OYUNCU PROFİLİ
BOY: 1.93
KİLO: 89
YAŞ: 23 / 29 Mayıs 1995
KOLEJ: Nebraska
TAKIM: Frankfurt
Webster henüz 23 yaşında olan, NCAA’de Nebraska forması giymiş yetenekli bir oyuncu. Aynı zamanda NBA’de oynamış Corey Webster’in de küçük kardeşi. Geçtiğimiz sezonu Frankfurt’ta geçiren Webster, burada dikkat çeken performanslar gösterdi. Yeni oyuncumuzun analizine geçmeden önce hazırladığım yaklaşık 11 dakikalık videoyu izleyebilirsiniz.
Nebraska (Senior Sezonu): 17 Sayı – 4 Asist – 5.1 Ribaund – 1.3 Top Çalma – 3.2 Top Kaybı
Frankfurt: 14.9 Sayı – 3.8 Asist – 3.6 Ribaund – 0.8 Top Çalma – 3.2 Top Kaybı
OYUNCU ANALİZİ
Webster cebinde birden fazla hücum silahı olan, savunmada da direnç gösterebilen genç ve potansiyelli bir guard. Her oyuncuda olduğu gibi onun da artıları ve eksileri var. Peki Webster’in artıları ve eksileri neler?
Webster skorunu genellikle çembere giderek ve düzen içinde sabit şut atarak üreten bir kısa. Hücumda temel planlarından biri çembere gitmek olan Webster, sağ dribblingi güçlü olduğu için daha çok sağına vurarak çembere atak ediyor. Çembere gittiğinde temas alsa bile vücut dengesini çok iyi ayarlıyor ve sayıyı buluyor. Çember çevresinden çok iyi bir bitirici olan Webster geçen sezon Frankfurt’ta çember çevresinden pozisyon başına 1.37 sayı üretti. Soluna vurduğunda aynı şeyleri söylemek zor. Sol dribblinginin sağına göre zayıf olması sebebiyle çembere soluyla daha az gidiyor. Tahmin edilebilir olmak özellikle büyük maçlarda sıkıntı yaratıyor. Bu yüzden soluna vurunca zayıflayan skor üretkenliği takım için sorun teşkil edebilir. Bu noktada Klobucar’ın performansı önem kazanacak. Klobucar solak olmasıyla Webster’in bu zaafını kapatmak zorunda.
Kolej sezonlarından bu yana gelişen bir şut grafiğine sahip olan Webster’in en iyi olduğu yer köşe şutları. Zayıf tarafta bekleyerek takımın kendisine hazırladığı şutlarda başarılı. Frankfurt’ta oynarken Catch and Shoot’larda pozisyon başına 1.07 sayı üretti. Köşe şutlarında boşken şut kullanmadığı pozisyonlarda ise potaya giderek rakibin dengesini bozuyor. Öte yandan Webster’in oyunundaki temel eksikliklerden biri kendi şutunu yaratamaması. Webster’in şutunu yeterince yaratamama durumu, takımın el yakan toplarda problem yaşayacağına işaret ediyor. Geçen sezon Frankfurt’ta isolation hücumlarda pozisyon başına 0.83 sayı ürettiğini de belirtelim. Bu yüzden yapılacak olan son transferin, dışardan istikrarlı şut atabilen, maç alabilen, lider karakterli bir oyuncu olması gerekiyor. Çünkü Klobucar’ın da maç topunu kullanacak kadar yetenekli olmadığını hepimiz biliyoruz. Aslında Webster-Klobucar ikilisinin gerek hücumda, gerek savunmada kağıt üstünde birbirlerinin eksiklerini gideren, yani birbirlerini tamamlayabilen ikili olarak tanımlayabiliriz. Fakat ikisinin de maç kazandırma noktasında sorun yaşayacağını söylememiz lazım. Tüm bunları düşündüğümüz zaman 3 numara transferinin, takımın maç kazanmasında rol oynayabilecek bir oyuncu olması gerektiğini düşünüyorum.
İkili oyun tehditi olan kısalar, yetenek açısından büyük bir fakirlik yaşayan Avrupa basketbolunda çok değerli. Webster’in Pick and Roll tehditi bulunsa da, bu onun hücumdaki temel planlarından biri değil. Webster elbette kötü bir pasör değil. Hatta oyun aklı oldukça iyi fakat yaratıcılığının da övülebilecek bir seviyede olmadığını söylemek gerek. İkili oyunlarını genellikle sağına vurarak oynayan Webster pas açısını bulamadığı durumlarda ters eşleşme yakalayıp birebir oynuyor. Birebirlerinde de yukarda belirttiğimiz gibi yine sağ dribblingine güveniyor.
Frankfurt’ta koç Gordon Herbert’in onu bitirici rolde kullandığını görüyoruz. Isaac Bonga, Scrubb, Robertson gibi oyuncuların oyunu yönlendirmesini isteyen Herbert, geçen sezon Webster’i çoğu zaman bitirici olarak kullandı. Biz de Webster’den ilk olarak takımı yönlendirmesini değil, skor yükünü taşımasını beklemeliyiz. Bu noktada onu oyunu yönlendirebilen kısalarımızla (Can Korkmaz-Klobucar ile) kullanmak Webster’in verimini yükseltecek. Bu arada Nebraska ve Frankfurt kariyerine baktığımız zaman 3’ün üzerinde olan top kaybı sayısı dikkat çekiyor. Webster oyunu yönlendirme rolünü üstlendiğinde top kaybına müsait bir ortam oluşuyor. Top kayıplarının çoğunu oyunu yönlendirmek isterken veya maç içinde yaşadığı düşüşlere bağlı olarak yapıyor.
İşin savunma tarafındaysa, Frankfurt sisteminde daha çok kanat savunması yapan Webster, mücadele etmekten kaçınmayan bir oyun yapısına sahip. Lateral hızı iyi olan Webster rakibi tepede karşıladığında da sıkıntı yaşamıyor fakat ikili oyun savunmasında zaman zaman perde sonrası adamını kaybediyor. Ters eşleşmede rakip forvetle/uzunla savaşıyor (Switch savunması için çok önemli). Savunmada enerjisini sahaya yansıtan Webster, savunma konusunda kafalarda pek de soru işareti barındırmıyor. Belirli bir standardın altına düşmemesini pozitif olarak değerlendirebiliriz.
Oyun içi detayları bir kenara bırakırsak, Tai Webster için Almanya’da çalışan koçlardan da olumlu ve olumsuz bazı geri dönüşler aldım. Birçok koç onun çok karakterli bir oyuncu olduğunu ama antrenmanlarda biraz tembel davrandığını belirtiyor. Frankfurt koçu Gordon Herbert ise Webster’in gelişim göstererek NBA yapabileceğini düşünüyor.
Ertuğrul Erdoğan-Webster birlikteliği ne vaadediyor?
Ertuğrul Erdoğan’ın Webster’i kullanırken Webster’in istikrarsızlığının, top kayıplarının ve kendi şutunu yaratamamasının bilincinde olup ona gereğinden fazla sorumluluk vermemesi gerekiyor. Hem koçun, hem de Webster’in kendilerini üst seviye takımlara ispat etmesi için ortam müsait. Kısaca Webster-Galatasaray birlikteliği heyecan verici. Koç Erdoğan ile Webster birbirlerinin dilinden anladıkları an, Galatasaray için sezonun dönüm noktası olabilir.
YAZAR: Engin Ağzıdeli