Oktay Mahmuti açıklama yapmış: "ödemeler yapılmadığı için oyuncuların gözünde Galatasaray'ın imajı zedelendi, kolay kolay oyuncu bulamıyoruz önce imajı düzeltmek gerek" diye. Haklı adam. Yani 10 milyon bütçemiz olsa ne olur ki? Oyuncuların kafasında maaşlarım zamanında yatacak mı kulüple davalık olur muyuz gibi düşünceler varken ne kadar maçlara konsantre olabilirler? Sonuçta buraya babasının hayrına gelmiyorlar.
Bana iyi kadro vermediler, Haziran oldu daha bir transfer yok diye ağlamayıp neşteri o kadar güzel yerden vurmuş ki. Bu yüzden bu adamı çok seviyorum ve hep Galatasaray'ın başında görmek istiyorum. Oyun yönünden yeni tarza karşı zaafiyetlerini bilsem de, şu açıklamaya rağmen en ufak hata ve yanlışı yönetim ve taraftarın yüzüne vurmaktan geri durmayacağına emin olsam da. Galatasaray'ın her şeyden önce etrafında olan kitleye ve kulüp içinde çalışanlara iyi bir iş kapısı, örnek bir işveren olması lazım. İstersek 1 milyon dolara kuralım, istersek 15 milyon dolara herkesin maaşını gününde aldığı, doğru çalışma ve geçim sıkıntsını, yabancı ülkedeki zorlukları düşündürmeyecek bir kurum olması lazım. Onlarca Cas cezası, onlarca maaş sıkıntısı, onlarca seyircisiz maç. Kazanılan pek tabii ki en nihayetinde Türkiye'ye alındığı gün itibariyle getirilen en büyük Avrupa Kupası oldu ama geri dönüp baktığımda, 3 yıldır çektiğimiz sıkıntıları düşündüğümde diyorum ki, değer miydi? Neyse, artık geçmiş geçmişte kaldı, önüne bakmanın günü.
Bunu 100 kere söylemekten dilim damağım kurudu ama son bir kez daha yinelemek istiyorum. Hayalimdeki Galatasaray ne Fenerbahçe, Efes gibi para babası bir kulüp, ne de Trabzon, Gaziantep gibi yükselmek için kendini nihayetinde batıran bir yapılanma. Sadece Galatasaray'ın kendi yağında kavrulan, altında çalışan herkesin mutlu ve vicdanen rahat olduğu, taraftarı için izlemekten ve takip etmekten, sporcusu içinse çalışmaktan ve oynamaktan keyif aldığı bir kulüp olmasını istiyorum. 2018-19 sezonu ve hiç yoktan Sayın Cengiz'in gelecek 3 yıllık başkanlık sürecindeki tek beklentim, herhangi bir şubemizde maaş sıkıntısı, Cas-FFP cezası, davalık durumlar çıkmaması ve 3 yılın sonunda Galatasaray'ın, Oktay hocanın da bahsettiği kötü imajını toparlayacak bir politika izlemesidir. Emin olun ortalama bir kadroya doğru ve rahat çalışma imkanını sağlar, başına da doğru insanları tayin ederseniz, kurduğunuz pahalı kadrolar ama bir türlü ödemediğiniz maaşlardan çok daha başarılı bir sonuç alırsınız. Hele bu takım o sıkıntıları yaşamayıp bir de güzel oyunla taraftarını yanına çekerse, o zaman bu sene futbolda Ocak sonrası yaşadığımız mucize ve büyük branşı birden fazla branşımıza taşırız. Başarı için bütçe fark etmeksizin her şeyi doğru ve makul yapmak birincil şarttır. Aynı benzer paraları 7-8 yıl harcayan Fenerbahçe basketbol takımının ancak son 4 yılda, doğru koç ve menajerle harcadığı paranın karşılığını almaya başlaması gibi. Aynı ligin ilk yarısında tökezleyen, maaşını alamayan Galatasaray futbol takımının, ligin ikinci yarısıyla bir ''kıyam''a uyanıp en doğru teknik direktör ve biraz rötarlı olsa da bir şekilde ödenen doğru maaşlarla, tüm rakiplerini ezerek nihayetinde şampiyonluğa uzanması gibi. Ne kadar doğruları yaparsanız, sonucunda o kadar fazla ödüllendirilirsiniz. Oktay hocanın bahsettiği gibi bizim de ilk işimiz doğru profesyonelleri şubelere getirip herkesin çalışmaktan gurur duyduğu ve mutlu olduğu bir kulüp inşa etmektir. Ha, geçen süreçte bunun kaçta kaçı gerçek olmuştur, onu da Oktay hoca gibi kulübün içindeki insanlardan dinlemek lazım. Çok güzel yazıyoruz-söylüyoruz ama bunların ne kadar şu ana kadar gerçek oldu, o büyük muamma. En azından halen koltuğunun başındaki isimler, esas hedefe çok da yakın olmadığımızın ispati gibi.