Tristan Knowles ve Piotr Luszynski Galatasaray'da

Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, İspanya'nın Fundacion Grupo Norte Valladolid takımından Avustralyalı Tristan Knowles ve Almanya'nın RSC Rollis Zwickau takımından Polonyalı Piotr Luszynski ile kesin olarak anlaşmaya varmıştır.

8-17 Eylül tarihleri arasında İsrail'in Nazareth şehrinde düzenlenen 2011 Avrupa Şampiyonası'nda, Polonya Milli Takımı'nın antrenörlüğünü ve oyunculuğunu yapan Piotr Luszynski turnuvayı 16,38 sayı, 8,75 ribaund ve 5,50 asist ortalamalarıyla kapayıp ülkesinin Avrupa dördüncüsü olmasında büyük pay sahibi oldu. Piotr Luszynski, Almanya'nın RSC Rollis Zwickau takımında da oyuncu & antrenör olarak görev yapmaktaydı ve 2009 IWBF Champions Cup finalinde rakibimizdi. 38 yaşındaki oyuncu 4 ve 5 numaraları pozisyonlarda oynayabiliyor.

2011 IWBF Champions Cup yarı final maçında elediğimiz İspanyol temsilcisi FGN Valladolid'in formasını giyen Tristan Knowles, 1983'te Avustralya'nın Wollongong şehrinde dünyaya geldi. 1999 yılında tekerlekli sandalye basketboluna başlayan oyuncu, kaptanı olduğu New South Wales eyaleti 21 yaş altı takımını 4 sene üst üste Avustralya ligi şampiyonluğuna taşıdı. 2003 yılında NWBA, yani Amerikan Ligi'nde şampiyonluk yaşadı. Avustralya Milli Takımı -Rollers- formasıyla 2004 Atina Paralimpik Oyunları ve 2006 Dünya Şampiyonası'nda bronz, 2008 Pekin Paralimpik Oyunları ve 2010 Dünya Şampiyonası'nda altın madalya kazandı. 28 yaşındaki oyuncu 4 numaralı pozisyonda oynuyor.

galatasaray.org
 
Bu hamlelerin uzerinden aksama uzun bir yazi hazirlayacagim.

Simdi neler yaptik? Knowles ve Luszynsky geldi. Petr Tucek malesef bu sezon bizimle birlikte olmayacak. Fifi ve Scott ile yola devam ediyoruz.

Bunun yani sira genc oyuncumuz Omer Gurkan Ispanya'ya transfer oldu. Bu hafta icinde Ispanya'da olmasi bekleniyor.

Elbette kadroya Turk takviyesi de yapilabilir. Hamleleri bekliyoruz. ;)

Kitalararasi Kupa Ekim ayi icerisinde oynanacak. (14-16 Ekim saniyorum.) Onun icin calismalar baslamistir.

Harika bir kadroya sahip olmak uzereyiz. Kagit uzerinde cok onemli isimlere sahip olacagiz. Yine de Ismail ve Fikri'nin takim icin onemi aynen devam ediyor. Onlarin gosterecegi performansi dikkatle izleyelim. (Puan meselesi.)

Aksama daha detayli bir seyler yazip gonderebilme umuduyla.
Ernoyan.
 
Puanları kaç ve yerli olarak bence Feritin filan geri dönmesi lazım diye düşünüyorum Özgürden başka isim hatırlamıyorum adam akıllı .
 
Tristan bu gün takımın ilk idmanına katılmış, iyi oyuncu olduğunu zaten biliyoduk zaten bunun dışında çokda düzgün karakterli bi çocukmuş. Diğer transferimizdee Çarşamba idmanlara katılıyor. İki yerli oyuncu var ama daha tam bitmiş değil bakalım. Efsane sezon olacak Şampiyonlar ligi evsahipiliğinden sonra, çok özledik çok sabırsızız.
 
Çok detaylı olmasada bir kaç ufak bilgi vereyim.

Oyun yapısı olarak Tucek'den biraz daha farklı olduğunu düşünüyorum ben.Tucek topla beraber oyunda etkili olamıyordu ancak muazzam bir biticiriydi ve büyük tecrübeydi.

Luz ondan daha farklı olarak gerektiği zaman oyun kurabilir gerektiği zaman dış-orta mesafe şut sokabilir,gerektiği zamanda pota altında oynayabilir.Tucek'den tecrübe noktasında bir eksiği olduğu söylenemez.
Anlattığım bu bir kaç özelliğin dışında çok daha önemli bir nokta var.Lusynzki Polonyalı.Ve Polonya A milli takımınında baş antrenörlüğünü de yürütüyor.Hatta son avrupa şampiyonasında Paralimpikler için kota aldı takımı.Oyuncu antrenör olarak iyi işlere imza attı.Yani adam basketbolu biliyor.Sedat İncesu'nun saha içerisindeki şubesi olacak diye tahmin ediyorum.Futbol tabiriyle 10 numara beyin görevi Luz'da olacaktır.Filipski ve Özgür aralarına Tristan'da girerse çok süpersonik bir takım çıkacak diye tahmin ediyorum.

Bu arada Tucekden üstün olduğu noktaları yazdık.Ancak Tucek bu ülkede bu sporun tarihini değiştiren oyuncuların belkide en başında gelenidir.Ona olan saygımız ve sevgimizde asla bitmez.İspanya'da ona başarılar diliyelim.Bol şans Petr abi!
 
Metin Agabey,

Eger yazi tahmin ettigim kadar uzun olmazsa bahsetmis oldugunuz konulari da seve seve eklerim. En kotu ihtimalle ayri bir yazi konusu yapariz. Hatta boyle olmasi cok daha guzel olur.
 
Tristan'ın Galatasaray serüveni baya bir etkileyici başlamış.Herkes memnun adamdan,sahada görmek için acelecilik etme hakkımız var.Umarım daha da iyi olur herşey
 
Degerli arkadaşlar Tristan Knowles ile ilgili sürprizim hazır. Kendisiyle oldukça detaylı bir söyleşi yaptım.

Böylelikle yeni yıldızımızı kendi ağzından dinlemiş olacagız. :)

Daha rahat okumak isteyenleri bloga alayım. Burada soruları kalınlaştrma işlemiyle uğraşamadım: http://simasjasaitis.blogspot.com/2011/10/superstarlga-giden-yol-tristan-knowles.html

Avustralya'nın en önemli spor figürlerinden bir tanesi... 1983 doğumlu, henüz daha çocukken hayatın zorluklarıyla karşılaşmış, çok önemli bir hastalık atlatmış bir isim...

Savaşmayı hayatının felsefesi haline getirdiğini söylemek yanlış olmaz. Nasıl başarılı olacağını, en önemlisi nasıl mutlu olabileceğini çok iyi bilen bir karaktere sahip.

Kendi ülkesinde kazanmadığı ödül kalmayan, milli takımıyla sayısız başarılar kazanan bir sporcu aynı zamanda.

Avrupa'da ve dünya bazında kulüp başarısı fazla olmayan, belki de bunu başarabileceği en önemli yer olan Galatasaray'ımıza imza atmış yeni Engelsiz Aslan'ımız: Tristan Knowles.

Aslında bu bölümde biyografisini anlatmayı düşünüyordum ancak o kadar detaylı bir söyleşi oldu ki sizler okurken Tristan'ın hayatına yavaş yavaş tanıklık etmiş olacaksınız.

Lafı fazla uzatmadan Tristan ile yapmış olduğum söyleşiye geçeyim.


Öncelikle bize kendinden bahseder misin? Tristan Knowles kimdir?


25 Nisan 1983 yılında Wodonga, Victoria, Avustralya'da dünyaya geldim. Çocukken sporu çok severdim. Favori sporum Avustralya Futbolu'ydu. Bana 9 yaşında kemik kanseri teşhisi kondu. Sol bacağımı diz üstünden kestiler ve kemoterapi tedavisi gördüm. Bedensel engellilerin yaptığı bir çok sporu denedim fakat tekerlekli sandalye basketbolunu ilk kez 15 yaşında denedim ve sonrasında bu oyuna aşık oldum.

Şu an ise tekerlekli sandalye basketbolu benim tutkum, işim, yaşamım, hayallerim... Kısacası, her şeyim.

Bildiğim kadarıyla kanser hastalığı geçirdin ve malesef bu nedenle sözde 'engel'ine sahip oldun. Ne zaman gerçekleşti? Kaş yaşındaydın ve nasıl üstesinden geldin?


Evet, kemik kanseri teşhisi ben 9 yaşındayken konuldu. Yaşamımı kurtarmak istiyorsam, sol bacağımı diz üstünden kesmeleri ve kemoterapi tedavisi görmem gerektiğini söylediler. Ameliyatım 1 Mart 1993 tarihinde gerçekleşti. Kanseri yendim ve hastalık belirtilerinin kaybolması 2 seneyi aldı fakat malesef nüksetti. Akciğerimde daha fazla kanser hücresine rastladılar. Ailemle birlikte mahvolduk. Tümörü aldılar ve daha fazla kemoterapi gördüm.

Kanserin üstesinden gelmek hem benim hem de ailem için çok zor oldu. En büyük mücadele öleceğini bile bile pozitif kalmaya çalışmak. Ailem ve doktorum harikaydılar. Hiçbir zaman bırakmayacaktım, hiçbir zaman...

Sonra tek ayaklı olduğum gerçeğinin üstesinden gelmek zorundaydım. Uzun bir süreçti. Yeni 'ben'e alışmak yıllarımı aldı. Ben olma güvenimi kazanmamı ve enelimi utandırmamı sağlayan tekerlekli sandalye basketboluyla tanışana kadar bunu beceremedim. Bu spora başladıktan sonra arkama bakmadım bile. Engelim, iki bacaklıyken başaramayacağım birçok şeyi kazanmamı sağladı. Benim kişiliğimi şekillendirdi, bir çok hayati ders verdi ve nasıl mutlu olunabileceğini öğretti.

Senin ile ilgili yaptığım araştırmalar esnasında üniversite mezunu olduğunu öğrendim. Hangi üniversite ve bölümde okudun? Mesleğin ile ilgili bir alanda çalıştın mı?


Avustralya'da Wollongong Üniversitesi'nde Finansal Planlama bölümünden mezun oldum. Avrupa'da tekerlekli sandalye basketbolu oynamadan önce finansal planlamacı olarak çalıştım. Diğer aşkım hisse senedi piyasası yatırımlarıyla alanımla ilgili güncel bilgiler alıyorum. Evden hisse senedi alıyorum ve diğer şirketler ve ekonomiler ile ilgili gelişmeleri takip etmeye bayılıyorum.

Biraz basketbol konuşalım. Basketbol oynamaya nasıl karar verdin ve ne zaman başladın?


Tekerlekli sandalye basketboluna 15 yaşında başladım. Bacağımı kaybetmeden önce Avustralya Futbolu'nu seviyordum çünkü Avustralya Futbolu takım oyunudur, agresiftir, hızlıdır ve kabiliyet gerektirir. Bacağımı kaybettikten sonra onunla kıyaslayabileceğim bir spor bulamadım. Tekerlekli sandalye basketbolunun varlığından haberim yoktu. Yüzme gibi, atletizm gibi bireysel sporları denedim ancak bunları Avustralya Futbolunu sevdiği kadar sevemedim. O dönemler yaşadığım şehir olan Canberra'da yerel bir takım ile iletişime geçtiğim için çok şanslıyım. Tekerlekli sandalye basketbolunu denedim ve ilk anda aşık oldum. Gerisi geçmiş...

NSW 20 yaş altı takımının kaptanlığını yaptın ve üst üste dört şampiyonluk kazandınız. Bana biraz o dönemden bahseder misin?


Evet, NSW 20 yaş altı kategorisinde benim temsil etmiş olduğum eyalet. TS basketboluna ilk başladığım anlardan itibaren basamakları hızlıca çıktım ve 16 yaşındayken eyalet takımının kaptanlığına getirildim. Çok iyi bir takımımız vardı. Birbiri için çalışmayı seven bir takımdık ve bu yüzden dört sene üst üste Avustralya şampiyonu olduk. Bu kariyerimin başındayken oldukça özel bir zaman dilimi oldu çünkü bu benim yarışmacı ruhumu tetikledi ve Avustralya için oynama hayalini oluşturdu.

Şimdi, Wollongong Roller Hawks... Uzun süredir bu takımda oynuyorsun. Roller Hawks'ın bir parçası olmak nasıl bir duygu?


Roller Hawks benim için çok özeldir. Avustralya'da oynadığım tek kulüp. Ulusal Tekerlekli Sandalye Basketbol Ligi kariyerime henüz 17 yaşında bu takımda başladım ve 11 sezondur devam ediyorum. Bu süreç içerisinde 2 kere şampiyon olduk ve son altı yıldır da takımın kaptanlığını yapıyorum. Birbirine çok yakın olan bir takımız. Saha içinde iyi arkadaşlarız fakat saha dışında 'harika' arkadaşlarız. Takım arkadaşlarınla birbirine yakın olmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu sayede onları anlıyorsunuz, hayallerinin, korkularının ve amaçlarının neler olduğunu anlıyorsunuz. Tek vücut olabilmek için bu çok önemli.

Roller Hawks'da hem bireysel hem de takım başarıları kazandın. Normal sezon MVP'liği, ligin en skorer oyuncusu ödülü, yılın en iyi beşine seçilme ve nihayetinde 2003 yılında gelen şampiyonluk... Bu sezon, 8 yıl aradan sonra, Galatasaray'ın eski oyuncusu Justin Eveson'ın oynadığı son beş yılın şampiyonu Perth Wheelcats'i devirerek şampiyon oldunuz. Sen yine ligin en skorer oyuncusu oldun ve finallerde MVP seçildin. İstatistiklerin harikaydı! Perth Wheelcats gibi bir hanedanlığı devirmek ne kadar zor oldu? Sorular, sorular... NWBL sezonun kısa bir özeti?


Perth harika bir takım. Son beş senedir tekerlekli sandalye basketbolunun en önemli simgesi haline geldiler ki bu süreçte kazanmış oldukları şampiyonluklar bunun kanıtı. Bir çok ateşleyici güçleri var. Örnek vermek gerekirse, Justin Eveson, Brad Ness, Shaun Norris, Michael Hartnett ve bir oyuncu ile maça başlıyorlar. Bu dört isim Avustralya milli takımı ile de ilk beş çıkıyor! Dolayısıyla Avustralya milli takımına karşı oynuyor gibi oluyorsunuz.

Biz, Roller Hawks, onları yenmek için senelerdir uğraşıyorduk fakat olmuyordu. Bu sene böyle olmadı! Kazanmak için, dominasyonları durdurmak için oldukça açtık! Lig şampiyonluğunu kazanmak harika! Perth gibi harika bir takım karşısında bu şampiyonluk kazanılınca daha da mükemmel oluyor!

Sıra geldi ulusal takıma, Rollers! (Avustralya ulusal takmının lakabıdır.) Bildiğim kadarıyla 2001 yılından bu yana ulusal takımın bir parçasısın. 2004 yılında Paralimpik Oyunları'nda gümüş, 2006 yılında da Dünya Şampiyonası'nda bronz madalya kazandıktan sonra 2008 Paralimpik Oyunları ve 2010 Dünya Şampiyonası'nda şampiyonluğa ulaştınız. Ness, Eveson, Norris gibi harika oyunculardan kurulu mükemmel bir kadronuz var. Ulusal takımlar mücadelelerinin en üst seviyesinde başarılı olmak nasıl bir duygu? Rollers'ın yıldızlarından birisin ve bazı gençlerin kahramanı olduğunu düşünüyorum.


Rollers'ın bir parçası olmak spordaki en büyük hazzım. Ortak hedefi en iyi olmak olan oldukça eşsiz ve özel oyunculardan ve teknik ekipten oluşan bir grubuz. Bunu başarabilmek için herkesten çok fedakarlık yapmaya ve daha sıkı çalışmaya hazırız. Tecrübe ve gençliğin harika bir karışımına sahibiz. Programımız geleceğin yıldızlarını yetiştirmeye çok önem veriyor, bu da başarılı olmamızdaki nedenlerden bir tanesi. Alttan sürekli gelen yetenekli gençler var ve onlar Roller olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorlar. Roller olmak kazanılan bir şeydir, size verilmez. Sanırım bu bizi diğer takımlardan ayıran en önemli nokta. Hep ufak ekstra şeyleri de yapmak isteyen bir tavrımız var ve bu gümüş madalya ve altın madalya arasındaki ayrımı yapabiliyor. En üst seviyede aradaki farklar çok ufak ve büyük bir turnuvaya giderken kuvvetlendirmemiz gereken en ufak noktayı atlamadan hazırlanmamız gerekiyor.

Avustralya dışındaki kariyerin hakkında pek bilgim olduğunu söyleyemem. Geçen sene İspanya'da oynadığını biliyorum, hepsi bu. Avustralya dışındaki kariyerinden bahseder misin? Hangi takımlarda oynadın? Hangi bireysel ve takım başarılarını elde ettin?


2005-2007 yılları arasında İtalya'da Santo Stefano'da ve 2008-2011 yılları arasında da İspanya'da Valladolid'de oynadım.

- 2005/06 sezonu İtalya ligi en skorer oyuncusu
- 2006/07 sezonunda İtalya liginde sayı ortalaması en iyi olan oyuncu
- 2005/06 sezonunda Willi Brinkmann kupası (Avrupa'daki en önemli 3. kupa)
- 2010/11 sezonunda İspanya ligi sayı krallığı
- 2010/11 sezonunda İspanya ligi şampyonluğu
- 2010/11 sezonunda İspanya ligi MVP'si
- 2010/11 sezonunda Şampiyonlar Ligi dördüncülüğü
- 2010/11 sezonunda Şampiyonlar Ligi en iyi beşi

gibi bireysel ve takım başarılarım mevcut.

Sanırım Galatasaray taraftarının merakla beklediği bölüme geldik! İlk soru: Galatasarayla ilk ne zaman karşılaştın?


2006/07 sezonunda Santo Stefano için oynarken Andre Vergauwen Kupası'nda karşılaşmıştım. Kulübün profesyonelliğinden oldukça etkilenmiştim ve bir gün Galatasaray için oynamak istediğimi biliyordum.

Buraya gelmeden önce Galatasaray hakkında ne biliyordun?


Galatasaray hakkında birçok şey biliyordum. Öncelikle bu spordaki statülerinden dolayı yüksek profilleri ve iki Avustralyalının daha önce burada oynaması var. Galatasaray bu spor dalında Avrupa'da oldukça önemli bir isim ve böylesine harika bir takımın ve spor kulübünün parçası olmak beni heyecanlandırıyor.

Bildiğin gibi 3 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 2 Kitakyushu Kupası (Kıtalararası Kupa) şampiyonluğu ve 5 sene üst üste Türkiye Süper Lig şampiyonluğumuz bulunmakta. Geçmişinde önemli başarılar bulunan bir kulübe geldin. Neler hissediyorsun?


Bu takımın üyesi olduğum için onur duyuyorum. Galatasaray tekerlekli sandalye basktbolunda lider ve burada bulunduğun için kendimi kısmetli ve şanslı hissediyorum. Kendimi burada oldukça rahat, evimde gibi hissediyorum. İnsanlar çok iyi, kulüpteki herkes beni hoş karşıladı ve benim oyuncu olarak gelişimimi sürdürebilmek için mükemmel bir yere geldiğimi düşünüyorum. Takımımın bu spordaki dominasyonunu sürdürebilmesi için yardımcı olmak istiyorum.

Tekerlekli sandalye basketbol takımımıza gelen üçüncü Avustralyalı oyuncusun. Daha önce Troy Sachs ve Justin Eveson Galatasaray'da oynamışlardı. Bizimle anlaşmadan önce onlarla konuştun mu? Sachs ve Eveson'ı oyuncu olarak nasıl tanımlarsın?


Evet, imzalamadan önce daha evvel burada oynadığı için Justin ile konuştum.

Troy Sachs'ın 15 sene önce oyunuda devrim yaptığını düşünüyorum. Hız, çeviklik ve kondisyon gibi özellikleri oyuna kattı. Justin 4-5 senedir birçok oyuncunun ulaşmaya çalıştığı seviyede önemli bir oyuncu. İkisi de yarışmacı ruha sahip oyuncular ve onlardan bir şeyler öğrenebilme lüksüne sahip olduğum için çok şanslıyım. Basketbol oynamaya başladığımdan beri bu iki efsane ile idman yapıyorum ve aynı sahayı paylaşıyorum ki bu bana birçok açıdan faydalı oldu.

Diğer iki Avustralyalı, Harry Kewell ve Lucas Neill. Yorumun var mı?


Evet, haha. Aileme ve arkadaşlarıma Galatasaray'da oynayacağımı söylediğim zaman hepsi Harry Kewell'dan bahsetti.

Özgür, Filipski, Matt ve Luzsynski gibi tekerlekli sandalye basketbolunun önemli isimleri ile bir arada oynayacaksın, ilginç ve harika olmalı! Ne düşünüyorsun?


Evet, onlarla oynayacak olmak heyecan verici. Sahada süperstar oyuncularla birlikte olacağım. Bütün bu isimler, İsmail ve Fikri de dahil (Dünya üzerindeki en iyi 1.0 puanlı oyunculardan ikisi!), dünya üzerindeki en iyi oyunculardan bazıları ve oldukça saygıdeğerler. Kullanabileceğimiz bir sürü opsiyonumuz ve silahımız var. Onlarla oynamak için sabırsızlanıyorum!

Bir sonraki hedefimiz Kitakyushu Kupası! (Kıtalararası kupa.) Avustralyadaki rakibin Perth Wheelcats ile burada karşılaşacağız. Turnuvadan beklentilerin nelerdir?


Dünya şampiyonu olabilmek için mücadele edeceğiz ve sert bir turnuva olmasını bekliyorum. Takımdaki herkes Japonya'ya gitmek, orada oynamak ve birlikte sezona başlamak için oldukça istekli ve arzulu. Dışarıda bu turnuvayı kazanmak sezona harika bir başlangıç yapmak demek fakat bizi durdurmaya çalışacak takımlar var. Onları yenmek için hazırız.

IWBF Şampiyonlar Ligi finalleri 2012 senesinde Galatasaray tarafından İstanbul'da organize edilecek ve kendi taraftarımızın önünde oynayacağız. Büyük ihtimalle maçlarımız 12.500 kişi kapasiteli Abdi İpekçi Arena'da oynanacak. Taraftarımızın Abdi İpekçi Arena'yı dolduracağına eminim! Harika olmalı! Sen nasıl hissediyorsun?


Bu en heyecan verici haber. Geçen sezon iki Alman kasabasında Galatasaray'a karşı iki maç yaptığımızı hatırlıyorum ve aklımda kalan tek şey salonda oldukça fazla Galatasaray taraftarının takımlarını zıplayarak, alkışlayarak, bağırarak ve şarkılar söyleyerek desteklemesi oldu. Şampiyonlar Ligi finalini 12.500 tutkulu Galatasaray taraftarı önünde oynayacağımızı hayal etmek heyecan verici! Bu bana sıkı çalışmak ve en iyi durumda olup Galatasaray'ın şampiyonluğunu korumak için büyük motivasyon oluyor.

Bana biraz da basketbol karakterinden söz eder misin? Tristan Knowles'u sahada nasıl bir oyuncu olarak tanımlarsın? En iyi ve en kötü yaptığın işler neler? Oyununu geliştirmek için çalışmaya devam ediyor musun? (Ben senin triple double makinası ve harika bir skorer olduğunu biliyorum. Sahanın iki yönünde de işini çok iyi yapıyorsun. Fakat Galatasaray taraftarları bu kısmı senin sözlerinle okumalı.)


Öncelikle iltifatların için teşekkür ederim. Beni ne tanımlar? Kazanmak isterim, sürekli kazanmak isterim ve kaybetmekten nefret ederim. Takımımın kazanmasını sağlamak için çalışırım, çalışım, çalışırım. Takım arkadaşlarımdan her şeyi öğrenmeye çalışırım. Dış atışlarım için çok çalışıyorum. Skor üretebilmek için değil, rakip defans beni arka alanda savunsun ve bu da takımım için skor opsiyonları yaratsın istiyorum.

Buna rağmen basketbol ile ilgili en önemli inancım savunmadır, harika savunma yapmalısınız çünkü iyi şut atamayacağınız, skor üretemeyeceğiniz günler de olacaktır. İşte o maçlarda defansınız rakibinizi durdurabilecek kadar iyi olmalı.

Zayıf noktamın kuvvetim olduğunu düşünüyorum. Kendimden çok şey bekliyorum, sınırları zorluyorum ve eğer bir hata veya yanlış yaparsam kendimi zorluyorum. Fakat bu başarılı olma arzusunun aynı zamanda sahip olduklarımı elde etmemi sağladığını düşünüyorum.

Taraftarla aran nasıldır? Biliyorsun, taraftarımız harikadır. Sürekli takımımızı alkışlarla ve şarkılarla desteklerler.


Taraftarlar önünde oynamaktan dolayı heyecanlanıyorum. Oldukça tutkulu ve destekçiler. Bu enerjinin bizi daha üst seviyeye çıkaracağını, yorulduğumuz zaman veya işler yolunda gitmediğinde ekstra güç sağlayacağını düşünüyorum.

Son olarak, Galatasaray haricinde Türk tekerlekli sandalye basketbolu hakkında ne düşünüyorsun? Oldukça iyi bir gelişim gösterdiğimizi düşünüyorum ve önümüzdeki sene paralimpik oyunlarında mücadele edeceğiz.


Evet, Türkiye önümüzdeki sezon Londra'da Paralimpik Oyunları'nda yarışacak. Türkiye'nin en hızlı gelişen ülkelerden biri olduğunu düşünüyorum. Geçen sene Dünya Şampiyonası'nda yenerken oldukça zorlanmıştık. Oldukça dengeli, sahanın her noktasında her kalifikasyonda skor üretebilecek oyuncuları var. Türkiye bir çok takımın başını ağrıtacaktır ve eğer potansiyellerini ortaya koyarlarsa madalya alma şansları var.
 

Üst