2016/2017 Yeni Kadro Yapısı ve Hazırlık Dönemi

Yıllardır savunma özürlü takım izlemekten, dışa atışlarda rakip oyuncuları bomboş bırakan takım görmekten bıktık. Bu sene bu defolarımızı düzeltelim artık yoksa EL'de rezil oluruz. Ataman'ın da çaba sarfetmesi gerekiyor. Savunma yapmadan başarı elde edemezsin, at at bir yere kadar.
 
Schlib'e verilen para heba oldu yapacak birşey yok .Ona verilecek süreler Göksenin'e verilmeli en azından sertlik katar karşısındaki adamı yıpratır. Micov-Emir-Schlib şu forvet rotasyonu gerçekten çok komik .
 
Bu takım tempo yapıp giderken sorun olmaz ama biraz oyundan düşüp motivasyonu kaybettiğinde takımı maça döndürecek ateşleyici bir oyuncu yok. Krstic hem tecrübesi hem savaşçılığı ile saha içinde en çok bu işe yarayacaktı, hakemle dalaşır, rakiple itişir, 2 pozisyon yere atlar havayı değiştirirdi. Şu anda haddinden fazla '' işini profesyonelce yapan '' ( hırs eksikliği mevcut ) adam var sahada ve onları hareketlendirebilecek bir tecrübe yok...
 
Oyuncuların yorgunluğunu izleyen herkes anlar bence . Savunma kayması yaparken Dentmon'un elleri kalkmıyor , ayakları gitmiyordu . Bu durumda ne savunma konsantrasyonu beklersin ne de kaliteli savunma . Daye'nin üstünden atılan şutlarda bunu anlamak mümkün . Rakibimizin üçlük yağmuruna tutması zaten alışık olduğumuz bir şey ancak ne kadar hazırlık maçı olursa olsun sahadaki mücadeleyi ve isteği göremeyip Sassari'ye yenilmek oldukça çan sıkıcı . Vlado'nun değerini bir kez daha anlamış olduk bu maçla .

Schilb'e verilen para yazık olacak ancak görünen köy kılavuz istemez . Bu halde olacağını az çok tahmin edebiliyorduk . Göz göre göre yanlış yaptık . Keşke bir şekilde ondan da kurtulsak . Fayda sağlamaktan çok köstek olacak gibi geliyor nedensizce . Ayrıca önceki postta bahsi geçen takımı ateşleyen oyuncuyu Russ yapabilir . Perdesiz adam eksilten , atletik bir oyuncu . Asla bir Krstic olamaz belki ama kısmen takımı hareketlendirebileceğini düşünüyorum .
 
Geçen seneye göre sistemde dahil olmak üzere tüm parçaları değişen, neredeyse 10 transfer yapan ve yaklaşık olarak 20-25 gün önce toplanan bir takımdan, bu kadar rotasyona gittiği ve en önemli oyuncusunun olmadığı (bana göre öyle) maçlarda iyi savunma bekleyip üstüne birde kaybetti diye bu kadar ağır eleştirmek biraz fazla acımasız değil mi?
Ayrıca muhtemelen Avrupa'da en çok hazırlık maçı yapan takımda biziz. Bunun getirdiği yorgunluk da cabası.


SM-N910C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
Hala schilb deniyor; yahu bence de, hele ki emir den sonra gereksiz gibi oldu kadroda, ama dunku macta ona gelene kadar takim savunmasi tamamen acik veriyor. Dentmon her pozisyonda gecildi, her perdede adam degisiyoruz, belli ki hoca bunu istiyor, ama daha takim olarak kaymalari yapamadigimiz icin bos adamdan sut yiyoruz yada penetre yiyip deliniyoruz. Takim bu sekilde savunma yaparken dunku macta schilb yerine kim olursa olsun sonuc degismezdi. Ikinci perdeden sonra dikkat ederseniz bizim takimda savunmada kim kimi alicak kim nereye gidicek tamamen kargasaya donustu mac boyunca.

Esas sorun bence deon thompson ve diebler'da. Acikcasi Deon benim istemedigim bir oyuncu idi, yani 4.5 olarak en azindan. Artik 5 devsirilmis bir oyuncu, gerekli ayak cabuklugu 4 olarak ne hucum da nede savunmada yok. Daha farkli bir profile, daye yi daha iyi tamamlayacak atlet bir 4.5 a gitmeliydik bence. Ben okaro white'i cok isterdim ornegin yada bir dusuk profil den kim tillie olabilirdi veya bu ozellikler de bir oyuncu.

Diebler yerine ise gene daha atlet bir oyuncuyu tercih ederdim sahsen. Zaten daye, dentmon ve micov hatta schilb gibi bitirici yada bitirebilen sutor oyuncular varken daha atletik bir kisa bence esas ihtiyac idi.

Sent from my iPhone using Tapatalk
 
Ağır idmanlar ve hazırlık maçlarının sıklığı nedeniyle oyuncuların yorgunluğu konularına katılmıyorum.Sonuçta oynadığımız rakipler arasında da ağır idman gören takımlarda vardır elbet ama oyunlarda düşen takım hep biz olduk nedense. En göreceli örneği Sassari maçları. Bir rakibin iki maçtaki oyun temposuna bak birde bizimkilerin.

Sadece Sassari ile olan 2 hazırlık maçını izleyebildim. Sezon öncesi 2 hazırlık maçıyla kesin hükümler verilmez ama, sokak basketbolu canlı yayınlansa izleyecek biz basketbol tutkunları, az çok Dentmon' un forumun haberci beyefendilerinin belirttiği gibi şaşalı,bizi taşıyacak, herkesin istediği bir isim olmadığını anlamıştır. Keza Schilb'de kalması için kavga edilecek,maaşına zam yapılacak biride olmadığını.Onun dışında takımdaki herkes birbirine hala çok yabancı. Ergin Hocanın bunu en kısa sürede çözmesi lazım.Takım içi uyum olmadığı için sahada belli bir set hücumu da yapamıyoruz.
 
Kristic neyseki düzgün karakterli bir adammış...Sakatlığının arkasına sığınmadan efendice basketbolu bıraktığını açıkladı...Basketbol için büyük kayıp...Çok iyi bir oyuncuydu...
 
Bu takım sakatlıksız giderse hem lig şampiyonluğu hem de EN KÖTÜ Euroleague final-eight yapacaktır.
Şimdiden asıp kesmeler başlamış.
Biraz sakin canlar.
EvelAllah güzel günler göreceğiz güneşli günler inşAllah :)
 
Adı üstünde hazırlık. Herkes de bir karamsarlık. Bu takımın başında Ergin ATAMAN var, bunu unutmayalım. (hatırlayın FB bu takımı kurduğunda 3 ay çok süpriz maçlar kaybetti.) Kasım ayı ortalarında takımı görmek lazım.
 
Hocanın istediği bütün oyuncular alındı iyi bir kadro kuruldu ve bunun verdiği gazla çok erkenden üst üste hazırlık maçları oynandı, ağır idmanlar yapıldı. Bu da sakatlıklara ve yorgunluklara sebep oldu. Biraz daha temkinli gitmekte fayda var.
 
top 16 öncesi bir normal sezonun olmaması takımlar arasında ciddi bir eşitsizlik yaratacak. galatasaray gibi adeta sıfırdan kurulan kadrolar takım kimyasını tam oturtamadan kendilerini her maçın değerli olduğu top16'da bulacakken fener, cska, real gibi hatta barca gibi takımlar önceki senenin kadrosu çok değişmediği için takım kimyasını oturtmaya bizim kadar geriden başlamayacak. takımımız adına ciddi bir dezavantaj olacağını düşünüyorum. zira avrupa'nın en sil baştan takımlarından biriyiz şu an.
 
top 16 öncesi bir normal sezonun olmaması takımlar arasında ciddi bir eşitsizlik yaratacak. galatasaray gibi adeta sıfırdan kurulan kadrolar takım kimyasını tam oturtamadan kendilerini her maçın değerli olduğu top16'da bulacakken fener, cska, real gibi hatta barca gibi takımlar önceki senenin kadrosu çok değişmediği için takım kimyasını oturtmaya bizim kadar geriden başlamayacak. takımımız adına ciddi bir dezavantaj olacağını düşünüyorum. zira avrupa'nın en sil baştan takımlarından biriyiz şu an.

Pek katılmıyorum hocam açıkçası. Kimse sil baştan takım kurun demiyor kimseye. 1,5 ayda bir düzen oturtmak çok zor olmamasa gerek diye düşünüyorum. Mesela Daruşafaka'nın Unics maçını izledim. Blatt ne yapmak istediğini, oyuncuların rollerini şimdiden işlemiş takımına. Müthiş bir savunma direnci ve baskı var. Biz hazırlık maçlarının günahı olmaz diye düşünürken adamlar Unics'i savunmada boğarak yeniyorlar falan. O yüzden çok katılmıyorum. Ayrıca lig usulu olacağından ilk başlardaki kayıpları telafi etmek daha kolay olacaktır. O açıdan da eski formatın top 16sı gibi bakmamakta lazım diye düşünüyorum.
 
Öncelikle geçtiğimiz yıllara nazaran bu sezon gayet verimli bir transfer dönemi geçirdiğimizi düşünüyorum. Tabii hesaba katmadığımız gelişmeler de yaşanmadı değil.

Bunlardan en önemlisi hepimizi hayalkırıklığına uğratan Lasme olayı oldu şüphesiz. Onun gibi aldığı sürenin her saniyesinin hakkını veren, iki potada da aslanlar gibi savaşan, ribaund alan, blok koyan, ikili oyunlarda etkin, orta mesafesi iyi, tüm enerjisini parkeye yansıtan daha önemlisi bunu taraftara hissettiren böyle bir oyuncuyu üstelik EL oynayacağımız sezonda ve olmaması gereken kendi hatası yüzünden kaybetmek hepimizi ziyadesiyle üzdü.

Ancak elimizi çabuk tutarak Lasme'nin yerini belki de doldurabileceğimiz en iyi isim olan Tyus ile doldurduk. Savunma yönünden tatmin edeceğine hepimiz hemfikirizdir lâkin hücum yönünden Lasme performansı beklemek ilk etapta acımasız olabilir. Onu zaman gösterecek. Ancak hazırlık maçlarında bıraktığı etki gayet olumlu düşüncülere sevk ediyor bizleri. Umarım üstüne koyarak devam eder. Burada kritik nokta guardların ikili oyunlara yatkınlığı ve Tyus ile olan uyumları olacak. Dentmon ve Russ'a büyük iş düşüyor.

Diğer beklenmedik kaybımız McCollum oldu. Ben şahsen gitmesine üzüldüm. Çünkü gittiği zamanki haliyle geldiği zamanki hali arasında muazzam fark vardı. Önceleri sadece topu eline isteyen skorer görünümündeyken vakit geçtikçe takımı sahiplendi. Yeri geldi herkesin eli titrediği anlarda sorumluluk aldı, yeri geldi maçın en can alıcı yerinde fizik dezavantajına rağmen rakibe blok koymaya çalıştı. O yüzden McCollum'un yeri bende ayrıdır. Lasme ve Micov ile birlikte Eurocup şampiyonluğunun en büyük pay sahiplerinden biridir. Ben şahsen gülümseyen anılarla hatırlayacağım kendisini. Bundan sonraki kariyerinde başarılar.

Bir başka transferimiz Diebler beni en çok sevindiren hamlelerden. Özellikle ksk döneminde hayrandım performansına. Avrupanın sayılı keskin şutörlerindendir kendileri. Şimdi "vay efendim Efes'te kötüydü, zaten orda iyi olsa bize düşmezdi" geyiğine hiç girmeden geçiyorum. Diebler'im değerini tıkandığımız anlarda soktuğu üçlüklerle daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum. Ve bize ligde şampiyon olduğumuz seneki Cenk Akyol katkısının bir benzerini vereceğini ümit ediyorum.

Schilb tartışması çok oldu forumda. Aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp masaya koymanın bir mânâsı yok. Ben de gitmesini isteyenlerdenim fakat Ataman ne buldu bu kadar kendisinde bekleyip göreceğiz. İnşallah iyi performans gösterir de hepimizi yanıltır. Fakat kötü performans gösterdiği takdirde eleştiri oklarının hedefi kendisi değil, ısrarla takımda tutan Ataman olacaktır. Bu kaçınılmaz..

Deon Thompson da soru işareti barındıran hamlelerden. Yaptığımız diğer transferlere nazaran kalite olarak "1 tık daha" aşağıda sanki. Ama bunlar kağıt üzerinde görünenler tabii. Seviyesini yukarı çekmesi kendi elinde. Zaten ondan skor tabelasında üstte olmasından ziyade pota altında pis işleri yapmasını bekleyeceğiz.

Sinan ve Göksenin kaliteli yerlilerimiz. Sinan geçen seneki oyun kurma sorumluluğundan bu sezon kurtulacakmış gibi gözüküyor. Bu da onun oyununun daha verimli hale gelmesini sağlayacaktır. Aldığı para bence fazla ancak bu yerli kıtlığında başka şansımız da yok gibi gözüküyor. Göksenin de kendini oldukça geliştirdi. Savunma yönüne zaten diyecek bir şeyimiz yok. Dış atış yüzdesini de giderek yükseltiyor. Ligde özellikle Eurocup'ta sonlara doğru çok kritik üçlükler soktuğunu hatırlıyorum. Şutlarını daha istikrarlı hale getirip potaya gidişlerinde de daha kendinden emin olursa Galatasaray'ın ve milli takımın en önemli rol oyuncularından biri olacaktır.

Dentmon ve Russ bizi büyük hayaller kurmaya iten transferler oldu. Russ tüm iyi özelliklerine rağmen öncelikle Avrupaya uyum sağlama sürecini atlatmalı. Fizik olarak yetersiz görünse de bunu hızıyla ve bitiriciliğiyle telâfi edecek kapasitede. Ataman'ın da kendisinden büyük beklentisi var. Dentmon, Avrupaya yabancı bir isim değil. Sanırım dümen çoğu zaman onda olacak. Potaya gitmekten ziyade oynatmayı, asist yapmayı, uzunları beslemeyi düşünürse bı sezon şüphesiz bizim için çok daha zevkli geçecektir. Çok izleme şansımız olmadığı için kesin yorumlar için erken.

Krstic hamlesi Ataman'ın kumarıydı. Çoğumuz karşı çıksak da bu kumara girdik ancak tam zamanında zararsız bir şekilde atlattık. Hatta Pleiss eklemesiyle bizim için iyi oldu bile denebilir. Çünkü Krstic kalsa aklımızdaki şüphe hep var olacaktı, her maç "sakatlanmasın" diye dua ederek izleyecektik. Bu yönden şans yüzümüze güldü diyebiliriz. Pleiss'in performansı çok belirleyici olacak.

Micov hakkında pek konuşmaya gerek yok. Eurocup kesmemişti zaten reyizi. "Varlığı yeter" derler ya işte o Micov için söylenmiş. Rezalet geçen sezonda sonra bile bizimle kalması, müthiş oyununun yanında nasıl büyük bir karaktere sahip olduğunun da kanıtı. Hep bizimle kalsın.

Emir ülkersporda sergilediği tavırlardan dolayı çoğumuza itici gözükse de, yerli pasaportu sebebiyle net iyi hamle. Ataman ile uyumunu da göz önüne alırsak özellikle ligde mutlaka işimize yarayacaktır.

Can, Orhan ve Ege de EL'de olmasa da, ligde önemli süreler bulabilirler. Kendilerini geliştirmek onlara kalmış..

Sonuç olarak kadromuz son derece geniş ve alternatifli. İş Ataman'a kaldı. Aklındaki kadroyu hemen hemen kurdu çünkü. Benim fikrim; bu kadro EL'de F8 yapamazsa başarısızdır, F4 yaparsa çok başarılıdır. Ligin ise bir esprisi kalmadı. Ülkerlileri eleyelim yeter:)
 
Pek katılmıyorum hocam açıkçası. Kimse sil baştan takım kurun demiyor kimseye. 1,5 ayda bir düzen oturtmak çok zor olmamasa gerek diye düşünüyorum. Mesela Daruşafaka'nın Unics maçını izledim. Blatt ne yapmak istediğini, oyuncuların rollerini şimdiden işlemiş takımına. Müthiş bir savunma direnci ve baskı var. Biz hazırlık maçlarının günahı olmaz diye düşünürken adamlar Unics'i savunmada boğarak yeniyorlar falan. O yüzden çok katılmıyorum. Ayrıca lig usulu olacağından ilk başlardaki kayıpları telafi etmek daha kolay olacaktır. O açıdan da eski formatın top 16sı gibi bakmamakta lazım diye düşünüyorum.

kimse sil baştan takım kurun demiyor tabii ki. o yüzden bizim gibi parası sınırlı kulüpler değeri artan oyuncuyu tutamayıp yerine yeni fiyat-performans odaklı oyuncular almaya mecbur kalıyor. cska kadroyu aynen koruyor, fener udoh ve vesely'yi tutabiliyor; çünkü paraları var. sil baştan kurulmuş bir takımın başarılı olması önceki sene oldukça yüksek başarılar elde etmiş kadroların takım kimyasını yakalamak açısından daha avantajlı olmadığını göstermez. ayrıca şu an başarılı olan darüşşafaka'nın bundan 5 ay sonra çok daha iyi bir basketbol oynaması da mümkün ve muhtemel.

kaybedilen maçın telafisi olduğunu da düşünmüyorum. eğer hedef top8'e kalıp büyük bütçeli bir takım tarafından süpürülmekse katılmasam da ilk başlardaki çalkantı zamanla telafi edilebilir diyebiliriz. ama hedef final4 ise o zaman yeni formatın normal sezonunda misal 7. olmakla 6. olmak arasında bile çok ciddi farklar olacaktır. 2+2+1 usulu oynanan playoff'larda şansla final4'a kalabileceğimizi düşünmek hayal olur.

ben galatasaray'ın başarısına veya başarısızlığına dair herhangi bir spekülasyonda bulunmuyorum. ortada sadece takımlar adına belirgin avantaj ve dezavantajlar var. euroleague'de eski formatta nice takımın top16'da kimlik değiştirdiğini görmüş biri olarak ben dezavantajlı olduğumuzu düşünüyorum.
 
örnek olarak geçen sene mahmudi'nin darüşşafaka'sını gösterebiliriz. senenin büyük kısmında hiçbir şey üretememelerine rağmen sezon sonuna doğru sahada çok daha fazla güven veren bir takım izlemeye başladık. belki tek maç üzerinden örnek vermek çok gerçekçi olmayacak ama türkiye kupasında fener'e belirgin şekilde kafa tutup son topta kaybeden bir takıma evrildi darüşşafaka geçen sezonun sonlarında.
 
Dünkü maçın linki

https://www.streamera.tv/movie/129839/basket-dinamo-.-galatasaray-nuoro/

Transferlerimiz genel olarak bilindik ve orta seviye transferler, steal olabilecek bir tek Russ Smith var tabi tutarsa... Ki benim seçimim Russ olmazdı ama koç inanarak Russ Smith'i seçtiğini ifade etti. Bunu denemeden bilemeyiz. Bütçemiz ise belliydi ve geniş bir kadro kurmak zorundaydık bu sebeple ortalama yabancı maaşımız oyuncu başı 600bin $ seviyesinde. Bilindik Avrupa tecrübeli oyuncuları tercih ettik.
Bu bütçe ve kalite seviyesinde haklı nedenlerle birileri Diebler'i da eleştirebilir Schilb'i de Deon'u da... Ben de Tyus'ın doğru seçim olup olmadığı konusunda şüphelerim var, 5 numarada süre aldığında post savunmasında kara delik oldu Efes'te, şimdiye kadar ki hazırlık maçlarında da... Örnekler çoğaltılabilir bekleyip görmek lazım derli toplu anlaşılır bir oyun planı ve oyuncuların standart oyunlarını görmek için... Hazırlık maçları 1 ekimde bitiyor o zaman kadar sadece seyretmekte anlamaya çalışmakta fayda var bence...
 

Üst