Bu yazıyı Efes serisi başlamadan yazmıştım. Ama daha ilk maç bile oynanmadan can sıkıcı olmak istemedim.
Basketbol takımını bir inşa süreci olarak ele alırsak binanın/takımın oluşmasında kullanılan çimento, tuğla, demir önemli olmakla birlikte malzemenin karışma ve kullanma oranları daha da önemli olmakta. Yani usta/koç çok önemli. Varsayalım en kaliteli demiri, tuğlayı ve çimentoyu aldık. Binanın en kaliteli bina olmaması mümkün. Mesela dürüst ama yeteneksiz bir usta işin başına koydunuz. Adam dürüst, demirden çalmadı ama ne kadar konacağını yanlış hesapladı. Tüm iyi niyetine rağmen optimalden az ya da çok demir koydu. Keza harcı kardırırken çimento su oranını ayarlayamadı. Vs.. anoloji uzar gider. İşte koçluk da böyle bir şey. Son iki koçumuzun Galatasaraylılığı ve insanlığı (iyiliği) konusunda hiçbir şüphemiz yok. Ama iş ustalığa geldiğinde kazın ayağı pek öyle değil maalesef. Bir de usta kötü olunca iyi niyetli de olsa seçimleri (tuğla, çimento vs..) de yetersiz olmakta. Öyle ki bu sefer eski usta yerine yetkin bir usta da getirseniz elinden gelecek fazlaca bir şey olmuyor. Eski usta ucuz diye deniz kumunu depolamış, temeldeki malzeme deniz kumundan olunca sen ne kadar demir koyarsan koy inşaat çöker. Yani yeni usta iyi olsa da malzeme vasat olunca ortaya vasattan daha iyi bir sonuç çıkmıyor.
Yani en baştan ustanın da malzemenin de iyi olması lazım. Bunu seçecek olan ise para babası olan yönetimdir. Son tahlilde başarısızlıklar çeşitli kişilere fatura edilebilir ama gerçek başarısızlık yönetimindir. Şube açısından bakıldığında bayanlar ve engel tanımayanların Avrupa şampiyonlukları çok önemlidir. Ancak şubenin lokomotifi olan erkek basketbol takımının final oynayamaması ve ezeli rakibimiz fener?in son yıllardaki şampiyonlukları düşünüldüğünde bu durum daha da can sıkıcı olmakta.
Geçmiş senelerde aslında zayıf olmayan bir bütçe ile ama zayıf bir usta ile yola çıkmıştık ve ustanın yaptığı yanlış seçimlerle yola devam etmeye çalışmıştık. Olmamıştı. Bu sene yine zayıf usta ile yola çıktık. Usta bu sefer görece daha iyi bir malzeme seçti. Ama bu malzemeyi kullanamayınca inşaata başka bir usta ile devam etmeye çalıştık. Aslında ikinci ustamızın da birinciden ustalık olarak pek bir üstünlüğü yok. Bari yol yakınken önümüzdeki sene için yeni/yetkin bir usta ile anlaşılsın. O da inşaat malzemelerinde istediği markaları (oyuncuları) seçsin. Tabi yol yakınken bunu yapmak gerekiyor. Önce mevcut kadrodan kimler kadroda kalacak, yerli oyuncu olarak kimler alınacak. Oyun sistemi vs.. belirlenmesi önemli. Vakit kaybetmek, alınabilecek iyi oyunculardan mahrum kalmak demek. Nokta atışlar yapılmalı. Özellikle yabancı oyuncularda. Özellikle de oyun kurucu mevkiinde. Kerem ve Orhun?dan sonra bizim takımda iyi bir oyun KURUCU hatırlamıyorum.
Çok da uzaklara gitmeden aslında ligimizde oynayan EL seviyesinde, örneğin Mire Chatman düzeyinde bir oyun kurucu alınabilir. Graves, Milo ve belki Tolliver takımda kalabilir. Bunlara ek olarak bir pivot bir de 3 numara ile anlaşmamız gerek. Yerli oyuncu olarak evren buker düşünülmeli. ayrıca milli formayı giyen/giyebilecek kalitede bir yerli oyuncu ile anlaşmamız gerekli. Yabancı oyuncu için çok sayıda isim verilebilir ancak uzun oyuncu olarak nicevic kısa forvet olarak ise cibonadan alan anderson düşünülebilir.
dediğim gibi bu yazıyı efes serisinden önce yazmıştım. artık paylaşayım dedim. yol yakınken bizim de önümüzdeki senenin hesaplarına başlamamız lazım.
Geçip giden zamanları
Bir yerlerde bulsam
Sonra üzülsem
Üzüldüğüme üzülsem
Gözyaşıma dalıp dalıp
Seni hatırlarım
F. Kızılok
Basketbol takımını bir inşa süreci olarak ele alırsak binanın/takımın oluşmasında kullanılan çimento, tuğla, demir önemli olmakla birlikte malzemenin karışma ve kullanma oranları daha da önemli olmakta. Yani usta/koç çok önemli. Varsayalım en kaliteli demiri, tuğlayı ve çimentoyu aldık. Binanın en kaliteli bina olmaması mümkün. Mesela dürüst ama yeteneksiz bir usta işin başına koydunuz. Adam dürüst, demirden çalmadı ama ne kadar konacağını yanlış hesapladı. Tüm iyi niyetine rağmen optimalden az ya da çok demir koydu. Keza harcı kardırırken çimento su oranını ayarlayamadı. Vs.. anoloji uzar gider. İşte koçluk da böyle bir şey. Son iki koçumuzun Galatasaraylılığı ve insanlığı (iyiliği) konusunda hiçbir şüphemiz yok. Ama iş ustalığa geldiğinde kazın ayağı pek öyle değil maalesef. Bir de usta kötü olunca iyi niyetli de olsa seçimleri (tuğla, çimento vs..) de yetersiz olmakta. Öyle ki bu sefer eski usta yerine yetkin bir usta da getirseniz elinden gelecek fazlaca bir şey olmuyor. Eski usta ucuz diye deniz kumunu depolamış, temeldeki malzeme deniz kumundan olunca sen ne kadar demir koyarsan koy inşaat çöker. Yani yeni usta iyi olsa da malzeme vasat olunca ortaya vasattan daha iyi bir sonuç çıkmıyor.
Yani en baştan ustanın da malzemenin de iyi olması lazım. Bunu seçecek olan ise para babası olan yönetimdir. Son tahlilde başarısızlıklar çeşitli kişilere fatura edilebilir ama gerçek başarısızlık yönetimindir. Şube açısından bakıldığında bayanlar ve engel tanımayanların Avrupa şampiyonlukları çok önemlidir. Ancak şubenin lokomotifi olan erkek basketbol takımının final oynayamaması ve ezeli rakibimiz fener?in son yıllardaki şampiyonlukları düşünüldüğünde bu durum daha da can sıkıcı olmakta.
Geçmiş senelerde aslında zayıf olmayan bir bütçe ile ama zayıf bir usta ile yola çıkmıştık ve ustanın yaptığı yanlış seçimlerle yola devam etmeye çalışmıştık. Olmamıştı. Bu sene yine zayıf usta ile yola çıktık. Usta bu sefer görece daha iyi bir malzeme seçti. Ama bu malzemeyi kullanamayınca inşaata başka bir usta ile devam etmeye çalıştık. Aslında ikinci ustamızın da birinciden ustalık olarak pek bir üstünlüğü yok. Bari yol yakınken önümüzdeki sene için yeni/yetkin bir usta ile anlaşılsın. O da inşaat malzemelerinde istediği markaları (oyuncuları) seçsin. Tabi yol yakınken bunu yapmak gerekiyor. Önce mevcut kadrodan kimler kadroda kalacak, yerli oyuncu olarak kimler alınacak. Oyun sistemi vs.. belirlenmesi önemli. Vakit kaybetmek, alınabilecek iyi oyunculardan mahrum kalmak demek. Nokta atışlar yapılmalı. Özellikle yabancı oyuncularda. Özellikle de oyun kurucu mevkiinde. Kerem ve Orhun?dan sonra bizim takımda iyi bir oyun KURUCU hatırlamıyorum.
Çok da uzaklara gitmeden aslında ligimizde oynayan EL seviyesinde, örneğin Mire Chatman düzeyinde bir oyun kurucu alınabilir. Graves, Milo ve belki Tolliver takımda kalabilir. Bunlara ek olarak bir pivot bir de 3 numara ile anlaşmamız gerek. Yerli oyuncu olarak evren buker düşünülmeli. ayrıca milli formayı giyen/giyebilecek kalitede bir yerli oyuncu ile anlaşmamız gerekli. Yabancı oyuncu için çok sayıda isim verilebilir ancak uzun oyuncu olarak nicevic kısa forvet olarak ise cibonadan alan anderson düşünülebilir.
dediğim gibi bu yazıyı efes serisinden önce yazmıştım. artık paylaşayım dedim. yol yakınken bizim de önümüzdeki senenin hesaplarına başlamamız lazım.
Geçip giden zamanları
Bir yerlerde bulsam
Sonra üzülsem
Üzüldüğüme üzülsem
Gözyaşıma dalıp dalıp
Seni hatırlarım
F. Kızılok