Geçen yıl başladığımız ve yaparken de oldukça zevk aldığımız konferanslara bu sene de devam etmek istedik. Sezonun ilk konferansında bu sezon şimdiye kadar yapılan transferlerimizi, potansiyel 6. yabancı oyuncumuzu, kurmaya çalıştığımız yapıyı ve sezondan beklentilerimizi konuştuk. Okurken keyif almanız dileğiyle…
Deniz Baskın: Sorularıma bu sene kurulan yerli çekirdeğinden başlamak istiyorum. Sizce yerliler açısından baktığımızda nasıl bir transfer dönemi geçirdik?
Yiğit Çelebi: Yerli çekirdeğini koruyup maliyeti nedeniyle Ege ve Can’dan vazgeçtik. Barış Ermiş transferini hem saha içi liderliği hem saha dışı abiliği açısından önemli buluyorum. Can ile değişimi oyun kurgusu açısından elimizi rahatlattı gibi gözüküyor. Şampiyonlar Ligini neden kazanmayalım cümlesi ise Galatasaray formasını giydiği anda otomatik gelişti diye düşünüyorum. Ragıp Berke Atar ise sahaya konsantre olduğuna önemli bir potansiyel. Işleyebilirsek hem bizim hem ülke basketbolu için pota altında güzel işler yapacak. Top kayıplarını azaltması mühim.
Engin Ağzıdeli: Yerli çekirdeği geçen senenin üzerinde denilebilir. Tek tek oyuncu bazlı bakalım:
Can yerine Barış Ermiş geldi. Barış Ermiş herkesin bildiği gibi saf bir oyun kurucu. Ertuğrul Erdoğan’ın da sonunda böyle bir kısa ile oynayacak olması takıma artı sağlayacak. Galatasaray kırılma anlarında geçmiş dönemde sadece Harrison’ın eline bakan bir takımken şimdi Barış gibi tecrübeli, ikili oyunları iyi okuyan bir oyuncuyla ayakta kalmaya çalışacak. Kağıt üstünde 3 kısa yabancıyla da (Macon, Alex ve RJ Hunter) uyumlu gözüküyor. Umarım Barış’ı ekonomik kullanırız.
Yiğit Arslan’ın geçen yıl sakatlıkların da etkisiyle zaman zaman birincil topa yön veren oyuncu olduğunu dahi gördük. Bu özelliğini geliştirmesi kıymetli. Barış, Macon ve Alex Hamilton varken, Yiğit‘in hücumu yönlendirme işinde daha az sorumluluğa sahip olması onun verimini artıracak.
Berke Atar takımın ikinci uzunu konumunda ve sezon içerisinde pek çok kez onu sahada göreceğiz. Dev fiziğiyle dikkat çekiyor fakat savunmada mutlaka seviye atlamalı. Düşük efor gösterirse hayal kırıklığı yaşatabilir.
4 numarada eksik gibiyiz. Ayberk’in inceliğini kaldıracak bir kadroya sahip değiliz. Umarım pandemi dönemini çalışarak, fizik olarak güçlenerek geçirmiştir.
Anıl Mehmet Yıldırım: Can Korkmaz geçtiğimiz senelerdeki çekingen ve sadece şutuna güvenen oyunundan sıyrılıp sorumluluk alabilen saha içi liderlerinden birine dönüşmüştü. Onun kaybı önemli ama Yiğit ve Göksenin’in yanına Barış Ermiş oyun stili ile daha uygun kaçıyor. 2 yıldır da saf oyun kurucumuzun olmadığını varsayarsak Barış Ermiş tam ihtiyacımız olan bir oyuncu tipi. Organizatörlüğü, ikili oyunları oynayabilmesi bizim adımıza büyük avantaj. Yaşı 35’e gelmiş olsa da 15 dk civarlarında maçına göre 20 dakikalara çıkabileceğini ve performans verebileceğini Tofaş’ta göstermişti.
Ege, Çin’de yapılan Dünya Kupası’ndan beri yükselen bir grafiğe sahip ve A takıma çıktığından beri ilk defa kendini bu kanıtladığı bir sezonu oynamıştı. Onun da kalmasını isterdik ama olmadı. Berke Atar ise henüz genç ve bir şeyler kanıtlaması gereken bir oyuncu. Pota altı bitiriciliği olan, bilekleri yumuşak bir oyuncu. Yetenekli bir oyuncu ama Galatasaray gibi bir takımda gerekirse çift haneli dakikalarda nasıl bir katkı vereceğini kestirmek güç.
Göksenin ise herhalde kariyerinin belki de en verimsiz sezonunu oynadı. Ceza şutlarını geçtiğimiz senelere göre değerlendirememesi maçların bazı bölümlerinde belimizi büküyordu. Bazı dönemler organizatör konumlarında oynayabildiği dakikalarda da altından kalkamamıştı. Bu sene kadroya kattığımız oyuncularla Göksenin’i bu rolden tamamen sıyırıp kendisinin ceza şutlarını ve topsuz cutlarını kullanabilirsek bizim adımıza olumlu olacağı şüphesiz.
Yiğit’ten ise beklentilerim yüksek. Şut katkısının yanı sıra takımın organizasyon kısmına verdiği katkılar önemliydi. Her geçen sene üstüne koyuyor. Sorumluluk almaktan kaçmayan birisi. Geçen seneki ısınma sürecini de çok iyi atlattı. Sadece yerli bir oyuncu olarak değil, ana rotasyonunda sorumluluk alabilen bir oyuncu olmasını bekliyorum ve bu potansiyelin onda olduğunu düşünüyorum.
Caner ve Ayberk’in kalması ise hayal kırıklığı. Caner düşük ücretle oynuyor, takımda “abilik” yapar, antrenmanda 12 kişiyi tamamlar, herkesle arası iyi gibi şeylerle takımda tutuldu. Yine de çok içime sinmese de hadi neyse diyebilirim ama Ayberk konusu tamamen eksi. 2 senedir bu takımda Ayberk ve hiçbir gelişme kat edemedi. Hala 3-4 sene önceki gibi yetenekli ama şunları şunları geliştirmesi gereken oyuncu profilinde. Kendisinin yerine Mert Celep düşünülebilirdi ama olmadı.
Deniz Baskın: Yabancı transferlere geçmek gerekirse Darly Macon hakkında düşünceleriniz neler?
Oğuzhan Günebakan: Daryl Macon, oyuncu grubumuzda Avrupa tecrübesi olmayan tek isim. Dolayısıyla transferin riski ortada. Daryl Macon’ın bu yılı bizimle tamamlası halinde, takımın tavanını belirleyeceğini düşünüyorum. Alex Hamilton’ın net bir organizasyon lideri olmaması, Barış Ermiş’in yaşı, RJ Hunter’ın hücumu ve ikili oyunları daha çok kendine oynayaması gibi durumları göz önüne koyduğumuzda, Macon’ın organizasyona vereceği ya da veremeyeceği desteği çok önemsiyorum. Yine Alex Hamilton ve RJ Hunter’ın (geçtiğimiz seneleri baz alınarak) oyun sonu psikolojisini kaldırabilecek isimler olmaması dolayısıyla, sert maçlarda Macon’a maç sonunda da ihtiyaç olacak. Genel olarak hücum yönü çok kuvvetli bir isim olsa da, Avrupa arenasında en az 5 maç görmeden net konuşmamak gerektiğini düşünüyorum. Eğer organizasyon katkısı verip, takımın skor liderliğini üstlenebilirse, transferi ciddi anlam kazanacak.
Furkan Dillice: 2 yıl önce yaz ayında Tai Webster’i transfer ettiğimiz gün konuştuğumuz şeyleri düşünüyorum kendisi hakkında da. Kendi şutunu yaratabilen, skor potansiyeli yüksek bir combo guard. Tai biraz daha gözümüzün önünde olsa da 1 yıllık bir Avrupa deneyiminden sonra liderlik yapması için takıma getirdiğimizi unutmamak gerek. Zaman zaman keyifli, zaman zaman sancılı bir birliktelik olsa da döneminde alınabilecek bir risk olarak görüyordum kendisini. Macon için uzun uzun analiz yapacak kadar kendisini görmedim ama gördüklerimden yola çıkarsam yine kendi şutunu yaratan, bulduğu en ufak açıda çembere gidebilen skorer meziyetleri yüksek bir oyuncu. Son 2 yılını G-League‘de geçirdi. Koleje göre baktığımızda topla ilişkisi daha olgunlaşmış bir oyuncu olsa da G-League‘in devamlılık dışında çok analiz edilecek bir tarafı yok diye düşünüyorum. Oyununda eksik kısımlara gelecek olursak atletizm bağlamında sıkıntılı olması, zaman zaman hücumda denediği “bu da verilmez” denilecek paslar ve iyi bir savunmasının olmaması oyununun eksi yönleri. Ancak G-League‘den bir oyuncu getirdiğinizde bu bütçelerde bu riskleri almak zorundasınız. Avrupa basketboluna adapte olma sürecinde sancı yaşayacak olsak bile geçtiğimiz senelere göre takıma üçüncü bir ball-handler eklemek de bence bu açıdan onun için vakit ayırmamız gerektiğini gösteren bir hamle oldu.
Umurhan Balta: Daryl Macon’dan bahsedecek olursak ilk önce şunu belirtmeliyim ki takımımız çok yönlü bir şutör kazandı. Hem hareketli halde hem de sabit bir şekilde şut atabilen bir oyuncu Macon. Bunun yanında kendi şutunu yaratabilen, iyi bir seviyede ball-handlingi olan bir kısa. Bir diğer önemli özelliği iyi bir deliciliği olması, ilk adımı hızlı. Boyalı alanda teması almasına rağmen pozisyonu bitirebiliyor. Oyunu yönlendirme konusunda ise henüz çok ham fakat Ertuğrul hocanın elinde kendini geliştirebileceğini düşünüyorum. Şu anki hali ile takımın ana yönlendiricisi olmasını beklemesin kimse. Defansif özellikleri bakımından bizi üzeceğini zannetmiyorum. Kendi fiziğindeki oyuncuları bire birde savunmakta zorlanmaz, yardım savunmasında iş yapabilir ve kendi oyuncusunu unutmaz. Savunmasında en büyük sıkıntı yaratacak husus onu 2 numarada kullanmaya başlarsak ortaya çıkacak bence. Çelimsiz fiziğinin dezavantajlarını orada yaşayacak muhtemelen. Özellikle Barış Ermiş ile birlikte oynarsa kısa savunmasında sıkıntı yaşayabiliriz. Macon konusunda değineceğim son nokta, oyuncunun G-League’den geldiğini unutmamamız. Sonuçta G-League rekabet ortamının pek olmadığı bir lig. Avrupa’ya uyum sağlayabilmesi için ona biraz zaman tanımamız gerekiyor.
Deniz Baskın: Transfer sezonunun başında kadromuza kattığımız, anlaşmamız bir hayli süpriz olarak nitelenen Alex Hamilton’ı nasıl tanımlayabiliriz?
Furkan Dillice: Benim için sürpriz bir transfer oldu açıkçası. Patric Young’dan beri takımımıza katılmadan önce alıcı gözle izlediğim tek oyuncuydu diyebilirim. Eksilerine artılarına girmeden önce böyle bir oyuncuyu opsiyonlu ve görece “ucuz” bir miktara kadroya katmak sevindirici. Yabancı basında da bu konu epey konuşuldu yazarlar tarafından ve görece çıkışta oyunculara gidiyor olmamız kendilerinin çokça ilgisini çekti. Yeniden saha içine dönecek olursak İsrail Ligi Play Off’ları, Alex’in bu takımda neyi yapıp, neyde eksik kalacağını gösteriyor aslında. Açık sahada durdurulamaz bir skorer, pasör meziyetleri olan gerek toplu, gerek topsuz savunmada sorumluluk alan oynamak istediğimiz basketbola yardımcı olacak bir oyuncu. Teknik ekibin kendisi hakkında düşüncelerine bakacak olursak kendisinden beklenen bir “takım liderliği” var. Kariyerinin bu döneminde topu yönlendiren bir oyuncu olmadı bunu unutmamak gerek, bu yönden bakacak olursak çevresinde iki yönlendirici olması kendisi için önemli. Hakkında çok fazla bilinmezi olmayan, tabanı belli bir oyuncu transfer ettik. Hayırlı olmasını diliyor, kazasız belasız bir sezon diliyorum kendisine.
Engin Ağzıdeli: Şimdiye kadar yapılan her transfer bütçeye göre çok doğru seçimler oldu. Alex Hamilton da bunlardan biri. Hamilton SG pozisyonunda oynayan, bu pozisyonda çok daha faydalı olabilecek bir oyuncu. Daha da net anlatmak gerekirse, Arroyo’nun yanındaki ikincil opsiyon gibi… Fakat Avrupa basketbolunda yaşanan oyun kurucu yokluğu, bazı koçları pozisyonsuz basketbola yönlendiriyor. Biz de onu biraz daha PG gibi düşüneceğiz. Bu noktada yarı sahada çeşitli problemlerle karşılaşma ihtimalimiz var. Nedir bu problemler? Alex’in karar mekanizmasının zayıflığından doğabilecek top kayıpları, karar anlarında lider eksikliği (Henüz Macon ve RJ Hunter’ın burada ne verebileceğini bilmiyoruz). Kağıt üstünde Macon-Alex ikilisi oldukça uyumlu gözüküyor ama Macon’ın Avrupa basketboluna uyumu, skor becerisini gösterip gösteremeyeceği, pas meziyetlerini geliştirip geliştiremeyeceği gibi soru işaretleri mevcut. Bu yüzden kısa rotasyonunda en güvenilir isim Barış Ermiş. Oyunun kontrolünü elimize almak için takımın Barış’a çok ihtiyacı var. Maç sonlarında da soğukkanlı ve lider karakteriyle fark yaratma ihtimali fazla. Barış sayesinde Alex’in zaaflarını minimize etmeliyiz.
Yunus Emre Ünal: Buralara ilk geldiği zamanlar çok daha ham ve ligin en iyi beşine girecek kadar seviyesini arttıracağını düşündüğüm bir oyuncu değildi Hamilton. Ama özellikle bu sezon o kadar etkili bir performans gösterdi ki mevcut transferler içinde Motum’dan sonra başarılı olacağına dair riskin en az olduğu transfer oldu gözümde. Hücumda özellikle en iyi yerleşen savunmaları dahi delebilecek ilk adımı, transition hücumlarda ribaundu alır almaz hızıyla rakip sahaya bir anda geçip bitirdiği pozisyonlar bize çok büyük fayda sağlayacak. Savunmada ise agresifliği kısa savunmasında önemli yer tutacak. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda motoru böylesine yüksek bir oyuncunun taraftarla bir olup takımın yükselmesinde pay sahibi olacağı kesin bir gerçek.
Deniz Baskın: Yine İsrail’de sezonu tamamlayıp önemli bir sıçrama gerçekleştiren Zach Hankins hakkında fikirleriniz neler?
Furkan Dillice: Zach Auguste – Galatasaray birlikteliğinin “overpaid” bir noktaya geldiğini düşünüyordum kendi adıma. Bu takım için verdiği belli başlı şeyler var hatta Ocak ayından pandemi sürecine kadar gördüğüm Auguste epey faydalıydı ancak sezonun geneline vurduğumuzda 100-150 bin dolarlık oyuncular kendisi kadar performans veriyordu bence. Benim adıma değişilmez bir oyuncu olmadı hiçbir zaman. Hankins’e dönecek olursak Nymburk’la başladığı sezona pandemi sürecinden kısa bir süre önce Rishon’a transfer olarak geçti son sezonu. Kendisinin de sevdiği gibi açık sahada oynamayı seven, kendisinin seviyesinde çok fazla caydırıcı uzun olmayan bir lig İsrail. Özellikle Jerusalem maçını düşünürsek fiziksel olarak üstünlük sağladığı maçları nasıl domine edebildiğini görebiliriz. Kısaların karşısında ilk adımı yavaş kalsa da kanat genişliğiyle o açığı kapatan, boyuna göre hantal olmayan ancak ofansif yetenekleri kısıtlı bir oyuncu. Ancak yine kulübün yapmaya çalıştığı, yükselebilecek yıldız potansiyelinde bir hamle olarak görüyorum kendisini.
Umurhan Balta: Zach Hankins’i Nymburk döneminde izlediğimde ilk dikkatimi çeken özelliği ayak çabukluğu olmuştu. Kısalarla P&R oynadığında içeriye hızlı devrilmesi ve savunmada rakip kısa karşısında kolay kolay geçilmemesi benim için artı bir özelliği olarak kalmıştı. Bunun yanında işin hücum sahasında post-up oyununda pivot ayak hareketlerini ve ani dönüşleri iyi yapıyor ve bu özellikleri onu değerli kılıyor. Transation hücumlarında ise sahayı hızlı koşması da bir diger önemli özelliği diyebiliriz. İşin savunma sahasında boyalı alanda caydırıcılığı olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Nymburk döneminde bunu gösterdi. Onun savunmasındaki en önemli defo pozisyon bilgisinin zayıflığı ve post-up savunmasında kolay bir şekilde yenilmesi. Savunduğu oyuncunun yüzü dönükken daha iyi bir savunmacı oluyor Zach. Bir diğer eksisi ise ribaundlarda. Fiziğinin temasa karşı zayıf olması box-outlarda zorlanmasına neden oluyor. Bana göre pota altına gayet iyi bir hamle yaptık. Hankins gelişime açık ve bazı özellikler bakımından henüz ham bir oyuncu. Ertuğrul hocanın elinde daha iyi bir seviyeye geleceğini düşünüyorum.
Yunus Emre Ünal: Takımın saha içindeki esas enerji kaynağı olacak Hankins. Kısaca tarif etmek gerekirse Auguste’un aldığı ücrete kıyasla verdiği performansı düşündüğümüzde Hankins ondan çok daha fazla şeyi daha az ücrete vaat ediyor. Hücumda atletizmiyle ikili oyunlarda çok büyük bir silah olacakken savunmada da sertliğiyle bize katkı sağlayacak. Ama Hankins de bu seviyedeki her transfer gibi bazı olumsuz yönler barındırıyor. Özellikle konsantrasyon olarak savunmada pozisyonunu sık sık kaybetmesi, fundemental olarak iyi uzunlar karşı sorun yaşaması, hücumda ise ikili oyun dışında net bir artısı olmaması sorunları. Yine de onun da takımla ve koçla birlikte büyüyeceğini düşünüyorum.
Deniz Baskın: Ligimizden kendisini yakından tanıdığımız, NBA patenti de olan RJ Hunter sizce takıma nasıl bir katkı vadediyor?
Oğuzhan Günebakan: RJ Hunter hamlesi, bu yaz döneminde belki de gidişatı belirleyen dönüm noktalarından birisi oldu. Maliyeti ve takıma katılma isteği ile, uzun rotasyonunun gizli mimarlarından birisi diyebilirim kendisine net olarak. Yetenek tavanı oldukça yüksek, hücumda kilit açabilecek bir isim RJ. Fakat savunmada oldukça yumuşak ve psikolojik kırılganlıklar yaşayan bir isim. RJ Hunter’ın savunma yönünü ciddi anlamda geliştirebileceğini düşünmüyorum. Fakat Galatasaray’a gelmek için geçen sene aldığı paranın yarısından azına imza atan oyuncudan, bu davranışının altını doldurmasını beklemek ve bu yönde pozitif umutlar beslemek hepimizin hakkı. Bu kararlılığı parkeye yansıtıp zihinsel anlamda kendini geliştirmesi ve agresif bir hücum tehditi olması, bizi hedeflerimize yaklaştırır diye düşünüyorum. Teknik detaya inmeden, fiyat ve olası performans bazında baktığımda memnun kaldığımı söyleyebilirim mevcut mali şartlarda.
Furkan Dillice: Sezonun bu noktasında kimilerimizin burun kıvıracağı, bana göre +’sı kadar bilinmez de taşıyan bir transfer oldu RJ Hunter. Şutu ve pozisyonuna göre top yönlendiriciliği kendisi için en önemli artılar. Ancak gittiği yerle kafası uyuşmadığında sahada görmenin zulüm haline geldiği bir oyuncu. Türk Telekom kariyerine bakacak olursak, Burak Gören’le de bu konuda zaman zaman problemler yaşadı ve nitekim sezonu da tamamlayamadan takımdan ayrıldı. TÜBAD turnuvasında canlı izlediğim kadarıyla seviye atlayacak yeteneği varken belirttiğim gibi ikili ilişkilerde yaşanan problemler sonucunda sezonu tamamlamadan ayrılmış oldu. Hamilton’un ball handler pozisyonundaki zaaflarını gidermek için forvetten oyun yönlendirmek mantıklı çünkü oyununun en önemli noktalarından biri kendi şutunu yarattığı kadar arkadaşlarına da şut açısı yaratabiliyor olması. Bu bizim için bir çözüm ancak Hunter gibi Guard için kolları uzun kalan ancak forvet savunmasında fiziksel olarak geride kalacak bir oyuncu olduğunu unutmamak gerek.
Yunus Emre Ünal: Hunter bence transferler arasında açık ara en riskli olanı. Özellikle savunmada ne kadar akıllı olursa olsun hem konsantrasyon olarak hem de agresiflik ve istek olarak çok yetersiz. Üstelik Hunter’ın sürelerinin bir büyük bir kısmını 3 numara olarak alacağı düşünüldüğünde bu savunma zaafiyetlerine rakip forvetleri savunurken fizik zaafı da eklenecek. Yine de bu savunma zaaflarına karşı hücumda organizasyonda ekstra bir el olması, muazzam bir şutör olmasının yanında çok cüzi bir maliyetle bizimle anlaşmış olması da transferi değerli kılan özelliklerinden. Her ne kadar geçen sezon Burak Gören ile sorunlar yaşamış olsa da bu sezon koç Ertuğrul Erdoğan’ın onu törpüleyebileceğini ve bize katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Deniz Baskın: Şu ana kadar transferde açıkladığımız son isim olan Motum’a gelirsek; sizce takımımıza vereceği katkı ne kadar büyük olacak?
Yiğit Çelebi: Brock Motum bu yazın en sevindiğim transferi oldu. Maliyeti nedeniyle olmayacağını düşünüyordum. Geçen yıl 650 bin dolar kazanmış ve 5 yıldır Euroleague’de oynamış bir oyuncudan bahsediyoruz. Artık biraz daha tutkal ve yan roller yerine en mühim parça olma vakti onun için de. Tertemiz üçlükleriyle yarışmada Jaycee Carroll’ı yenebilmiş meziyetli bir oyuncudan bahsediyoruz. Evet savunmada Anthony Randholp’u savunurken zorlanabiliyor fakat enerjisi ve koyduğu akılla gedik açmak yerine kapattığını düşünüyorum. Post-up savunmasındaki başarı yüzdesi ise gayet yeterli bizim seviyemiz için.
Engin Ağzıdeli: Motum her şeyden öte iş ahlakı çok yüksek bir oyuncu. Kariyerinde Saras ve Ergin Ataman gibi elit koçlarla çalışmış; karakter açısından da sıkıntılı olmayan bir profil. Üstelik cüzi rakamlara FIBA CL seviyesine Motum gibi bir oyuncuyu ikna etmek çok özel bir iş. Dakikası arttığında verimi de otomatik olarak yükseliyor. Takımdaki diğer oyunculara güven aşılayabilecek bir kariyerinin olmasını da avantaj olarak konuşabiliriz. Topsuz hareketliliği, açık sahayı iyi koşması, yüzdeli şut grafiği ve doğal olarak iyi alan açması gibi artıları var. Ribaundlarda pasif kalması da eksi. Fakat kötü savunmacı söylemlerine katılmıyorum. Savunma konusu, özensiz ve ezbere yapılmış bir yorum. Sonuçta Austin Daye muamelesi yapmaya gerek yok.
Deniz Baskın: Yapacağımız konuşulan 6. yabancı transferinde nasıl bir rota izlemeliyiz? Sizce hangi pozisyona, hangi özelliklere sahip bir oyuncu alırsak bu transfer hakkımızı en mantıklı şekilde kullanmış oluruz?
Yiğit Çelebi: 6. yabancı transferinin 4’ten skor katkısı 5’ten ise Hankins’i dinlendirme görevi olması düşünülüyor. Fakat ben daha radikal bir adımla Draft’ın tarihinin de geç olmasıyla birlikte beklemeyi öneriyorum. Akabinde henüz kadro bulamamış Metin Türen ve bir çaylak almak da bütçe içerisinde alınabilecek bir aksiyon.
Engin Ağzıdeli: 6. yabancıyı alırken ilk bakmamız gereken özellikler savunma ve ayak çabukluğu olmalı. Zaman zaman Hankins’i dinlendirecek; zaman zaman da 4 numaradan süre çalabilecek… Ben Moore, John Brown gibi örnekler verilebilir. Fakat geniş bir bütçemiz olmadığı için bu pozisyonu çaylak hamlesiyle geçebiliriz. Bunlardan biri Tre Scott. İzlerken beni çok etkiledi. Cincinnati’de pek çok maçta 1-3-1 savunmada kısa karşıladığını gözlemledim. Topsuz hareketliliği yüksek. 1’den 5’e kadar her pozisyonu savunuyor. Ribaundlarda da oldukça agresif. Hücumda ikili oyunları güçlü bitiriyor. Şut tehditi 4 numaralara göre az ve sırtı dönük hücumu etkisiz fakat takımda bu kadar hücum özelliği olan oyuncu varken böyle bir profile gitmek fayda sağlayabilir. Hücumda sağlayacağı küçük artılar da pastanın üzerindeki çilek olur.
Umurhan Balta: 6. yabancı tercihini kesinlikle uzun tarafından kullanmamız gerekiyor. Brock Motum gibi savunmada soft kalabilen, ribaundlarda vasat olan bir 4 numarayı kadromuza kattık ve üstelik takımımızın 5 numarası box-out’larda sıkıntı yaşayabilen bir pivot. Bundan dolayı 4.5 takviyesi şart gibi bir şey oldu. Gelecek oyuncunun iyi bir atletizminin olması ve ribaundlarda etkili bir uzun olması kadro yapılanmamız için önemli.
Deniz Baskın: Şu ana kadarki transferlerimiz ile kadroyu büyük ölçüde tamamladığımız düşünülürse genel oyun yapımızın nasıl şekillenmesini bekliyorsunuz? Parkede güçlü ve eksik kalacak yönlerimizi söylemenizi istesem bana temel olarak nelerden bahsedersiniz?
Oğuzhan Günebakan: Son iki yıla baktığımızda, Galatasaray basketbolunda net bir oyun planından bahsetmek çok da mümkün değildi. İlk yıl Kloubucar’daki sorun ve Tai Webster’ın beklenti altı kalışı, ikinci yıl da kısalardaki yaratıcılık problemimin devam edişi; Galatasaray basketbolunu çoğunlukla kısır ve kişilere bağımlı bir oyun planına itti.
Bu yıl eldeki takıma baktığımızda, bir plan doğrultusunda hareket edildiğini ve bir oyun planının oluşturulmaya çalışıldığını görüyorum. Savunmada pas kanallarına baskı ve daha riskli bir yerleşim, hücumda da daha çok tempo ve daha çok transition kovalayan bir takım oluşturma izlenimi var. Bu oyun planı için eldeki malzeme direkt uyumlu mu derseniz, bazı noktalarda sorunlar tabi ki var. Savunma kısmında net ribaund çekmek stratejinin temeli ve oyuncu bazlı baktığımızda bu konuya soru işareti atmak gerekiyor. Yine Daryl Macon ve RJ Hunter’da oluşabilecek savunma problemleri, oluşturulmak istenen müdafa karakteri ile direkt uyumlu değil. Hücumda ise homojen bir yapı kuruldu ve birden fazla hücum odağı ile rakipler için oldukça tehlikeli bir takım oluşturuldu. Genel olarak hücum yönü ağır basan, tempolu hücum etmeyi seven isimlerin yoğun olduğu bir takım kimyası görüyoruz. Burada Alex Hamilton’ın net organizasyon lideri olmaması, takımı Barış ve Macon’a bağımlı hale getiriyor. Barış’ın yaşı, Macon’ın tecrübe eksikliği gibi defektler olsa da, hücumda bu iki ismin olumlu performansı takımı muhakkak çok yukarıya çekecektir.
Yunus Emre Ünal: Açıkçası bu tip düşük bütçeli takımlarda her zaman benzer tipte oyuncular olur. Bizde de önceki senelerdeki oyuncuların benzer tipinde ama seviye olarak çok daha farklı bir takım kurduğumuzu söyleyebiliriz. Genel yapı olarak geçen sezona göre çok önemli bir avantaj olarak artık net bir playmaker’ımız var. Her ne kadar kendisini yaşı sebebiyle yüksek dakikalarda kullanamayacak olsak da bunun diğer oyuncuların da verimini arttırması için bir fırsat olduğu açık. Özellikle Webster’ın geldiği sezondan beri delicilik olarak beklentileri karşılayamamasından sonra Hamilton’ın bu konuda çok daha iyi olacağına şüphe yok. İşin savunma tarafında ise Hunter haricinde çok daha agresif oyuncularla anlaştığımızı düşünürsek pas kanallarına baskının bu sezon ana planlardan olacağını düşünüyorum. Tabiki bu sistemin bana göre en kritik oyuncusu Hamilton olacak. Çünkü verdiği özellikler bakımından ne hücumda ne de savunmada ikamesi olmadığı için kendisini mümkün olduğunca sağlıklı tutmak çok önemli.
Deniz Baskın: Şu ana kadarki transferler ve kurulmak istenen yapıya göre sezon içi hedeflerimiz nasıl şekillenmeli? Ligde ve Avrupa’da nereye kadar ilerleyebilirsek sezonu başarılı olarak görürsünüz?
Oğuzhan Günebakan: Gönül isterdi ki “Galatasaray basketbolunda şampiyonluktan başka hedef olmaz” diyerek tek cümle ile soruyu kestirip atalım. Fakat mevcut mali şartlarda bu ihtimal uzun bir süre bize uzak kalacak. Yine de enseyi karartmaya gerek yok. İyi scouting yapılarak iyi bir takım kuruldu. Ben kendi açımdan, Avrupada şampiyonluk ve ligde ilk 4 hedefi olması gerektiğini düşünüyorum. Son yabancı hamlemiz bu açıdan çok kritik. Yetenek hacmini artırmak değil, eksikleri gidermek ve dengeyi kurmak amaçlı bir 4.5 hamlesi bekliyorum.
Umurhan Balta: Bu sene ligde ilk 4, BCL’de çeyrek final görebileceğimizi düşünüyorum. Gelecek 4.5 hamlesi, Macon’un Avrupa basketboluna uyumu ve Hunter’ın savunmada nasıl bir performans göstereceği tavanımızı belirleyecek bence. Eğer takım kimyası iyi bir seviyede olursa ve oyuncular üzerlerine düşen görevleri layıkıyla yaparsa BCL’de çeyrek final üstünü bile görebiliriz.
Anıl Mehmet Yıldırım: Açıkçası 2015 yaz transfer döneminden beri en heyecanlandığım transfer dönemi oldu. Ertuğrul Hoca gitti mi kaldı mı derken transfer piyasasına biraz geç girmiştik ama yaptığımız transferlerin hepsi içime sindi. Pandemi sürecinden sonra bütçemiz düştü ama bundan sadece biz etkilenmedik. Ligde Efes hariç her takım bütçe küçülttü. Fenerbahçe de bütçesel olarak küçülüp yeni bir kadro kursa da Kokoskov ile yüksekleri hedefleyeceklerdir. Karşıyaka ise kadroyu önemli ölçüde korudu. Efes’ten sonra bu iki takım en büyük rakiplerimiz gibi duruyor. Yarı final oynamak doğal ve beklenen olur ama içten içe de “niye finale çıkamayalım ki” diyorum. BCL ise yeni bir mecra. Eurocup’a göre kaliteli takım sayısı daha az gibi gözükse de daha fazla maç oynayacak olmak bir dezavantaj. Çeyrek final hatta beklentileri daha da yükseltip dörtlü final beklenebilir ama o dönemdeki duruma bakıp yorum yapmak daha sağlıklı olacaktır.