TKBL Final Serisi 4. Maç | AGÜ 55-65 Galatasaray | 2014-2015 TKBL ŞAMPİYONU GALATASARAY!

Ben anneler günü sebebiyle programı seyredememiştim. Ailemle zaman geçirdim tüm gün. Şimdi tekrarını seyrettim. Öncelikle şunu söyleyeyim. Ağlayan iki insanın idari kanattan olmasını iyi gözlemleyin. Ekrem Hoca da Müge abla da bir çok şey ile uğraşıyor. Üzerlerindeki baskı çok fazlaydı. Şebnemin 4 sene basketbolu bırakması sonra dönmesi vs vs vs gerçekten film olacak kadar önemli hikayeleri barındırıyor bunda hem fikirim ama Ekrem Hocanın (Şebnem o basketi attıktan 1 yıl sonra) şimdi duygulanmasını en azındna bu derece duygulandırmasını gerektirmiyor. Ha Ekrem hocayı anlıyorum ben de 16 Temmuz doğumluyum. Yani bu (astrolojiye inanmayan bilmez) duygusal tepkiler bende de vardır garip garip anlarda ve durumlarda tepki verir duygularım. Gene de esas olayın bu olay olduğunu düşünmüyorum. KEza Müge abla desen öyle. Kadın kızımı kutlamalarda gördüm uzun zaman sonra dedi. Ben şahidim babasını zaten maça geldiğinde görüyordu. Büyük ihtimalle Özge'yi dinlesek onun da bu tarz bir patlama durumu olacaktır. Belki aranızda birçok kişi işleyişi bilmiyordur. Kolay değildir bir kulüp çalışanı olmak. Hesap vermek zorunda olduğunuz çok kişi var. İdarecileriniz üstünüz yöneticiniz dışında benim gibileri çıkar onlara da analtırsın hep istim üzerindesinizdir. Bu olanları çok iyi bildiğim için bugün şampiyonluğu kutlarken emek verenler olarak takımdan kimsenin adını saymayıp takım çalışanlarını yazdım isim isim. (Ki Fahri İsmet abi Alaattin ve Fatoş da vardı). Neyse ki o gözyaşlarının sonucunda emeklerinin karşılığını aldı bu insanlar. En sevindirici yanı da bu.

Nevriye için çok sinirli dedim. Bu aslında sezon değerlendirmesiydi. Programda da belirtmişler. Nevriye şunu bilmeli 35 yaşbüyük bir yaş değil. Kendini yaşlı diye düşünmeye başlarsa o gerilimi artar. O daha genç bir kız. Hesabı her zaman kendisinin görmesi mümkün değil. Ki her gün olgunlaşmamızı biraz daha arttırır. Ben de açıkçası pek öfke kontrolüne sahip biri değilim. Tepkimi çabuk veriyorum. Bu yüzden nasihat veecek kişi ben değilim. Nevriye de böyle değlendirmez sanırım:)

Ekrem Hocanın dediklerinden anladığım takım aynen devam edecek. Nevriye ve Şebnem de devam etme kararını almışlar. Ama bu oyuncuların kendilerine ait bazı şartları vardır onları kabul edin mesajı verdi Ekrem hoca. İnşallah onun istediği gibi olur her şey. Nevriye ve Şebnem'i devam ederken görmeyi çok isterim:))

Programın 2. bölümünü seyrederken aklıma geldi bana göre sezonun hareketi.

Bana göre sezonun hareketi son final serisinde 2.maçta ayşegül bir hata yaptı ve Whalen'a faul yaptı basket faul oldu. Ekrem hoca mola aldı. Ayşegül korkudan benche gelemiyor. Şebnem omzuna attı elini onu benche yaklaştırdı Jelene koluna girdi Ayşegül'ü getirdi benche. Ekrem hocaya bakıyor Ayşegül ve korkudan resmen titriyordu. Bİz bench arkasından bağırdık "devam Ayşegül aferin kızım vs vs

Jelena ona gaz verdi alkışlayıp. Takım sırtını sıvazladı Ekrem hoca hepsine 3 saniye baktı Ayşegüle temiz bağırdı ahahahaha:)))) Bence sezonun hareketi buydu.

Sezonun maçı ise normal sezonda Engin Kennerman gereksizinin Ekrem hocayı oyundan attığı Agü iç saha maçıydı. O maçta takım kötü oynarken hoca oyundan çıktı Mehmet direksiyona geçti takım direk tepki verdi farklı yendik Agü'yü ve mesajı vermiş olduk herkese


Hepsini çok seviyorum kadronun. Önümüzdeki yıldan itibaren artık daha uzak olacağım. Zİra kimse maça gitmiyor o zaman sahip çıkayım derken biz özel hayatımızdan olduk. Genç arkadaşlar için bu daha kolay bir durum ama bizim için zorlayıcı oluyor. Manen her zaman yanlarındayım o da ayrı tabii. İnşallah yüzleri hep güler. İyi insanlar gülebilmeli zaten:))
 
Çok değerli bir şampiyonluk, hayatımda unutamayacağım bir şampiyonluk bu. içten dıştan tüm zorluklara rağmen şampiyon olduk. Başta Ekrem hoca ve kızlarımıza helal olsun. Bizim yönetimimizede kapak olsun bu şampiyonluk.
 
TEŞEKKÜRLER HOCAM VE KIZLAR...
gerçekten zor olan, ödeme sıkıntısı olan, yöneteim beceriksizliği olan sezonu şampiyonla bitirmek gerçekten büyük bir başarı.
 
Programın 2. bölümünü seyrederken aklıma geldi bana göre sezonun hareketi.

Bana göre sezonun hareketi son final serisinde 2.maçta ayşegül bir hata yaptı ve Whalen'a faul yaptı basket faul oldu. Ekrem hoca mola aldı. Ayşegül korkudan benche gelemiyor. Şebnem omzuna attı elini onu benche yaklaştırdı Jelene koluna girdi Ayşegül'ü getirdi benche. Ekrem hocaya bakıyor Ayşegül ve korkudan resmen titriyordu. Bİz bench arkasından bağırdık "devam Ayşegül aferin kızım vs vs

Jelena ona gaz verdi alkışlayıp. Takım sırtını sıvazladı Ekrem hoca hepsine 3 saniye baktı Ayşegüle temiz bağırdı ahahahaha:)))) Bence sezonun hareketi buydu.

Kıyamam ya :) Tamam Ekrem hocayı seviyorum falan ama ben bile Adanadaki maç sonları yanına gitmeye korkuyorum, çünkü bazen maç içerisindeki siniri geçmeyebiliyor :) Botaş'a yenildiğimiz maç sonu zaten uzak durdum, maç sonunda takım ortada toplanırken Jelena'yı bir fırçaladı :O hemen soyunma odasına göndermişti, gözlerinden ateş püskürüyordu nerdeyse.. Ama buna rağmen oyuncuların saygısını sevgisini kazanmak güzel.
 
Kıyamam ya :) Tamam Ekrem hocayı seviyorum falan ama ben bile Adanadaki maç sonları yanına gitmeye korkuyorum, çünkü bazen maç içerisindeki siniri geçmeyebiliyor :) Botaş'a yenildiğimiz maç sonu zaten uzak durdum, maç sonunda takım ortada toplanırken Jelena'yı bir fırçaladı :O hemen soyunma odasına göndermişti, gözlerinden ateş püskürüyordu nerdeyse.. Ama buna rağmen oyuncuların saygısını sevgisini kazanmak güzel.


Çok detaya inmek istemiyorum ama yabancı oyuncuların işlerine olan sevdası yerlilerde pek yok. Bu sadece bu takım ile alakalı değil. Tüm ülke halkı için geçerli. Misal Casas'ı belki bir çok kişi beğenmez ama genç bir kız Casas ve deli gibi de çalışmaya devam ediyor. Her gün daha iyisini yapmak için çalışıyor. Bİzimkilerde bu pek olmuyor. Bahar'ı hep ayrı tutarım ben. Misal Bahar'ın sadece 3 gün tatil yapıp tekrar istanbul'a dönüp çalıştığı dönemleri de bilirim (Ama taraftarın da en çok hakaret ettiği kişilerdendi) Dediğim zamanlar FB'nin ligi domine ettiği dönemlerdi tabii ki. Ama dün programda Bahar forvetlerle çalışıyor dendiğinde beni şaşırtmadı bu yüzden. İşte Ayşegül'e ve gençlere böyle sert davranmak bu yüzden önemli. Çünkü ancak o militarizm içerisinde despotlukla yaptırabiliyorsun bir çok şeyi. Misal Casas'a davranıldığı gibi davranılsa gelişebileceklerine inanmıyorum.


****


Bahar içinde aklıma gelmişken; Zamanında Zafer Hoca da onu 3 numarada değerlendirecekti Bahar bunu istemeyince bence o dönemin en önemli 4 numaralarından biri olan Sophia Young'u 3 oynatmıştık. Sophia bundan zarar etmedi ama gelinen noktayı görüyoruz ki Bahar çok zaman kaybetti. Hala da 3'lük atmıyor atmaktan çekiniyor ama dış şutu tehdit haline geldikçe onun içeriye girişleri kolaylaşacaktır takımı da rahatlatacaktır. Neyse öyle ya da böyle hatadan dönüldü. SEviorum Bahar'ı. 3-4 oynayarak hem oyununu şekillendirir hem oyundan alacağı zevki arttırır. Onlara zamanında sık sık söylediğim gibi "Oyundan önce siz zevk alacaksınız! O zaman başarı kendiliğinden gelir" Tekrar hepsine teşekkür ediyorum:)
 
Çok detaya inmek istemiyorum ama yabancı oyuncuların işlerine olan sevdası yerlilerde pek yok. Bu sadece bu takım ile alakalı değil. Tüm ülke halkı için geçerli. Misal Casas'ı belki bir çok kişi beğenmez ama genç bir kız Casas ve deli gibi de çalışmaya devam ediyor. Her gün daha iyisini yapmak için çalışıyor. Bİzimkilerde bu pek olmuyor. Bahar'ı hep ayrı tutarım ben. Misal Bahar'ın sadece 3 gün tatil yapıp tekrar istanbul'a dönüp çalıştığı dönemleri de bilirim (Ama taraftarın da en çok hakaret ettiği kişilerdendi) Dediğim zamanlar FB'nin ligi domine ettiği dönemlerdi tabii ki. Ama dün programda Bahar forvetlerle çalışıyor dendiğinde beni şaşırtmadı bu yüzden. İşte Ayşegül'e ve gençlere böyle sert davranmak bu yüzden önemli. Çünkü ancak o militarizm içerisinde despotlukla yaptırabiliyorsun bir çok şeyi. Misal Casas'a davranıldığı gibi davranılsa gelişebileceklerine inanmıyorum.


****


Bahar içinde aklıma gelmişken; Zamanında Zafer Hoca da onu 3 numarada değerlendirecekti Bahar bunu istemeyince bence o dönemin en önemli 4 numaralarından biri olan Sophia Young'u 3 oynatmıştık. Sophia bundan zarar etmedi ama gelinen noktayı görüyoruz ki Bahar çok zaman kaybetti. Hala da 3'lük atmıyor atmaktan çekiniyor ama dış şutu tehdit haline geldikçe onun içeriye girişleri kolaylaşacaktır takımı da rahatlatacaktır. Neyse öyle ya da böyle hatadan dönüldü. SEviorum Bahar'ı. 3-4 oynayarak hem oyununu şekillendirir hem oyundan alacağı zevki arttırır. Onlara zamanında sık sık söylediğim gibi "Oyundan önce siz zevk alacaksınız! O zaman başarı kendiliğinden gelir" Tekrar hepsine teşekkür ediyorum:)

Bu konuda katılıyorum abi, futbolcusundan, voleybolcusuna kadar yerlilerin çoğu sadece belli programı uygulayıp bırakıyor, ha birebir şahit değilim tabi ama yerli kaliteli oyuncu sıkıntısı çekmemiz belli ediyor.. Yine çoğu yerlinin, yabancı oyuncu kuralının genişletilmesine karşı çıkma nedenlerinin bence en önemlisi o yabancıdan formayı kapmak zorunda kalacak olması yani çok daha fazla çalışmak zorunda kalması ayrıca takımların da el mahkum diyerek gereğinden fazla bu oyunculara para vermesi. Tabi bu benim düşüncem, doğru da olmayabilir :)

Ekrem hocanın sertliği konusuna gelirsek ben eleştirmiyorum ki bir yandan dediğin gibi olması gerektiğini de düşünüyorum, zaten Ekrem hoca sözünü dinleten, disiplinli biri olmasaydı biz yine şampiyonluklara hasret kalırdık.. Ekrem hocanın sayfasında yazacağım zaten de burda da konusu açılmışken belirteyim, bazı rakip taraftarlar Ekrem hocayı doğal olarak sevmiyor ve Ekrem hocanın çok abartıldığını, iyi bir koç olmadığını, kendileri çok kötü 2 sezon geçirdikleri için Ekrem hoca çok iyiymiş gibi görüldüğünü söylüyorlar, sonra Ekrem hoca yüzünden Alba'nın kaçtığını, onu azarlayıp kenarda tuttuğu dönemi ısıtıp ısıtıp öne sürüyorlar.. Ha şunu bilmezler tabi Alba giderken Ekrem hocaya "beni büyük bir oyuncu yaptın" dediğini... Obradovic'in oyuncusunun kolundan tutup da soyunma odasına postaladığını da biliyoruz, milletin gözü önünde yapıldı, burayı takip ediyorlar, bizim de onları takip ettiğimiz gibi, şimdi derler ki Obradovicle kimi kıyaslıyor şuna bak diye. Kim olursa olsun, o yaparken iyi de Ekrem hoca kendi sistemine uymamakta ısrar eden Alba'yı azarlayınca mı kötü oluyor. Kariyeri, kazandığı kupalar ne olursa olsun sizin hocanız yaparken o büyük koç gerekirse döver ama başka hocalar yaparken o hoca kötü.. Neyse daha fazla uzatmayacağım :)

Dip not: Bahar'ı ben de seviyorum, kesinlikle kalmasından yanayım her ne kadar çoğu zaman bizi sinir krizine soksa da :)
 
Harika bir soyleşi olmuş .. Sıkılmadan tamamini izledim . Özellikle Ekrem hoca ve Şebnem'in yaşadigi duygusal anlar ne kadar büyük karakterlere sahip oldugumuzun göstergesidir . Ayrica saray'in sultanlari'nin giydigi t-shirtler muhteşem görünüyor .. Derhal bir tane edinmeli :)
 
Cumartesi gününden beri yazıp yazıp siliyorum bu başlığa. Şampiyonlukta büyük emeği geçen Ekrem Hoca ve öğrencileri için ne yazsam bir şeyler eksik kalacak diyorum. Ama farkındayım, bir şeyler yazmalı, arkadaş sohbetlerindeki övgülerimiz uçar, yazı kalır...

Maç sonundaki izlenimlerim, şampiyonluk kutlaması ve ardından GS TV´deki program oturmayan taşları tam anlamıyla oturttu aslında. En kritik anlarda ortaya çıkına oyuncudan, başarının tartışmasız mimarı olarak görünen Ekrem Memnun´a kadar herkes "biz" diyordu, biz kazandık. Tabii bu "biz"in içine nezaketen şube yöneticileri de, şube sorumluları da eklendi, hatta taraftar da... Ama biz biliyoruz ki ne taraftar, ne şube sorumluları, ne de yöneticiler görevlerini yerine getirmedi; görevini yerine getirme bilinciyle hareket eden sadece oyuncular ve teknik kadroydu.

Sayfalarca teşekkür yazısı yazılabilir verdiğiniz emeğe, tek cümleye indirgemek gerekirse; Galatasaray´ın basketbol şubesine gönül veren taraftarı, bu sezon verdiğiniz mücadeleyi hiçbir zaman unutmayacak.
 
Bu takıma diyecek bir kelime bulamıyorum. Çok karakterli bir takımımız var. Son maçı tekrar tekrar izliyorum. Jelena'nın hırsı mükemmel. Her basketten sonra çılgınca seviniyor. Ayşegül 3. Çeyreğin sonunda çok kritik 2 üçlüğü de atınca kenardakiler havalara uçuyor. Takımda ben duygusu yok. Ego yok. Biz var. Mükemmel bir takım gerçekten. Son 2 senede gelen başarılar uzun seneler bu takımın başarısını bekleyen bizler için hayal edilemeyecek seviyede. Bu başarıda emeği geçen kim varsa hepsinden Allah razı olsun.
 
Sezonun hikayesi kronolojik anlatımla maç başlığında yer alıyor.Başlıktaki yazı hikayenin bizlere yansıyan bölümüyle sınırlı.Kim bilir arka planda daha hangi engellerle mücadele edildi.Sırf bunu düşünmek bile 2014-2015 sezonundaki Galatasaray Kadın Basketbol Takımı'nın Galatasaray tarihinde edineceği;bizlerin anlatımları ve kollektif belleğiyle edinmeyi hak ettiği özel yeri anlamlandırmaya yetiyor.
Sezon boyunca takımın dağılacağını,şampiyonluğun kaybedileceğini kaç kez düşündüğümü hatırlayamıyorum.Bilhassa İpekçi'deki Ekaterinburg maçının paralelinde yaşanan haftada dünya başıma yıkılacak gibi oldu.Fakat Ekrem Memnun ve takım öyle bir iyi niyet gösterdi ki,bu iyi niyet sezon sonunda koşar adım geri döndü.Ekaterinburg maçında salondan ayrılışımı ve AGÜ'ye karşı bilhassa 2. maçta yaşadığımız rölantide şampiyonluk kutlamasını zihnimde birleştirebilmekte zorlanıyorum. :)
13 Nisan 2014'te Euroleague'i kazandığımızda hayatım boyunca eksilmeyecek bir tatmin yakalamıştım.Burada anmadan geçemeyeceğim,Galatasaray kadın basketbolunun zorluklarını çeken fakat keyfini sürme noktasına geldiğimizde bir parça geri çekilen Aras Kafkaslı'yla Botaş maçında yaşadığım ''abi daha ligi versek ne olur ki?'' diyaloğu dün gibi aklımda.Evet Euroleague şampiyonluğu hiçbir kaybın eksiltemeyeceği bir tatmin sağladı fakat mevzu bahis Ekrem Memnun ve bize yerleştirdiği basketbol felsefesi olduğunda sahadaki takımı iliklerime kadar hissediyorum.Dışında kalma şansım yok,olmayacak. :)
Geçtiğimiz sezonun sonunda Alba Torrens ve Shavonte Zellous takımdan ayrıldığında ciddi bir boşluk hissi doğmuştu.Bu sezonun sonunda şayet Nuria Martinez ve Jelena Dubljevic takımdan ayrılırsa bu hissi çok daha kuvvetli şekilde yaşayacağımı düşünüyorum.Bu alışkanlık kendiliğinden oluşmuyor,her yol her zaman olduğu gibi Ekrem Memnun'a ve şampiyonluk sonrası GS TV'de betimlediği takımın ortak yaşama kültürüne çıkıyor.
Euroleague şampiyonluğunun peşi sıra gelen 2 TKBL şampiyonluğu elbette sosyal hayatta halk arasındaki tabirle müdür gibi yürümemizi sağlıyor.Fakat daha anlamlısı hali hazırda Avrupa kadın basketbolunun en iyi takımıyız.Kadın basketbolunun hiç de alışık olmadığı bir sistemimiz var ve bir dönem erkek basketbolda Panathinaikos'un Avrupa'da hissettirdiği ağırlığın karşılığını şu an Galatasaray Kadın Basketbol Takımı'nda özümseyebiliyorum.Büyük resimde benim için en değerli nokta budur.
Mutluyum,hiç elimi korkak alıştırmıyor ve yazıyorum.2014-2015 Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi Şampiyonu Galatasaray! :)
 

Bizim youtube hesabında ve twitter'da da vardı ama bulamadım biraz kurcalamama rağmen. Bugün paylaştığım tweeti koyuyorum..

Kulüp televizyonuna bağıra bağıra bunları söylemek her babayiğidin harcı değil.

O sezon ben askerdeydim, çok bir anım yok maçlarla ilgili malesef ama 15 saniyede nasıl özetlenir, aynen böyle özetlenir... 5 yıl oldu bugün, hala değişen birşey yok. Too many up and downs ile geçip gidiyor sezonlar. Worked ass off meselesi ise kaderimiz gibi oldu adeta. O sezon Kelsey kaçmıştı galiba devre arasında. 2015-2016'da Loyd playoff öncesi kaçmasa herşeye rağmen ligi yine zorlardık. 2016-2017 sezonunda ligde avrupada tek bir takımı yenemedik 3 kupadan da o eledi bizi, 2017-2018 sezonu 3 ay maç kazanamayan takım Avrupa kupası kaldırdı, geçen sezon 10 sene sonra ilk dört dışından yarı final gören ilk takım olduk, patır patır dökülmese takm belki herşeye rağmen finalde dövüşürdük...

5 yıl olmuş bugün. Son lig şampiyonluğu maçımız. Bir daha görür müyüz? Bu pandemi koşulları ortaya çıkarmasa görmeyiz derdim.

Şimdi de göremeyiz aslında ama o kadar bir belirsizlik var ki şu an, eğer kadınlar ligi bir şekilde bir zamanda başlarsa herşeye rağmen herkes tekrardan bir pozisyon olacağı için kestiremiyorsun.

Aslında kestiriyorsun da işte bir umuttur yaşatan insanı...

Emeği geçen herkese teşekkürler...
Her anlamda!...
 

Üst