Şefkatli Padişah mı,Kızıl Sultan mı?

Mükemmel bir insan,mükemmel bir padişah,devlet-i aliyyenin yaşamasına katkıda bulunan insan... 33 sene boyunca tek bir toprak parçası kaybetmeden devletin devamını sağlayan insan...

Bismark'ın bir sözü var herşeyi açıklıyor:
Bu Dünya'da akıl denen birşey varsa Tanrı bu aklın 90'ını Abdülhamit'e,5'ini bana,5'ini de kalan tüm insanlara vermiş...
 
Tarih ile az çok ilgilenen, dersin ötesinde araştırma yapmayı seven biri olarak şunu söyleyebilirim ki; Abdulhamit ile ilgili bu lafların hiçbiri söylenemez. Abdulhamit'in getirdikleri vardır ancak götürdükleri...
Alperen Kaplan' Alıntı:
Mükemmel bir insan,mükemmel bir padişah,devlet-i aliyyenin yaşamasına katkıda bulunan insan... 33 sene boyunca tek bir toprak parçası kaybetmeden devletin devamını sağlayan insan...
 
Önce Abdülhamit'in Kurtlarla Dansı adlı kitabınızı okumanızı tavsiye ederim.

Onu yaşadığı devri ile ele alınması taraftarıyım.Benim için ise Yavuz Selim ile kendisine ayrı bir hayranlığım vardır.
 
Tabi ki dönemi ile alınması gerekir. Onun dönemindeki Osmanlı'nın durumu ayrı bir konu zaten...
Fakat bazı şeyler çarpıtılıyor. Osmanlı'nın en az toprak kaybettiği dönem vs. gibi laflar söyleniyor.Osmanlı tarihteki en büyük kayıplarını yaşamıştır belki de. Belki devletin ömrünü uzatmak için denge politikası uygunlanmıştır ancak bu sadece ölümü geciktirmiştir.
Abdulhamit'in sosyal alanda getirdiği bir takım yenilikler vardır ancak kişisel korkular içinde yaptığı yanlışlar göz ardı edilemez...
 
Uğur YILMAZ' Alıntı:
Belki devletin ömrünü uzatmak için denge politikası uygunlanmıştır ancak bu sadece ölümü geciktirmiştir.
Ölüm erken olsaydı Cumhuriyetimiz kurulabilirmiydi? Geciktirmek aslında bize yaptığı bir katkı değilmidir?.O dönem şartlarını çoğumuz bilemeyiz en azından hayal ederiz.Sosyal hayat yönünden getirdiği kısıtlamalarla ilgili bilgim yok.Dış politikası hakkında bilgim var ama.
Ölüm şekli onun en azından dış ilişkilerde uyguladığı politikanın ne kadar akılcı olduğu ve bazılarını ne kadar rahatsız ettiğinin kanıtıdır.Kanı akarak öldürülen ilk padişahtır kendisi ve kendisi bir zindanda uzun süre yabancılar tarafından sorgulanmıştır.Neler sorulduğu ise belli değil veya ne yapıldığı.Osmanlı'nın son döneminde başa gelen en akıllı en işbilen adam olduğuna da şüphe yok...
 
Uğur YILMAZ' Alıntı:
Tabi ki dönemi ile alınması gerekir. Onun dönemindeki Osmanlı'nın durumu ayrı bir konu zaten...
Fakat bazı şeyler çarpıtılıyor. Osmanlı'nın en az toprak kaybettiği dönem vs. gibi laflar söyleniyor.Osmanlı tarihteki en büyük kayıplarını yaşamıştır belki de. Belki devletin ömrünü uzatmak için denge politikası uygunlanmıştır ancak bu sadece ölümü geciktirmiştir.
Abdulhamit'in sosyal alanda getirdiği bir takım yenilikler vardır ancak kişisel korkular içinde yaptığı yanlışlar göz ardı edilemez...

Uğur kardeşim,kaybedilen toprakları söyler misin bana?
Yanlışlardan da bahsedersen cevap verebilirim sana biliyorsam,bilmiyorsam araştırırım...
 
Eren Aydın' Alıntı:
[quote="Uğur YILMAZ":2yijyhms] Belki devletin ömrünü uzatmak için denge politikası uygunlanmıştır ancak bu sadece ölümü geciktirmiştir.
Ölüm erken olsaydı Cumhuriyetimiz kurulabilirmiydi? Geciktirmek aslında bize yaptığı bir katkı değilmidir?.O dönem şartlarını çoğumuz bilemeyiz en azından hayal ederiz.Sosyal hayat yönünden getirdiği kısıtlamalarla ilgili bilgim yok.Dış politikası hakkında bilgim var ama.
Ölüm şekli onun en azından dış ilişkilerde uyguladığı politikanın ne kadar akılcı olduğu ve bazılarını ne kadar rahatsız ettiğinin kanıtıdır.Kanı akarak öldürülen ilk padişahtır kendisi ve kendisi bir zindanda uzun süre yabancılar tarafından sorgulanmıştır.Neler sorulduğu ise belli değil veya ne yapıldığı.Osmanlı'nın son döneminde başa gelen en akıllı en işbilen adam olduğuna da şüphe yok...[/quote:2yijyhms]

Abi,ölümü kanla olmamıştır ama,yani ölürken evinde ölmüştür... Değil mi? :p
 
Kendisini hoş göreceğim tek nokta, polisiyeye olan merakıdır. Birçok esri çevirttirdiğini okumuştum. Gerçi polisiye merakının sonunda da paranoyaya kapılıp, nasıl baskıcı bir yönetim uyguladığı da ortada.

Kendi görüşüm ise, kör ölür badem gözlü olur sözünü doğrular düşüncelere kapılmaktansa, bu ülkede o dönemde savaşları yaşayan, çok acı çeken halkın sayesinde tüm devrimlerin yapıldığını unutmamak gerektiğidir.
 
Emre Sarp Kocaoğlu' Alıntı:
Kendisini hoş göreceğim tek nokta, polisiyeye olan merakıdır. Birçok esri çevirttirdiğini okumuştum. Gerçi polisiye merakının sonunda da paranoyaya kapılıp, nasıl baskıcı bir yönetim uyguladığı da ortada.

Kendi görüşüm ise, kör ölür badem gözlü olur sözünü doğrular düşüncelere kapılmaktansa, bu ülkede o dönemde savaşları yaşayan, çok acı çeken halkın sayesinde tüm devrimlerin yapıldığını unutmamak gerektiğidir.
Yönetim paranoyaya kapılmamıştır... Kesinlikle olmamıştır bu... Paranoyaya nerede kapılmış söylerseniz bir cevap verebilirim sanırm...
 
Emre Sarp Kocaoğlu' Alıntı:
Nerede paranoyaya kapılmadığını söylemelisin bence.. Yahu en basit edebiyat dersinde bile anlatılır, Abdülhamit'in baskıcılığı. İnsaf.

Serveti fünunculardın,Namık Kemal'İn vs. uğradığı baskıdan bahsediyorsun abi,haklısın da var öyle bir baskı... Ama niçin?
İrdelenmesi gereken nokta burası...
O dönem öyle bir dönem ki batı emperyalizmi ülkede had safhada... Ülkeye her koldan girmekte ve de 2.Abdülhamit bu baskıyı sırf batı emperyalizmi ülkeyi sömürgeleştirmesin diye yapıyor... İstibdat dönemi deniyliyor,doğru istibdat var ama hiçbir zaman karşıdakini kırmadan...
Namık Kemal milleti uyandırıyor,doğrudur ama bu uyandırma ilk anda halkın bir kısmına ters tepiyor ve gayri müslimlere karşı faaliyetler başgösteriyor... Hal böyle olunca da Namık Kemal'in İstanbul'da olmaması gerekiyor... O zaman bile kendisine valililk görevi veriliyor ve öyle gönderiliyor Rodos'a...
 
Evet ölümü geciktirmesi bize zaman kazandırmıştır. Ancak bugünkü Cumhuriyetimizin kurulması için asıl katkı sağlayan dönem bana göre 2. Mahmut dönemidir. Hatta şu görüşe de ben katılıyorum. Cumhuriyetimizdeki devrimlerin fazla kan dökülmeden gerçekleşmesinin belki de ana nedeni 2. Mahmut döneminde yapılanlardır. 2. Mahmut dönemi bence Cumhuriyetimize gelen dönemde en önemli katkı olmuştur...
Abdulhamit'in kurduğu polisyelik bir başka deyişle hafiyelik sistemi aslında çok kötü birşey değildir. Fakat bu düzen gittikçe çığrından çıkmıştır. Jurbal olarak adlandırılan bu ispiyonculuk işi zamanla çığrından çıkmıtır. Toplumun iç dengelerini sarsmıştır. Hatta okunan jurnallerde bir oğulun babayı jurnallediği söylenir. Bunun gibi birçok örnek vardır. Sosyal hayatta insanlar üzerinde baskı uygulanmıştır. İnsanlar bir araya gelip toplanmaktan korkar olmuşlardır. Zaten bu yüzden ileride yönetimi ele geçirecek olan İttihatçılar toplantılarını bu jurnalcilerin özel anlaşmalar nedeni ile giremediği masonlaro özel mekanlarda yaptığı bilinir. Yani bu hafiyelik çok ileri boyutlara ulaşmıştır. Çok saçma sapan jurnaller olmuş, bunda para kazanan bir kesim oluşmuşyur. Bunun toplumdaki olumsuz etkileri göz ardı edilemez. Döneminin şartları tabi ki farklıdır ona göre değerlendirilmesi aslolandır. Fakat sonuçta tahtını sağlamlaştırmak ve kendisine karşı oluşabilecek olası bir harekete karşı Osmanlı donanmasını Haliç'e kilitlemiş ve çürümeye bırakmış bir adamdan bahsediyoruz. Bu yüzden Balkan Savaşlarında gönderecek bir donanmamız bile yoktu...
Ayrıca Alperen nerede toprak kaybettik demişsin. Yanılmıyorsam Rus Harbi sonucunda olmamışmıydı Ayestefanos Anlaşması... Ve bu anlaşma ile Sırbistan, Karadağ'a bağımsızlık verilmiş, Kars, Ardahan, Batum Rusya'ya verilmiş, Teselya elden çıkmış, fiili olarak Girit elemizden gitmemişmiydi?
Ölümü ile ilgili olarak benimde bildiğim eceli ile öldüğüdür. Yanılmıyorsam 1918'de...
 
Uğur YILMAZ' Alıntı:
Ayrıca Alperen nerede toprak kaybettik demişsin. Yanılmıyorsam Rus Harbi sonucunda olmamışmıydı Ayestefanos Anlaşması... Ve bu anlaşma ile Sırbistan, Karadağ'a bağımsızlık verilmiş, Kars, Ardahan, Batum Rusya'ya verilmiş, Teselya elden çıkmış, fiili olarak Girit elemizden gitmemişmiydi?
Ölümü ile ilgili olarak benimde bildiğim eceli ile öldüğüdür. Yanılmıyorsam 1918'de...

Bahsedeceğin şeyin bu olacağını aşağı-yukarı tahmin etmiştim Uğur...
O antlaşmada suç kesinlikle Abdülhamit'İn değildir,ya da o savaşta... Abdülhhamit Han'ı hepimizin de bildiği gibi başkaları devletin başına geçirmiştir çeşitli sözler alarak ve hükümdarlığının ilk yıllarında da Abdülhamit Han'ın elinde değildir otorite... Savaşa padişah istememesine rağmen girilmiştir ve sonuç hüsran olmuş,Ayestefanos antlaşması imzalanmıştır. Ancak....

Ancak bu antlaşma yürürlüğe girmemiştir... Abdülhamit Han savaşın olduğu zaman zarfında kendisi otoriteyi biraz olsun ele alabilmiş,kendisini kabul ettirmiştir... Sonrasında da çeşitli görüşmelerde diplomatik zekasını kullanıp antlaşmayı bozmuş ve yarı yarıya daha düşük seviye bize zarar veren bir antlaşma imzalatmıştır...
 
Haklısın Uğur eceli ile ölmüş benim aklımda yanlış kalmış.Bu yanlış çıkınca diğer söylediklerimizden de emin olamadım şimdi.Tarih hocamın yanına uğramam lazım :?
 
Eren Aydın' Alıntı:
Haklısın Uğur eceli ile ölmüş benim aklımda yanlış kalmış.Bu yanlış çıkınca diğer söylediklerimizden de emin olamadım şimdi.Tarih hocamın yanına uğramam lazım :?

O kadarı doğru be abi... :)
Evet doğru,kaç sene zindanlarda sorgulandı vs...
 
Doğrudur dönemin önemli adamı Mithat Paşa ve onun gibi devlet adamlarını istediği bir savaştı. Ancak sonuç olarak kaybedilmiş topraklar vardır ve bu Abdulhamit'in döneminde olmuştur. Girit gibi bir yer kaybedilmiştir. Balkanlarda Teselya kaybedilmiştir...
Sonunda şunu söylemek istiyorum. Bana göre Abdulhamit Osmanlı hanedanın en iyi padişahlarından biri değildir, yaptığı bir çok hata olmuştur. Sosyal hayatta uyguladığı baskılar insanları bıktırmıştır. Ama bunun yanında telgraf, ulaşım ve ordunun modernleştirilmesinde katkılarda bulunmuştur...
 
Eren Aydın' Alıntı:
Haklısın Uğur eceli ile ölmüş benim aklımda yanlış kalmış.Bu yanlış çıkınca diğer söylediklerimizden de emin olamadım şimdi.Tarih hocamın yanına uğramam lazım :?
O kadar önemli değil. Sonuçta tarih bu. Birçok olay var. Karıştırmak kadar doğal birşey yok... :)
 
Ama o zaman bir kukla vardı başta... Abdülhamit olmasa idi de sonraki bütün padişahlar da kukla olacaktı.
İstibdat yönteminin sebeplerinden bahsettim Emre abiye yazdığım cevapta...
Bana kalırsa ilk üçtedir..
Fatih,Yavuz,Abdülhamit Han...

Ayrıca 33 senelik bir zamandan bahsediyoruz. berlin Antlaşmasını saymazsak, onun 30 senede kaybettiği toprağın 10 katı sonraki 10 senede kaybedildi... :)
 
Bu kaybedilen toprakların içine Vahdettin ve Dünya Savaşı sonrası işgalleri de mi katıyorsun? Şunun için sordum şahsi olarak ben Vahidettin'i sevmem ancak adam zaten Dünya Savaşı bittiğinde başa geçmiş. Ondan sonra yapılan Mondros vs. için ben onu pek sorumlu tutmam...Zaten kendisi normalde padişah olmayacak iken kendinden önceki veliahtın ölmesi ile padişahlık için ön plana çıkmıştır. Yani bu görev için hazırlanmamıştır...
 

Üst