Üçüncülük Maçı öncesinde bahsetmiştim takımdan, Tanju da önceki günlerde sık sık bahsetmişti. Turnuva sonunda genel bir bakış atalım.
İlk iki günde Ankara Ligi İkincisi Çankaya Üniversitesi ve Ankara Şampiyonu TED Ankara Kolejliler karşısında çok keyifli basketbol oynayarak başladık ve farklı iki galibiyet ile gruptan çıkmayı garantiledik. Bu ilk iki günde 11:00'de oynarken maçları, 3. gün liderlik maçına 17:00'de çıkmamız takımı etkilemiş gibiydi, beklenenin altında bir oyun ile Ceyhan'a mağlup olduk. Geçen yazıda bahsettiğim "hakem şanssızlığımız"ın da bu maçta başladığını belirtmek gerekiyor. Adana 2. Ceyhan'a mağlup olduktan sonra grubu 2. tamamladık ve çapraz grubun lideri Botaş ile eşleştik çeyrek finalde. Adana'nın şampiyonu Botaş, turnuvanın da favorilerindendi. Takımımıza karşı ciddi bir size avantajları olmasına rağmen maça harika bir başlangıç yaptık, ilk 15 dakikasında sadece 4 sayı yediğimiz maçın kontrolünü ufak bir süreç haricinde hiç bırakmadık ve güçlü rakibimize karşı çift haneli farkla galibiyet aldık. Yarı finaldeki rakibimiz de İstanbul Ligi'nin şampiyonu Beşiktaş oldu. Ceyhan maçında önce takımın kötü oynadığından sonra hakemin kötü yönetiminden bahsetmiştik. Bu maçta hakem kararlarından önce bahsetmek gerekiyor. Ne yazık ki belirleyici oldu hakemlerin kötü kararları. Maç içinde 2-3 kez sportmenlik dışı fauller çalınması gerekirken görmezden gelen hakemler maçı çığırından çıkardılar. İdil ve Yağmur'un 5 faul ile oyun dışı kaldığı maçta, Gamze'nin sakatlandıktan sonra fedakarca dönüşü olmasa neredeyse oyuncumuz kalmayacaktı. 53-55 Beşiktaş üstünlüğü ile biten, son topta oyuncumuz Elif'e yapılan faulün verilmediğini düşündüğümüz bu moral bozucu maçın ardından 3.'lük maçı için tekrar Ceyhan ile eşleştik. Bir gün önce sahada yaşanan tatsızlıklara tezat, kızlarımız ve Ceyhanlı oyuncular sahaya beraber çıktılar, ortada beraber toplandılar ve güzel bir görüntü sergilediler. Grupta mağlup olduğumuz maçtan gerekli dersleri çıkaran takımımız, bu maçta daha dikkatli oynadı ve 46-56'lık galibiyet ile madalyaya uzandılar.
İsim isim bakarsak;
İdil Türk (SG-1996): Kaptanımız, takımın hücumdaki en önemli silahı. Şut yeteneği kadar, penetresiyle de potaya rahatlıkla gidebiliyor. Faul alıp, çizgiden de skor katkı yapıyor. Bunun yanında asist özelliği de var. Botaş maçı krize girmek üzereyken, üst üste iki üçlük gönderdi rakip potaya, gözümüzde bir an Final serisindeki Taurasi canlandı. Sorumluluk almadan kaçmaması en güzeliydi tabii ki. Başarılı bir turnuva geçirdi oyunculuğuyla, karakteriyle de Galatasaray kaptanlığının ona ne kadar yakıştığını bir kez daha gösterdi.
Öykü Öcal (G/F-1996): Öykü, turnuva boyunca şut konusunda çok şanssızdı. Tercihleri doğruydu ama bir türlü yenemedi potanın inadını. Buna rağmen oyun aklı ve (bu açıdan takımın en iyisi) size'ı ile takımına katkısını verdi. Savunmada ve hücumda tamamlayıcı rollerde çok başarılıydı, takımın vazgeçilmez parçalarından biri.
İrem Naz Topuz (G/F-1997): İrem takımın en çok gelişim gösteren oyuncusuydu, İstanbul'daki performansını 2'yle çarptı desek yeridir. Oyun kurucu olarak da kısa forvet olarak da kullanıldı, takımın ribaund lideri oldu. Şutunu inanılmaz geliştirmiş, atmaktan çekinmedi ve isabet oranı da yüksekti. Gelişimi bu hızla sürerse çok iyi bir oyuncu olur.
Elif İrem Portakal (PG-1998): Aslında Küçük Takım oyuncusu olan Elif, Yıldız Takım'da ilk üç maça ilk beşte başladı. Kolları çok güçlü gerçekten, -yanılmıyorsam- Ceyhan maçında potadan dönen topu havada tamamlaması vardı, ağzımızı açık bıraktı. Turnuva performansına bakarsak, 2 yaş küçük olmak biraz çekingenlik yarattı onda. Biraz sorun yaşadı o açıdan ama ortalamaları kötü değil ve alt yapımızın en çok gelecek vaad eden isimlerinden biri.
Yağmur Bul (SG-1996): Takımın enerji kaynağı. Takımın sayı ortalamasında 2., asistte 2., ribaundda 3., top çalmada 1. yani sahanın her yerinde büyük emek koyuyor. Daha önceki sayfalarda da bahsetmiştik, her şeyi yapıyor diye. Ona denilebilecek tek bir söz var, yüreğiyle oynadığı oyunu aklıyla da desteklediği zaman yolu çok açık. Akıl derken, mental güçten bahsediyorum. Morali kolay bozulabiliyor, takımı için bu kadar önemli bir oyuncunun daha güçlü kalması gerekiyor.
Dila Kurt (C-1998): Kadrodaki iki Küçük Takım oyuncusundan biri olan Dila, görev aldığı sürelerde hiç sırıtmadı. Oyun aklı yüksek, pota altı mücadelesinde kendinden iki yaş büyüklere karşı bile geri adım atmayan, doğru yerlerde aldığı topları iyi bitiren bir pivot. Şu meziyetleri A Takım seviyesinde orantılayabileceğimiz bir Türk uzun olsa kaçırmayız. Yalnız bu kadar düzgün faul atan bir oyuncunun, orta ve yakın mesafe şutunu daha çok denemesi gerekiyor. Onu da daha çok sorumluluk alacağı Küçükler Şampiyonası'nda görürüz inşallah.
Gamze Dülegöz (PG-1996): "Becky Hammon'ımız" Turnuvanın en iyi guardı seçildi. Sakatlıktan yeni çıkmıştı, BJK maçında kötü bir darbe alıp yine sakatlandı, yani daha tam performansını gösterememişti bile, fakat yine de turnuvanın en iyi guardı oldu. Özellikle Botaş maçındaki performansı harikaydı, savunmayı inanılmaz deldi, dış atışlarda kusursuzdu, takımını iyi yönetti, savunmada (Gamze olmasa en iyi guard seçilebilecek) Alperi'yi çok iyi durdu, o uzun(!) boyuyla yaptığı ribaund katkısından bahsetmiyorum bile. Aldığı özel ödül bizi çok mutlu etti, ortaya çok güzel bir ispat koydu. Gurur duyduk Gamze'mizle.
Cansu Zaim (SF-1996): Cansu, benchten gelip takımına katkı vermeye çalıştı. Size olarak o da Öykü gibi çok iyi, ama şut performansı İstanbul'a göre biraz düştü sanki. Süre aldığı dönemde savunma katkısının yanı sıra, hücumda da şutları geliştirirse takıma daha çok katkı sağlayacaktır.
Beste Saruhanoğlu (PF-1996): Beste'nin diğer oyuncuların aksine ilginç bir özelliği var, rakibin gücüyle beraber onun da performansı artıyor. Pota altında sıkıntı yaşayan takımımıza, benchten gelip, ribaund katkısı sağladı. Şut atmaktan çekinmemesi güzel, ama tercihleri ve isabet oranını biraz daha doğru tarafa yaklaştırırsa katkısı ikiyle çarpılacak.
Elif Yıldırım (PF): Elif bu turnuvada çok süre alamadı, biraz daha fazla çalışması gerekiyor demek ki. İstanbul Şampiyonası'nda koçun onu kimi zaman dış atıcı olarak da kullandığını görmüştük, fiziğiyle bunu birleştirirse daha iyi olacaktır.
Esra Güler (C-1997): Esra, Elif'e göre daha çok süre aldı ama onu değerlendirmemiz için çok da yeterli değildi. Seneye de Yıldız Takım da oynayacağı için performansı çok önemli. Aldığı kısa sürelerde yaptığı iyi işleri daha uzun süreye yaymalı.
Ece Tilmaç (C-1996): Ece, mücadelesiyle Balıkesir'de taraftarın en sevdiği isimlerden biri oldu. O da Gamze gibi uzun süreli bir sakatlıktan çıkmıştı, ayrıca omuzunda da sakatlık oluştu turnuvada. Boyalı alandaki servisleri çok güzeldi, yalnız kolları biraz daha kuvvetlendirip pota altında aldığı topları daha yüksek dereceyle bitirirse daha iyi olacak. Seneye Genç Takım oynayacağı için daha güçlenmeli Ece.
Koç Efe Güven ve Asistan Koç Birtan Öztürk'ten de bahsetmemiz gerekiyor. Takım çünkü tam koç imzalı bir sistem takımı. Savunmadaki disiplin, hücumdaki setler ile Erkek (A Takım) Takımıza çok benziyorlar, hatta sistemin yanı sıra "son topa kadar" mücadeleleriyle de. Bir ayrı teşekkür de üstteki mesajda da bahsettiğimiz konuyla ilgili. Kızların sahip oldukları sporcu ahlakında, oyuncularımızın karakteri kadar aile ve koçların da katkısı var. Teşekkür ederiz Galatasaray'ın ne demek olduğunu bilen bireyler yetiştirdikleri için.
Türkiye 3.'sü Galatasaray Yıldız Kız Takımı:
Koç Efe Güven, Birtan Öztürk, Esra, Elif, Dila, Ece, Sibel, İdil, Zerrin Hanım, Sena Hanım
Cansu, İrem Naz, Öykü, Elif İrem, Gamze, Yağmur, Beste
Gerçekten çok iyi oyuncu adayları var kadromuzda, çok da iyi yetiştiriliyorlar. Yerli sıkıntısı, yerli arayışı, yerli katkısı diye kendimizi yediğimiz şu günlerde bu kızların isimlerini aklımızda tutalım ve iki-üç sene sonra A Takım'da şans verilmezse hesap soralım. Tabii onlardan önce bir de Genç Takımı'mız var. Uca, Kumandan, Merve ve Nurcan da çok yetenekli oyuncular. İnşallah hak ettikleri şans verilir bu kızlara.
Turnuvaya Bakış:
Kesinlikle adı anılması gereken büyük iş başaran bir takım vardı Balıkesir'de, Şehit Öğretmenler İ.Ö.O. Küçük Takım ağırlıklı bir takım ile yarı finali bir basket ile kaçırdılar. En iyi oyuncularından Hande'nin sakatlığı sonrası sıralama maçlarında galibiyet alamadılar ve 8. oldular belki ama bu turnuvanın kazananlarından biri onlar kesinlikle. Hande de sayı kraliçeliğini kaçırdığı için üzgündü ama bağlarda kopma riski varmış. Çok yetenekli bir oyuncu Hande Yüksel, gelecekte bu ünvanı bolca alacaktır zaten.
Şampiyon olan Fenerbahçe, İstanbul Şampiyonası'ndaki performansını çok yukarıya taşıdı. Oynadıkları maçlarda kimseyi yanlarına yaklaştırmadan, rahat galibiyetlerle kupaya uzandılar. Vites arttırmaları ve performansları alkışı hak ediyordu, karşılığını da aldılar. MVP ve En İyi Forvet seçilen Melis, takımın Alba Torrens'i. Hızlı hücumlarda çok etkili oldu. En İyi Pivot seçilen Başak da Fenerbahçe maçlarında benim en çok çekindiğim oyuncu, size'ını çok iyi kullanıyor. O da önemli bir oyuncu olacak gelişimini sürdürürse. Bu turnuvada çok şans bulmasa da küçük takım oyuncusu Şelale Fenerbahçe alt yapısının en iyi oyuncularından biri. Tabii her şey bir yana, Merve Bodur'u henüz sahaya çıkmasa da da takımıyla birlikte görmek çok sevindiriciydi.
Botaş, şanssız bir turnuva geçirdi. Sadece (bize karşı) 1 mağlubiyet aldılar ve turnuvayı 5. sırada bitirdiler. Size olarak çok iyilerdi, fakat benim takımda en beğendiğim isim Alperi Onar oldu. Oyun kurucu pozisyonunda oynayan Alperi çok ama çok yetenekli. Şutunu geliştirirse Alperi,Gamze ile A Milli Takım'ın yeni Birsel ile Işıl'ı olacak gibi gözüküyorlar önümüzdeki yıllarda.
Ceyhan ile iki kere karşılaştığımız için en yakından takip ettiğimiz takımlardan biri oldu, 2 Ezgi (guard Manlacı ve uzun Akdağ) ve oyun kurucu Çelen dikkat çeken oyunculardı. Dar rotasyon sıkıntı oldu takım için. Bu arada her iki Adana takımının da A Takım yetkililerinin Balıkesir'de turnuvayı yakından takip etmesi alt yapıya verdikleri önemi gösterdi. Bizim A Takım sorumluları herhalde Final-Eight düzenlemek için tecrübe kazanma çalışmalarında oldukları için, sezon boyunca olduğu gibi yine yalnız bıraktılar alt yapıyı.
İstanbul Üniversitesi hayal kırıklığı yarattı diyebiliriz, aslında İstanbul Şampiyonası'ndan sonra çok da şaşırtmadılar ama Betül gibi çok iyi bir uzunları olmasına rağmen turnuvayı gerilerde kapadılar.
Beşiktaş'a gelirsek, 7 numarayı giyen oyun kurucularını beğendim diyebilirim ama Türkiye 2.'si Beşiktaş'ın düşünmesi gereken çok şey var. En azından Beşiktaş taraftarı dışarıda Gamze'ye sevgi gösterisinde bulunuyorsa bir şeyleri yanlış yaptıkları açık. Sanırım İstanbul Şampiyonlukları takımı gereksiz bir havaya soktu. Bizim maçta olanları cidden unutmak istiyorum ama benche giderken kendi koçuna saygısızlık yapan, havluyu yere vuran, benchteki oturma şekilleri havuz başında şezlongdan farksız olan, hakeme fırça atmaktan çekinmeyen oyuncuların hali çok üzücü. İnşallah kendi içlerindeki çürük elmaların farkına varıp, tüm sepetin bozulmasını engelleyebilirler. İyi bir jenerasyonları var, yazık olmasın.