Öncelikle bunun çok önemli bir galibiyet olduğunun altını çizmek gerek. Ligde Fenerbahçe'ye 1 yenilgi lüksümüz var. Onun dışında kaybetmememiz gerekiyor. İlk yarıdaki oyun hiçbirimizi tatmin etmedi. İkinci yarıda Augustus sazı eline aldı. Sonrasında diğer oyuncular da çok iyi mücadele ettiler. Hepsi böyle hırslı oynayınca Botaş geri dönemedi.
Maçı 18 sayı geriden gelip kazanmak büyük başarı. Üstelik rakibiniz Botaş gibi bu ligin en iyi takımlarından biriyse. Ancak şu gerçeği hepimiz kabul ediyoruz sanırım. Bu ligin kalburüstü iki takımından biriyiz. Fowles'un 3 ribaund aldığı bir maçı kazanabilmemiz bu yüzden çok normal.
İlk yarıda takım felaket durumdaydı. Savunma denen birşey yoktu. Rakip hücum ribaundlarında tavan yaptı. Hücumda hiç oyun kuramadık. Işıl ve Tuğba acemice top kayıpları yaptılar. Bir de Augustus gibi önemli oyuncumuz düşük yüzdeyle başlayınca fark yavaş yavaş açıldı.
İkinci yarı Işıl ve Tuğba'nın savunması harikaydı. Hücumdaysa Augustus açıkçası tek başına oynadı. Böyle yakaladık Botaş'ı. Beklentim bu geri dönüşlerin devrede değil de maç içinde olması. Bilmiyorum belki takımda yorgunluk da vardı ama bir konsantrasyon eksikliği olduğu kesin. İkinci yarıda canavar kesildiler.
Ceyhun Hoca, hep aynı beşle başlıyor maça. O ayı beşle başlamaktan sıkılmadı, ben de yazmaktan sıkılmayacağım. Monique Currie gibi bir isim (üstelik bir önceki maçın yıldızı olmuş) kenarda başlamaz. Ya da 'bu takımda seninle de birlikteyiz' mesajı için Gintare ile başlanabilir. Ancak Ceyhun Hoca Bahar'a gösterdiği hoşgörünün onda birini Gintare'ye göstermiyor. Maçta yalnızca 10 saniye oynamış. Eğer sakat değilse, bu anlaşılır bir durum değil. Bu kız oynadığı her maçta gayet iyi bir performans gösterdi. Bir kere eli çok düzgün. Savunması belki biraz zayıf ama zaten ilk yarıda savunma mı yaptık? Sylvia'nın yalnızca 3 ribaund alması başka bir nokta. Neyse ki Currie ve Melisa ikinci yarıda ribaundları toparladılar. Ama bu soruna bir çözüm bulunması gerekiyor. Işıl hala çok tedirgin. Atış kullanmıyor. Oyunu kurarken her an top kaybedecekmiş gibi duruyor. Top rakipteyken çok iyi ama top kendisindeyken yeterli değil. Tuğba iki yarıda tamamen farklı bir oyuncu gibiydi. Atış ve pas tercihleri genelde daha iyiydi. Bir iki anlamsız top kaybı dışında çok iyi bir maç çıkardı. Augustus'un tam ritmini bulduğu sırada kenara alınmasını anlayamadım. Yoruldu, hoca 1 dakika dinlendirecek diye düşündüm ama neredeyse 5 dakika girmedi oyuna. Bunlar Amerikalı oyuncular hocam, oynadıkça kendilerine geliyorlar. Bırakın oynasınlar. Belli ki Augustus orada bir maden yakalamış. Geçti attı, geçti attı.
Sonuçta dün kazandık ama oyunumuz beni hem Prag hem de Fenerbahçe maçları için tedirgin etti. Hızlı oynayan her takım bizi yener. O oyunu oynatmamamız gerekiyor. Takımın 2.yarıda gösterdiği geri dönüşse gelecek için umutlandırdı beni.