Çok manalı ve önemli bir galibiyet oldu.
Ezbere konuşmamak gerekiyor, Beşiktaş'ın kadrosunda Galatasaray'ın transfer ettiği Wiggins var, Fenerbahçe'de forma giymiş Hoffman var, birkaç ay öncesine kadar Spartak'ın en önemli yerlilerinden olarak gösterilen Korstin var, -biraz da aynı kolejden gelmelerinden ve benzer istatistiklerinden sebep- John Stockton ile karşılaştırılan, onun rekorlarını kıran Vandersloot var, son 2-3 sene içinde bizim umut bağladığımız Esra, Yasemin, Nihan, Korel gibi yerlileri var. Ve hepsinden önemlisi bizden fersah fersah önde kazanma ihtiyaçları varken, mevcut durumumuzun içinde Akatlar'dan çıkan galibiyet; sadece "lig 11.'sini yenmek" kadar basit değil.
Moralsizlik, yorgunluk ve benzer faktörler altında kabul edilebilir olsa da madem hayat devam ediyor, o zaman maç hakkında söylenmesi gereken şeyler var. Vandersloot'un savunmacısını (bence önce Işıl, sonra Prince olmalıydı) uzun bir süre bulamamamız (Şaziye'nin üzerinden çok sayı buldu), birebirlerde kolay yenilmemiz ve Syl-Tina-Bahar aynı anda sahadayken defalarca Beşiktaş'a ribaund vermemiz maçın kötü notlarıydı. Diana ve Alba sahadayken oyun kurmada Işıl'ın işini çok kolaylaştırıyorlardı fakat önceki takımlarında PG pozisyonunda fazlaca süre geçiren Prince bu sorumluluğu almayıp Işıl'ı çok yalnız bıraktı. Prince'in attığı sayı kadar iyi oynadığını söyleyemiyorum onun için. Işıl güne özel değil, oynadığı son 3 maçta gayet iyi performans gösterip yapması gerekeni yapıyor. Artık daha da fazla sorumluluk alması gereken bir döneme girmişken, vites arttırması güzel oldu Kaptan'ın. Şaziye 2 maçtır dış atışlardan sayılar buluyor, ona da daha çok ihtiyacımız olan şu dönemde daha cesur olması gerekiyor. Bomboş kaldığı pozisyonda 3'lüğü denemesi lazım, o çıktığı en yüksek seviyeye bu atışlarla geldi çünkü. Gün özelinde mücadelesi ve savunma katkısı güzeldi Şaziye'nin. Kısa forvette Bahar'dan katkı alamadık, bundan sondaki süreçte mecburiyetten yine Bahar'ı 3 numarada görebiliriz ama ilk gündeki görünüş çok umut vermedi. Hep Bahar keşke 3 oynasa(ydı) diyen biri olarak, önce şutunda bir istikrar sağlamadan bunun zor olduğunu anladım. Sariye sahada 6 dakika kalmış, bizim için nefessiz geçtiği için 15 dakika oynamış gibi geldi. Ayşe Cora bundan daha güvensiz, tedirgin ve verimsiz olamaz. Ve Ayşe henüz 18 yaşında bunu unutmamak gerekiyor.
Daha hatasız, daha akıllı ve daha sağlam olmamız gerekiyor artık. İlk sınav geçer not aldı, Diana'nın sağlığına kavuşmasıyla yine çok keyif veren o halimize yaklaşacağımızı düşünüyorum zaten. Bugün için mücadele, azim ve -sıkıştırmalarına izin versek de- sıkıştığımız anlarda yapmamız gereken doğruları hatırlayan oyun aklımız alkışı hak ediyor.
Alba ve Gülşah'ın takımın arkasında olmaları, ayağa kalkacak hali olmasa da Diana'nın benchte yerini alması çok özel ve manalı şeyler. "Alba'ya Borcumuz Var" başlığında yazdığım şeylerin ütopik olmadığını, takımın güçlü bir reaksiyonu olduğunu görmek oldukça sevindirdi beni. Bir de maçtan sonra soyunma odası girişinin önündeki kenetlenme var, fotoğrafları arşivdeki yerini aldı. Sene sonunda o kareler çok manalı olacak...