Evvela sürekli bahsettiğimiz "organizasyon" kavramını bize iyi bir örnekle gösteren Telekom Baskets Bonn'a teşekkür etmek gerek.
Kadro bütçeleri Galatasaray Erkek Basketbol takımının yarısı kadar bile yok ama, 6000 kişilik bir salonları var ve o salonu hazırlık maçında bile dolduruyorlar! Bir tarafta milyonlarca taraftarı olduğu bilinen, fakat, derbi maçları haricinde 2000-3000 kişiyi salona çekemeyen Galatasaray; diğer tarafta geçmişte büyük başarılar yakalamasada, üst düzey hedefleri olmasada belli bir kaliteyi yakalamış ve hazırlık maçlarında bile binlerce taraftarı salonuna çekebilen Bonn...
Organizasyon dedik, daha ilk dakikadan ne denli organize olduklarını gördük. Sürekli şikâyet ettiğimiz Galatasaray resmi sitesinin basketbol takımlarına olan ilgisizliği ve bilgisizliği, Telekom Baskets Bonn'un maçı canlı olarak takip edebilme fırsatı vermesiyle su yüzüne çıktı! Almanya'da olmasanız bile, az biraz Almanca ile yazıları okuyarak maçta an be an neler olduğunu takip edebiliyorsunuz ve eş zamanlı istatistiklere ulaşabiliyorsunuz. Bu canlı yayın hizmeti sayesinde maçı yorumlamamız bizim için oldukça kolaylaşıyor ve takıma olan ilgimiz artabiliyor! Maçtan sonra da, resmi sitelerinde maçla alakalı 50-60 fotoğraf paylaşmışlar ki, yine sıkça değindiğimiz bir konu...
Maça gelecek olursak... Organizasyonlarını övdük ama, hakikat şu ki: Almanya ligi finalisti olmalarına rağmen vasat bir takım. Kadrolarındaki en bilinen oyuncu Jared Jordan ki, o da Avrupa kariyerinde şuana dek beklentileri karşılayamadı. Ancak Bonn'da etkili olması olası, ki tek başına 8 asist yaparak tüm guardlarımızn toplamından daha fazla sayı pası verdi.
Kötü başlayıp, dengede giden; ancak, sürekli rakibin kontrolünde geçen bir maç. Maçta iki kez birer sayı farkla öne geçtik (45-46 ve 66-67), üstünlüğümüzü bir dakika bile koruyamadan rakibin serileri geldi ve tekrar kontolü ele aldılar. Demek ki, rakip takım nasıl kazanacağını daha iyi biliyor.
Diğer bir dikkat çikici husus ise, maçı Almanya'da, Alman hakemlerle, Alman takımına karşı oynamamıza rağmen hakemlerin lehimize daha fazla faul kararı vermesi oldu. Bu fauller neticesinde 43 serbest atış kullanıp, 51% isabet oranıyla sadece 22 sayı bulduk ki, bu kötünün de ötesinde bir rakam! Serbest atışların hepsini Ömer Aşık kullansa, ritme girer ancak bu kadar kaçırır!..
Müdafaa ile rakibin şut yüzdesini düşürmüşüz fakat, çok fazla top kullanma fırsatı vererek savunmanın ödülünü alamamışız. Bonn toplam 61 atış kullanmış, biz ise 46 atış yapmışız. Bu istatistiklerde basket girişimlerimizi faullerle durdurmalarının etkisi vardır. Yapılan faullerin karşılığında çok düşük yüzdeyle serbest atış kullanınca mağlubiyet kaçınılmaz olmuş. Esasında maç skoru 74-73 idi ama, son üç saniyede Caner'in yaptığı faul sonrası iki serbest atış kullanıp, ikisinde de isabet bularak 76-73 yaptılar. Ribauntlarda 35-38 Galatasaray üstünlüğü var...
Serbest atışlara bakıyoruz, Caner 0/4 atmış. yani birini isabete dönüştürse son faulü yapmak zorunda kalmayacak ve maç en kötü ihtimalle uzatmaya gidecek. Takımımızın kısa forvetinin bu kadar düşük yüzdeyle serbest atış kullanmaması lazım. Bir önceki maçta 10 dakikada 3 top kaybetmişti... Demek ki mental yönden hazır değil. Caner'in maçlara daha konstantre olması şart!
Diğer tarafta sürekli fırsat verilsin, oynasın dediğimiz Cemal Nalga'nın ikinci kez üst üste diskalifiye edildiğini görüyoruz. Son oynadığı Cibona maçında da diskalifiye edilmişti, Bonn müsabakasında da tekrar etti... Nasıl diskalifiye edildiğini bilmiyoruz fakat, Cemal şu an takımda en fazla süre alacak yerli uzun konumunda ve bu fırsatı kendi kariyeri için çok iyi kullanması, bir basamak yukarı çıkması lazım!
Takımın point guardı olması beklenen Darius Washington 10-11 dakikada 4 top kaybı yaptı. Aman aman!.. Maç sonunda ise 5 top kaybı vardı, maç sonu itibariyle bu kabul edilebilir ama, buna mukabil sadece 1 asist yaptı ve 7 ribaunt aldı. Takımın forvet/pivot oyuncusu Mike Wilkinson ise 7 asist üreterek Jared Jordan ile yarıştı. Her maç bu istatistikler oluşmaz ama, hayli enteresan veriler olduğu da bir gerçek!
Mike Wilkinson demişken, kendisiyle devam etmek lazım... Maç sonundaki verileri 30 dakikada 13 sayı, 7 ribaunt, 7 asist, 4 top çalma, 1 blok, 1 top kaybı 5 faul almış, faul yapmamış. Verimlilik puanı 20... Serbest atışlarda 4/10 ile oynamış ki, normalde kendi ortalamasına göre 7/10 atması gerekiyordu. Yani faul çizgisi haricinde çok iyi bir performans... Transfer edilmeden evvel "takım oyuncusu" demiştik, bunu göstermeye başladı. Şayet içeride daha iyi paslar alırsa sayı ortalamasını da yükseltir ve çok kaliteli bir oyuncu izlettirir.
Son olarak, Tufan Ersöz'ün sadece ilk çeyrekte oynadığını ve bunun sebebinin ciddi bir sakatlık olmamasını umduğumu yazayım...