Abi bu olaya nasıl baktığınla da alakalı bir durum. Bazısı direk hain der. Bazısı da Milli Mücadele'ye el altından destek verdi, İngilizlerin zaman zaman suyuna giderek onları oyalayıp Milli Mücadele'ye zaman kazandırdı olarak bakar. Vahdettin'in dikkat çekeceği gerekçesi ile örtünü ödenekten değil, kişisel parasından Atatürk'e Samsun'a giderken yolladığı söylenir. Vahdettin belki direk Atatürk'e hadi Anadolu'ya git, milleti kurtar dememiştir ancak heralde Atatürk 9. Ordu Müfettişliğine atanırken aldığı o geniş yetkilerin ne anlama geldiğini, Atatürk'ün kafasında neler olduğunu anlamıştır. Ve yapmak istediklerine bir manada göz yummuştur. Yani bir padişahın Atatürk gibi idealist ve kafasındaki düşüncelerini az çok dışarıya yansıtan üst rütbeli bir subayı, Anadolu'ya bu yetkilerle gönderilmesine izin vermenin anlamını kavrayamamış olması ihtimalini pek düşünemiyorum.
Milli Mücadele aleyhinde yapılan birçok eylemin arkasında Damat Ferit vardır. Damat Ferit ve işbirlikçilerin yaptıklarından Vahdettin'e de ''hain'' sıfatı düşmüştür. Yapılan birçok eylemden Vahdettin'in zamanında haberi olmamış belki de hiç haber gelmemiştir. Mesela bu Kuva-i İnzibatiye'nin kurulma aşamasında Vahdettin'e bu konu hakkında soru sorulduğunda, haberi olmadığını belirttiği söylenir. Sürgün yıllarında da Atatürk ve Milli Mücadele aleyhinde konuşmadığı ve konuşturtmadığı da gözlenir...
Abi verdiğin örneğe gelirsek; doğru söylüyorsun. Ancak şöyle de birşey varki arada bir güç farkı var. Açıktan yapılacak mücadele olayı çok daha vahim bir hala getirebilir. Bunu yapmak için sağlam bir örgütlenme ve zamana ihtiyacınız vardır. Eğer siz direk Amerika'nın karşısına dikilirseniz, bu cesurluk veya başka birşey değil körlük olur. Yapılması gereken duruma göre strateji belirlemek olmalıdır. Tabi bu belirlenecek strateji Milli Mücadele yıllarında bazılarının savunduğu mandacılık, himaye vs. olamaz. Bazıları zaman kazandırmaya yönelik faaliyetler içine girer, bazıları da mücadeleyi sürdürür. Ama tıpkı o yıllar da olduğu gibi şimdi de Damat Ferit'ler çıkacaktır.
Atatürk'ün silah arkadaşlarım konusunda ise haklısın. Ne Rauf Orbay ne Ali Fuat Cebesoy ne de Kazım Karabekir Atatürk gibi ileri görüşlü bir devrim adamı değildirler. Zaten Atatürk ve onları ayıran en temel özellik de budur. Atatürk'ün içlerinden sivrilmesi ve Milli Mücadele'de Önderimiz olması da bundan sebeptir.
Atatürk'ün Kazım Karabekir'in başarıları hakkında birşeyler söylemesi veya söylememesi Kazım Karabekir'in Milli Mücadele'de Atatürk'ün ardından en önemli isim olduğunu değiştirmez. Şu bir gerçektir ki bir vatanseverdir ve iyi bir komutandır. Kendisine gelmiş bir emir varken, Atatürk'ü tutuklaması gerekirken bunu yapmamıştır. Yani Kazım Karabekir Milli Mücadele'nin en önemli 2. ismidir. Fakat benim söylemek istediğim şu ki: Atatürk, Milli Mücadele'de bu kadar önemli olan bir şahsiyete Nutuk'ta daha önce yaptığı iltifatların benzerlerini yapmamıştır. Bunda o dönemin siyasi ve politik durumu göz ardı edilemez. O dönemde içinde bulunan ortamın Nutuk'u yazarken Atatürk'ü etkilemediğini söylemek yanlış olur. Benzer birşeyi İnönü yapmıştır. O yıllarda fazla Kazım Karabekir'in adına ağzına almazken 1960'lı yıllarda Kazım Karabekir'in Milli Mücadele'deki önemi ile ilgili sözler söylemiştir. Yani bu yıldan yıla, ortama bağlı olarak değişmiştir.