Kim maça gelmiş, kim gelmemiş beni hiç ilgilendirmiyor. Sonuçta basketbol da dahil olmak üzere kadın sporları tüm dünyada belirli bir potansiyele sahip. İlgi ve desteğin düşük olduğu yerler. Yani bir insana kadın basketbol maçına gelmiyor, erkek basketbol maçı bittikten sonra salondan ayrılıyor diye kızamam. İlgisini çekmiyorsa, kendi bileceği iştir. Saygı duyarım.
Başka bir açıdan bakarsak. Elinde sihirli bir değnek olsa, kadın basketbol takımımızın şimdiki durumu ile futbol takımımızın durumunu değiştirmeyi %99.9'u ister taraftarımızın. Ben buna katılmam ama anlayabilirim. Bunlar hepimizin bildiği acı gerçekler. Benim anlayamadığım şey ise, kızlar maç kaybedince internet aleminin hali. Bu forumdan başlayarak püskürtülen ateş. "Rezil olduk, bizi rezil ettiniz" diyenler, bela okuyanlar, hakaret edenler, hesap soranlar, kelle alanlar... Kimse kimseyi kandırmasın, Galatasaray Kadın Basketbol Takımı iyiyken görüyoruz ki; hiçbirimizin başı göğe ermiyor, kaybettiğinde de hiçbirimiz yerin dibine girmiyoruz.
Bu takımla gerçekten ilgilenen, yenildiğinde yerin dibine giren, kahrolan, kazandığında hesapsız kitapsız gerçekten mutlu olan insanlar yok mu derseniz, var tabii ki. İsterseniz isimlerini de yazayım; Müge, Ceyhun, Hakan, Emre, Işıl, Bahar, Seimone, Tamika, Sylvia, Tuğba, Nihan, Gülşah, Doneeka, Gintare, Michelle, Yasemen, Gözde, Balım... Tanıdık gelmiştir herhalde? Bu isimlere ek olarak Sophia Young da Galatasaray taraftarıyım diyen birçok kişiden daha fazla hesabın kapanmasını, geride bıraktığımız yıllarda sonuçsuz kalan kendi emeklerinin de nihayete vardırmalarını bekliyordur arkadaşlarından. Tamika kendine maç sattı diyen bir koçtan hesap sormak, Işıl belki de Galatasaray'daki son senesinde kendine yıllardır küfür edenlerin önünde şampiyonluk kupasını kaldırmak istiyor, herkesten çok. Mone, Syl, Bahar, Tuğba... hepsinin bir hesabı var. Seimone'u da katarak tüm yerli oyuncularımız çok iyi Galatasaraylılar, fakat az önce verdiğimiz örneğin aksine şu andaki avantajlarını futbol takımına veremeyecek kadar oynadıklara takıma emek harcadılar ve bağlılar. Yani bu onların mücadelesi.
Kötü günlerinde kimseden ekstra bir destek görmediler, kendileri ayağa kalktılar ve kimseye karşı acz içinde değiller. Sadece basketbolu ile yüzü gülen, tek gururu parkede olan taraftarlarını şampiyonluk yürüyüşlerine ortak olmaya, mutluluğu paylaşmaya davet ettiler. Panküp maçında gördük ki, davete icabet edilmedi. Tekrar ilk paragrafa dönebiliriz bu noktada, canları sağ olsun gelmeyenlerin de. Fakat bundan sonra destek olmayan kimse köstek de olmasın bu takıma. Gölge etme başka ihsan istemez derler ya, öyle işte. Biz kötü zamanlarda forumdaki tepkiyi frenlemeye çalışırken de sebep buydu, çünkü bu kızlar iyi günlerinde daha yalnız kalıyorlar. Tabii kötü günlerinde tepelerine üşüşenlerin kalabalığından iyidir bu yalnızlık.
Ha bu arada, sen durma saldır Galatasaray. Final serisinde 1,5,10,100,500,1000,5000 kaç kişi olursa Abdi İpekçi'de, şampiyonluğu size yakıştırdığı, sizi sevdiği için orada olacak. Fenerbahçe nefretinden ötürü değil. Bir parça mutluluk lüften, önce en çok hak eden kendiniz sonra da sizi sezon boyunca yalnız bırakmayan destekçileriniz için.