük. Ersan’dan yüksek maliyeti ve takımdaki mali dengeleri tamamen bozacağı için, Pekovic’ten ise lokavt belirsizliği nedeniyle vazgeçtik.
- Geçen yıl kadromuzdaki en yüksek maliyetli iki oyuncu Ermal ve Rancik şimdi aramızda yoklar. Onların yerine biraz daha ekleyerek Lakovic’i, Furkan’ı, Songaila’yı aldık. Songaila için 1,5 M $ gibi bir ücret yazılmıştı, kesinlikle böyle bir şey yok, o paranın 3′te 1′ine oynayacak.
- Yeni transfer gelmeyecek, bu kadroyla yola çıkacağız.
- Yarın bir gün bu kulüpten gidersem kimse arkamdan ‘Bu adam hiçbir şey yapmadı’ diyemesin istiyorum. Önemli olan prefabrik çözümler üretmekten ziyade kalıcı bir şeylerin temelini atmak ve üzerine katları çıkabilmek.
- Önümüzdeki sezon ağırlıklı olarak çift guard oynayacağız. Tutku, Gordon, Lakovic ve Ender’den ikisi sürekli olarak sahada olacaklar aynı anda.
- Sponsorluk konusu tamamı ile idari bir konu ve çok da içinde değilim. Ama duyduğum kadarıyla şu sıralar olumlu bir şekilde sonuçlanması bekleniyor bu görüşmelerin.
- Genç oyuncuların büyük ve sert maçlarda dakika almalarından yanayım, fark 20-30 olduktan sonra ben de sahaya çıkar oynarım.
- Ben kendime ‘Çalıştığım kulübü en iyi yerlere nasıl getiririm?’ sorusunu sürekli olarak soran biriyim. Bu daha önce çalıştığım kulüplerde de böyleydi, G.Saray’da da böyle. Benim için düzen önemlidir, şahıslar değil. O dönemde bizim kafamızdaki planın basındaki yansımaları ‘Oktay Mahmuti koçluğu bırakıyor’ şeklinde oldu, ‘Daha çok erken değil mi?’ yorumları yapıldı. Ne için erken, ne için geç? Ya da kim için erken, kim için geç? Ben basketbolu bırakmayacaktım ki, ya da idareci de olmayacaktım. Sonuçta kimsenin düşündüğü ya da algıladığı şekilde bir oluşum değildi kafamızdaki olay. G.Saray organizasyonunu daha yukarılara taşıyabileceğini düşündüğümüz bir yapıydı, ki hala da öyle düşünüyoruz. Ama yanlış ve hatalı bir biçimde algılandı bu konu.
Hep söylediğimiz, bahsettiğimiz sistemin içerisinde düşünülen bir oluşumdu bu da. Ben Türk antrenörlerle de görüştüm böyle bir görev için. Hem de basında çıkan haberlerden çok daha önce görüştüm. O veya bu sebeple olmadı, sonra Zdovc ile görüştük. Ne zaman ki Zdovc basına yansıttı bu olayı, insanlar fikir üretmeye başladılar. Evet böyle bir şey vardı ve düşünülüyordu ama şimdilik vazgeçmiş olmamızın tek sebebi: Düşündüğümüz şekilde bizi daha yukarıya taşıyacak bir alternatifi bulamamış olmamızdır.
Ben her zaman şahıslardan ziyade kulübün önemli olduğunu düşünüyorum. Ortada bir G.Saray markası var ve bu marka büyük bir marka. Kişiler bu markanın sırtına binerek bir yerlere varmamalı, aksine kişiler ekstra efor sarfedip o markayı bulunduğu yerden bir adım daha yukarıya taşımanın yollarını aramalı. Bunu yapabilmişseniz iyi iş çıkartmışsınızdır ve ancak o zaman kalıcı bir şeylerden bahsedebilirsiniz.
Taraftarlar baskı yaptı da rafa kalktı bu plan diye bir şey yok. Evet taraftarlar mevcut düzende gidilmesini istediler ama bizi asıl olarak kararımızda ertelemeye götüren şey istediğimiz ortamı sağlayacak alternatifi bulamamış olmamızdı. Taraftarın bana duyduğu güven ve sevgi elbette beni mutlu etti. Ben bunun için ekstra bir şey yapmadım, bildiğim doğrularla çalıştım sadece. Ama bilsinler ki ben farklı bir pozisyona geçsem de o prensipler benimle ve bu takımlar beraber olacaklar.
- Devşirme oyuncu uygulamasını doğru bulmuyorum. Ama sonuçta kurallar böyle ve herkes uyguluyor, biz de Shumpert’ı Türk statüsünde kullanacağız.
- 3+2 şeklindeki yabancı sınırlamasının +2′lik kısmını anlayamıyorum. Bu kuralın hiçbir takıma katkısının olduğuna inanmıyorum. Basketbol gibi dinamik bir oyunda yabancı sayısı sabit olmalı, +2 +1 gibi şeylerle uğraşmak çok gereksiz.
- Geçen sene bu zamanlar hiç kimse G.Saray’ı konuşmuyorken, hiç kimse G.Saray’a gelmek istemiyorken, şu anda herkes G.Saray’ı konuşur durumda.